Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6122 E. 2024/866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, kızı üzerine yaptığı taşınmaz temliki nedeniyle alacaklının açtığı muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis davasının kabulü üzerine yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının mirasçı değil alacaklı olması sebebiyle muris muvazaasına dayanarak dava açamayacağı, tenkis davası için ise yasal ihtar şartının sağlanmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1942 E., 2023/291 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/767 E., 2022/394 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 9795 ada 1 parsel (imar öncesi 255 parsel) sayılı taşınmazın davalı borçlu ...’ın mirasbırakan babasına ait iken ...’in annesi ...’ye bağış yoluyla geçtiğini, ...’nin de 02.03.2012 tarihinde taşınmazı davalı kızı ...’e muvazaalı olarak bedelsiz devrettiğini, ...’in yüklü miktarda borcu olduğu için babasının taşınmazları eşine temlik ettiğini, davalı ... aleyhine Kahramanmaraş 2. İcra Müdürlüğünün 2013/4066 (Kahramanmaraş İcra Müdürlüğünün 2018/12316) takip sayılı dosyasında kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığını, kambiyo senedinin keşide tarihinin 15.10.2010, ödeme tarihinin ise 15.01.2012 olduğunu, dava konusu taşınmazın daha sonrası bir tarihte devredildiğini, muris muvazaası ve tenkis nedenlerine dayalı dava açma durumunda kaldığını, İcra ve İflas Kanunu’nun 94 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 120 inci maddesinin ikinci fıkrası ve Türk Medeni Kanunu’nun 562 nci maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil ile tenkis talep edebileceğini, muris ve bedel muvazaasının yanı sıra kazandırmanın tenkise de tabi olduğunu, davalı ...’e yapılan temlik muvazaalı olduğu için iptale tabi olduğunu, ...’ye yapılan hibe nedeniyle de davalı ...’in saklı payına tecavüz edildiğini, anneye karşı tenkis talep etme hakkı olduğunu, ...’nin öldüğünü yeni öğrendiğini, 11.12.2013 tarihinde yapılan haciz sırasında aciz vesikası alındığını ileri sürerek muris ve bedel muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında davalı ... adına tesciline, mümkün olmazsa saklın payın ihlal edilmesi nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında davalı ... adına tesciline, bu da olmazsa tescil kararı yerine geçmek üzere bedelin ...’den alınarak davalı ...’e verilmesine karar verilmesini ve eldeki davayı açmak için yetki alınması hususunda yetki ve süre verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçelerinde, Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/651 Esas sayılı davasının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, davacının eldeki davayı açmaya yetkisi olmadığını, İİK madde 277 de sayılan şartların gerçekleşmediğini, aciz vesikası bulunmadığını, ...’in iddia edilen kadar borcu olmadığını, ...’in annesine baktığını, çok yardım ettiğini, ona ev aldığını, ev alması ve başka sebeplerle annesinin ...’e borçlu olduğunu, annesinin hayır yapmak istediğini söyleyerek taşınmazı satmak istediğini, ...’in de almak istediğini, hatırı sayılır bir bedel ödediğini, karşılıksız devir yapılmadığını, davacının üç ayrı terditli talepte bulunarak dilekçeyi içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakanın hayır işlerinde kullanılmak üzere ve ... tarafından bakım ve gözetimi yapıldığı için dava konusu taşınmazın satıldığı, bedelinin mirasbırakana ödendiği ve ... tarafından mirasbırakana satış sonrasında ev alındığı, bakımının ... tarafından yapıldığı iddia edilmiş ise de tanık beyanlarının bu hususu doğrulamadığı, mirasbırakanın tüm taşınmazlarının davalı ...'e devredildiği, dava konusu taşınmazın bedelinin çok altında bir değer ile satışının gerçekleştirildiği, mal varlığının mirasçılar arasında hoşgörü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırma olarak değerlendirilemeyeceği, ... dışında kalan mirasçıların hiç pay almadıkları, dolayısı ile mirasbırakan ile davalı ...'in, mirastan hak talep edebilecek davalı ...'in alacaklısı üçüncü kişiler aleyhine mal kaçırma amacı içerisinde taşınmazı devrettikleri, ortada gerçek bir satış olmadığı, mirasbırakanın bağışlama amacından da bahsedilemeyeceği, dolayısı ile görünürdeki sözleşmenin tarafların gerçek iradelerine uymadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar istinaf dilekçelerinde özetle, asıl alacağın iddia edilenden az olduğunu, kesin hüküm bulunduğunu, üç ayrı terditli talebin usul kurallarına aykırı olduğunu, mirasbırakanın ölümü ile dava açılması arasında 1 yıldan fazla zaman geçtiğini, açılan diğer dava nedeniyle davacının kendilerini sürekli takip ettiğini, annelerinin ölümünü yeni öğrendiği iddiasının doğru olmadığını, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaayı ispatlamadığını, ...'in eşinin çok zengin olduğunu, değer tespitine itirazları olduğunu, iddiaların ispat edilemediğini, temlikin verilen bedelin dışında hizmet karşılığında da olduğunu, tenkis şartlarının oluşmadığını, tenkis hesabının düzgün yapılmadığını, tanıkların dosyayı aydınlatıcı bilgileri olmadığını, muvazaa iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davanın ispat edilemediğini, harcın ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın satım tarihinden sonra yapıldığı iddia olunan bakım ve diğer hususların muvazaalı satış olgusunu engellemeyeceği, tanıkların savunmayı doğrulamadığı, davalı ...'e mirasbırakana ait 5 adet taşınmazın gerçek değerlerinin altında fiyatlarla 2012 ve 2013 yılı içerisinde devredildiği, ...’in bu taşınmazları alabilecek maddi gücü bulunmadığı, ... dışında kalan diğer mirasçıların mirasbırakanın mirasından fiilen hiç pay almadıkları, mirasbırakan ile davalı ...'in, mirasçılar aleyhine mal kaçırma amacı içerisinde taşınmazı devrettikleri, ortada gerçek bir satış olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili olmazsa TMK'nin 562 nci maddesi uyarınca tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 562 nci maddesi

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriğinden, mirasbırakan ...'nin kayden maliki olduğu 8795 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalı kızı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 03.09.2018 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ..., ... ve ... 'nin kaldığı, Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/651 Esas ve 2014/474 Karar sayılı davasında davacının ..., davalıların ..., ..., ... olduğu, 8795 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ...'nin eşi olan mirasbırakan ... tarafından ...'ye hibe edildiği, ...'nin de muvazaalı olarak kızı ...'e temlik ettiği, borçlu ... tarafından tenkis davası açılmadığı ileri sürülerek satışın iptali ve tenkise karar verilmesi istenildiği, Mahkemece davanın İİK 277 nci maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğu ve şartları oluşmadığından davanın reddine karar verildiği, Kapatılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından kararın onandığı, karar düzeltme başvurusunun da reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür.

Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

2. Hemen belirtmek gerekir ki, Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/651 Esas sayılı davasında ...'nin eşi ... tarafından ...'ye yapılan temlikin ve sonrasının dava konusu yapıldığı, anılan davada ...'nin sağ ve davalı olduğu, eldeki davada ... öldükten sonra onun tarafından yapılan temlike ilişkin muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptali ve tescili olmazsa tenkis istemine ilişkin dava açılmış olduğu görülmekle Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/651 Esas sayılı davasının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmediği anlaşılmıştır.

3. Somut olayda, eldeki davayı açan davacının mirasçı olmadığı, mirasçılardan ...'in alacaklısı olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 94 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Borçlunun reddetmediği miras veya başka bir sebeple iktisap eyleyip henüz tapuya veya gemi siciline tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer aynı hakların borçlu namına tescili alacaklı tarafından istenebilir." şeklindeki düzenlemenin muris muvazaasına dayalı davaları kapsamadığı, keza 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında muris muvazaasına dayalı davaların saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar tarafından açılabileceğinin hükme bağlandığı, bu nedenle alacaklı davacının muris muvazaası nedenine dayalı olarak talepte bulunamayacağı gözetilerek anılan talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

4. Diğer taraftan davacının TMK'nın 562 nci maddesi uyarınca tenkis istemi olduğu da görülmüştür.

Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümünün bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık, 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK madde 565) Miras bırakanın TMK'nın 564 üncü maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nın 565 inci maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nın 570 inci maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561 inci maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563 üncü maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK madde 564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564 üncü maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.

Davacının, mirasbırakan ...'nin ölümünü yeni öğrendiğini iddia ettiği, davalıların ise daha önce öğrendiğine ilişkin delil sunamadıkları gözetildiğinde tenkis davasının süresinde açıldığının kabulü gerekir. Ne var ki, tenkis incelemesi yapılmadan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.10.2021 tarihli ve 2020/14-540 Esas, 2021/1223 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere TMK'nın 562 nci maddesinde yer alan ihtar keyfiyetinin HMK'nın 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen diğer kanunlarda yer alan dava şartlarından yani özel kanunda düzenlenen dava şartlarından olduğu, iflas idaresinin veya alacaklının tenkis davası açma hakkının ancak ihtara rağmen saklı paylı mirasçının tenkis davası açmaması durumunda tanınan bağımsız bir hak niteliğinde olduğu, tenkis davasına özel dava koşulu olan ihtarın tamamlanabilir dava koşulu olmadığı, saklı payı ihlal edilen mirasçının tenkis davası açmaması ve kendine yapılan ihtarın sonuçsuz kalması durumunda alacaklının dava hakkının bulunduğu, davanın açıldığı tarihte ihtar koşulunun tamamlanması gerektiği gözetilmelidir. İhtar koşulunun sağlanmış olması halinde ise tenkis şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme yapılması gerekmektedir.

5. Hal böyle olunca, davacının muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescili talebinin reddine karar verilmesi, sonrasında tenkis istemi yönünden TMK'nın 562 nci maddesinde yer alan ihtar şartının eldeki dava açılmadan önce sağlanıp sağlanmadığının tespit edilmesi, ihtar şartının dava açılmadan önce yerine getirildiğinin saptanılması halinde ise tenkis istemi yönünden araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yön itibariyle kabulü ile; temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.