"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar; Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Ordu ili Kabataş ilçesi merkez mahalle çalışma alanında yapılan kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak bırakılan yaklaşık 1.000,00 metrekarelik kısmın davacı tarafın malik olduğu 123 ada 8 parsel sayılı taşınmazın devamı olduğunu ileri sürerek tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak bu kısmın davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçelerinde, ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.04.2016 tarihli 2015/20 E., 2016/111 K. sayılı kararıyla, davanın kabulüne, 123 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 25.08.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda 8/A ile gösterilen bölümün ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilerek ½ hissenin davacılar ... ve ... adına ½ hissenin ... Akyürek Mirasçıları adlarına tarla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.10.2019 tarihli ve 2016/9828 Esas, 2019/6733 Karar sayılı kararıyla, "...bilirkişi raporunda (8/A) ile gösterilen taşınmaz bölümü de tescil harici yol olarak bırakılan alanda kaldığı halde, hüküm kurulurken 123 ada 8 parsel sayılı taşınmaz bölümü imiş gibi bu parselden ifrazına karar verilmesinin doğru olmadığı... tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca husumetin yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesinin zorunlu olması ve dava tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığının da kamu tüzel kişisi olarak davada yer alması gerektiği halde mahkemece bu hususun gözden kaçırılarak taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu, taraf teşkilin sağlanması, dahili davalıdan savunma ve delillerinin sorulması, dava konusu yer hakkında TMK’nın 713/4-5 maddeleri gereğince gerekli yerel ve gazete ilanlarının yapılarak itiraz süresinin beklenmesi gerektiği" belirtilerek hüküm bozulmuştur.
C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
Aybastı Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2020 tarihli 2020/18 E., 2020/217 K. sayılı kararıyla, davacıların dayanak tapu kaydının dava konusu yeri kapsadığı, dava konusu yerin davacılar tarafından nizasız fasılasız 20 yıldan fazla süredir kullanıldığı, davacı tarafın olağanüstü zamanaşımı şartlarını sağladıkları gerekçesiyle davanın kabulüne, 123 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 25.08.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda 8/A ile gösterilen yol olarak terkin edilen kısmın tapu kaydının iptali ile ½ hissenin davacılar ... ve ... adına ½ hissenin ... Mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, taşınmazın yol olması nedeni ile açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu kaydında okunan sınırların her yere uyabilecek nitelikte olduğu, sınırlarının sabit olmadığını, davacılar adına aynı mevkide tespit ve tescil edilen başka taşınmazlar olup olmadığı ile davacılar tarafından aynı tapu kaydına dayanılarak açılan başka dosya olup olmadığının araştırılmadığını, başka dosyalar var ise bunların birleştirilmesi gerektiğini belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu alanın yola terk edilen bir alan olduğunu,davacıların zilyetliğinde olmadığını bu nedenle mahkemenin tespitinin hatalı olduğunu, keşif sırasında tapu kaydının başka parsellere de uyduğu, sınırlarının sabit sınır olmadığının belirlendiğini ancak tapu kayıt uygulamasının yetersiz ve eksik olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların malik olduğu sınırdaki 123 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kurum tarafından kamulaştırıldığını, yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, TMK'nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunnun (HMK)
190. maddesi şöyledir; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK)
6. maddesi şöyledir; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun
713/1. maddesi şöyledir; ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun
14. maddesi şöyledir: “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanununun
16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında “ dava, kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davalarında TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre Hazine ve ilgisi bakımından diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda bulunduklarından yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacakları” benimsenmiştir.
3. Değerlendirme
Mahkemece, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dava konusu bölümü kapsadığı ve taşınmaza davacıların zilyet olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Tapu kayıt malikleri ile davacılar arasındaki akti veya irsi ilişki belirlenmemiştir. 3402 sayılı Yasanın 20. maddesinin (A) bendine göre tapu kaydının haritasının bulunması halinde kayda haritasıyla kapsam tayini gerekir. Mahkemece tapu kaydının varsa haritası getirtilerek kadastro paftası ile haritanın ölçeği eşitlenmek suretiyle kapsamı belirlenmediği gibi, tapu kaydındaki sınırlar tek tek okunmak suretiyle tapu kaydına sınırları itibariyle kapsam tayin edilmemiştir. Tapu kaydının uygulanmasında tüm komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılarak tapu kayıt uygulaması denetlenmemiş, tapu kaydının miktar fazlası bulunup bulunmadığı incelenmemiş, ayrıca fen bilirkişi raporunda tapunun kapsamında kaldığı belirtilen dava dışı 7-A ile 7-B ile gösterilen kısımlarında başka dosyada davalı olduğu belirtildiği halde, her iki dava dosyasında davacı tarafın dayanağının aynı tapu kaydı olduğu ve taraflar arasında aynı hukuki sebeplerin ileri sürülmesi nedeni ile tapu kayıt uygulamasının tüm taşınmazlar birlikte değerlendirilerek yapılması ve uyuşmazlıkların birlikte çözülmesi gerekip gerekmediği hususu tartışılmadan karar verilmiştir.
Öte yandan, tapu kaydının çekişmeli bölüme uymaması halinde zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yeterince araştırılmadan hüküm kurulması yoluna gidilmiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, bu dava ile sınırdaki 7-A ve 7-B ile gösterilen kısımların davalı olduğu davanın birleştirilip birleştirilmeyeceği hususu değerlendirilmeli, bundan sonra; davacı tarafın dayanak tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve tüm oluşum belgeleri, dayanılan tapu kaydının revizyon gördüğü tüm taşınmazların kadastro tutanakları ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı suretleri ve revizyon gördüğü taşınmazlar ile bu taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek birleşik harita, dava konusu taşınmazlara komşu olan taşınmazların tespit tutanaklarının onaylı suretleri ve dayanakları Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilmeli, tapu kayıt malikleri ile davacılar arasındaki akti veya irsi ilişki belirlenmeli, ondan sonra mahallinde, üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında tapu kaydı, yerel bilirkişiler yardımı ve fen bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanmalı, hudutları tek tek zeminde gösterilmeli, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu edilen taşınmazın öncesinde kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; beyanları arasında doğacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişilerce gösterilen hudutlar fen bilirkişi krokisinde işaretlenmeli, tapu uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi beyanı komşu parsellerin tutanak içerikleri ve malikleri ile denetlenmeli, oluşumuna esas harita, plan veya kroki bulunduğunun saptanması halinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesinde düzenlenen ilkeler doğrultusunda mahalline uygulanarak yöntemince kapsamı tayin edilmeli, bu şekilde kaydın kapsamı belirlenerek fen bilirkişisine davacı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamını ve sınırlarını ayrıntılı olarak gösterecek şekilde, keşfi izlemeye elverişli ayrıntılı harita düzenlettirilmeli, kayıt kapsamı dışında kalan bölüm açısından uyuşmazlığın zilyetliğe göre çözülmesi gerektiği düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Kabule göre de; yol olarak tescil harici bırakılan yerin tapu kaydının bulunmadığı göz ardı edilerek tescil yerine, yazılı şekilde tapu iptali ve tescili yönünde karar verilmesi de hatalıdır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin, davalı ... vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.