Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6599 E. 2025/2293 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile terditli bedel talebi ve buna karşılık olarak sözleşmenin geçersizliğinin tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, kadastro tespit tarihinden itibaren işlemeye başlayan on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması ve davacının tapu iptali ve tescil talebinde bulunamaması nedeniyle terditli bedel talebinde de bulunamayacağı, ayrıca davalı tarafın sözleşmenin geçersizliğinin tespitini istemekte hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/565 E., 2023/1110 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/205 E., 2023/69 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 29.04.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, davacı-karşı davalı ... vekili Avukat Orkun Tekin ve davalı-karşı davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı - karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduklarını, taraflar arasında 01.01.1980 tarihinde imzalanan miras payının devri sözleşmesi ile davalı-karşı davacının Ordu ili Ulubey ilçesi ... Mahallesinde bulunan tüm taşınmazlarını 100 milyon lira karşılığında davacı-karşı davalıya sattığını, sözleşmede belirtilen bedel ödenmesine rağmen karşı tarafın taşınmazları temlike yanaşmadığını, bu konuda karşı tarafa gönderilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını ileri sürerek Ordu ili Ulubey ilçesi ... Mahallesinde kain 236 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 3/16 hissesi ile aynı yer 197 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalı- karşı davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı - karşı davalı adına tescilini, terditli olarak dava konusu hisselerin rayiç bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacı-karşı davalıya verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 15 ve 20 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 1997 yılında yapıldığını ve dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiğini, sözleşme tarihinden bu yana 40 yıl geçtiğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını, 6098 sayılı TBK'nın 27. maddesi kapsamında davacı-karşı davalının dayandığı belgenin kesin hükümsüz olduğunu, ayrıca söz konusu belgenin miras payının devrine ilişkin olmadığını, terditli bedel talebinin de hukuki dayanağı olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş; karşı dava dilekçesinde ise davacı-karşı davalı tarafından dayanılan 01.01.1980 tarihli belgede taşınmaz satışının 100 milyon lira karşılığında yapıldığının belirtildiğini ancak o tarih itibariyle böyle bir bedelin ödenmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.01.2022 tarih ve 2019/696 Esas 2022/19 Karar sayılı kararı ile; asıl davada ileri sürülen tapu iptali - tescil ve terditli bedel taleplerinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karşı davada ise 01.01.1980 tarihli sözleşmede belirlenen satış bedelinin dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazların belirlenen değerinden misliyle fazla olduğu, bu kapsamda davacı tarafça dayanılan 01.01.1980 tarihli sözleşmenin 6098 sayılı TBK'nın 27/1. maddesi uyarınca konusunun imkânsız olması nedeniyle kesin hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. Kaldırma Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 12.01.2022 tarih ve 2019/696 Esas 2022/19 Karar sayılı kararına karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 16.06.2022 tarih ve 2022/672 Esas 2022/773 Karar sayılı kararı ile; asıl davada tapu iptali ve tescil istemi yönünden hak düşürücü süre nedeniyle talebin reddedilmesinin hukuka uygun olduğu, buna karşılık terditli tazminat talebi yönünden dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 03.08.2000 tarihinde kesinleştiği, on yıllık hak düşürücü sürenin 03.08.2010 tarihi itibariyle dolduğu, bu kapsamda aynı tarih itibariyle ifanın imkansız hale geldiği ve davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı gözetilerek talebin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği, buna ek olarak davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalının dayandığı senede yönelik sahtelik iddiasında bulunulması nedeniyle senet üzerinde imza incelemesi yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararı sonrasında yapılan yargılamada İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada tapu iptali ve tescil talebinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, terditli tazminat talebi açısından davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı kabul edilerek 100.534,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, karşı dava açısından ise davalı-karşı davacının senede yönelik iddialarının sözleşme özgürlüğü kapsamında kaldığı ve senedin geçerliliğini etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

C. Bölge Adliye Mahkemesinin Temyize Konu Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin 03.08.2000 tarihinde kesinleştiği ve dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolduğu, bu kapsamda tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, terditli tazminat talebi açısından ise hak düşürücü sürenin dolduğu hallerde taşınmazın aynını talep etme olanağı kalmadığından artık bedel talep edilmesine de olanak bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince terditli tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken bu talebin kabulünün isabetsiz olduğu; karşı davada ileri sürülen tespit talebinin kabul edilebilmesi için davacının hukuki yararının bulunması gerektiği, davacı-karşı davalının senetle belirlenen bedeli talep etme hakkının hak düşürücü süreye uğraması karşısında senedin geçersizliğinin tespitini talep etmekte hukuki yarar bulunmadığı, bu kapsamda karşı davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davada tapu iptali ve tescil ile terditli tazminat talebinin hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karşı davanın ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilleri tarafından temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Davacı-karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde; asıl davada tapu iptal-tescil talebinin yanı sıra terditli tazminat talebinin de hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesinin isabetsiz olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 01.01.1980 tarihli sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle geçerli olduğunu, geçerli sözleşme kapsamında edimini yerine getirmeyen davalı-karşı davacının sebepsiz zenginleştiğini, terditli talep açısından sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taleplerinin kabulünün gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin eldeki davada ilk kararıyla tazminat talebinin kabulüne karar verilmesine işaret ettiğini ancak ikinci kararıyla tazminat talebinin reddine karar verilmesi yönünden görüş değiştirdiğini, bu durumun hukuki öngörülebilirlik ve güvenlik ilkelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

3.Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacı-karşı davalının 01.01.1980 tarihli senede dayanarak dava açması karşısında karşı davada senedin geçersizliğinin tespitini talep etmekte hukuki yararları olduğunu, Borçlar Kanunu'nun 27. maddesi kapsamında konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin hükümsüz olduğunu dava konusu edilen senedin de bu kapsamda kesin hükümsüz kabul edilmesi gerektiğini, senette Hüseyin Tüysüz'ün mahalle muhtarı sıfatıyla imzasın var ise de düzenleme tarihi itibariyle adı geçenin muhtar olmadığını, senedin geçmişe etkili olarak sonradan düzenlendiğinin açık olduğunu, senet tarihi itibariyle 100 milyon liranın ödenmesinin mümkün olmadığını, edimin objektif imkansızlığı nedeniyle senedin kesin hükümsüz olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Asıl dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel; karşı dava, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya kapsamı ve toplanan delillerden; taraflar arasında 01.01.1980 tarihinde düzenlenen senet başlıklı sözleşme ile davalı-karşı davacının Ulubey ilçesi ... Mahallesinde bulunan tüm taşınmazlarını davacı-karşı davalıya 100 milyon lira karşılığında temlik ettiği, söz konusu senette bedelin nakden alındığının belirtildiği; bilahare Ordu ili Ulubey ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 197 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... ve ... adına paylı şekilde tespit edildiği, tespitin 03.08.2000 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın bilahare 07.09.2017 tarihinde ifrazen taksimi neticesinde oluşan 197 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalı - karşı davacı adına tescil edildiği; aynı yer 236 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 1/2 paylarla ... ve Pembe Öngün adlarına tespit edildiği, tespitin 03.08.2000 tarihinde kesinleştiği, 31.07.2017 tarihinde taşınmaz üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi neticesinde taşınmazın 3/16 payının davalı-karşı davacı adına tescil edildiği, eldeki davanın ise 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde belirlenen on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 08.11.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 345,55'er TL bakiye onama harçlarının temyiz eden taraflardan alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı taraf vekilleri için 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak birbirlerinden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.