"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/310 E., 2023/355 K.
Mahkemece bozma kararına uyularak verilen karar davacı tarafından duruşma istekli, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 29.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalı Hazine vekili Avukat ... ile temyiz edilen asli müdahil ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacı ve diğer davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı ..., kadastro sırasında tespit harici yol olarak bırakılan taşınmaz bölümü hakkında irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kendisine ait 107 ada 9 parsel sayılı taşınmaza eklenerek adına tescili istemiyle dava açmıştır.
2.Asli müdahil ...; bozma kararından sonra, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın iddiaya konu bölümünün adına tapuda kayıtlı 107 ada 6 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğu iddiasıyla davaya müdahil olmuştur.
II. CEVAP
Davalı Hazine; çekişmeli taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 03.03.2015 havale tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile ve gri renkle taralı olarak gösterilen 459,19 metrekarelik kısmın davacıya ait 107 ada 9 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.03.2019 tarih, 2016/6167 Esas, 2019/2230 Karar sayılı kararıyla: 4721 sayılı TMK'nın 713/4-5. maddeleri gereğince yerel ve gazete ilanlarının yapılması gereğine değinilerek kararın bozulmasına hükmedilmiştir.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin yol vasfında olmadığı, davacı ve asli müdahil yönünden zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile 10.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 36,35 metrekare ve (E) harfi ile gösterilen 352,56 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümlerinin 107 ada 7 parsel eklenmek suretiyle tapuya tesciline, asli müdahilin davasının kabulü ile teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 27,86 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 42,56 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümlerinin 107 ada 6 parsele eklenmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
1. Davacı ... temyiz dilekçesinde; köy muhtarlığı seçimleri nedeniyle oluşan husumetten ötürü asli müdahilin kötü niyetli şekilde davaya müdahil olduğunu, keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişilerin tarafsız ve objektif olmadıklarını, asli müdahil adına tescil edilen taşınmaz bölümlerinin önceki sahiplerinden davacı tarafından satın alındığını, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin davacıya ait parsele dahil olduğunu, Mahkemece davacının iddiasına konu taşınmaz bölümlerinin 107 ada 7 parsele eklenmesi suretiyle hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, zira dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere davacıya ait parselin 107 ada 9 parsel olduğunu, araştırmaya konu tüm taşınmaz bölümlerinin 107 ada 9 parsele dahil olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; tescil davasının kabulü için kanunda aranan zilyetlikle kazanım koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, keşif sırasında iddia olunan zilyetliğin intikali, şekli ve süresi hususunda maddi olaylara dayalı araştırma yapılmadığı, eksik inceleme ve araştırma sonucunda hüküm kurulduğu, yerel bilirkişilerin soyut ve subjektif beyanlarının esas alındığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili isteğine ilişkindir.
1.Davacı ...; kadastro sırasında tespit harici yol olarak bırakılan taşınmaz bölümü hakkında irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kendisine ait 107 ada 9 parsel sayılı taşınmaza eklenerek adına tescili istemiyle dava açmış, asli müdahil ... ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak iddiaya konu taşınmaz bölümlerinin adına tapuda kayıtlı 107 ada 6 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğu iddiasıyla davaya müdahil olmuştur. Mahallinde yapılan keşif ve birleşik kroki incelendiğinde iddiaya konu taşınmazın paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
2.Bilindiği üzere, bir yerin zilyetlikle edinilebilmesi için taşınmaz malın çekişmesiz ve aralıksız, ekonomik amaca uygun şekilde en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla kullanılması gerekmektedir. Bu cümleden olmak üzere, zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak dava açan iddia sahibinin, lehine iktisap koşullarının oluştuğunu somut ve bilimsel verilere uygun delillerle ispat etmesi gerekecektir. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Kanun'un 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.
3. Somut olayda; çekişmeli taşınmaz yol olarak tespit harici bırakıldığına göre ancak imar-ihya ve ekonomik amaca uygun zilyetlik yoluyla iktisabı mümkündür. Ne var ki, Mahkemece mahallinde icra edilen keşif sırasında taşınmazın öncesinin ne olduğu, kadimden beri kullanılan yol olup olmadığı, bu yerin davacı yahut asli müdahil tarafından kullanılıp kullanılmadığı ve taşınmaz üzerinde davacı veya asli müdahilin ekonomik amaca uygun bir zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı beyan alınmamış, dinlenen kişilerin somut olaylara dayanmayan soyut ve yetersiz beyanları ile yetinilmiş, dosya arasında yer alan görüntülere göre taşınmaz üzerinde yol bulunduğu, bu yerde tarımsal faaliyet yapılmadığı anlaşılmasına karşın bu yön üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmazın yol olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti hususunda güncel ve eski tarihli uydu fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Tüm bunlardan bağımsız olarak davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça kadastro sırasında tespit harici yol olarak bırakılan taşınmaz bölümü hakkında irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kendisine ait 107 ada 9 parsel sayılı taşınmaza eklenerek adına tescilini talep ettiği anlaşılmasına karşın, davacı lehine tescil edilen taşınmaz bölümlerinin dava konusu olmayan 107 ada 7 parsele eklenmesi suretiyle karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
4.Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait dava tarihine yakın tarihli ve temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
5.Keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak kullanılmadığının anlaşılması halinde, taşınmaz üzerinde davacı tarafın yahut asli müdahilin bir zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte başladığı, kimden kime nasıl intikal ettiği ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişisinden, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyanın ne zaman tamamlandığını, yol olup olmadığını, tarım arazisi ise ne kadar süredir tarım arazisi olarak kullanıldığını bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine keşfi takibe, bilirkişi ve tanık beyanlarını denetlemeye imkan verir kroki ve rapor düzenlettirilmeli, temin edilebilen en eski tarihli ve güncel uydu fotoğrafları üzerinde taşınmazın yeri ve sınırlarının gösterilmesi istenilmeli; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ... ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalı Hazine vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin asli müdahilden alınmasına,
Dosyanın Çaycuma 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
29.04.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.