"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/739 E., 2022/2729 K.
HÜKÜM : Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/265 E., 2020/352 K.
Taraflar arasındaki aşırı yararlanma hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, paydaşlarından biri olduğu ... ada 1 parsel sayılı taşınmazın kat mülkiyeti işlemlerinin yapılması için davalı ...'ı vekil tayin etmesine rağmen noterde düzenlenen vekaletnamenin satış yetkisini de içerecek şekilde düzenlendiğini, vekil ...'ın davacıyı diğer davalı müteahhit ...'ye götürerek taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, daha sonra vekil ...'ın bu vekaletname ile dava konusu taşınmazı 96.000,00 TL bedelle davalı ...'ye satış suretiyle devrettiği, bu satış işleminden dolayı davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, böylece vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat talep ettmiş; keşif sonrası taşınmazın değerine ilişkin alınan bilirkişi raporu akabinde sunulan ıslah dilekçesi ile davalı ... ile yapılan satış sözleşmesinin aşırı yararlanma şartlarını taşıdığını, bu nedenle hukuki nitelendirmenin aşırı yararlanma olarak değiştirilerek aşırı yararlanma hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalı ...'dan 136.583,00 TL tazminat talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından diğer davalı ...'a verilen vekaletnamede büyük harflerle yazılan taşınmaz satışı yetkisinin de yer aldığının kolaylıkla anlaşılabildiğini, satış esnasında davacının vekili ...'a gerekli ödemenin yapıldığını, davacı ile davalı arasında herhangi bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... cevap dilekçesinde; davacının vekaletnamedeki satış yetkisini bildiğini, satış yetkisi içermesi nedeniyle davacı ile ilgili sağlık raporu alındığını, taşınmazın vekaletnameye uygun olarak diğer davalıya satıldığını ve bedelinin de davacıya teslim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2018 tarihli ve 2017/107 Esas, 2018/192 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın satışı için davacı tarafından akrabası davalı ...'a vekalet verildiği, bu vekaletnameyle taşınmazın 96.000,00 TL bedel karşılığında diğer davalıya satıldığı, davalı ...'un davacıya taşınmaz satış bedelini ödediğine dair belge sunmadığı; davalı ...'nun iyiniyetli olduğunun aksine bir delil olmadığı, diğer davalı ... ile birlikte hareket ettiğine dair bir bulgunun da mevcut olmadığı, öte yandan davacı satış için vekalet verdiğini bilmediğini iddia etse de bu yöndeki iddialarının da kesin bir delille ispatlaması gerektiği; noterde vermiş olduğu vekaletnamenin usulüne uygun geçerli bir vekalet olduğu, davacı tanıklarının davacının akrabası olmasından dolayı beyanlarının taraflı olduğu, ayrıca bu tanıkların beyanlarıyla davalılar arasında bir iç anlaşma olduğuna dair beyanlarının mevcut olmadığı ve davalı arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı işlemlerin başlayamaması sebebiyle husumet olduğunun da anlaşıldığı, davacı hakkında herhangi bir kısıtlama kararı mevcut olmadığı gibi tanık beyanlarına göre de davacının fiil ehliyetinin mevcut olduğu; davacının aşırı yararlanma iddialarına dayandığı kabul edilse bile satışın 07.04.2013'te olduğu, gabin iddialarının 1 yıl içinde öne sürülmesi gerektiği, oysa davanın 09.03.2017 tarihinde açıldığı, davacı tarafından verilen vekaletnamenin geçerli olduğu kanaatine varılmakla; davacının ...'a karşı satış bedelinin tazminine yönelik terditli davasının kabulüne, sair istemlerin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20.05.2019 tarihli kararıyla; davacının dava dilekçesinde yapılan satış işlemini 16.06.2016 tarihinde öğrendiğini ifade ettiği, davanın ise 09.03.2017 tarihinde açıldığı, davacının aşırı yararlanma hukuki nedenine dayalı iddiası yönünden hak düşürücü sürenin geçip geçmediği yönünde tarafların delilleri ve beyanları dikkate alınarak değerlendirme yapıldıktan sonra aşırı yararlanma yönünden davanın süresinde açıldığının kabulü halinde dava sebebi ıslah ile aşırı yararlanma hukuki nedenine çevrildiğinden bu yönde taraf delillerine başvurmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının aşırı yararlanma hukuki nedenine dayandığı, aşırı yararlanma şartlarının oluşması için objektif ve sübjektif şartın arandığı, bilirkişi raporu ile davacıya isabet eden taşınmaz payının satış tarihindeki değerinin 91.056,00 TL olduğu, dolayısıyla sözleşmedeki bedel ile gerçek değer arasında fahiş / misli fark olmadığının belirlendiği, vekil eli ile yapılan temliklerde aşırı yararlanma için aranan sübjektif unsur gerçekleşmeyeceğinden aşırı yararlanma iddiasının dinlenme olanağı bulunmadığı, böylece davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine; her iki davalı arasında davacıyı zararlandırma konusunda işbirliği yapıldığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden tazminat davasının reddine; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 508 inci maddesi uyarınca vekil edilenin hesap verme borcu kapsamında taşınmaz bedelini ödediğini ispat yükü davalı ...'a düştüğünden, 96.000,00 TL nin vekil tarafından davacıya ödendiği ispat edilemediğinden 96.000 TL nin vekil ... dan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın resmi senette 96.000,00 TL bedelle satıldığı, bilirkişi raporunda ise kat karşılığı inşaat sözleşmesi zamanında ifa edilseydi davacıya isabet eden değerin 175.000,00 TL olduğunu, böylece objektif şartın gerçekleştiğini, diğer yandan davacının ticari hayatın gerektirdiği bilgi ve tecrübeye sahip olmadığı, tanık beyanlarıyla da aşırı yararlanmanın şartlarının oluştuğunun anlaşıldığını, davalı ...'nin iyi niyetli olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya kapsamında aşırı yararlanma şartlarının oluştuğunu, bilirkişi raporunda emsal taşınmaz değeri tespit edilmediğini, raporda belirlenen değerin çok düşük olduğunu, davalı ...'nin ne davacıya ne de diğer davalı ...'a taşınmazın satış bedelini ödemediğini, bilirkişi tarafından tespit edilen bedelin her iki davalıya da mütelsilen yükletilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, aşırı yararlanma hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 28 inci ve 508 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...