Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5086 E. 2025/2692 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin, davalılara mal kaçırmak amacıyla arsasını devrettiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, tenkis talebi için öngörülen hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, saklı payının ihlal edildiğini öğrendiği tarihin davalıların kooperatif hisselerine karşılık dairelerin tescil edildiği tarih olduğu ve bu tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, ilk derece mahkemesinin reddine ve bölge adliye mahkemesinin onamasına dair kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1706 E., 2023/208 K.

SAYISI : 2017/318 E., 2022/209 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,27.05.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; muris babası ...'nun ... mevkinde bulunan 930 m² büyüklüğündeki arsayı 1950-1960 yıllarında satın alıp 1980-1990 yıllarında kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalılara devrettiğini, devam eden süreçte inşaat firması ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi karşılığında davalıların daire sahibi olduklarını, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek dava konusu arsaya ilişkin olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalılar adına kaydedilen taşınmazlar yönünden miras payı oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş; 02.02.2022 tarihli dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 18.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 4 parça taşınmaz yönünden davasını ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; murisin dava konusu taşınmazda hiçbir zaman malik olmadığını, taşınmazları kooperatif üyelikleri nedeniyle iktisap ettiklerini, murisin mirasçılarından mal kaçırma kastının bulunmasının söz konusu olamayacağını, ayrıca murisin sağlığında davacıya bir miktar para verdiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin ilâm başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tapu iptali ve tescil isteği bakımından, murisin dava konusu taşınmaza hiçbir zaman malik olmadığı, muris tarafından doğrudan davalılara yapılan bir temlikin bulunmadığı, bu nedenle olayda 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin olmadığı gerekçesiyle; terditli tenkis isteği bakımından ise murisin 13.01.2013 tarihinde öldüğü, davanın 02.08.2017 tarihinde açıldığı, dava dışı Kooperatifin Yönetim Kurulu kararı ile davaya konu dairelerin 02.02.2015 tarihinde davalılar adına tahsis edilip tescil işlemlerinin yapıldığı, davacının dava dilekçesinde, davalıların daire sahibi olduklarını bildiğini belirttiği, ayrıca dinlenen davacı ....'nin "...Biz muris ölene kadar bu taşınmazı oğullarına devir ettiğini bilmiyorduk. Öldükten sonra bu durum anlaşıldı ve kardeşler arasında husumet başladı..." şeklindeki beyanları bütün olarak değerlendirildiğinde davacının 02.02.2015 tarihinde saklı payının zedelendiğini öğrendiği, davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 571. maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin ilâm başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, öte yandan, davada öncelikli istek tapu iptali ve tescil olduğundan aksine bir karar verilmediği sürece hüküm kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbirin etkisinin devam edeceği, bu aşamada davalılar vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin de yerinde olmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin de reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; kararın hatalı olduğunu, davacının saklı payının zedelendiğini öğrendiği tarihin neye göre tespit edildiğinin açıklanmadığını, bu tarihin ilgili kooperatifin tapu tahsisine yönelik tescil işlemini yaptığı tarih olduğunu, İlk Derece Mahkemesince tanık beyanından davacının öğrenme tarihinin 02.02.2015 olduğunun anlaşıldığının gerekçeli kararda belirtilmesinin hatalı olduğunu, davacının saklı payının zedelendiğini dava açılmadan çok kısa bir süre önce öğrendiğini, bunun aksi yönünde davalı tarafça herhangi bir iddiada bulunulmadığını ve dosyaya herhangi bir delil sunulmadığını, hatta davacıların, murise ait arsa karşılığında davalıların kooperatiften aldıkları taşınmaz sayısını dava içerisinde yazılan müzekkereler ile öğrendiklerini, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin aleyhe yaptıkları bu tarih tespitinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...'nun 13.01.2013 tarihinde, oğlu ....'in ise kendisinden önce 19.09.2007 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak davanın taraflarının kaldığı; dava dışı.... Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulunun 02.02.2015 tarihli kararı sonucunda davalıların Kooperattifteki hisselerine karşılık olarak 13.02.2015 tarihli ferdileşme işlemi ile 1 ada 139 parsel sayılı taşınmazdaki B2 Blok 191 nolu bağımsız bölümün davalı ... adına, B1 Blok 141, B2 Blok 41 ve 141 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına tescil edildiği, bunlardan 41 nolu bağımsız bölüm dışındaki 3 parça bağımsız bölümün davalılar tarafından dava dışı kişilere satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 345,55 TL

bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalılar vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.