Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1131 E. 2025/1494 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanından kalan taşınmaz üzerindeki tapu kaydının iptali ve davacının payı oranında adına tescilinin talep edildiği davada, davanın mirasçılarının tamamı tarafından açılmamış olması ve üçüncü kişiye karşı açılan davada miras payı oranında tescil talep edilemeyeceği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Elbirliği mülkiyetine konu taşınmazda mirasçıların terekenin tamamı üzerinde hak sahibi oldukları, terekeye dahil bir taşınmaz için mirasçıların tamamının katılımı olmadan üçüncü kişiye karşı miras payı oranında tapu iptali ve tescil davası açılamayacağı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/657 E., 2023/1347 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/3 E., 2021/269 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; dava konusu Bolu ili Kıbrıscık ilçesi ... köyü Köy içi (...) mevkiinde bulunan 115 ada 2 parsel sayılı taşınmazın dedesi ... tarafından malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız 20 yılı aşkın bir süredir kullanılması sebebiyle malik olduğunu, söz konusu taşınmazın ...'ın 25.04.1985 tarihinde vefat etmesi üzerine mirasbırakanı olan babası ... ile diğer mirasçılara kaldığını, taşınmaz üzerinde yapılan kadastro çalışmalarında ilgililerin kasıtlı ve hatalı işlemleri nedeniyle taşınmazın mirasçılardan yalnızca ...'ın adına kayıtlı olarak işlem gördüğünü ve kayıtlara bu şekilde yansıdığını, söz konusu taşınmazların ... tarafından mirasçılarla akrabalık bağı bulunan ...'a satıldığını, taşınmazı satın alan davalı ...'ın kötüniyetli olduğunu, dava konusu taşınmazda ...'ın mirasçısı olarak hak sahibi bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; dava konusu taşınmazın babasından kalma taşınmaz olduğunu, dava konusu taşınmazı babasının, sağlığında ölmeden en az 10 sene önce kendisine verdiğini ve bu durumu bütün köylülerin bildiğini, bu nedenle kadastronun kendi üzerine yazıldığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuş ise de 12.06.2019 tarihli duruşmada açılan davayı kabul ettiğini imzalı beyanı ile bildirmiştir.

Davalı ...; dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek diğer davalıdan satın aldığını ve bu gayrimenkulde davacının veya babasının herhangi bir hak sahibi olduğunu bilmediğini, tapu kaydına daha evvelki davalı ... 'ın malı olduğuna dair beyan ve söylentilere inanarak hüsnüniyetli olarak aldığı bu taşınmaz üzerine değerinden çok fazla değer ifade eden ev yaptığından hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; mahallinde yapılan keşif ve alınan tanık beyanları, yine dosya arasında bulunan belgeler itibari ile davaya konu taşınmazın zilyedi ve tarafların murisi olan ...'ın 1985 yılında, davacının babası ...'ın ise 1995 yılında vefat ettiği, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları itibari ile tarafların murisi ...'ın vefat ettiği tarihten kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar davalının veya babasının taşınmazda herhangi bir fiili kullanımının bulunmadığı, mahalli bilirkişi ... ve tanık ...'ın keşif mahallindeki anlatımları itibari ile davalının, muris ...'ın ilk evliliğinden olma çocuğu olduğu, murisin ikinci evliliğini yapmasından sonra küçük yaşta Beypazarı'na taşındığı, sonrasında murisin bir kısım mallarını satması ve davacının babası ...'e vermesi neticesinde tanık olarak gösterilen ancak vefat etmesi nedeniyle dinlenemeyen ... 'ın murise "senin bir oğlun daha var, ... ne olacak" şeklindeki söylemi üzerine tarafların murisi ...'ın davaya konu taşınmazdan bahisle "...'ndaki tarla da ...'in" diye cevap verdiğini, bu hususu bizzat ...'nin ağzından duyduklarını beyan ettikleri, dolayısı ile davacı yanın davaya konu taşınmazda fiili kullanımlarının da bulunmadığı gözetildiğinde kadastro tespitine dayanak teşkil eden taksim iddiasının aksini ispat edemediği gibi, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinden sonra 11.05.2018 yılında davalı ...'a satıldığı, davacı yanın taşınmazı satın alan 3. kişi konumundaki ...'ın kötü niyetini de ispat edemediğinin anlaşıldığı, kaldı ki davacının payı oranında tapu iptal tescil davası açtığı, terekeye dahil bir taşınmazda mirasçılar arasında zilyetlikle iktisap hükümleri işlemeyeceğinden, mirasçılardan birinin tek başına 3. kişiye karşı adına tescil istemiyle dava açmasının mümkün olmadığı, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği, mirasçılardan birinin kendi adına açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından, davanın diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle sürdürülmesinin de hukuken mümkün bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, miras hissesi oranında tapu iptali ve tescil davası olduğu, davacının, çekişmeli taşınmazların kök murisleri ...'dan kaldığını ve terekesinden çıkmadığını ileri sürerek miras payına yönelik olarak dava açtığı, 115 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki ...'ın muris ...'ın mirasçısı sıfatı bulunmayıp bir başka ifade ile murisin terekesine karşı 3. kişi durumunda olduğu, muris ...'ın terekesinin elbirliği hükümlerine tabi olduğu, bu mülkiyet şeklinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, terekeye dahil bir taşınmaz için bir mirasçının diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilir ise de aynı taleple 3. kişiye karşı açılan davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, hal böyle olunca davalı ... yönünden açılan davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak tapu iptal ve tescil davalarının hakları çatışanlar arasında görüldüğü, davalılardan ... tespit maliki olmadığından pasif taraf sıfatının olmadığı, bu nedenle bu davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalı yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken usulden reddine karar verilmesi doğru değil ise de 6100 sayılı HMK'nın 355 ve 353/1-b-2. maddeleri gözetilerek kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde eldeki dava dosyası açısından yapılan yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddi ile kamu düzeni yönünden Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurmak suretiyle; davalı ... yönünden davanın dava şartı yokluğundan reddine, davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı, temyiz dilekçesi ile; her ne kadar dosya kapsamında davacı olarak kendisi bulunuyor ise de annesi ve tüm kardeşlerinin rızalarının olduğuna dair dilekçelerinin istinaf aşamasında dosyaya eklendiğini, tüm mirasçıların dosyada taraf sıfatı bulunması zorunluluğundan haberdar olmadığını ve Mahkemenin de bu durumu re'sen gözetmediğinden dolayı davanın reddine ilişkin olarak verilen kararı kabul etmediğini, muris babası ...'in tüm mirasçılarının davacı sıfatıyla eklenmesi suretiyle davaya devam edilmesi gerektiğini, ayrıca aşamalarda tanık bildirme konusunda köydeki kişilerin birbirine akraba oluşu ve akrabaların da tanıklığının geçerli olmayacağından dolayı tanık bildirmemesi üzerine mağduriyetinin oluştuğunu, zira karşı tarafın akraba olmasına rağmen bildirdiği tüm tanıkların dinlendiğini ve bu tanık beyanlarına göre hüküm kurulduğunu, bu nedenle kendisinin tanıklarının da dinlenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1912 doğumlu muris ...'ın 25.04.1985 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalı oğlu ..., 1995 yılında ölen oğlu ...'in oğlu davacı ... ile dava dışı mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ...'nin kaldıkları; dava konusu Bolu ili, Kıbrıscık ilçesi, ...-... köyü 115 ada 2 parsel sayılı 17.685,13 metrekare yüz ölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın 02.10.2008 tarihinde davalı ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitin 03.01.2009 tarihinde kesinleştiği, daha sonra taşınmazın 11.05.2018 tarihli satış işlemi ile diğer davalı mirasçı olmayan üçüncü kişi ...'a temlik edildiği anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ilk malik davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yargılama giderleri açısından doğru değil ise de anılan husus temyiz konusu yapılmadığından yanlışlığa değinilmekle yetinilmiş, davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.