Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1049 E. 2025/1937 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında çocuklarından birine ve torununa yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin satış tarihindeki ekonomik durumu, taşınmazı satma ihtiyacının bulunmaması, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki fark ve yerel örf ve adetler gözetilerek ilk derece mahkemesinin davalılar adına yapılan tescilin iptaline ve davacılar adına tescile karar vermesi onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/79 E., 2023/59 K.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ...’nın 20.01.2016 tarihinde öldüğünü, murisin 3677 ada 7 parsel sayılı taşınmazının 1/2 payını oğlu olan davalı ...’ya, 1/2 payını da oğlu ...’ten olma torunu olan davalı ...'ya 29.01.2013 tarihinde mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak satış yoluyla devrettiğini, murisin tek taşınmazını satmasını gerektirir bir neden bulunmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde özetle; muris ...'nin hayatı boyunca geliri olmadığını, eşinin ölümüyle murise dul aylığı bağlandığını, yine eşine ait evden cüzi bir kira geliri bulunduğunu, dava konusu taşınmazın imar sonrası birden çok hissedarı var iken diğer hissedarlardan satış yoluyla hisselerin alınması üzerine muris ...'nin taşınmazın tamamına malik olduğunu, diğer paydaşların payını dava dışı babası ve davalı ...’ın satın aldıklarını ancak tescilin muris adına yapıldığını, müvekkilinin 10 yıldır muris ile aynı konutta yaşadığını, muris ve murisin eşinin tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendiğini, murisin diğer taşınmazlarının değeri nazara alındığında mal kaçırma gayesiyle hareket edilmediğinin ortada olduğunu, ayrıca satış bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... katıldığı 28.02.2017 tarihli celsede; keşif yapılmasını talep ettiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2017 tarih ve 2016/49 Esas, 2017/198 Karar sayılı kararıyla; temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 27.09.2018 tarih ve 2017/1566 Esas, 2018/1177 Karar sayılı kararıyla; murisin maliki olduğu taşınmazı satış suretiyle oğlu ve torunu olan davalılara temlik ettiği, taşınmazın gerçek değeri ile akitte gösterilen değer arasında fahiş fark bulunduğu, sosyal güvencesi bulunan, eşinden dolayı maaş aldığı ve kira geliri bulunduğu anlaşılan murisin çekişme konusu taşınmazın satışına ihtiyacı olmadığı, öte yandan davalılardan ...’nın murisin torunu olup mirasçı konumunda olmadığı ve paylaştırma yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, taşınmazın muris tarafından edinilmesi sırasında katkıda bulunulduğu yönündeki savunmanın da kanıtlanamadığı, toplanan deliller, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde temlikin kız çocuklar olan davacılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak gerçekleştiği saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı ...’nın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 30.11.2021 tarihli ve 2019/84 Esas, 2021/7362 Karar sayılı kararıyla; dava dilekçesinin, davalı ...'nın ''Bağbaşı Mh. Şehit Nevzat Aslan Bul. Analin Apt. 40/3 ...'' olarak gösterilen adresine tebliğ edildiği ancak davalının yurt dışında olduğu belirtilerek tebligatın iade edildiği, anılan davalının Almanya'daki ''Wehrheımer Str 2 Bremen 28307 - 9893'' adresine yapılan tebligatın da iade edildiği, bunun üzerine davacının bildirdiği ''Yenice Mah. 275 Sokak 10/2 Merkez/...'' adresine 7201 sayılı TK'nın 10. maddesine göre yeniden yapılan tebligatın adresin kapalı olduğu gerekçesi ile mahalle muhtarlığına bırakıldığı, aynı adrese yapılan duruşma gününü bildirir tebligatın ise Sevgi Durmaz tarafından davalının yurt dışında olduğu ve ne zaman döneceğini bilmediği bildirildiğinden iade edildiği, bu aşamadan sonra davalı ...'a yapılan tüm tebligatların ''Yenice Mah. 275 Sokak 10/2 Merkez/...'' adresine TK'nın 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan düzenlemelere göre davalı ...'a yargılama boyunca yapılan tebligatların Tebligat Kanunu'nun ilgili maddelerine uygun olarak yapıldığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı, hal böyle olunca, davalı ...'ın 11.01.2019 tarihinde öldüğü gözetilerek usulüne uygun olarak dava dilekçesinin ve duruşma gününün mirasçılarına tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat ile yetinilerek davalı ...'nın savunma ve hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; muris ...'nın taşınmazın devredildiği 29.01.2013 tarihinde eşine ait evde eşi ile birlikte yaşadığı, eşinin emekli maaşının bulunduğu, sağlık durumunun iyi olduğu, mal satmaya ihtiyacının olmadığı, sağlık giderlerinin eşinin emekli olması nedeniyle SGK tarafından karşılandığı, dava konusu taşınmazın tapuda satış biçiminde gösterilen temliki karşılığında davalıların bedel ödemedikleri, bu konunun davacı tanıklarının beyanı ile sabit olduğu, kaldı ki murise dava konusu taşınmazın satışından kaynaklı bedel ödendiği hususunun davalılar tarafından ispat edilemediği, banka kayıtlarına göre murise satış bedelinin ödendiğine ilişkin kayıt bulunmadığı, davalılardan ... tarafından murisin bakımını üstlenmesi ve tedavi hizmetlerinde yanında olması nedeniyle emek ve hizmetleri nazara alındığında taşınmazın bedelinin ödenmediği hususunun iddia edilemeyeceği belirtilmiş ise de dinlenen tanık anlatımlarına göre davalı ...'ın küçük yaşlardan bu yana bakım ve gözetiminin muris tarafından yapıldığı, davalı ...'ın ise murisin bakım ve gözetimini küçüklükten beri kendisine bakması nedeniyle minnet duygusu içerisinde gerçekleştirdiği, taşınmazın devrinin manevi açıdan bunun karşılığı olmadığı, davalı ... vekilinin müvekkilinin muris ... ve murisin eşi ...'nın giderlerini karşılayamadığından kredi çektiğini bildirdiği, dosyaya sunulan kredi bilgilerinde davalı ... adına 07.09.2012 tarihinde 3.000,00 TL, 16.03.2012 tarihinde 9.400,00 TL tüketici kredisi çekildiğinin anlaşıldığı, bu çekilen kredilerin murise ve eşine harcandığı hususu bildirilmiş ise de yaptırılan emniyet araştırmasında ve dinlenen davacı tanıkları beyanlarında taşınmazın devrinin gerçekleştirildiği tarihte muris ...'nın sağlıklı olduğunun anlaşıldığı, çekilen kredilerin murise harcandığı ve murisin ihtiyacı olduğu hususlarının ispat edilemediği ve davalı vekilinin bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği, ayrıca, bilirkişi raporlarına göre taşınmazın satış tarihinde 31.000,00 TL bedelle tapuda satış gösterilmesine karşın satış değerinin çok üzerinde bedelinin bulunduğunun tespit edildiği, getirtilen nüfus kayıtlarına göre davacının mirasçısı olarak iki kızı ve iki oğlunun bulunduğu, davaya konu gayrimenkulü oğlu ... ve oğlu ... çocuğu ...'a tapuda devrettiği, dinlenen davacı tanıkları beyanlarından mahalli örf ve geleneklere göre kız çocuklarına miras bırakılmayacağı kanısının hakim olduğu, bunun bir baskı olarak değerlendirilmesi gerektiği, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.11.2021 tarih ve 2019/84 Esas, 2021/7362 Karar sayılı ilamı doğrultusunda taraf teşkilinin sağlandığı, mirasçılara dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, taşınmazın satış tarihindeki tarafların ekonomik durumu, murisin taşınmazı satma ihtiyacının bulunmaması, dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri ile satış değeri arasındaki fark ve yukarıda belirtilen diğer hususlar nazara alındığında murisin, adına kayıtlı tek gayrimenkulünü tapuda davalılar adına devretmesindeki asıl irade ve amacının satış olmayıp diğer mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazdaki davalılar adına olan payın iptali ile murise ait veraset ilamı doğrultusunda davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücü olduğunu, muris ve eşinin ise ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu, İlk Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde bariz hatalar yapıldığını, Mahkemece davacıların eşleri olan ve yeminsiz dinlenen tanık beyanlarına itibar edildiğini, hangi tanığa neye göre itibar etdildiğinin gerekçede belirtilmediğini, gerekçede yine yerel örf ve adetlere göre kız çocuğuna mal bırakmama gayesinden bahsedildiğini, murisin böyle bir amacı olsaydı ... ili, Merkez ilçesi, Yenice Mahallesinde kain 3677 ada 4 parsel sayılı taşınmazı da sağlığında devretmesi gerektiğini, murisin tüm mallarını değil bir kısmını devrettiğini, akitte gösterilen bedel ile gerçek bedel arasında fark olmasının tek başına muvazaanın kanıtı olmayacağını, davacıların muris muvazaası iddiasını kanıtlayamadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...'nın 20.01.2016 tarihinde öldüğü, geride davacı kızları ... ve ..., dava dışı oğlu ... ile davalı oğlu ...'ın mirasçı olarak kaldığı, davalı ...'ın mirasçı ...'in oğlu olduğu, murisin 3677 ada 7 parsel sayılı taşınmazını 29.01.2013 tarihinde davalılar ... ile ...'a 1/2'şer paylı olarak satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...'ın 11.01.2019 tarihinde öldüğü, mirasçılarının davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 838,20 TL bakiye temyiz başvuru harcının ve 355,57 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi