Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6479 E. 2024/6875 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalılar arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve bedel tespiti davasında, Yargıtay’ın bozma kararına rağmen Bölge Adliye Mahkemesi’nin dosyayı İlk Derece Mahkemesi’ne göndermesi ve İlk Derece Mahkemesi’nin yeniden karar vermesi üzerine yetki uyuşmazlığı doğması.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi’nin Yargıtay’ın bozma kararına uyduktan sonra yetkisinin devam ettiği, dosyayı İlk Derece Mahkemesi’ne göndermesinin usule aykırı olduğu ve ilk derece mahkemesince verilen kararın yok hükmünde olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin HMK 297. maddesine uygun olarak yeniden karar vermesi için ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/582 E., 2023/257 K.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; maliki olduğu 1354 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda davalı ... ile 18.06.2011 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, satış bedelinin 175.000,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmede 05.07.2011 tarihli 25.000,00 TL, 21.07.2011 tarihli 10.000,00 TL, 03.08.2011 tarihli 30.000,00 TL bedelli senetlerin verileceği, bakiye 110.000,00 TL’nin yeni başlayacağı inşaat için ihtiyaç duydukça malzeme bedeli karşılığı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı ...’ın isteği üzerine arkadaşı ...’ın sözleşmede tanık olarak yer aldığını, daha sonra devir işlemleri için davalı ...’ı vekil tayin ettiğini ancak taşınmazın davalı ...’a devredilmesi gerekirken sözleşmenin aksine vekil ... tarafından davalı ...’e temlik edildiğini, kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini, davalıların birlikte ve kötüniyetli hareket ettiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedele karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; 18.06.2011 tarihli sözleşmede şahit olarak yer aldığını, sonrasında verilen vekaletname ve davalı ...’ın talebi doğrultusunda çekişmeli bağımsız bölümü üçüncü kişiye devrettiğini, taşınmazın sadece davalı ...’a devredilmesi konusunda bir zorunluluğun bulunmadığını bildirip hakkındaki davanın reddini savunmuştur.

Davalı ...; dava konusu dükkanı bedeli karşılığında satın aldığını, ödemeleri banka kanalıyla yaptığını, davacı ve diğer davalılar arasındaki olayları ve sözleşmeyi bilmediğini, yetkili vekil aracılığıyla devrin yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli ve 2013/235 Esas, 2017/195 Karar sayılı kararı ile; davalı ...'in ediniminde kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından anılan davalı yönünden davanın reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise satış bedelinin davacıya ödenmediği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalıların birlikte hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları gerekçesiyle anılan davalılar yönünden bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 19.04.2018 tarihli ve 2017/1163 Esas, 2018/738 Karar sayılı kararı ile; davalılar ... ve ... yönünden davanın kabulünün doğru olduğu, ancak İlk Derece Mahkemesince davalı ...'in ediniminde iyi niyetli olduğu kabul edilmişse de davalı ...'in taşınmazı davacı adına vekaleten işlem yapan davalı ...'tan satın aldığı halde satış bedelini diğer davalı ...'a ödediği, bu durumda davalı ...'in de ediniminde iyi niyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davalılar ... ve ...'ın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak tüm davalılar yönünden bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece; "...Hemen belirtilmelidir ki, dava tarihinden önce dava konusu taşınmazın dava dışı 3. kişiye devredilmiş olduğu gözetilerek iptal-tescil isteminin kabul edilmemesi doğrudur. Terditli istek olan tazminata gelince; hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; davacı ile davalı ...’ın usulüne uygun olarak delil listelerini ibraz ettikleri, tanık deliline dayandıkları ve tanık isimlerini bildirdikleri, ancak tanıklarının nedensiz yere dinlenmediği tespit edilmiştir. İradi bir temlik yapılıp yapılmadığının ortaya çıkarılabilmesi için bildirilen tanıkların dinlenmesi önem arz etmektedir. Öte yandan, savunma hakkının kısıtlanmaması bakımından öninceleme duruşmasında 6100 sayılı HMK’nın 140/5. fıkrası gereğince süre verilmesi üzerine davalı ...’in sunduğu 14.07.2014 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği ve dayandığı banka kayıtları (dekont vb.) ilgili bankalardan celp edilerek değerlendirilmediği gibi, anılan delilin celp edilmeme gerekçesi de ortaya konulmamıştır. Kaldı ki, davalı ... da süresi içerisinde sunduğu delil listesi ile aynı banka kayıtlarına delil olarak dayanmıştır. Öte yandan, celp edilen banka kayıtlarının satış öncesi ve sonrasını kapsayacak şekilde getirtilerek herhangi bir ödemenin yapıldığının tespiti halinde, bu ödemenin örtüleme amacı taşıyıp taşımadığının da tartışılması gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, taraf delillerinin eksiksiz bir biçimde toplanması, toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince 21.10.2021 tarihli ve 2021/1121 Esas, 2021/1569 Karar sayılı kararı ile, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, esasa ilişkin deliller İlk Derece Mahkemesince tam olarak toplanmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve işin esası hakkında yeniden karar verilmek üzeri dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm davalıların el ve işbirliği içerisine hareket ederek davacıyı zararlandırdıkları, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle bedel isteği yönünden davanın kabulü ile 110.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali, olmazsa bedelinin tahsili için eldeki davayı açtığını, ancak Mahkemece taşınmazın gerçek bedelinin tespiti için bilirkişi raporu alınmadan eksik araştırma sonucunda karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince varsayıma dayalı olarak karar verildiğini, davalının kötüniyetli olduğunun kesin ve somut delillerle ispatlanamadığını, bedelini ödeyerek iyi niyetle taşınmaz satın alındığını, banka dekontlarından davalının dava konusu taşınmaz için 149.250,00 TL bedel ödediğinin sabit olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesinde; "Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir." düzenlemesi yer almaktadır.

Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile ilk derece mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olur. Hüküm mahkemesi sıfatıyla esas hakkında verdiği karara ilişkin bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesinin hüküm mahkemesi sıfatı devam ettiğinden bozma kararına uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.11.2022 tarihli ve 2021/11-974 Esas, 2022/1519 Karar sayılı kararı.)

Eldeki davada, İlk Derece Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli kararına karşı davacı vekili ve davalılar ... ve ... vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulup tüm davalılar yönünden tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiş, anılan kararın davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Dairenin bozma kararından sonra, Bölge Adliye Mahkemesince 21.10.2021 tarihli kararla bozma ilamına uyulmasına karar verilip esasa ilişkin deliller tam olarak toplanmadığından, İlk Derece Mahkemesinin 16.05.2017 tarihli kararının kaldırılmasına ve işin esası hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma kararına uyulduğuna göre bundan sonra bozma kararına uygun olarak yeni bir karar verilmesi gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş 16.05.2017 tarihli İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilip esas hakkında karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince bozma kararından sonra temyize konu 04.05.2023 tarihli karar verilmiş ise de, bu durumun yasal olarak yetkisiz olan İlk Derece Mahkemesini yetkili hale getirmeyeceği, HMK'nın 373/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyulduğu, işin esası hakkında karar verme yetkisinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın yok hükmünde olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nın 297. maddesine uygun biçimde yeni bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 04.05.2023 tarihli kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın HMK’nın 373. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine, kararın bir örneğinin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya iadesine,

16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.