Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1549 E. 2024/3477 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen 1. Derece Doğal Sit alanındaki taşınmazın davacılar tarafından zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteminin kabulü üzerine Hazine vekilinin temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların zilyetlik iddiasının dayanağı, mirasbırakanları ve zilyetliğin başlangıç tarihi gibi hususların yeterince araştırılmaması, taşınmazın doğal sit alanı statüsünün ve sınırlarının net olarak belirlenmemesi, bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmemesi ve orman tahditine ilişkin incelemenin eksik yapılması gibi hususlar gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/239 E., 2023/342 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 23.09.2020 tarihli 2017/1450 Esas 2020/3284 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Kaynarca ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 101 ada 19 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde 1. derece doğal sit alanında bulunduğu belirtilerek tarla vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, oysa taşınmaza davacıların zilyet olduğunu ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile ifraz edilerek davacılar adına ayrı ayrı tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın 2863 sayılı Yasa'nın 11 inci maddesi uyarınca 1. derece doğal sit alanı olarak belirlenmesi üzerine taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, böyle bir yerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.2015 tarihli ve 2015/127 Esas, 2015/322 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 23.09.2020 tarihli 2017/1450 Esas 2020/3284 Karar sayılı kararıyla; “2863 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin ilk metninde derece ayrımı yapılmaksızın sit alanlarının koşulları oluştuğu takdirde kazanılması mümkün bulunmakta iken, 27.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle 2863 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde yer alan koruma alanları ibaresinden sonra gelmek üzere “sit alanları” sözcüğü eklenmiş ve bu tarihten itibaren sit alanlarının zilyetlik yolu ile kazanılması yasaklanmıştır. Mahkemece, sözü edilen yasal düzenleme esas alınarak çekişmeli taşınmazın zilyetlik yolu iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ancak davanın 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 22.05.2007 tarihli 5663 sayılı Kanunla 2863 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin 2. cümlesi değiştirilerek, “Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez” hükmüne yer verilmiş olup, 11 inci maddenin değişik son şekline göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının iktisabı mümkün değildir. Bunlar dışında kalan arkeolojik sit alanları ile doğal sit alanlarının, diğer iktisap koşulları oluştuğu takdirde kazanılması ve tescili mümkün bulunmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın değişik bu hüküm çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerektiği ” belirtilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay bozma ilamında dava konusu taşınmazın 1. derece doğal sit alanında kalmış olması ve zilyetlik yolu ile mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olması halinde kazanıma engel teşkil etmediğinin belirtildiği, bu kapsamda davacının dava konusu taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu ve dava konusu yerin Türk Medeni Kanunu' nun 715 inci maddesinde sayılan yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklardan olmadığı, tarımsal değeri olan arazi olduğu, davacının taşınmazda tarımsal faaliyetlerde bulunduğu, yapılan senetsiz araştırmasında davacının aynı çalışma alanında edindiği taşınmazların sulu 40 dönüm arazi, kuru 100 dönüm araziyi aşmadığı, Mahkememizce TMK'nın 713/4 üncü maddesi gereğince gerekli ilanların yaptırıldığı, davacının iddiasına itiraz eden bulunmadığı, 4721 sayılı TMK'nın 713 ve Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi gereğince aranan şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 19 parsel sayılı taşınmazın 10.06.2022 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (F) harfi ile gösterilen 4.796,55 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,araştırma ve incelemenin eksik olduğunu, çekişmeli taşınmazın zilyetlikle mülkiyetinin kazanılamayacak yerlerden olduğunu, davacı lehine ekonomik amaca uygun 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığını, önce taşınmazın imar -ihya edilmesi gerektiğini daha sonra bu 20 yıllık sürenin başlayacağını,bilirkişi raporlarının birbiri ile çeliştiğini, taşınmaza çok yağmur yağdığı zaman su bastığını ve kullanılamaz hale geldiğini, kullanımın bu sebeple kesintisiz olmadığını, Mahkemece her bir davacı için tefrik kararı verilmesinin isabetsiz olduğunu, usul ekonomisi yönünden davaların birlikte görülmesi gerektiğini belirtilerek ve resen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11 inci maddesi (Değişik ikinci cümle: 22/5/2007-5663/1 md.)

3. Değerlendirme

Kadastro sonucu Kaynarca ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 19 parsel sayılı 129.393,27 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz Sakarya Valiliği İl Kültür Müdürlüğünün 16.09.2004 tarih ve 1349 sayılı karar ve ekli kroki kapsamında 1.Derece Doğal Sit alanında kaldığından bahisle zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığı belirtilerek tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı taraf yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu, çekişmeli taşınmazın 1.Derece Doğal Sit alanı içerisinde kaldığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki, taşınmaza zilyet olduğu iddia edilen tüm malikler için ortak yazılan dava dilekçesinde, taşınmazın davacılara atasından kaldığı ileri sürülerek dava açılmış, Mahkemece her bir zilyet için henüz tefrik kararı verilmeden önce yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler davacıların hepsi için genel ve ortak beyanda bulunarak taşınmazın davacıların bir kısmına dedesinden bir kısmına da babasından kaldığını belirttikleri halde taşınmazın davacıya hangi hukuki yolla (taksim, satış, bağış vs) intikal ettiği sorulup saptanılmamış ve bu yolla davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamış, aynı zamanda mirasbırakanı açısından da yasaya uygun şekilde belgesiz araştırılması yapılması gerektiği halde bu yönde bir araştırma yapılmamıştır.

Öte yandan Mahkemece TMK'nın 713/ 4 üncü maddesi gereği yasal ilanın yapıldığı belirtilmiş ise de dosya içinde gazete bulunmadığından gerekli denetim yapılamamıştır.

Çekişmeli taşınmaz 2004 yılında yapılan kadastro tespitinde, Sakarya Valiliği İl Kültür Müdürlüğünün 16.09.2004 tarih ve 1349 sayılı kararı ile 1. Derece Doğal Sit alanında kaldığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği halde bu karar dosya içesine alınıp arkeolog bilirkişi tarafından krokisi kadastro paftası ile çakıştırılarak uygulanmamıştır. Arkeolog bilirkişisinin taşınmazın durumunu tespit ederken mülga Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 25.06.1988 tarih 344 sayılı kararı ile 17.10.2014 tarih 6526 sayılı kararına göre rapor hazırladığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda taşınmazın Acarlar Gölü ve Longos Ormanı içinde kaldığı bu sebeple korunması gerekli taşınmaz tabiat varlıklarından Devlet malı niteliğinde olduğu, özel mülkiyete konu edilemeyeceği belirtildiği halde Mahkemece neden bu rapora değer verilmediği hüküm yerinde tartışılmadığı gibi diğer bilirkişi raporları ile çelişen bu tespite rağmen bu çelişki giderilmeden karar verilmiştir.

Ayrıca komşu taşınmazların kadastro tutanakları ile dayanak bilgi ve belgelerin getirtilip dava konusu taşınmazı ne olarak okuduğu belirlenmediği gibi yerel bilirkişi beyanları denetlenmemiştir. Özellikle çekişmeli taşınmazın içerisinde kalan 101 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanak örneği ile varsa dayanak bilgi ve belgenin getirilmesi, bu parselin nasıl oluştuğunun belirlenmesi, Mahkeme kararı ile hükmen oluşmuş ise karar ve bilirkişi raporunun dosya içerine alınması gerekir.

Taşınmazın sınırında dere bulunmasına ve Acarlar Gölü olarak sit sahası içerisinde kaldığı belirtilmiş olmasın rağmen keşfe jeolog bilirkişinin götürülmemesi de isabetsiz olmuştur. Her ne kadar orman mühendisi bölgede orman kadastrosunun 1993 yılında yapılıp kesinleştiğini ve taşınmazın orman sınırları dışında kaldığını belirtmiş ise de harita mühendisinin raporuna göre 1940 tarihli hava fotoğrafına göre taşınmazın ağaçlarla kaplı olduğu ve Arkeolog bilirkişi tarafından da taşınmazın Longos Ormanı içerisinde kaldığı belirtildiğinden Mahkemece yapılan orman araştırması da yetersizdir. Dosyada, yörede yapılan tüm tahdit evrakları olmadığından taşınmazın tahdit haritasına göre konumu denetlenememiş, orman tahdit haritası ile çekişmeli yerin kadastro paftası ölçekleri eşitlenmemiş, 1/5000 ölçekli ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 6 ya da 7 orman tahdit sınır noktasını gösterecek biçimde tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki çizilmemiş, davaya konu taşınmaz 1940 tarihli hava fotoğrafında nokta olarak işaretlenmiş, stereoskop aleti ile üç boyutlu incelemesi de yapılmamış; 1990'lı yıllara ilişkin memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilip çekişmeli taşınmazın bu belgelerdeki konumları gösterilmemiş olduğundan bilirkişinin raporu denetime elverişli değildir.

Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle davacı tarafa, taşınmazın mirasbırakanından kendisine ne şekilde intikal ettiği hususunda açıklama yapmak ve delillerini sunmak üzere süre ve imkan tanınmalı; yapılan bu açıklamanın sonucuna göre davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve ilgili Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak varsa bu şekilde tespit edilen taşınmazların kesinleşme durumlarını da gösterir biçimde tespit tutanaklarının onaylı örnekleri, kesinleşmiş olanların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları, hükmen kesinleşenler bulunmakta ise tescil ilamları getirtilerek dosya içine konulmalı, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanılmalıdır.

2863 sayılı Kanun'a göre, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgeye ait ve kadastro tespiti sırasında geçerli olan sit kararı ile sit haritası Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden getirilmeli, arkeolog bilirkişi kurulundan sit haritası ile kadastro paftasının çakıştırılması suretiyle taşınmazın sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli, kalıyorsa derecesi ve taşınmaz üzerinde 1. grup olarak tescil edilmiş kültür ve tabiat varlıkları bulunup bulunmadığı ve çekişmeli taşınmazın “Acarlar Gölü ve Longos Ormanı” olarak tarif edilen bölgede kalıp kalmadığı, bu bölgede kalıyor ise korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olup olmadığı hususları incelenmeli ve belirlenmeli, tüm bu hususlar tespit edildikten sonra taşınmazın zilyetlikle kazanmaya elverişli bir yer olduğunun anlaşılması halinde ise davacı yararına zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerekir.

Bu kapsamda ise, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ilgili yerlerden getirtilmeli, bu şekilde dosyanın ikmal edilmesinden sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, önceki bilirkişi dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan, bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç kişilik orman mühendisi bilirkişi kurulu, 3 kişilik arkeolog bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi ve jeolog bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından hangi tarihten beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, taşınmazın davacıya babasından ya da dedesinden kaldığının belirtilmesi halinde hangi hukuki yolla intikal ettiği (taksim, satış, bağış vs), çekişmeli taşınmazın Longos Ormanı ya da Acarlar Gölü sahası içinde kalıp kalmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

Orman bilirkişi kurulundan orman sınır noktaları, tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı ya da yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenmeli; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilmeli, keşifte getirtilen diğer belgeler de çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2 nci maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde yalnız büro incelemesine değil uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.

Jeolog bilirkişisinden zemin incelemesi yaptırılarak dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfında olup olmadığı, halen aktif ya da pasif dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ve derenin taşkın sahası kapsamında bulunup bulunmadığı hususlarında kot farkını da gösterir mahiyette rapor alınmalıdır.

Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilmesi doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

14.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.