Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6679 E. 2024/3061 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında yol boşluğu olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın mülkiyeti iddiasıyla açılan tescil davasının kabulü.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın fiilen yol olarak kullanılmadığı, davacıların taşınmaz üzerinde zilyetlik koşullarını sağladığı ve kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı tescil davalarında süre sınırlaması olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin kabul kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/146 E., 2023/49 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.04.2013 tarihli 2013/2288 Esas, 2013/3314 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu yol boşluğu olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın fiilen yol olmadığını, davacıların bu taşınmazın doğusundaki 189 ada 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların maliki olduklarını, taşınmazların bir kısmının hatalı olarak tespit dışı bırakıldığını, davacıların zilyet olduğunu ileri sürerek dava konusu ettikleri taşınmaz bölümünün davacıların taşınmazlarına eklenerek davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları esnasında köyün kullanımı için zorunlu olan yolların en uygun taşınmazlardan geçirilmesi ilkesi gereği yol olarak bırakıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Keban Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2012 tarih ve 2012/19 Esas, 2012/47 Karar sayılı kararıyla; davacıların tespit tarihinden sonraki 2 yıllık makul sürede dava açmadıkları ve tespitten sonra da 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı ile edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacıların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.04.2013 tarih ve 2013/2288 Esas 2013/3314 Karar sayılı kararı ile; “Gayrimenkul mevzuatında tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak tescil istemi ile dava açılmasını süre yönünden sınırlayan bir düzenleme bulunmadığından Mahkemece davacı tarafa niza konusu bölümün tespit gününden önce yol olmadığını ve yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiğini ispatlama imkanı verilmesi gerektiği belirtilerek " karar bozulmuştur.

Bozma kararı üzerine, Mahkemece 2012/19 Esas, 2012/47 Karar sayılı ilk kararında direnilmesine karar verilmiştir. Direnme kararına karşı davacılar vekilinin temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/16-102 Esas, 2015/2026 Karar sayılı ilamı ile; "... ayni hakların yasal kısıtlama yok ise nitelikleri gereği her zaman herkese karşı ileri sürülebileceği, 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 12/3 üncü maddesinde yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak 10 yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup gerek 3402 sayılı Kanunda gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi nedenlere dayanılarak dava açılmasını sınırlayan bir süre düzenlemesi bulunmadığı..." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Keban Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.04.2017 tarih ve 2015/317 Esas, 2017/20 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 09.11.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına, (B) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına, (C) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına ve (D) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.03.2021 tarih ve 2017/33431 Esas, 2021/1984 Karar sayılı kararı ile; “.. TMK'nın 713/4-5 inci maddeleri uyarınca yapılması gereken yasal ilanların yapılması gerektiği belirtilerek " karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dava konusu yerler kadastro çalışmalarıyla yol boşluğu olarak tespit dışı bırakılmış ise de kadastroda yol olarak görünen kısmın değil, taşınmazların kuzeyinde kalan bir alanın yol olarak kullanıldığının görüldüğü ayrıca tanık ve mahalli bilirkişilerin de aynı şekilde taşınmazın kuzeyinin yol olarak yıllardır kullanıldığını beyan ettikleri, her bir davacı için kadastro çalışmasında yol olarak gösterilen kısmın kendi parseline isabet eden alanının davacılarca kullanıldığı, TMK'nın 713 üncü maddesinin öngördüğü şekilde zilyetlikle kazanma koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 09.11.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına, (B) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına, (C) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına ve (D) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

E. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yolun özel mülkiyete elverişli olmadığını, davanın makul süreden sonra açıldığını belirterek ve resen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ve 713 üncü maddeleri

3. Değerlendirme

Dava konusu taşınmaz bölümü, 2006 yılında Keban ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmalarında yol boşuğu olarak tespit harici bırakılmıştır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’un geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

30.04.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.