"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/153 E., 2023/315 K.
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVACILAR : ..., ..., ... vekilleri Avukat ...
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVALILAR : ..., ..., ... ve ... vekilleri Avukat ..., ... ve ... vekilleri Avukat ..., ... ve ... vekilleri Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Davaların Reddine
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozma kararına direnilerek; asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.01.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... ve ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vd. vekili Avukat ... geldiler, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların mirasbırakanı ... ile birlikte ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin ortakları olduklarını, mirasbırakan ...’un şirket adına kayıtlı 1662 parsel sayılı taşınmazın 60/66 payını şirketi temsilen davalı ...’e, 6/66 payını ise davalı ...’e satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, davalı ...’in edindiği payın 20/66’sını davalı ...’e, 20/66 payı ise diğer davalı ...’a satış yolu ile devrettiğini; yine 1665 parsel sayılı taşınmazda birçok meskenin kat irtifakına ayrılan 10/92 payını davalı ...’e satış göstermek sureyitle temlik ettiğini, ...’in daha sonra üçer adet bağımsız bölümü davalılar ... ve ...’e, bir adedini de davalı ...’a sattığını, ayrıca 1663 parsel sayılı taşınmazın 23/23 arsa payını satış göstermek sureti ile davalı ...’e temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirasbırakanları ...’nün evlilik dışı birlikteliğinden olan oğluna daha sonra devredilmek üzere ve mal kaçırmak amacı ile yapıldığını, ayrıca şirket ana sözleşmesine göre şirket adına kayıtlı taşınmazların devredilebilmesi için ortaklar genel kurulu kararı ve devir tarihinde henüz ergin olmayan şirket ortağı davacı ...’ye atanan kayyımın onayı olması gerekirken bu hususlar yerine getirilmeden yapılan temlik ve tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının öncelikle yolsuz tescil nedeni ile iptali ile şirket adına tesciline, olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle iptali ile payları oranında davacılar adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davalının bedelini ödemek suretiyle dava konusu 1663 parsel sayılı taşınmazı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’den satın aldığını, mirasbırakan ... tarafından yapılan bir temlikin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/162 Esas sayılı dava dosyasında davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davalının dava konusu taşınmazı diğer davalı ...’den bedelini ödemek sureti ile satın aldığını muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ..., usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
3. Birleştirilen Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/162 ve 163 Esas sayılı dava dosyalarında davalı ... vekili, davalının dava konusu taşınmazları Şirketten satın aldığını, doğrudan mirasbırakan tarafından yapılan bir devir olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Birleştirilen Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/163 Esas sayılı dava dosyasında davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davalının dava konusu taşınmazları Şirketten satın aldığını, doğrudan mirasbırakan tarafından yapılan bir devir olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde, davalıların dava konusu taşınmazı davacıların mirasbırakanından değil birleştirilen davanın davalısı ...’den satın aldıklarını, davalılar ... ve ...'in de dava konusu taşınmazları mirasbırakandan değil Şirketten bedelini ödemek suretiyle satın aldıklarını, dolayısıyla muvazaa iddiasının doğru olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2010/323 E., 2015/430 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan ...’ye ait mirası reddeden mirasçılardan davacı ... yönünden açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, diğer davacılar yönünden ise şirket yöneticilerinin şirket çıkarına aykırı işlemlerinin iptali ile haklarının şirkete intikali hususunda ve muris muvazaası nedeniyle payları oranında tazminat talep etmek yönünden de aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu, ortaklar genel kurulundan yetki almadan şirket müdürünün şirketin en önemli mal varlığını oluşturan taşınmazları satmasının kanun ve ana sözleşme hükümlerine aykırı nitelik taşıdığı, davalıların iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, taşınmazların bilâ bedel devredilmesi, tapudaki değer ile gerçek değer arasında fahiş fark olması, davalıların devir tarihindeki ekonomik durumları ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalarda davacı ... dışındaki davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Yargılama Safahatı
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairenin; 01.03.2018 tarihli ve 2016/6978 Esas, 2018/1292 Karar sayılı kararıyla“...mirasbırakan ...'nün dava konusu taşınmazları satma yetkisi olup olmadığının saptanması, dava konusu taşınmazların gerçek bedellerinin şirket kayıtlarında yer alıp almadığı hususunun araştırılması, şirket kayıtlarında bu bedellerin yer almadığının belirlenmesi halinde ilk el olarak taşınmazları edinen davalılar ..., ... ve ...’e yapılan satışların geçersiz olacağı hususunun değerlendirilmesi, daha sonra ilk el olan davalılardan taşınmazları alan diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’in iyiniyetli olup olmadıkları hususunun araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, dava konusu her bağımsız bölüm yönünden dava tarihindeki değerleri gözönüne alınarak her bir bağımsız bölümün maliki olan davalı açısından ayrı ayrı yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazların tümü üzerinden tüm davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, devir tarihinde mirasbırakan ...'nün dava konusu taşınmazların devirlerini yapmaya tek başına yetkili olduğu, yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuş, Dairenin; 07.07.2020 tarihli ve 2019/6 Esas, 2019/242 Karar sayılı kararıyla “...davacılar tarafından istenilen ticari defterlerin davacıların elinde bulunmaması nedeniyle ibrazı mümkün olmayıp özellikle HMK.'nın 221/2 nci maddesi göz önüne alınarak öncelikle Mahkemece ticari defterlerin ibrazı için usulünce dava dışı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd.Şti.ye müzekkere yazılarak istenmesi, ibraz edilememesi halinde sebebinin açıklanmasının istenmesi, bundan sonra da yine ibraz edilememesi halinde davacılar aleyhine değerlendirme yapmak mümkün olmadığından, bu hususun davacılar lehine değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi, öte yandan uyulmasına karar verilen önceki bozma kararında belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak ilk el olan davalılar ...,... ve ...’den taşınmazları alan diğer davalılar ...,..., ... ve ...’in iyiniyetli olup olmadıklarının araştırılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir...." gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, yolsuz tescil ve muvazaa iddiaları ispatlanamadığı, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuş, Dairenin; 24.05.2022 tarihli ve 2022/555 E., 2022/4092 K. sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuş, Dairenin 08.12.2022 tarihli ve 2022/7351 E., 2022/8038 K. sayılı kararıyla; bozma kararına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediği, "...asıl davanın davalısı ...’ın birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’in eniştesi, birleştirilen davalarda davalı ...’nin ...’in baldızı, ... ’in ise kayınbiraderi, birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’in kardeş oldukları, birleştirilen davada davalı ...’ın ...’in halasının eşi olduğu, birleştirilen davada davalı ...’in şirketin sigortalı çalışanı, diğer davalı ...’ın ise tarafların köylüsü olduğu, ayrıca dava konusu taşınmazların devre konu edildiği tarihlerde birleştirilen davada davalı ...’in şirketin ...,... şube müdürü olarak görev yaptığı, asıl ve birleştirilen davalarda davalıların sosyal ekonomik durum araştırma raporlarında dava konusu dubleks mesken vasfındaki taşınmazları satın alabilecek durumda olmadığının rapor edildiği, devre konu resmi akitlerde gösterilen bedeller ile Mahkemece keşfen saptanan dava konusu taşınmazların satış tarihlerindeki gerçek değerleri arasında aşırı oransızlık olduğu, mirasbırakan ... tarafından şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme sahip oranda taşınmazların satış işlemine konu edildiği, mirasbırakan ...’nün şirkete ait sermayenin %80’nine sahip olduğu, dava konusu taşınmazlar dışında şirket adına mirasbırakan tarafından bir takım taşınmazların da satışa konu edildiği, bir çok satış işleminin ise şirket müdürü ...’e vekaleten ... tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. ...Hal böyle olunca, ticari defterler ibraz edilmemekle birlikte devirlerin yapıldığı 2000 yılına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim kurulu raporu ve bilanço ile kâr-zarar hesapları ve mizan kaydının Ticaret Sicili Müdürlüğüne bildirilmesi gerektiğinden, anılan belgelerin Ticaret Sicili Müdürlüğünden istenilmesi, gelen belgelerden çekişme konusu taşınmazların devrine şirket kayıtlarında yer verilip verilmediği, satış bedellerinin tahsil edilip edilmediği hususunda Mahkemece bilirkişi raporu aldırılması yukarıda değinilen ilkeler ve açıklamalar ile tüm tanık beyanları da bir arada değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Direnme Kararı
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki kararda direnilerek yolsuz tescil ve muvazaa iddiaları ispatlanamadığı, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birliştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Dairenin her üç bozma kararının da tereddüte mahal vermeyecek şekilde açık, anlaşılabilir, net ve kesin olduğunu, Yerel Mahkemenin direnme kararına karşı dosyanın Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesi gerektiğini, davacılar ... ve ...’nun 4 ortaklı şirketin 2 ortağını oluşturduğunu, mirasbırakan ... tarafından asıl ve birleştirilen davalarda, davaya konu taşınmazların muvazaalı olarak davalılara devredildiğini, yolsuz tescile konu devir tarihlerinde şirketin ...,... şube müdürü olan ...’in şirkete ait defterleri saklamakla yükümlü olduğunu, o dönemde genel merkezin müdürünün ise mirasbırakan ... olduğunu, davalı ...’in şirket müdürü olduğundan dolayı Türk Ticaret Kanunu’nun 553 üncü ve 555 inci maddeleri uyarınca şirkete karşı sorumlu kişi olduğunu, maddi imkansızlık nedeni ile şirkete ait defterlerin ibraz edilemediğini, asıl ve birleştirilen davalarda davalıların dava konusu taşınmazların devri karşılığında ödeme yaptıklarını ispat edemediklerini, şirket müdürü mirasbırakan ...’nün şirket adına taşınmaz satışı konusunda yetkili olmadığını, bu nedenle yapılan devirlerin yolsuz tescilin kapsamında kaldığını, yapılan devirlerin şirket lehine değil, mirasbırakan tarafından davacı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, bu nedenle temliklerin Türk Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi uyarınca hükümsüz olduğunu, davalıların iyi niyet iddiasında bulunamayacaklarını, şöyle ki birleştirilen davalarda davalılar ... ve ...’in kardeş olduklarını, asıl davada davalı ...’ın ise davalılar ... ve ... ’in eniştesi olduğunu, birleştirilen davalarda davalılar ... ile ...’in kardeş olduklarını, davalı ...’nin diğer davalı ...’in kayınbiraderinin eşi olduğunu, davalı ...’ın eşi ile davalılar ... ve ...’in akraba olduklarını, davalı ...’in şirket çalışanı olduğunu, diğer davalıların ise yakın köylü olduklarını, bu nedenle ikinci el davalıların iyi niyet savunmasında bulunamayacaklarını, mirasbırakan ...’nün ortaklar kurulunca devir için yetkilendirilmeden devir yaptığını, bu işlemin mutlak hükümsüz olduğunu, fiil ehliyeti (ilzam yetkisi) yoksunluğu halinde ehliyetsiz kişi tarafından yapılan işlem nedeniyle ilk el konumunda bulunan davalıların kazanımının korunmasının mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazların keşfen saptanan satış tarihlerindeki değerleri ile resmi akitte ödendiği belirtilen değerler arasında aşırı oransızlık olduğunu, Yargıtay bozma kararlarında taşınmazların gerçek bedellerinin şirket kayıtlarına işlenip işlenmediğinin tespit edilmesinin istendiğini, kayıtlara girmemiş olması halinde yapılan satış işlemlerinin geçersiz olacağının belirtildiğini, ikinci el konumundaki davalılar ile ilk el konumundaki davalılar arasında organik bağ bulunduğunu, tüm davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek muvazaalı işlemleri birlikte gerçekleştirdiklerini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci, 6 ncı, 705 inci, 1022 nci, 1023 üncü, 1024 üncü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddeleri
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanı 1954 doğumlu ...’nün 19.05.2000 tarihinde öldüğü, geriye davacı eşi ... ile ... ’dan olma kızları davacılar ...,...’yı ve birlikte yaşadığı ...’dan olma çocukları ...,...’yi bıraktığı, dava konusu 1663 parsel sayılı taşınmazın tamamı üzerine inşa edilmekte olan kargir binalardan 1 ila 23 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 23/23 arsa payının tamamı ... İnşaat Turizm Ltd. Şti adına kayıtlı iken şirket temsilcisi ...'nün 29.02.2000 tarihli resmi senet ile davalı ...’a; dava konusu 1665 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilmekte olan bağımsız bölümlerden 49, 57, 58, 59, 60, 62,63, 66, 67, 73, 74, 76, 77, 78, 79, 85, 86 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 17/92 arsa paylarının tamamı ... İnşaat turizm Ltd.Şti adına kayıtlı iken şirket temsilcisi ...'nün bu taşınmazlardan 57, 58, 62, 67, 73, 74, 76, 77, 78, 79 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 10/92 arsa payını 09.05.2000 tarihli resmi senet ile davalı ...’e, ... tarafından 25.05.2000 tarihli satış işlemi ile 62,73 ve 74 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 3/92 arsa payını davalı ... ’e, 67,76,79 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 3/92 arsa payını davalı ... ’a, 14.09.2000 tarihli satış işlemi ile de 57 nolu dubleks meskenin kat irtifakına ayrılan 1/92 arsa payını davalı ...’a temlik ettiği, dava konusu 1662 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilmekte olan 61,62,63,64,65,66 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 6/66 arsa payının tamamı ... İnşaat Turizm Ltd. Şti adına kayıtlı iken şirket temsilcisi ... tarafından 09.05.2000 tarihli resmi senet ile davalı ...’e ve yine 1662 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ila 60 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 60/66 payının 29.02.2000 tarihli resmi senet ile davalı ...’e satıldığı, ... tarafından 31.05.2000 tarihli resmi senet ile 20/62 payın üzerinde ipka edilerek 1 ila 20 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 1/66 şar arsa payının davalı ...’e, 21 ila 40 nolu dubleks meskenlerin kat irtifakına ayrılan 1/66 şar arsa payının davalı ...’a devredildiği; ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi ltd. Şti nin kurucularının ..., ...,... oldukları, kuruluş sözleşmesinin ...,... ’ye velayeten babaları ... tarafından imzalandığı; bozma sonrası yapılan araştırmalar neticesinde, dava konusu taşınmazlardan 1662 parseldeki 58-60-61-62-63-64-65-66 nolu bağımsız bölümlerin Bodrum 2. İcra Müdürlüğünün 2010/1225 talimat sayılı dosyasında 03.12.2012 tarihinde yapılan açık artırma neticesinde dava dışı ...’a satıldığı, 19.09.2019 tarihli celsede, davacıların bu taşınmazlar yönünden taleplerini HMK'nın 125 inci maddesi gereğince tazminata dönüştürdükleri anlaşılmaktadır.
2. Yerel Mahkemenin yukarıda anılan ilk kararı ile muris muvazaası iddiası ispatlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş, Dairece; eldeki davada, iddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden yolsuz tescil hukuki nedenine dayanıldığı, ...’nün Şirket adına kayıtlı dava konusu taşınmazları satış yetkisine haiz olup olmadığı, Şirket kayıtlarında çekişme konusu taşınmazlar için ödenen gerçek bedellerin yer alıp almadığı, bedellerin defter kayıtlarında yer almadığının tespiti halinde ikinci el maliklerin iyiniyetinin araştırılması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacıların şirkete ait ticari defterleri bulamadıkları için ibraz edemedikleri, devir tarihinde ...'nün, devirleri yapmaya tek başına yetkili olduğu, yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir. Dairece; ticari defterlerin ibrazı için usulünce dava dışı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti’ne müzekkere yazılarak şirketten istenmesi, ibraz edilememesi halinde sebebinin açıklanmasının istenmesi, bundan sonra da yine ibraz edilememesi halinde davacılar aleyhine değerlendirme yapmak mümkün olmadığından bu hususun davacılar lehine değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi ve ilk bozma kararı gereği ikinci el maliklerin iyiniyetlerinin araştırılması için hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacıların şirket ortakları olduğu ve davaya konu taşınmazların şirket adına tescilini talep ettikleri, ticari defterlerin ibraz edilememesinin şirket lehine değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ispat yükünün davacılara düştüğü, devir tarihinde ...'nün devirleri yapmaya tek başına yetkili olduğu, yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, karar Dairece onanmıştır. Onama kararına karşı davacıların karar düzeltme isteği üzerine Dairece; bozma kararlarına uyulduğu halde, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı, davalılar arasında akraba ve arkadaşlık ilişkileri bulunduğu, yeniden şirket defter ve kayıtlarının araştırılması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına karşı önceki kararda direnilerek yolsuz tescil iddiası ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/6 ncı maddesinde; "Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır." düzenlemesi mevcuttur. Daire bozma kararları arasında hukuken önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeni bir bozma kararı mevcut olmayıp dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine gerek bulunmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/5 inci maddesi gereğince temyiz incelenmesi Dairece yapılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
Somut olayda; davacıların mirasbırakanı ...'nün, ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin 30.12.1998 tarihli ve 52 sayılı oy birliğiyle alınan ortaklar kurulu kararı ile 03.11.1992 tarih ve 27730 yevmiye numaralı şirket ana sözleşmesinin 8 inci maddesine istinaden 10 yıl süre ile münferiden tek imza ile şirketi temsile yetkili kılındığı, Şirketin 2016 yılında ihya edildiği, ortaklarının ...'nün mirasçıları olan çocukları olduğu, Şirketin 20.04.2021 tarihli cevabı ile defterlerin bulunamadığı, herhangi bir imha tutanağı veya zayi belgesinin de sunulmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222 nci maddesinde, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı, düzenlenmiştir.
Her ne kadar Dairenin 08.12.2022 tarihli ve 2022/7351 Esas, 2022/8038 Karar sayılı kararıyla, bozma kararına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediği, ticari defterler ibraz edilmemekle birlikte devirlerin yapıldığı 2000 yılına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim kurulu raporu ve bilanço ile kâr-zarar hesapları ve mizan kaydının Ticaret Sicili Müdürlüğüne bildirilmesi gerektiğinden, anılan belgelerin Ticaret Sicili Müdürlüğünden istenilmesi, gelen belgelerden çekişme konusu taşınmazların devrine şirket kayıtlarında yer verilip verilmediği, satış bedellerinin tahsil edilip edilmediği hususunda Mahkemece bilirkişi raporu aldırılması istenmişse de, bozma kararının yargılamaya yenilik getirmeyeceği, zira yargılama süresince yapılan araştırmalarda şirket defter ve kayıtlarının bulunamadığı sabittir. Kaldı ki Dairenin; 07.07.2020 tarihli ve 2019/4779 Esas, 2020/3553 Karar sayılı kararına Mahkemece uyulmakla davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Bilindiği üzere, bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usulü kazanılmış hak denilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
O halde usuli kazanılmış hakkın istisnaları olan; mahkemenin görevi, bozma sonrası yeni bir içtihadı birleştirme kararının çıkması, geçmişe etkili bir kanunun yürürlüğe girmesi, Anayasa Mahkemesi tarafından yeni bir karar verilmesi, bozma kararının açıkça maddi hataya dayanması, usuli kazanılmış hakkın kesin hüküm ile çelişmesi ve son olarak kamu düzenine aykırılığın somut olayda bulunduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
Sonuç itibariyle; davacılar tarafından, mirasbırakan ...'nün Şirketi temsilen yaptığı temlik ve tescillerin yolsuz olduğu iddiası 6100 sayılı HMK'nın 190 ıncı ve 4721 sayılı TMK'nın 6 ncı maddeleri gereği ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca ikinci el konumundaki maliklerin iyiniyetli olmadıkları iddiası dinlenemeyeceğinden Yerel Mahkemece verilen direnme kararı doğrudur.
3. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
4. Temyizen incelenen Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin direnme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, direnme kararının doğru olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye 157,75 TL onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davaların davacılarından ayrı ayrı alınmasına,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar ... vd. vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...