"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/8 E., 2023/56 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, 688 parsel sayılı taşınmazın tapulama çalışmaları sonucu Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesi ile üzerindeki evin 1970 yılında davalı ... tarafından yapıldığı beyanlar hanesinde belirtilerek davacı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra 19.02.1995 tarihinde yürürlüğe giren 4071 sayılı Kanun gereğince davalı ...'ya devredildiğini, imar uygulamasına tabi tutulması sonucu dava konusu 421 ada 2 parsel ve dava dışı 418 ada 2 parselin oluştuğunu, davalı ...'nın dava konusu 421 ada 2 parselde davacı Hazine ile birlikte paydaş olduğunu, 4071 sayılı Kanun'a göre hatalı olarak yapılan devir sonucu davalı adına yapılan tescil işleminin ve imar uygulaması neticesinde yapılan işlemlerin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama sırasında taşınmazın el değiştirmesi sonucu davacı davasını yeni malik ...'a yöneltmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., savunma getirmemiştir.
2.Davalı ..., taşınmazı bedelini ödeyerek iyiniyetle satın aldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece; tanık ve mahalli bilirkişi beyanları dikkate alındığında, davalılardan ...'nın, dava konusu taşınmazı 45-50 yıl kullandığı kabul edilse dahi zilyetliğinin başlangıç tarihi olarak 1963 yılı kabul edildiğinde tapulama tespitinin yapıldığı tarihte 20 yıllık kullanım şartının sağlanmadığı, her ne kadar taşınmaz dava sırasında diğer davalıya devredilmiş ise de kamu mallarının özel mülkler gibi devir ve temlik edilemeyecekleri, böyle durumlarda iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13.02.2020 tarihli ve 2016/12519 Esas, 2020/1363 Karar sayılı kararıyla, "Dava konusu taşınmaz Hazine adına kayıtlıyken tapu müdürlüğünde davalı ...’ya satılarak devredildiğine, davalı lehine oluşan tapu kaydı geçerli olduğuna, davada davalının zilyetlik koşullarını ispatı gerekmediği gibi davacı Hazine tarafından tapunun iptalini gerektirecek bir hata da ispatlanamadığına göre davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuş; davacı Hazine vekilinin karar düzeltme istemi aynı Dairenin 01.12.2022 tarihli ve 2021/17243 Esas, 2022/9680 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili, taşınmazın 4071 sayılı Kanun'a göre yapılan devir işleminin hatalı olduğunu, taşınmazın kamu malı niteliğindeki yerlerden olup anılan Kanun kapsamında kalmadığını, davalı adına oluşan tescilin ve buna bağlı olarak imar uygulaması sonucu yapılan işlemlerin yolsuz olduğunu, yargılama sırasında taşınmazı devralan davalı ...'ın ediniminin iyiniyetli olmadığını, devrin muvazaalı olduğunu, Mahkemece zilyetlik araştırması yapılmadığını, kaldı ki Hazine adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bir başkasının malik sıfatıyla zilyet olmasının yasal olarak olanaksız olduğunu, taşınmazı kullanıyor olmasının o kişiyi zilyet değil işgalci yapacağını belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesi, 1022 nci maddesinin birinci fıkrası, 1025 inci maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... parsel sayılı taşınmazın (6625 m2, kargir evi havi tarla ve ağıl) 27.06.1973 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında ...'ın işgali altında bulunduğu belirtilerek senetsizden davacı Hazine adına tespit gördüğü, tespitin itiraza uğramadan 25.05.1974 tarihinde kesinleştiği, daha sonra taşınmazın tamamının Hazine tarafından 4071 sayılı Kanun gereğince davalı ...'a satış yoluyla temlik edildiği, 23.02.2007 tarihinde imar işlemine tabi tutulması sonucu oluşan parsellerden olan dava konusu 421 ada 2 parsel sayılı taşınmazın (3048 m2, kargir evi havi tarla ve ağıl) davacı Hazine ile davalı ... adına paylı mülkiyet ile kaydedildiği, davalı ...'nın taşınmazdaki payını 26.02.2009 tarihinde diğer davalı ...'a devrettiği anlaşılmaktadır.
3. Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usulü kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese, Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 günlü 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı)
4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 üncü maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.