Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5368 E. 2024/1890 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tespit edilen ancak sonradan davalılar adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde Hazine’nin hakkı bulunduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece Yargıtay’ın önceki bozma kararında belirtilen hususların, özellikle taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının uygulanması, hava fotoğrafları incelemesi ve uzman bilirkişi raporları alınması konularında eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/257 E., 2018/186 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ... vekili ile davalılardan ... ve müşterekleri tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairemizin 25.04.2002 tarihli, 2002/3952 Esas, 2002/5137 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... temsilcisi dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 217, 274, 396 ve 397 parsel sayılı taşınmazların davalı şahıslar adına tespit edildiğini, taşınmazların tespitine esas tapu ve vergi kayıtlarının miktar fazlası Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek miktar fazlasının Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... 24.04.1981 tarihli duruşmada, dava konusu taşınmazlara ait tapu ve vergi kayıtlarının olduğunu, taşınmazlarda Hazinenin hakkının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

2. Davalı ... 29.07.1981 tarihli duruşmada, taşınmazlardaki payını dava dışı bir kişiden noter senedi ile satın aldığını, taşınmazlarda Hazinenin hakkının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kahta Tapulama Mahkemesinin 09.10.1990 tarihli, 1980/74 Esas, 1990/700 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın dava konusu taşınmazların kadastro tespiti kesinleştikten sonra açıldığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Kahta Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş; hüküm, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Görevsizlik kararı üzerine, Kahta Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.06.2001 tarihli, 1991/74 Esas, 2001/123 Karar sayılı kararıyla; dava dışı 91 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas tapu kaydının dava konusu 217 ve 397 parsel sayılı taşınmazları, dava dışı 94 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas tapu kaydının dava konusu 274 parsel sayılı taşınmazı, dava dışı 34 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas tapu kaydının ise kısmen dava konusu 396 parsel sayılı taşınmazı kapsamına aldığı, 396 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünden sonra iki adet tepenin bulunduğu, bu tepeler aşırı dik olmakla zeminde sabit sınır oluşturduğu gerekçesiyle dava konusu 396 parsel sayılı taşınmazın 28.05.2001 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (396/A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik davanın reddine, kalan bölümüne yönelik davanın kabulü ile davacı ... adına tesciline, dava konusu 217, 274 ve 397 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ... vekili ile davalılardan ... ve müşterekleri tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Dairemizin 25.04.2002 tarihli, 2002/3952 Esas, 2002/5137 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan teknik bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazların tespitine esas tapu tapu kayıtlarının taşınmazları tamamen çevrelemediği, sınırda açıkta yerler kaldığı, açıkta kalan yerlerin eylemli olarak bayır niteliğinde bulunduğu, öyleyse dayanak tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli olduğu belirtilerek Mahkemece tespite esas tapu kayıtlarına sabit sınırları ile bağlantı kurularak miktarıyla kapsam tayin edilmesi, miktar fazlası yönüyle ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddesi koşullarının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Kahta Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2018 tarihli, 2013/257 Esas, 2018/186 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma ve inceleme yapıldığı, taşınmazların 30-35 yıldır davalı tarafça zilyet edildiği, imar-ihyasının tamamlandığı, taşınmazların kadim tarım arazisi vasfında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı ... temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, Mahkemece dava konusu taşınmazların komşularına ait kadastro tespit tutanaklarının dosya arasına alınmadığını, yöntemince tapu uygulaması yapılmadığını, hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmadığını, taşınmazların imar-ihyasının ne zaman tamamlandığının belirlenmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13, 14, 17, 20 ve 21 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda Adıyaman ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 217 parsel sayılı 37.625,00 metrekare, 274 parsel sayılı 6.125,00 metrekare, 396 parsel sayılı 88.875,00 metrekare ve 397 parsel sayılı 13.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar dava dışı taşınmazlara uygulanan tapu kaydı miktar fazlası olarak Hazine adına tespit ve Kadastro Komisyonu kararı uyarınca ... ve müşterekleri adına tescil edilmiştir.

2. Mahkemece, dava konusu taşınmazların tarım arazisi vasfında olup davalıların zilyetliğinde bulunduğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmadığı gibi, Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.

Hükmüne uyulan bozma ilamında; Mahkemece tespite esas tapu kayıtlarına sabit sınırları ile bağlantı kurularak miktarıyla kapsam tayin edilmesi, miktar fazlası yönüyle ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddesi koşullarının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinildiği halde, dava konusu 217 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan 299 ve 396 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan eski 72 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanağı kayıtlarla birlikte getirtilip dosya arasına alınmamış, tapu kayıtları mahallinde yöntemince uygulanmamış, yapılan kayıt uygulamasına ilişkin değerlendirmeye hükmün gerekçesinde yer verilmemiştir.

Öte yandan, bozma öncesi hükme esas alınan 28.05.2001 havale tarihli teknik bilirkişi raporu incelendiğinde; 396 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafın zilyetliğinde olan bölümü (396/A) harfi ile 21.500,00 metrekare yüzölçümlü olarak gösterilmiş, bu bölümün aynı zamanda dava dışı 34 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının kapsamında kaldığı, (396/A) harfi ile gösterilen bölümünün sınırında birden bire yükselen 25 metre yükseklikte 2 adet tepenin bulunduğu ve bu tepelerin zeminde belirgin bir şekilde sabit sınır teşkil ettiği belirtilmiştir. Raporda bulunan krokide bu 2 tepenin 396 parsel sayılı taşınmazın geriye kalan ve yeşil renkli kalemle etrafı çizili olarak gösterilen 67.375,00 metrekare yüzölçümlü bölümü içerisinde bulunduğu görülmüştür. Bozma öncesi hükme esas alınan 28.05.2001 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda işaretlenmiş olan 2 adet tepenin, bozma sonrası teknik bilirkişi kurulundan aldırılan 09.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile “kullanılan alan” olarak gösterilen 51.209,82 metrekarelik bölüm içerisinde kaldığı, taşınmazın kalan kısmının ise (B) harfi ile “kullanılmayan bayır” olarak gösterildiği anlaşılmış; bozma sonrası ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan 09.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile “kullanılan alan” olarak gösterilen 51.209,82 metrekarelik bölümün tarımsal amaçlı olarak tasarruf edildiği belirtilmiş ancak 2 adet tepeye ilişkin olarak raporda bir açıklama yapılmadığı görülmüştür. Yine bozma sonrası ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan 27.02.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda, bozma öncesi hükme esas alınan 28.05.2001 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (396/A) harfi ile gösterilen 21.500,00 metrekare yüzölçümlü bölümünün bayır olan kısmının toprak yapısı ve derinliği incelendiğinde 2-3 yıl önce tarıma açıldığı, buğday ekili kısmının ise 30-35 yıldan beri tarım arazisi olarak kullanıldığı belirtildiği halde, söz konusu rapor ile 09.03.2017 havale tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporu arasında 396 parsel sayılı taşınmaza ilişkin çelişkiler giderilmemiş; Mahkemece miktar fazlası yönüyle yapılan araştırmada hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu 217 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan 299 ve 396 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan eski 72 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanağı kayıtlarla birlikte getirtilmeli, taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmişse güncel tapu kayıtları dosya arasına alınmalı, dava konusu taşınmazların kadastro tespit tarihi olan 1977 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş streoskopik hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte öncelikle, yerel bilirkişiler ve teknik bilirkişi eliyle dava konusu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtları sabit/değişmez sınır yerleri esas alınmak suretiyle zemine uygulanmalı ve kayıtların kapsamları miktarlarıyla belirlenmeli; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğu saptanmalı; yine taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden önceki bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde, keşfi izlemeye elverişli, (Bozma öncesi teknik bilirkişiden aldırılan raporda gösterilen 2 adet tepenin yeri de düzenlenecek krokide işaretlenmelidir.) kayıtların kapsamlarını gösterir krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan önceki bilirkişi raporlarını irdeler ve yukarıda açıklanan çelişkileri giderir şekilde dava konusu taşınmazların komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde niteliği, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye, dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, taşınmazlar imar-ihya faaliyetine konu olmuşsa ihyanın bitirildiği tarihi belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ... temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davacı ... harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.