Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6661 E. 2024/748 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davalının kabul beyanına dayanılarak verilen hükmün kesinleştirilmesi talebinin reddi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davalının kimliğinin tespitinde eksiklik bulunması, mülkiyet ve zilyetlik koşullarının yeterince incelenmemesi ve hükmün kesinleşmesi halinde infazının mümkün olmaması ve yolsuz tescile sebebiyet verebileceği gerekçesiyle davacının kesinleştirme talebinin reddine dair verilen ek karar, usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

...

Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonucunda; kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Taraflarca temyizden vazgeçme dilekçesi verilmiş, davacı tarafından davanın kesinleştirilmesi talep edilmiş, Mahkemece, hükmün kesinleşmesi halinde infazının mümkün olmadığı ve yolsuz tescile sebebiyet verebileceği gerekçesiyle 04.07.2014 tarihli ek karar ile davacının hükmün kesinleştirilmesine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Temyiz istemi, davacının kesinleştirme talebinin reddine yönelik Mahkemenin 04.07.2014 tarihli ek kararına ilişkindir.

Somut olayda, davacı ... vekilinin 07.01.1991 tarihli dava dilekçesi ile davalı ... aleyhine ... kasabası 107 ada 41 parsel nolu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescilini talep ettiği, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında ... adına tespit ve tescil edildiği, tutanağın beyanlar hanesine " ... ölüdür" şerhi düşüldüğü, malik olarak belirtilen ...'ın baba adının belli olmadığı, İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/20 E sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda ilk celse davalı ... oğlu 1945 doğumlu ...'ın kabul içerikli imzalı beyanına istinaden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

Tapu malikinin kadastro tespit tutanağında baba adının belli olmadığı, beyanlar hanesine ...'ın ölü olduğu şerhi düşülmüş olmasına karşın belirtilen malikin davalı ... mı yoksa yine kendisi ile aynı adı taşıyan babası ... mı yoksa başka bir 3. kişi olup olmadığının anlaşılamadığı, taşınmazın edinilmesinde mülkiyet ve zilyetlik koşullarına ilişkin gerek mahallinde gerekse belgeler üzerinde yeterli ve gerekli inceleme yapılmadan ve davalının tapu kaydında ve kadastro tespit tutanağında belirtilen kişi olup olmadığı netleştirilmeden sırf davalının kabul beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verildiği, hükmün kesinleşmesi halinde infazının bu haliyle mümkün bulunmadığı ve yolsuz tescile sebebiyet verilebileceği gerekçesiyle kesinleştirme talebinin reddine dair verilen Mahkemenin 04.07.2014 tarihli ek kararının, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Mahkemece verilen 04.07.2014 tarihli ek kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

(Muhalif)

...

- MUHALEFET ŞERHİ -

Temyiz talebi, davacının, kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit edilen 107 ada 41 parsel sayılı taşınmazın aslında kendisine ait olduğu davalı adına yanlışlıkla tespit yapıldığını ileri sürerek açtığı iptal - tescil davası sonucunda verilen 01.03.1991 tarihli kabul kararının kesinleştirilmesiyle tapuya gönderilmesi talebinin reddine ilişkin 04.07.2014 tarihli ek karara yöneliktir.

Dosya kapsamından, 107 ada 41 parsel sayılı taşınmazın, ölü olduğu belirtilerek irsen intikal, zilyetlik ve vergi tahrir kayıdına istinaden ... adına 06.01.1989 tarihinde tespit edildiği, tespitin 17.08.1990’da kesinleştiği, davacının 1945 doğumlu ... oğlu ... aleyhine kadastro öncesi nedenlerle iptal - tescil davası açtığı, 01.03.1991 tarihinde yapılan ilk celsede davalı, taşınmazın babası zamanında davacıya satıldığını, bu nedenle davayı kabul ettiğini beyan ettiğinden kabul nedeniyle kabul kararı verildiği, 06.06.1991 tarihinde harç tahsil müzekkeresi düzenlendiği, 23.06.2004 tarihinde gecikme zammı ile beraber harcın tahsil edildiği, 23.06.2004 tarihinde davacıya, 24.06.2004 tarihinde ise davalıya olmak üzere kararın mahkeme kaleminde bizzat tebliğ edildiği, aynı gün davalının temyizden feragat dilekçesi verdiği ve davacının ise kesinleştirme talebinde bulunduğu, talebinin, 25.06.2004 tarihinde dilekçesinin arkasına şerh düşülmek suretiyle “10 yıldan fazla süredir işlem yapılmadığı” gerekçesiyle mahkeme hakimi tarafından reddedildiği, davacının 04.06.2014 tarihli dilekçeyle kararın kesinleştirilmesini ve tapuya gönderilmesini yeniden talep ettiği, Mahkemece bu talep üzerine taşınmazın tapu kaydı getirildikten sonra 04.07.2014 tarihli ek kararla “Davada pasif husumet ehliyetinin araştırılmadığı, dosyanın karara çıkmasından sonra uzun süre işlem yapılmadığı, 25.06.2004 tarihinde kesinleştirme talebinin reddedildiği, yine uzunca bir süre işlemsiz kalan dosyada; hükmün bu haliyle kesinleştirilmesi halinde infazının mümkün olmadığı ve yolsuz tescile sebebiyet verebileceğinin dosya kapsamından anlaşıldığı” gerekçesiyle kesinleştirme talebinin reddedildiği, davacı tarafından bu kararın temyiz edilmesi üzerine davalı ...’ın öldüğünün anlaşılması nedeniyle davalının veraset ilamını almak üzere davacıya yetki verildiği, veraset ilamı alındıktan sonra temyiz dilekçesinin mirasçılara tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2014 tarihli kesinleştirme ve tapuya gönderme talebinin reddine dair ek kararı, davacı tarafından, Mahkemece verilen iptal - tescil kararının, davalıya tebliğ edilmesine rağmen süresinde temyiz edilmediğinden kesinleştiği halde kararın kesinleştirme işlemi yapılmayıp tapuya da gönderilmediği, bu nedenle yıllardır malik gibi kullandığı taşınmaza resmi olarak sahip olamadığı gerekçesiyle temyiz edilmiş ise de;

Gerek 1086 sayılı HUMK’nın 433/3 üncü maddesinde ve gerekse 6100 sayılı HMK’nın 302/4. fıkrasında “Hükmün kesinleştiği, ilamın altına veya arkasına yazılıp tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hakim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.”, HMK’nın 5. fıkrasında ise “Kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşen kararların kesinleşme kaydıyla kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimler de İlk Derece Mahkemesince yapılır.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Ayrıca Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürürtülmesine Dair Yönetmeliğin 169 uncu maddesinin 3. fıkrasının c bendi uyarınca kesinleştirme işlemlerini yapmak mahkeme yazı işleri müdürünün görevleri arasında sayılmıştır. Yönetmeliğin 216 ncı maddesinin 6. fıkrasında “Hükmün kesinleştiği, ilamının altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan ya da hakim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Anılan kanun ve yönetmelik hükümleri karşısında, mahkeme kararlarının kesinleştirilmesiyle ilgili iş ve işlemleri yerine getirme görevi İlk Derece Mahkemesine ait olmakla birlikte kesinleştirme işlemleri, her zaman düzeltilmesi mümkün olan idari işlemler niteliğinde olup temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; inceleme konusu ek karar temyiz edilemeyeceğinden davacının temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz.