Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5936 E. 2024/4563 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı mirasçıları, murisin ehliyetsizliği, hile ve gabin nedeniyle davalıya devrettiği taşınmazın tapu kaydının iptalini ve adlarına tescilini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Ceza davasındaki beraat kararının hukuk hakimini bağlayıcı olmadığı, hile iddiasının tanık beyanları ve dosya kapsamındaki diğer delillerle ispatlandığı, davacının hastaneye ortak olacağı vaadiyle kandırılarak taşınmazını düşük bir bedelle devrettiği, davalı ve üçüncü kişinin hileli davranışlarının tespit edildiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/234 E., 2023/168 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; 02.07.024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... mirasçıları vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; maliki olduğu 912 ada12 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümünü davalıya satış suretiyle devrettiğini, 1942 doğumlu olup satış işlemini hatırlamamakla birlikte sadece “320.000 TL’ye alacağız” gibi bir şey duyduğunu hatırladığını, öncelikle ehliyetsizlik yönünden rapor alınması gerektiğini, hasta ve yaşlı olmasından faydalanan davalının hile ile taşınmazın adına tescilini sağladığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, cevaba cevap dilekçesinde ise; çok değerli olan taşınmazının 120.000 TL'ye satın alınmasının gabin olgusunu da oluşturduğunu, arkadaşları aracılığıyla tanıştığı dava dışı ...'ın "......, Kartepe'de hastane açacağım, bu hastane ve inşaatına seni de ortak edelim, bunun için para vermen lazım..." şeklindeki telkinleri üzerine hastaneye ortak olacağı inancıyla taşınmazını ipotek vermeye ikna edildiğini, ancak tapu müdürlüğüne gittiklerinde birlikte hareket eden davalının ve dava dışı ...'ın taşınmazın davalıya devredilmesi konusunda kendisini hileye düşürdüklerini, davalı tarafından ödenen 120.000 TL'nin 70.000 TL'sini banka kanalıyla dava dışı ...'a gönderdiğini, kalan 50.000 TL'sini ise ...'ın gösterdiği dava dışı kişiye ödediğini, kendisinin herhangi bir satış bedeli almadığını, davalı ve ... hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek tapu iptali-tescil istemiş, davacının yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.

II. CEVAP

Davalı; iddiaların doğru olmadığını, dava konu konusu taşınmazı 170.000 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 120.000 TL'sini banka kanalıyla, 50.000 TL'sini ise elden davacıya ödediğini, taraflar arasında davacının da imzasının bulunduğu 06.12.2011 tarihli sözleşmenin düzenlendiğini, akit tarihinde 69 yaşında olan davacını doktor raporu almasına gerek olmadığını, hilenin söz konusu olmadığını, davacı ile dava dışı Muharrem Suat arasındaki ilişkinin kendisini ilgilendirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 01.12.2015 tarihli ve 2012/401 E., 2015/436 K. sayılı kararıyla; davacının akit tarihinde fiil ehliyeti bulunduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı, hile ve gabin iddialarının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 09.04.2019 tarihli ve 2016/2969 E., 2019/2501 K. sayılı kararıyla, "...Hemen belirtilmelidir ki, davacının akit tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığına göre, ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, hile ve gabin iddiaları yönünden hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilmek mümkün değildir.Hal böyle olunca, hile ve gabin iddiaları yönünden; yukarıda değinilen ilkelerin gözetilmesi ve İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinde açılmış olan 2014/118 Esas sayılı davanın sonuçlanmasının beklenmesi suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilip yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bekletici mesele yapılan İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/118 E. sayılı dosyasında davalı ...'ın da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama neticesinde sanıkların beraatlerine karar verilip temyiz incelemesinde de Yargıtayca zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği, davacının devir tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla saptandığı, hile iddiası yönünden davacının iddialarının lafzi iddialar olmaktan öteye geçmediği, davalının davacıyı aldatarak sözleşmenin kurulmasını sağladığı yönünde somut bir delilin bulunmadığı, gabin iddiası yönünden de şartların gerçekleşmediği, davacının iradesi doğrultusunda dava konusu taşınmazı devrettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ceza davasında beraat kararı verilse dahi eylemlerin hukuk davası için gabin ve hileyi oluşturabileceğini, dosyadaki tüm deliller, gözle görülür fahiş yararlanma ve tanık beyanlarıyla iddianın ispatlandığını, dava konusu taşınmmazın akit tarihindeki değerinin 500.000 TL olarak belirlendiğini, davalının ise 120.000 TL’ye taşınmazı satın aldığını, edimler arasında aşırı orantısızlık bulunduğunu, hile yönünden ise dinlenen tanık beyanlarıyla davalıyla birlikte hareket eden dava dışı ...’ın davacının yaşlılığından faydalanarak taşınmazın gerçek değerinin çok altında bir bedelle hile ile devrini sağladıklarını, önce taşınmaz üzerine ipotek konulması konusunda ikna olduğunu, ancak daha sonra davacının yaşlılığından ve gözlerinin katarakt sebebiyle görmemesinden yararlanıp ipotek yerine satış işlemini gerçekleştirdiklerini, davalı ve ...'ın davacıyı kandırdıklarını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik, hile ve gabin hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1 inci ve 39 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1942 doğumlu davacının dava konusu 12 nolu parseldeki 3 nolu bağımsız bölümü 06.12.2011 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, davacının dava konusu olayla ilgili olarak davalı ... ve dava dışı ... hakkında şikayeti üzerine sanıklar hakkında "dolandırıcılık" suçundan iddianame düzenlenerek İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/118 E., 2016/86 K. sayılı dosyası üzerinden görülen ceza davası sonucunda suçun işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanıkların beraatlerine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesince ceza zaman aşımının geçtiği gerekçesiyle sanıklar hakkında kamu davasının düşmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacının akit tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu 06.12.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanmıştır.

Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Hemen belirtilmelidir ki, ceza davasında yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmişse de bu husus mutlak anlamda hukuk hakimini bağlamaz (6098 sayılı TBK'nın 74 üncü maddesi).

Somut olaya gelince; ceza dava dosyası, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından; dava dışı ...'ın "Kartepe'de yapacağı hastane projesine ve inşaatına ortak olabilmesi için taşınmazını ipotek vermesi gerektiği" yönündeki telkinleriyle davacıyı hileye düşürdüğü, davacının hastaneye ortak olacağı inancıyla dava konusu taşınmazını ipotek verme iradesinde iken tapu dairesine gittiğinde davalı ...'ın ve 3 üncü kişi ...'ın telkinleri ve hile yoluyla taşınmazın davalıya devrinin sağlandığı, davacının bir süre sonra hastane ve inşaat projesi olayının kurmaca olduğunu anlayarak süresi içerisinde eldeki davayı açtığı, aynı zamanda savcılığa da suç duyurusunda bulunduğu, davalı ...'ın sanık olarak yargılandığı ceza davasındaki ifadesinde ...'ın satışa aracılık ettiğini beyan etmesi, yine davalı ...'ın akrabası olan diğer sanık ...'ın da satıştan önce ...'la görüşüldüğünü ifade etmesi karşısında 3 üncü kişi ... ile davalı ...'ın birbirlerini tanıdıklarının anlaşıldığı, diğer yandan taşınmazın akit tarihi itibarıyla saptanan gerçek değeri 500.000 TL olup, davalının ödediğini iddia ettiği 170.000 TL bedelin gerçek değerin çok altında olduğu, emlakçılık işi yapan davalı ...'ın gerçek değerini bildiği taşınmazı oldukça düşük bir bedelle satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki davalı tarafından davacının banka hesabına satış bedeli adı altında gönderilen 120.000 TL'nin de dolaylı yolla ele geçirilerek bir kısmının ...'a, bir kısmının ise ...'ın gösterdiği kişiye verildiği, öte yandan davacının, davalının ve 3 üncü kişi ...'ın imzasını taşıyan taşınmazın 170.000 TL'ye satıldığının yazılı olduğu 06.12.2011 tarihli belgenin de satışın gerçek olduğu kanısını uyandırmak amacıyla düzenlendiğinin anlaşıldığı, davacının iradesi yanıltılarak temlikin yapılmasının sağlandığı, hile iddiasının kanıtlandığı anlaşılmaktadır.

Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,

21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacı vekili için 17.100.00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.