Logo

1. Hukuk Dairesi2023/969 E. 2024/4709 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası iddiasına dayalı açılan davada, davacılar ile davalılar arasında daha önce imzalanmış olan sulh anlaşmalarının davanın reddini gerektirip gerektirmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların bir kısmının daha önce imzaladıkları sulh anlaşmaları ile tüm miras haklarından feragat ettikleri, diğer davacı yönünden ise böyle bir sulh anlaşması bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1618 E., 2022/1250 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kısmen Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kısmen Kabul- Kısmen Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2012/754 E., 2021/55 K.

Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuki nedenine dayalı bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri (davalı ... hariç) tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacılar ..., ... ve ... mirasçıları ..., ..., ..., ... yönünden davanın reddine, davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar (... hariç) vekili ile davalılar ..., ..., ..., ..., ... vekili, davalı ... vekili, katılma yoluyla davalı ... vekili ve katılma yoluyla bir kısım davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra duruşma isteğinin süreden reddine karar verilerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde; kök mirasbırakan ...’un taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla oğullarına temlik ettiğini, yapılan temliklerin muvazaalı olduğunun mirasçılardan ...’nin açtığı davalarla tespit edildiğini, temlike konu taşınmazların birçok kez imar görerek çok fazla sayıda parsele bölündüğünü, oluşan taşınmazlardan 6468 ada 2, 3, 13 ve 16 parsel sayılı taşınmazların kök mirasbırakanın oğulları olan davalıların mirasbırakanları adına tescil edildiğini, bu kişilerin de taşınmazları üçüncü kişilere devrettiklerini ileri sürerek payları oranında bedelin tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ...; hak düşürücü sürenin geçtiğini, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas sayılı davasında 18.03.1988 tarihli ''keşif tutanağı-sulh anlaşması'' ile davacılarla anlaşıldığını, bu anlaşma gereğince davacıların her hürlü haklarından feragat ettiklerinden herhangi bir hak talep edemeyeceklerini, mirasçı ...’nin açtığı davalarda davacıların bir kısmının tanık olarak dinlenildiğini ve sulh yoluyla anlaşıp diğer davalardan feragat ettiklerini beyan ettiklerini, temliklerde mal kaçırma amacı bulunmadığını, taşınmazların geldisi olan 29.01.1960 tarih 83 no’lu tapu kaydında kök mirasbırakan ..., damadı olan davacıların babası ... ... ile aynı akitte pay devrettiğinden, davacılarca muvazaa iddiasında bulunulamayacağını, taşınmazların geldileri olan kök tapu kayıtlarında üçüncü kişilerden satın alınan payların bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ...; davacıların dava açma haklarının bulunmadığını, kadastro mahkemesinde görülen davada sulh zaptı ile haklarından feragat ettiklerini, davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, imar ve ifraz işlemleri sonucu oluşan taşınmazların tamamının mirasbırakanın devrettiği paylardan gelmediğini, üçüncü kişilerden satın alınan paylar bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı ... ve bir kısım davalı; davacıların, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 E. sayılı dosyasındaki 18.03.1988 tarihli “Keşif Tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge ile tüm miras haklarından feragat ettiklerini, mirasçı ... ... tarafından açılan davalardaki tanık anlatımlarından sonra anılan belgede belirtilen 308 parselin 1/5 hissesinden imar planında konut alanı olarak ayrılan yerlerin davacılara verilmiş olmasına rağmen kamu alanlarına ayrılan yerlerin verilmesinin unutulmuş olduğundan “karşılıklı anlaşma" başlıklı yeni bir belge düzenlendiğini ve kamu alanlarına ayrılan yerlerin ... ... mirasçılarına verilmesi hususunda anlaşıldığını, bu anlaşma üzerinden uzun süre geçmiş olmasına rağmen kamuya ayrılan yerlerin davacılarca devirlerinin alınmaması nedeniyle kamu alanlarını teslim almaları için davacılara ihtarname gönderildiğini ve davacıların temerrüde düşürüldüğünü, anılan anlaşmalar gereğince verilmesi gereken yerlerin davacılara verildiğini, davacıların muvazaalı olduğunu bildirdikleri işlemleri yapan kişinin davacıların mirasbırakan babaları ... oğlu ... ... olduğunu, bu nedenle davacıların muvazaa iddiasında bulunamayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuşlar, yargılama sırasında davalılardan ..., ... ve ...’un ölümü ile mirasçılarınca davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.02.2021 tarihli, 2012/754 Esas, 2021/55 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında düzenlenen “keşif tutanağı-sulh zaptı” başlıklı belge ile 259 ve 308 parsel sayılı taşınmazların, tarihsiz “karşılıklı anlaşma" başlıklı belge ile ise 308 parselin anlaşma konusu yapıldığı, bu parsellerin dava konusu taşınmazların geldi parsellerinden olmadığı, dava konusu taşınmazların mirasbırakanın malik olduğu 26.03.1954 tarih 119 sıra no’lu kök tapu kaydı ile yaptığı temliklerden oluştuğu, kök mirasbırakan ... tarafından yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri (davalı ... hariç) istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı ... ve bir kısım davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece hiçbir şekilde her iki sulh anlaşmasının hükümlerinin yerine getirilip getirilmediğinin incelenmediğini, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, bu yöndeki itirazlarının dikkate almadığını, Mahkemece taraflar arasında "karşılıklı anlaşma" başlıklı düzenlenen belgenin hatalı değerlendirildiğini ve yanlış karar verildiğini, emsal gösterilen ... davalarında bu davalardan farklı olarak ikinci bir anlaşma olmadığının dikkate alınmadığını, ...'ın hiçbir anlaşmaya katılmadığını, bu nedenle anlaşmaya uyulup uyulmadığının her bir mirasçı için ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, ancak Mahkemenin bu husustaki itirazlarını dikkate almadığını, 308 parsel sayılı taşınmazdaki ...’a düşen 1/5 payın davacılara verildiğini, ancak kamu alanlarının devrinin unutulduğunu, bu nedenle ... mirasçıları ile ikinci sözleşmenin yapıldığını, bu sözleşme ile davacıların açıkça haklarını aldıklarını ikrar ettiklerini, dava konusu taşınmazlara ücret karşılığında özel imar yaptırıldığını, bu nedenle bu işlemleri yapan şirkete 17.407 m2 yer devredildiğini, mahkeme kararı ve bilirkişi raporlarında belirtilen ve davacıların payına isabet eden eksik kısmın haritacılara ücret olarak verilen bu kısma tekabül ettiğini, haritacılara ücret olarak devredilen yer mahsup edilerek bakiye kalan kısmın tapuda davacılara devredildiğini, bu devir sırasında ..., ... ve ...’in hem konut alanlarından almaları gereken kısımdan mahsubu gerekli olan haritacıların ücretlerine karşılık verilen yeri kendi hisselerinden düşmediklerini, hem de 6,25'er m2 ayrı ayrı ...’ın payından kendilerine fazla yer aldıklarını, ... dışındaki davacılar yönünden kamu alanlarına ayrılan yerler hariç sulhe uyulduğunu, ... dışındaki davacıların emsal gösterilen ... davalarında dinlendiklerini ve bütün miras paylarına karşılık anlaşma yaptıklarını bildirdiklerini, ...'nin davaları bittikten sonra karşılıklı anlaşma başlıklı belgeyi imzaladıklarını, bu durumu davacılar vekilinin de kabul ettiğini, ... dışındaki davacılara sözleşmede kararlaştırılan yerleri almaları için ihtarname çekildiğini, ancak almaya yanaşmadıklarını, buna rağmen eldeki davayı açmalarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, anılan belgeler gereğince davacıların herhangi bir hak talep edemeyeceklerini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı ... ve bir kısım davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece dava konusu taşınmazların geldi parsellerinin tespitinde hataya düşüldüğünü, taraflar arasında düzenlenen sulh anlaşmalarının şartlarının yerine getirilip getirilmediğinin hiçbir şekilde incelenmediğini, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 E. sayılı dosyasındaki 18.03.1988 tarihli “Keşif Tutanağı-Sulh anlaşması” başlıklı belge ile tarafların tüm miras hakları karşılığı sulh olduklarını, ..., ... ve ...'un anılan anlaşma gereğince konut alanlarına karşılık gelen kısımdan almaları gereken yeri tam ve eksiksiz olarak fazlasıyla aldıklarını, bu şekilde sulh anlaşmasının şartlarının yerine getirildiğini, kamuya ayrılan yerler ile ilgili olarak yapılan ikinci anlaşma gereğince de devri gereken yerlerin davalılar üzerinde olduğunu, ikinci anlaşma gereğince devredilmesi gereken kamu alanına ayrılan yerleri davacıların kötü niyetli olarak devir almadıklarını, bunun için davacılara ihtarname gönderildiğini ve davacıların temerrrüde düşürüldüğünü, davacı ...'a da eksik bir yer verilmediğini, kararın infaza uygun olmadığını, hükmedilen tüm bedelden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, bir kısım davalının mirasbırakanı ...’un yargılama sırasında öldüğünü, Ramazan’ın vasiyetname düzenlediğini ve bu vasiyetname ile bir kısım mirasçısını mirasından mahrum bıraktığını, bunun için mirasçılarca vasiyetnamelerin iptali davaları açıldığını, bu davaların sonucunun beklenilmesinin gerektiğini, davacıların miras hakları kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 15.09.2022 tarihli ve 2021/1618 E. 2022/1250 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki aynı hukuki ilişkiye dayanan benzer davalarda Yargıtay 1. Hukuk Dairesince; Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... mirasçıları ile bir kısım davacılar arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, bu belgede de anılan keşif tutanağına atıfta bulunularak bu anlaşma uyarınca bir bedel alınmadan 308 parsel sayılı taşınmazın imara giden hisselerinin tapuda satış gösterilmek suretiyle ... mirasçılarına verildiği, ancak kamuya ayrılan yerlerin ... mirasçılarına devrinin unutulduğu ve bu yerlerin verilmesinin karşılıklı kararlaştırıldığı, anılan bu belgede davacılardan ... dışındakilerin imzalarının bulunduğu, 308 parsel sayılı taşınmazların imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın da ... adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde ... mirasçılarına temlik edildiği, anlaşmalarda imzaları bulunan davacılar ..., ... ve ...’ın 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1256/4768’er paylarını alarak kamuya ayrılan alan dışındaki yerlerden anlaşma gereğince almaları gereken yerleri aldıkları, ayrıca ... mirasçılarının “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge uyarınca edimlerini ifa etmek için davacılara ihtarname keşide ettikleri, sözleşmede imzası bulunan davacıların ... mirasçılarından kamuya ayrılan alanlardan almaları gereken kısmı da anılan anlaşma uyarınca alabilecekleri, bu nedenle davacılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine, anılan sözleşmelerde imzası bulunmayan davacı ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği gerekçesi ile davalıların istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davacılar ..., ... ve ... mirasçıları yönünden davanın reddine, davacı ... yönünden davanın kabulü ile 179.982,90 TL'nin ... mirasçıları davalılardan, 140.721,37'şer TL’nin ..., ..., ..., ... mirasçıları davalılardan tahsiline karar verilmiş, davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin tashih talebi ise 07.11.2022 tarihli ek karar ile reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili (davacı ... hariç) ile davalılar vekilleri (davalı ... hariç) temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili (davacı ... hariç) temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul, yasaya ve kazanılmış haklara aykırı olduğunu, mirasbırakanın adına kayıtlı üç parça taşınmazını beş erkek çocuğuna eşit hisseler halinde muvazaalı olarak devrettiğini, anılan taşınmazların çeşitli kadastral parsellere revizyon gördüğünü, daha sonra ise imara tabi tutularak bir çok yeni taşınmazın oluştuğunu, bu taşınmazlar için mirasçılar tarafından toplam on dört adet dava açıldığını, bu davalardan biri olan Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde iki ayrı parsel için iki ayrı dava açıldığını, her iki davanın da önce reddedildiğini, her iki davanın da temyiz incelemesinde Dairece aynı gerekçelerle bozulduğunu, ancak bozma ilamlarından birine karşı yapılan karar düzeltme isteğinin, maddi hata yapıldığı gerekçesiyle kabul edildiğini ve yeniden verilen bozma ilâmının gerekçesinde "keşif tutanağı-sulh zaptı" başlıklı belge ve tarihsiz "karşılıklı anlaşma" başlıklı belgelere değer verilemeyeceğinin, muvazaa kapsamının belirlendikten sonra davaların kabul edilmesinin gerektiğinin belirtildiğini, gerekçesi tamamen aynı olan diğer bozma ilamına karşı ise karar düzeltme isteğinin reddedildiğini, ancak diğer bozma ilamında ise üç davacı için de gerektirici neden ve sonuçlar gösterilerek davanın kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, bozma gereklerine, kazanılmış haklara ve gerektirici neden ve sonuçlara göre tüm davacılar yönünden davalar kabul edildiğinde ise Dairece bu benzer davalardaki son bozma ilamında önceki bozma ve kazanılmış haklara aykırı şekilde davacı ... dışındaki üç davacı yönünden davaların reddine karar verilmesi gerektiğinin belirttiği, bu durumda HUMK'un 373/5. maddesine eklenen ek fıkra hükmünün sonuçlarının ortaya çıktığını, bu nedenle de eldeki davanın temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiğini, Daire bozma ilamında belirtilen “keşif tutanağı-Sulh Zaptı” başlıklı belge ve tarihsiz “karşılıklı anlaşma” başlıklı belgelere değer verilemeyeceğini, temliklerin muvazaalı olduğunun açık olduğunu, mirasçı ...’nin tarihsiz belgede imzasının bulunmadığını, davalı ve bir kısım mirasçı tarafından gönderilen ihtarnamenin eksik ifa teklifi niteliğinde olduğunu ve kimsenin eksik ifayı kabule zorlanamayacağını, Mahkemece kazanılmış hakların dikkate alınmadığını, davacı ... dışındaki üç davacı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davaları reddedilen üç davacı yönünden iadesine karar verilen harcın eksik hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; tüm davacılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davalıların davanın açılmasına sebep olmadıklarından yargılama giderleri ve vekalet ücretinde sorumlu tutulamayacaklarını, davası reddedilen davacılar yönünden davalılar lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararından sonra davalılardan tahsil edilen 151.627,44 TL bakiye karar harcının davalılara iadesi hususunun hükümde yer almadığını, ayrıca istinaf dilekçelerinde belirtilen hususları tekrar ettiklerini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı ... vekili, temyiz dilekçesinde özetle; davacı ... yönünden davanın kabul edilmesine yönelik herhangi bir temyiz itirazları bulunmadığını, ancak davası reddedilen davacılar yönünden her bir davacı için davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını veya düzeltilerek onanmasını istemiştir.

4. Davalı ... ve bir kısım davalılar vekilleri katılma yoluyla temyiz dilekçelerinde özetle; davacı ... yönünden davanın kabulüne ilişkin kısma temyiz itirazları bulunmadığını, ancak davası reddedilen her bir davacı için davalılar lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını veya düzeltilerek onanmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. 706.; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237.; 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı ve 6100 sayılı HMK’nın 190. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, tarafların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.

3. Tarafların harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Davanın, davacılar ..., ..., ... ve ... adına her birinin eşit miras payı için açıldığı, yargılama sırasında ...’un ölümü üzerine mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ... tarafından davaya devam edildiği, İlk Derece Mahkemesince tüm davacılar yönünden davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalılar vekilleri tarafından istinafı üzerine (davalı ... hariç), Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvuruları kısmen kabul edilip İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile ... dışındaki davacılar yönünden davanın reddine, ... yönünden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında davacı tarafça peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan toplam 50.542,47 TL harcın dört davacı adına yatırıldığı halde, ... yönünden davanın kabul edilmesi nedeniyle alınması gereken 50.540,40 TL karar ve ilâm harcının, tüm davacılar adına yatırılan toplam 50.542,47 TL harçtan mahsup edilerek, davası reddedilen davacılar için eksik harç iadesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı ... adına yatırılan harcın da davalılardan tahsil edilmesi gerekirken, tüm davacılar adına yatırılan toplam 50.542,47 TL harcın yargılama giderlerine dahil edilerek davanın kabul ve ret oranına göre yargılama giderlerinin içinde oranlanması da isabetli değildir.

Bununla birlikte, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali–tescil veya bedel davalarında dava değerinin, mirasbırakan tarafından temlik edilen taşınmazların dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu gözetilerek harcı ikmal edilen bu değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, bir kısım davalıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı olup davadan önce üçüncü kişilere devredilen dava konusu 6468 ada 2, 3 ve 13 parsel sayılı taşınmazlarda, (mirasbırakanın muvazaalı temliklerinden gelen kısım yönünden) her bir davacının 3/112’şer miras payına düşen değerler toplamı 176.982,90 TL olduğu, yine bir kısım davalıların mirasbırakanı ..., ..., ... ve ... adına ¼'er paylarla kayıtlı olup davadan önce üçüncü kişiye devredilen dava konusu 6468 ada 16 parsel sayılı taşınmazda (mirasbırakanın muvazaalı temliklerinden gelen kısım yönünden) her bir davacının 3/112’şer miras payına isabet eden değerin 562.885,48 TL olduğu, bu bedelden davalıların mirasbırakanları ..., ..., ... ve ...’un ¼'er pay (140.721,37'er TL) sorumlu oldukları, bu durumda davası reddedilen her bir davacı yönünden ayrı ayrı davalılar lehine, sorumlu oldukları ve harcı ikmal edilen bu miktarlar üzerinden Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.

Ne var ki, anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Tarafların temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının A fıkrasının 3 numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine 3.bent olarak “Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen kısım üzerinden alınması gerekli 50.540,40 TL karar ve ilâm harcından davacı ... adına yatırılan 12.635,61 TL'nin mahsubu ile bakiye 37.904,79 TL harcın 9.067,15 TL’sinin yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ... mirasçılarından, 28.837,64 TL'sinin yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ..., ..., ... ve ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, ... dışındaki davacılar adına yatırılan 37.904,79 TL harçtan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi'nin Yargı Harçları bölümünün A/III-g son cümlesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harçlarının (3x80,70 TL=242,10 TL) mahsubu ile bakiye 37.662,69 TL harcın talep halinde ... dışındaki davacılara iadesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün A fıkrasının 4 numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine 4.bent olarak “Davacı tarafça karşılanan 3.420,40 TL keşif ve bilirkişi gideri ile 1.359,55 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 4.779,95 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre 1.194,98 TL'den 285,84 TL’sinin yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ... mirasçılarından; 227,28’er TL'nin ayrı ayrı yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ..., ..., ... ve ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...’a verilmesine; Davacı ... için yatırılan 12.635,61 TL harcın 3.022,54 TL'sinin yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ... mirasçılarından, 9.613,07 TL'sinin yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ..., ..., ... ve ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...’a verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün A fıkrasının 6 numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine 6.bent olarak “Davalı ... dışındaki davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 27.547,44'er TL Avukatlık ücretinin davacılar ..., ... ve davacı ... mirasçıları dahili davacılardan ayrı ayrı alınarak yukarıda ikinci bentde adı geçen davalı ... dışındaki davalı ... ... mirasçılarına ayrı ayrı verilmesine, 22.108,21'er TL Avukatlık ücretinin davacılar ..., ... ve davacı ... mirasçıları dahili davacılardan ayrı ayrı alınarak yukarıda ikinci bentde adı geçen davalılar ..., ..., ... ve ... mirasçılarına ayrı ayrı verilmesine” cümlesinin yazılmasına, kararın bu haliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.