"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/73 E., 2023/45 K.
HÜKÜM : Davanın açılmamış sayılmasına
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; ... köyünde bulunan 123 ada 9, 10, 11 ve 13 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında tahrifat yapılmak suretiyle usulsüz olarak tescil edildiğini belirterek 123 ada 11 parselin kamulaştırma nedeniyle hükmen ifrazından oluşan 47 ve 48 parsellerin kamulaştırma tarihinden önceki mülkiyetinin Hazine’ye ait olduğunun tespiti; 123 ada 9, 10 parseller ve aynı ada 13 parselin kamulaştırma harici kalan kısmına ait tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açtıktan sonra, 20.09.2004 havale tarihli dilekçesi ile 123 ada 9 ve 10 parseller ile 123 ada 51 parselin kamulaştırılmayan kısmı olan 51 nolu taşınmazın tapu kaydının iptalini talep ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.03.2011 tarihli ve 2005/87 Esas, 2011/23 Karar sayılı kararıyla; davada hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 25.04.2012 tarihli ve 2011/12275 Esas, 2012/4682 Karar sayılı kararıyla; Hazinenin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla açmış olduğu davalarda, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi hükmünde değişiklik yapan 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca, henüz kesin hüküm halini almamış davalarda da tarafların sıfatına ve taşınmazların niteliğine bakılmaksızın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davanın 3402 sayılı Yasanın 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi halinde dinlenemeyeceği ve kamu düzeni ile ilgili olan hak düşürücü süreden davanın reddi gerekeceği, ancak, anılan 5841 sayılı Yasa’nın Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve 23.7.2011 tarihinde de Resmi Gazetede yayımlanarak iptal hükmünün yürürlüğe girdiği, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında, 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca, Anayasanın 153 üncü maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de; 12.3.1969 günlü ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptalin, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceği, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinin somut olayda uygulanmayacağı gerekçesi ile karar bozulmuştur.
3. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; Mahkemenin 10.02.2016 tarihli ve 2012/49 Esas, 2016/17 Karar sayılı kararıyla; taşınmazların miktar itibari ile 100 dönümü geçiyor olması, davaya konu taşınmazlara uygulanan tapu kaydının tahrifatlı olması ve gerçek miktarı olan 6 hektar dışında davalılar üzerine 100 dönüm aşkın yerin tapulanması nedeniyle davanın kabulüne, 123 ada 47, 48 ve 50 parsel sayılı taşınmazların tespit malikinin Maliye Hazinesi olduğunun tespitine, 123 ada 9, 10 ve 51 sayılı parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Arap ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarihli ve 2020/1382 Esas, 2021/3324 Karar sayılı kararıyla; 123 ada 9, 10, 47, 48 ve 51 parsel sayılı taşınmazalara yönelik hüküm onanmış, 123 ada 50 parsel sayılı taşınmazın malikinin Maliye Hazinesi olduğunun tespitine ilişkin bir dava ve talep bulunmadığı halde Mahkemece, davacı Hazinenin talebini aşar şekilde “123 ada 50 parsel sayılı taşınmazın malikinin Hazine olduğunun tespitine” karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek karar bozulmuş, dahili davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kurum vekilinin, 09.11.2022, 11.01.2023, 08.03.2023 ve 03.05.2023 tarihli duruşmalarda mazeret dilekçesi sunduğu, yargılamanın geldiği aşama dikkate alınarak dosyanın sürüncemede kaldığı, Yargıtay İlamı'nın tarafların yüzüne dahi okunamadığı, davacı kurum vekilinin mazeret dilekçesinde yoğunluğu nedeniyle katılamayacağına ilişkin mazeret sunduğu, herhangi bir belge sunmadığı, davacı kurum vekilinin mazeretinin reddine karar verildiği, davanın taraflarca takip edilmediği, taraflarca takip edilmeyen davanın usulünce yenileninceye kadar 6100 sayılı HMK'nun 150/1 maddesi uyarınca 1 inci kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup taraflarca yasal 3 aylık süre içerisinde yenileme dilekçesi verilmediği gerekçesi 123 ada 50 parsel sayılı taşınmazın malikinin Hazine olduğunun tespitine yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davayı yenileme süresinin adli tatilde dolmasına rağmen, Mahkemece usule aykırı olark adli tatil içerisinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 103 üncü, 104 üncü ve 150 nci maddesi., HGK’nın 06.12.2006 tarihli ve 2006/2-775-779 sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bilindiği üzere; HMK’nın 150 inci maddesinde tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması düzenlemesine yer verilmiş, HMK’nın 150 nci maddesinin ilk fıkrasında "Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.", aynı maddenin beşinci fıkrasında “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” ve HMK’nın 92 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, bu süre ayın son tatil gününde biter” hükümleri düzenlenmiştir.
HMK’nın 103 üncü maddesinde adli tatilde görülecek işler düzenlenmiş, adli tatile tabi olan dava ve işlerde, HMK’nın tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu sürelerin ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağı 104 üncü maddede hüküm altına alınmıştır.
2. Somut olaya gelince; 03.05.2023 tarihli duruşmada taraflarca takip edilmeyen davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, Mahkemece 3 aylık süre içinde davanın yenilenmediği gerekçesi ile adli tatil içerisinde 22.08.2023 tarihli karar ile davanın HMK’nın 150 inci maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup davacı tarafın, adli tatilin bitiminden itibaren 1 haftalık sürede dahi davasını yenileme hakkı olduğu ve adli tatil içerisinde açılmamış sayılma kararı verilemeceyeği göz ardı edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.
3. Hal böyle olunca, taraflara yeni duruşma gün ve saati tebliğ edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-3 üncü maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.