"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/102 E., 2023/159 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2018/3254 Esas, 2021/706 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine temsilcisi ile davalı Sivas İl Özel İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı ... dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 192 ada 133 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazı 01.10.1987 tarihli senetle dava dışı kişilerden satın aldığını ve eklemeli şekilde 70-80 yıldır malik sıfatıyla zilyet ettiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacı 29.11.2010 tarihli duruşmada; 1987 yılında 48 dönüm arazi satın aldığını, bunun 8 dönümünün 192 ada 84 parsel numarasıyla adına tespit ve tescil edildiğini, kalan kısmın ise dava konusu taşınmaz içerisinde bırakıldığını beyan etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine temsilcisi tarafından davaya cevap verilmemiş; Hazine temsilcisi 29.11.2010 tarihli duruşmada davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; davalı vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.06.2013 tarihli ve 2010/479 Esas, 2013/139 Karar sayılı kararıyla; davacının dayandığı senedin dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı, taşınmazın bulunduğu yere ilişkin mera haritalarının ise dava konusu taşınmazı kapsamadığı ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi ... tarafından hazırlanan 11.09.2012 havale tarihli rapor ve ekli krokisinde (B) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydının iptali ile mera niteliği ile sınırlandırılıp özel siciline kaydına” karar verilmiş; Mahkemenin 19.07.2013 tarihli ek kararıyla, gerekçeli kararın sehven bu şekilde yazıldığı gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne, dava konusu 192 ada 133 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının teknik bilirkişi ... tarafından hazırlanan 11.09.2012 havale tarihli rapor ve ekli krokisinde (B) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 21.05.2014 tarihli ve 2014/3212 Esas, 2014/6552 Karar sayılı kararıyla; Mahkemenin 20.06.2013 tarihli kısa kararında taşınmazın davacı adına tesciline, gerekçeli kararında ise mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, 19.07.2013 tarihli ek karar ile de kısa karara uygun şekilde hüküm tesis edilmeye çalışıldığı, 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi uyarınca gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara aykırı olamayacağı, hal böyle olunca; Mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması isabetsiz olduğu gibi, söz konusu çelişkinin maddi hataya dayanmayıp davanın esasına ilişkin olmasına rağmen ek kararla bu çelişkinin giderilmeye çalışılmasının dahi doğru olmadığı gerekçesiyle karar sair hususlar incelenmeksizin bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 26.02.2015 tarihli ve 2014/300 Esas, 2015/34 Karar sayılı kararıyla; davacıya bozma ilamı ile duruşma günü tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelmediği, mazeret sunmadığı ve kendisini bir vekil ile de temsil ettirmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2018/3254 Esas, 2021/706 Karar sayılı kararıyla; somut olayda, bozma ilamı ile duruşma gününün davacı ...'a tebliğ edildiğine dair mazbatanın incelenmesinde, tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 29. ve 30. maddelerine göre usulsüz olduğu halde, Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsizliğine değinilerek karar bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin 12.05.2023 tarihli ve 2021/102 Esas, 2023/159 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davacının dayandığı senedin dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu 192 ada 133 parsel sayılı taşınmazın 07.10.2022 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 40.376,40 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Sivas İl Özel İdaresi vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Hazine, Havuz Belediye Başkanlığı ile vekil edenin davalı tarafta yer aldığını, kararın hangi davalı hakkında verildiğinin açık olmadığını, 18.04.2023 tarihli dilekçelerinde davacı tarafın yeniden tanık bildirmesine muvafakatları bulunmamasına rağmen mahallinde yapılan keşifte “mahalli bilirkişi” adı altında davacı tanıklarının dinlenildiğini, dava konusu taşınmazın kadim mera olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1. Kadastro sonucunda Sivas ili, ... ilçesi, .. - Cumhuriyet köyü çalışma alanında bulunan 192 ada 133 parsel sayılı 162.252,71 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, kadimden beri köy halkı tarafından mera olarak kullanıldığı gerekçesiyle mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmış; bilahare İl Mera Komisyonunun 06.02.2014 tarihli kararıyla köy tüzel kişiliği adına tahsis edilmiştir.
2. Mahkemece dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğu ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermek için yeterli bulunmamaktadır. İlk bozma kararı öncesi teknik bilirkişiden alınan 05.06.2012 tarihli rapor ve ekli krokilerden, taşınmazın bulunduğu yerde toprak tevzi çalışması yapıldığı anlaşılmış olmasına rağmen dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazlara ait Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan belirtmelik tutanakları, tevzi paftaları, tablendikatif cetvelleri ve eki belgeler getirtilmemiş, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün sınırlarında bulunan 192 ada 28, 43, 77, 78, 79, 84, 103, 105, 106, 107, 129 ve 130 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmamıştır. Yine, eldeki dava Hazine ve Havuz Belediye Başkanlığı aleyhine açılmış olup yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Havuz Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği kaldırılarak köye dönüştürüldüğü anlaşıldığı halde, Mahkemece aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca Havuz Belediye Başkanlığının tüzel kişiliğinin korunup korunmadığı belirlenerek husumetin Havuz Köyü Tüzel Kişiliğine yaygınlaştırılmasının gerekip gerekmediği araştırılmamış, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı hususu üzerinde durulmamıştır.
Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle 6360 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 5. fıkrası da değerlendirilmek suretiyle Havuz Belediye Başkanlığının tüzel kişiliğinin korunup korunmadığı belirlenmeli, Havuz Belediye Başkanlığının tüzel kişiliğinin bulunmadığının anlaşılması halinde ise, meraların mülkiyetinin Hazineye, yararlanma hakkının ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olduğu gözetilerek davacı tarafa davasını Havuz Köyü Tüzel Kişiliğine de yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, taraf eksikliğinin yöntemince tamamlanması halinde, Havuz Köyü Tüzel Kişiliğinden savunma ve delilleri sorulup saptanmalı, bildirmesi halinde delilleri toplanmalı, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün sınırlarında bulunan 192 ada 28, 43, 77, 78, 79, 84, 103, 105, 106, 107, 129 ve 130 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri ve varsa dayanağı kayıtlar (tapu kaydı, vergi kaydı gibi), taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmişse tedavüllü tapu kayıtları getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazlara ait Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan belirtmelik tutanakları, tevzi paftaları, tablendikatif cetvelleri ve eki belgeler getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazın bulunduğu köy ve komşu köylerin halkından ayrı ayrı seçilecek üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ne sıfatla ve şekilde kullanıldığı, öncesinin kadim mera olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli ve beyanlar arasında oluşabilecek çelişkiler yöntemince giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, toprak tevzi haritası ölçeği ile kadastro paftası ölçeği eşitlenerek çakıştırma yapılmak suretiyle nizalı taşınmaz bölümünün tevzi haritasındaki konumunu gösteren denetime açık krokili rapor düzenlemesi istenilmeli; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan nizalı taşınmaz bölümünün önceki ve mevcut niteliğini, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, komşu parsellerden ve taşınmazın geriye kalan bölümünden ne şekilde ayrıldığını, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak ve kışlak gibi yerlerden olup olmadığını açıklayıp tarımsal niteliğini belirten, nizalı taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında bulunan hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak hava ve uydu fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre nizalı taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten rapor düzenlettirilmeli; taşınmazın toprak tevzi çalışmaları sırasında mera olarak haritaya bağlanan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde toprak tevzi çalışmalarından sonraki zilyetliğe hukuken değer verilemeyeceği de gözetilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen iktisap koşullarının, toprak tevzi çalışmaları sırasında haritaya bağlanan yerlerden olmadığının anlaşılması halinde ise Kadastro Kanunu'nun 14 ve devamı maddelerinde belirtilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı, evveli mera olan yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği ve mera bütünlüğünü bozacak şekilde karar verilemeyeceği de dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm tesisi isabetsiz olup kararın açıklanan sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisi ile davalı İl Özel İdaresi vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Sivas İl Özel İdaresine iadesine,
Dosyanın Kangal Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.