"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/16 E., 2023/846 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/160 E., 2021/372 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve dahili davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı; ... Köyünde kain 132 ada 3 ve 214 ada 6 parsel sayılı taşınmazların kendisi adına, 132 ada 2 ve 214 ada 1 parsel sayılı taşınmazların ise davalı adına tescil edildiğini, kendisine ait bir kısım taşınmazların kadastro çalışmaları sonucunda hatalı şekilde davalıya ait taşınmazların sınırları içerisinde bırakıldığını, parseller arasında doğal sınır niteliğinde hendek bulunduğunu ileri sürerek keşif esnasında sınırları belirlenecek olan kısımlarının tapu kayıtlarının iptali ile kendisine ait taşınmazlara eklenmek suretiyle tapuya tescillerine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... özetle; dava konusu taşınmazların kendisi adına değil eşi ... adına kayıtlı olduğunu, tespit edilen sınırların doğru olup herhangi bir hata bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dahili davalı ... özetle; davacının dava açmakta haksız ve kötüniyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında davacı tarafından dahili dava dilekçesi sunularak tapu maliki ...'ün davaya dahil edildiği, davalı ... ile dahili davalı ...'ün eş olduğu, bu sebeple yanılgının kabul edilebilir olduğu, cevap dilekçesinin sunulmasından kısa süre sonra durumu öğrenir öğrenmez davacının davasını asıl tapu malikine yönlendirdiği, tapu sicili aleni ise de dava henüz açılmadan davacının elinde ilgisini inanılır kıldığına dair belge bulunmayacağı, maddi bir hatadan kaynaklanan değişiklik talebinin karşı tarafın rızası aranmaksızın kabul edilebileceği, dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişilerin, tanıkların taşınmazların sınırının önceden beri tüm süreç boyunca keşifte gösterdikleri gibi olduğunu, davacının iddia ettiği gibi doğal sınır olan hendeğin taşınmazlar arasında sınır teşkil ettiğini, tarafların taşınmazlarını bu sınıra göre kullandıklarını, kadastro tespitinin davacı aleyhine yanlış yapıldığını ifade ettikleri, fen bilirkişi tarafından çekişme konusu alanın (A) ve (B) harfleriyle gösterildiği, davacının davasını ispat ettiği, dosyaya sunulan tapu senedinin yüz ölçümü ile dava konusu taşınmazların yüzölçümlerinin tutmadığı, senette belirtilen taşınmazın hangi taşınmaz olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, dava konusu 214 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 39,68 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacıya ait 214 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle, yine dava konusu 132 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 48,75 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacıya ait 132 ada 3 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tesciline, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Dahili davalı ... özetle; Mahkeme Kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanıkların davacının akrabası olduğunu, taşınmazları 22 yıl önce satın aldığını, o günden bugüne kadar sınırların davanın açılmasından önceki gibi olduğunu, bilirkişinin hatalı ölçümler yaptığını, taşınmazlar arasındaki sınırın asırlık bir sınır olduğunu, sınırlarda değişiklik yapmadıklarını, keşifte kendilerine söz hakkı verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, HMK'nın 125 inci maddesinde dava konusunun el değiştirmesi hali hariç olmak üzere davada taraf değişikliği yapılabilmesinin mümkün olmadığını, 6100 sayılı HMK'nın 124 üncü maddesinde taraf değişikliğinin karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğunu, çekişme konusu 214 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 02.09.2008 tarihinde, 132 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 06.08.2008 tarihinde ... kızı ... adına tespit edildiği, kadastro tespitinden bu yana mülkiyetin hiç değişmediği, eldeki davanın tapu maliki olmayan ... aleyhine açıldığı, davacının tapu maliki ...'ü davaya dahil ettiği, Mahkemece işin esası hakkında yazılı şekilde karar verildiği ancak doğru husumet yöneltilerek açılmış dava bulunmadığı, sonradan taraf teşkilinin sağlanmasının mümkün olmadığı, davanın niteliği gereği husumetin tapu malikine yöneltilmesi gerektiği, davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı, HMK'nın 124/3 üncü maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklandığı ya da dürüstlük kuralına aykırı bir durum bulunmadığından söz edilemeyeceği, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı ...'ün istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve dahili davalı ... temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; süresi içerisinde dava açtığını, davalıların kötüniyetli olduğunu, taşınmazlarda birlikte tasarrufta bulunduklarını, İlk Derece Mahkemesi’nde haklı olduğunun ortaya çıktığını, kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Dahili davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; kararın onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 124 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1- Dahili davalı ... temyizi yönünden: Hükmü temyiz yetkisi, temyizde hukuki yararı bulunmak kaydıyla davanın taraflarına ve aleyhine hüküm kurulan üçüncü kişilere aittir. Somut olayda, davalı aleyhine bir durum yaratılmadığı anlaşıldığına göre hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığından davalının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının temyizi yönünden: Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Dahili davalı ...'ün temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, dahili davalının yatırdığı peşin harcın istek halinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
...
- KARŞI OY -
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacı dava dilekçesinde davasını ... aleyhine ikame etmiş fakat daha sonra kayıt malikinin ... olduğunu öğrenince davasını asıl kayıt maliki ...'e yöneltmiştir. İlk Derece Mahkemesince (İDM) ... ile dahili davalı ...'ün eş olduğu, bu sebeple yanılgının kabul edilebilir olduğu, nitekim davacının durumu öğrenir öğrenmez davasını kayıt malikine yönelttiği, tapu kayıtları aleni ise de dava henüz açılmadan davacının elinde ilgisini inanılır kıldığına dair belge bulunamayacağı gerekçesiyle maddi hatadan kaynaklanan değişiklik talebinin karşı tarafın rızası aranmaksızın kabul edilebileceğini benimsemek suretiyle ve esas yönünden de şartların oluştuğu belirtilmek suretiyle davacının davasının davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın istinafı üzerine Bölge İdare Mahkemesince (BAM) dava konusunun el değiştirmesi hali hariç olmak üzere davada taraf değişikliği yapılabilmesinin mümkün olmadığı, taraf değişikliğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124 üncü maddesi uyarınca karşı tarafın açık rızası ile mümkün olabileceği, davalının da bu değişikliğe rıza göstermediğini belirtmek suretiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün yanlış olduğu belirtilerek İDM kararı kaldırılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.
Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, davacının taraf değişikliği talebinin maddi bir hatadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ya da dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunup bulunmadığı, buradan hareketle taraf değişikliği talebinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve E. 2021/5, K. 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).
Belirtmek gerekir ki Anayasa’da güvence altına alınan hakların geniş bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir(YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25).
6100 sayılı Kanun'un "Taraf değişikliği" başlıklı 124. maddesi şöyledir:
MADDE 124- (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder."
Anılan maddede de açıkça ifade edildiği üzere kural olarak davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın rızasına bağlıdır. Ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliklerinde karşı tarafın rızasının aranmasına gerek olmaksızın hâkim taraf değişikliğini kabul edebilir.
Davacının dava konusu taşınmazın davalı ... adına tescil edildiğini zannederek davasını ona yönelttiği fakat tapu kayıtları celb edildiğinde kayıt malikinin ...'un eşi ... olduğunu öğrenir öğrenmez davasını anılan kişiye yönelttiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın aynı çatı altında yaşayan kişiler tarafından kullanılması ve özellikle kırsal alanda taşınmazların genellikle erkek eş adına tescil edilmesi nedenine dayanarak davacının erkek eşe husumeti yönelttiği görülmektedir. Bunun kabul edilebilir bir maddi hatadan kaynaklandığı kolaylıkla savunulabilir. Diğer taraftan davacının doğru olan kişiye husumeti yöneltmesi gerekirken bunu Hanım... yerine kayıt malikinin eşi ...'a yöneltmesinde davacının dürüstlük kuralına aykırı bir menfaatinin bulunmadığı da açıktır.
Öte yandan dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 09.04.2009 da kesinleştiği nazara alındığında davanın husumetten reddedilmesi halinde davacının hak düşürücü süre nedeniyle yeniden kayıt maliki davalıya karşı dava açamayacağı ve bu bağlamda mahkemeye erişim hakkını kullanmayacağının da belirtilmesi gerekir.
Anılan anayasal ve yasal hükümler çerçevesinde davacının taraf değişikliği talebinin maddi hatadan kaynaklandığı, özellikle bu talebin dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı dikkate alınarak bu talebin kabulü ile işin esasının incelenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu anlayış yukarıda belirtilen Kanun hükmüne uygun olduğu gibi anayasal hakların geniş, bunlara getirilen sınırlamaların ise dar yorumlanması gerektiğine ilişkin yorum kuralı gereğince de davacının söz konusu talebinin kabul edilmesi gerekir. Aksi kabulün davacının hak arama hürriyetini ihlal edeceği düşünülmektedir.
Açıklanan nedenlerle BAM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.