Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6116 E. 2024/6775 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazlarını çocuklarına satış yoluyla devretmesinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının tapu iptali ve tescil taleplerinin akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının her bir davalıya karşı ayrı ayrı temyiz kesinlik sınırının uygulanması gerektiği, davacının her bir taşınmaz için talep ettiği değerin temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gözetilerek davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1251 E., 2023/1065 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/311 E., 2022/677 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki; HMK’nın “Davaların Yığılması” başlığını taşıyan 110-(1) maddesinde “Davacı, aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” şeklindeki düzenleme ile aynı yargı sınırları içinde davacının, aynı davalıya karşı birden fazla talebini ileri sürme olanağı tanınarak dava şartları belirlenmiştir.

Aynı yargılama sınırları içinde birden fazla bağımsız davanın bulunması hali olarak nitelendirilen dava birleşmesini iki gruba ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, davacı veya davalı yanda veya hem davacı hem de davalı yanda taraf çokluğu olması sebebiyle doğan “ subjektif dava birleşmesi”; diğeri ise aynı yargılama sınırları içinde ve taraflardan birinin diğerine karşı birden fazla davasının bulunması halinden doğan “objektif dava birleşmesidir”. (Yavuz Alangoya, Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı,S:30, Aynı yönde, Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, S:83,129.)

Bir davada objektif dava birleşmesinden bahsedebilmek için taraflarının aynı olması, başka bir deyişle davacının, birden fazla talebini aynı davalıya karşı ileri sürmesi, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebin bulunması, taleplerin aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve aynı yargılama usulüne tabi olması gerekir.

Davaların yığılmasında (objektif dava birleşmesi) görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır (Kuru/Arslan/Yılmaz: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, S:284,285).

Somut olayda; davacının dava dilekçesi ile mirasbırakanları .....'nin, adına kayıtlı 309- 353- 355 ve 356 parsel sayılı taşınmazlarını 04.10.2013 tarihinde satış göstermek suretiyle davalı çocuklarına devrettiğini, yapılan bu işlemin gerçek bir satış olmadığını, davacıdan mal kaçırmak amacıyla yapılan muvazaalı bir satış olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tescilini talep ettiği; mirasbırakan ....'nin maliki olduğu dava konusu 353 parsel sayılı taşınmazdaki tam hissesinin 110/6410 payına tekabül eden 1110/6410 payını davalı oğlu ...'ye, 5300/6410 payını davalı kızı ....'ya, dava konusu 355 parsel sayılı taşınmazdaki tam hissesinin 1/2 payını davalı kızı ....'ye, 1/2 payını davalı oğlu .....'ya, dava konusu 356 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu....'ya ve dava konusu 309 parsel sayılı taşınmazını davalı gelini ....'a temlik ettiği anlaşılmakla davacının her bir davalıya karşı yönelttiği talep yönünden ayrı ayrı temyiz kesinlik sınırının belirlenmesi gerektiği açıktır.

Dosya içeriğine göre; davalılardan ....'a temlik edilen 309 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değeri olan 351.250,17 TL üzerinden davacının 1/6 payına düşen miktarın 58.541,69 TL olduğu; davalı ...'ya temlik edilen 353 parsel sayılı taşınmazın 1110/6410 payının dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri olan 99.900,00 TL'den davacının 1/6 payına düşen miktarın 16.650,00 TL, 356 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri olan 345.000 TL'den davacının 1/6 payına düşen miktarın 57.500,00 TL, 355 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri olan 372.150,00 TL'den davacının 1/6 payına düşen miktarın 62.025,00 TL olduğu (böylece davalı ...'ya temlik edilen taşınmazlarda davacının payına düşen toplam değerinin 136.175,00 TL olduğu); davalı ...'ya temlik edilen 353 parsel sayılı taşınmazdaki 5300/6410 payın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değeri olan 477.000,00 TL'den davacının 1/6 payına düşen miktarın 79.500,00 TL; davalı ...'ye temlik edilen 355 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değeri olan 372.500,00 TL'den davacının 1/6 payına düşen miktarın 62.025,00 TL olduğu, davacının payına düşen bu miktarların Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730.00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.