"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2928 E., 2023/2990 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/215 E., 2023/235 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Hemen belirtilmelidir ki; HMK’nın “Davaların Yığılması” başlığını taşıyan 110-(1) maddesinde “Davacı, aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” şeklindeki düzenleme ile aynı yargı sınırları içinde davacının, aynı davalıya karşı birden fazla talebini ileri sürme olanağı tanınarak dava şartları belirlenmiştir.
Aynı yargılama sınırları içinde birden fazla bağımsız davanın bulunması hali olarak nitelendirilen dava birleşmesini iki gruba ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, davacı veya davalı yanda veya hem davacı hem de davalı yanda taraf çokluğu olması sebebiyle doğan “ subjektif dava birleşmesi”; diğeri ise aynı yargılama sınırları içinde ve taraflardan birinin diğerine karşı birden fazla davasının bulunması halinden doğan “objektif dava birleşmesidir”. (Yavuz Alangoya, Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı,S:30, Aynı yönde, Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, S:83,129.)
Bir davada objektif dava birleşmesinden bahsedebilmek için taraflarının aynı olması, başka bir deyişle davacının birden fazla talebini aynı davalıya karşı ileri sürmesi, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebin bulunması, taleplerin aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve aynı yargılama usulüne tabi olması gerekir.
Davaların yığılmasında (objektif dava birleşmesi) görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır (Kuru/Arslan/Yılmaz: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, S:284,285).
Somut olayda; davacının dava dilekçesi ile mirasbırakan babası ...'nın, maliki olduğu dava konusu Samsun, ...., ...., 389 ada 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8, 9, 10 ve 538 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle önce dayıları ...'a devrettiğini, bir kısım taşınmazların 20.06.2013 tarihli imar işlemi ile davalı kardeşi ... adına tapuda tescil edildiğini, 08.06.2020 tarihli satış işlem ile davalı ...'a devredildiğini, yine 538 parsel sayılı taşınmazın ise 18.01.2012 tarihli ifraz işlemi ile davalı ... adına tescilli hale geldikten sonra aynı gün ve yevmiye sayılı satış işlemi ile oğlu davalı ...'ya temlik edildiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline ya da tenkisine, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL hisse bedelinin davalılar müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istediği; mirasbırakan ...'nın maliki olduğu kök 40 parsel sayılı taşınmazını 10.05.1966 tarihinde satış yolu ile dava dışı eşi... .....'a temlik ettiği, 40 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilmek suretiyle 404 ve 405 parsel sayılı taşınmazlara gittiği, 405 parsel sayılı taşınmazın... tarafından 09.09.1970 tarihli satış işlemi ile kardeşi dava dışı ...'a, onun tarafından da 01.02.1989 tarihinde satış yolu ile murisin davalı oğlu ...'ya temlik edildiği, daha sonra 405 parsel sayılı taşınmazın da ifraz edilmek suretiyle 536-537 ve 538 parsellere gittiği, dava konusu 538 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından 18.01.2012 tarihli satış işlemi ile oğlu davalı ...'ya devredildiği, 536 parsel sayılı taşınmazın ise imar görerek dava konusu 389 ada 1-2-3-4-5-7-8-9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlara gittiği, bu taşınmazlar davalı ... adına kayıtlı iken 08.06.2020 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ...'a temlik edildiği anlaşılmakla davacının her bir davalıya karşı yönelttiği talep yönünden ayrı ayrı temyiz kesinlik sınırının belirlenmesi gerektiği açıktır.
Dosya içeriğine göre; davalılardan ... adına kayıtlı dava konusu 538 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değeri 314.250,00 TL üzerinden davacı ...'nın 48/640 payına düşen miktarın 23.568,75 TL olduğu, yine davalılardan ... adına kayıtlı dava konusu 389 ada 1-2-3-4-5-7-8-9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değerleri toplamı olan 3.066.364,50 TL'den davacının 48/640 payına düşen miktarın 229.977,33 TL olduğu, davacının payına düşen bu miktarların Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730.00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.