Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6273 E. 2024/6852 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin, vekaletname ile kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanarak taşınmazları düşük bedelle satıp daha sonra kendisinin devralması nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin taşınmazları düşük bir bedelle satıp kısa bir süre sonra kendisinin devralmasının vekalet görevinin kötüye kullanıldığının göstergesi olması ve davalı vekilin gerekli özen ve sadakati göstermemesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/47 E., 2023/1000 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/150 E., 2021/185 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil, olmazsa bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 04.07.2008 tarihinde, aynı zamanda akrabası olan davalı ...’yi taşınmazlarını satması için vekil tayin ettiğini, kendisinin Almanya’da olduğu 2010 yılının Kasım ayında davalının kendisine ulaşarak dava konusu 485 parsel sayılı taşınmazdaki 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 nolu toplam 10 adet işyerinin alıcısının olduğu, bu büroların bir işe yaramadığı, kimsenin de kolay kolay almayacağını, buralarının değersiz olduğunu, alıcısının çıkmasının da zor olduğunu söyleyerek taşınmazların değerlenmesi için adedini yaklaşık 27.000,00 TL‘den toplam 10 adet taşınmazı 270.000,00 TL gibi iyi bir fiyata satabileceğini söylediğini, kendisinin de taşınmazların değerinin tam olarak ne kadar olduğunu bilmediğinden vekil ...‘e güvendiğini ve işlemleri takdirine bıraktığını, vekilin dava konusu taşınmazları 25.11.2010 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle devrettiğini, yaklaşık 5 ay sonra da taşınmazları ...’dan geri aldığını, davalı vekil ...’in kendisini yanılttığını, taşınmazlarını gerçek değerlerinin çok altında bir bedele sattığını daha sonra da kendisi devraldığını, vekil ...’in vekalet görevini kötüye kullanarak kendisini zararlandırdığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazların rayiç değerlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacı ile arasında akrabalık bağının bulunduğunu, davacının belirtilen vekaletname dışında değişik zamanlarda kendisine vekaletnameler vererek işlerinin yapılmasını rica ettiğini, davacının 2009 yılında Almanya'dan izne geldiğinde dava konusu büroların bir gelir getirmediği gerekçesi ile internetten ve emlakçılardan araştırma yaparak büroların 25.000- 30.000 TL arasında değerinin olduğunu öğrendiği ve satılmasını istediğini, büroların uzun zaman satılmaması üzerine İstanbul'daki tanıdığını taşınmazları alması konusunda ikna ettiğini, davacıya da bir tanıdığının taşınmazları satın alacağını, satış bedelini bir kaç ay içerisinde ödeyeceğini, ödeme olmaması durumunda taşınmazları iade etme ihtimali bulunduğunu davacıya bildirdiğini, davacının oluru üzerine taşınmazları...’a devrettiğini, ancak...’ın satış bedellerini ödemediğini, bu durumda davacının gerekirse kendisinin taşınmazları satın almasını istediğini, bu nedenle kendisinin davacının zor durumda kalmaması için taşınmazları o günkü değerinden satın aldığını, satış bedeli olarak 120.000 Euro’yu davalının kızı ...’a ait hesaptan davacının hesabına gönderdiğini, davacı Türkiye’ye geldiğinde de elden davacıya 14.000,00 Euro verdiğini, toplamda 134.000,00 Euro davacıya ödediğini, taşınmazları aldıktan sonra tadilat yaptırdığını, davacı ile aralarının başka nedenlerle açıldığını, davacının da yıllar sonra kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mersin 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.06.2021 tarihli ve 2019/150 Esas, 2021/185 Karar sayılı kararı ile; davalı tarafça taşınmazların satış bedelinin ödendiğinin yazılı belge ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafından davacıya banka kanalı ile 120.000,00 Euro ve elden nakit olarak 14.000,00 Euro ödendiğini, ödemenin kızı ...’ın banka hesabından davacının banka hesabına 29.03.2011 tarihinde havale ile yapıldığını, davacının bu ödemeyi inkar etmediğini, buna ilişkin dekontun Mahkemeye sunulduğunu ancak Mahkemece bu dekontun dikkate alınmadığını, davacıya toplam 134.000,00 Euro ödeme yapıldığını, bu bedelin dava dışı...’ın taşınmazların satış bedelini ödememesi ve davacının mağdur olmaması için davalının taşınmazları almak zorunda kalması nedeniyle yapıldığını, davalının davacıya ait başka bir taşınmazda kiracı olduğunu, bu kira ilişkisi nedeniyle tarafların arasının bozulduğunu, davacının yıllar sonra kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12.10.2023 tarihli ve 2022/47 Esas, 2023/1000 Karar sayılı kararıyla; davalının, davacının bir kısım taşınmazını vekâleten dava dışı ...‘a satış suretiyle devrettiği, ...’dan da kendisinin satış suretiyle taşınmazları devraldığı, bilirkişi raporuna göre taşınmazların rayiç bedelleri ile ödendiği iddia edilen bedel arasında orantısal olarak fahiş fark olduğu, davalı vekil ... tarafından dava konusu taşınmazların dava dışı...‘a devredilerek kısa bir süre sonra da...’dan taşınmazların geri alınmasının vekalet görevinin kötüye kullanıldığını gösterdiği, davalının vekil olarak göstermesi gereken özen ve sadakati göstermediği, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 505 ve 506. maddeleri.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi; 6100 sayılı HMK’nın 190. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’ın 04.07.2008 tarihli Suttgart Başkonsolosluğunun 5119 yevmiye nolu vekaletnamesi ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde bulunan tüm taşınmazlarını dilediği bedel ve şartlarda satışı hususunda davalı ... ...’i vekil tayin ettiği, vekil ...’in davacıya ait dava konusu 536 ada 485 parsel sayılı taşınmazda bulunan 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 nolu büro niteliğindeki bağımsız bölümleri 25.11.2010 tarihinde satış suretiyle dava dışı ...’a devrettiğini, ...’ın da taşınmazları 10.05.2011 tarihinde vekil ...’ye satış yoluyla devrettiği anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 49.951,25 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.