Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1612 E. 2024/3067 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından miras yoluyla intikal ettiklerini iddia ettikleri taşınmazın davalı adına tespit ve tescili nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine davanın usulden mi yoksa esastan mı reddedileceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların miras bırakanının paylı mülkiyet hakkına sahip olduğu taşınmaz için mirasçı sıfatıyla dava açma ehliyetleri bulunduğu, ayrıca tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığının ve zilyetliğin durumunun tespit edilmemesi nedeniyle eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/557 E., 2021/1328 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Usulden Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/540 E., 2020/426 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kamu düzeni prensibi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, Milas ilçesi ... Mahallesinde bulunan 200 ada 13 parsel sayılı taşınmazın yapılan kadastro çalışmalarında senetsizden hatalı olarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak bu taşınmazın davacıların kök mirasbırakanı ... adına hisseli olarak tapuda kayıtlı olduğunu, tapu kaydının kadastroda uygulanmadığını, tapu kaydının kapsamındaki taşınmazın ifraz görerek kadastroda ayrı ayrı taşınmazlar olarak tescil edildiğini ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapu kaydının davacıların miras payı oranında iptali ile davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımına uğradığını, davacıların hudutlarını belirttiği taşınmazın pazar yerinde kaldığını, dava konusu taşınmaza uymadığını, bu taşınmazın kendisine miras yoluyla annesi ve ninesinden intikal ettiğini, davacıların miras bırakanı ...'ın köylüsü olmadığını, köyde bu kişiyi kimsenin tanımadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2020 tarih, 2018/540 Esas 2020/426 Karar sayılı kararı ile ispatlanmayan davanın reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla dosyada delilleri toplanmadan, tanıklarının tamamı dinlenmeden, bilirkişi raporundaki eksiklikler tam giderilmeden, dosya sübut bulmadan, tapuyu taşınmaza uygulamadan, davalının (tapunun 3 km kuzeyde olduğu) yönündeki iddiaları araştırılmadan eksik inceleme ile karar verildiğinden kararın usul ve yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, mahkemelerin kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorunda olup eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazılmasının adil yargılanma hakkının (hukuki dinlenilme hakkının) ihlali olduğunu, Yerel Mahkemenin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması çabasının olmadığını, davacı tarafın taşınmaza ilişkin tapusunun mevcut olduğunu, bu hususun kadastro kayıtlarında da açıkça ortada olduğunu, bu nedenle davalının beyanlarının asılsız olduğunu, davacıların ve akrabalarının bu taşınmazların kendilerinin olduğunu bildiklerini ve zilyetliklerinin devam ettiğini, Yerel Mahkemece yer tespit edilmeden, dosyaya sundukları tapu uygulanmadan, keşif yapılıp bilirkişilerce tespit yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hatalı kadastro tespitinin mülkiyet haklarını ihlal niteliğinde bulunduğunu belirterek hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesi, tanıkların dinlenmesine ilişkin limit getirilmesi, davalı tarafın taşınmazının başka yerde olduğu yönündeki cevaplarının araştırılmaması, tapunun taşınmaza uygulanmaması, dava konusu taşınmazın yerinin tespit edilmemesi, sundukları belediye ve vergi evrakının celp edilmemesi, delillerin toplanılmamış olması, diğer hissedar Penbe Alkan mirasçılarının Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava ile birleştirme kararı verilmemiş olması nedenleriyle Mahkemece verilen kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakan ... mirasçısı davacıların, miras bırakan ... terekesine göre 3. kişi durumundaki davalıya yönelik açtıkları miras payı oranında tapu iptali ve tescil davasında, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/1. maddeleri gereğince aktif dava ehliyeti yokluğundan dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın ispat edilemediğinden bahisle esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni prensibi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek dava dilekçesindeki ve istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114/1-d, 115/1, 190 ıncı maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 14, 17, 20 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713/1 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

Milas İlçesi Türbe-... Mahallesinde 2015 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 200 ada 13 parsel sayılı 5.252,57 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, harici ifraz , taksim ve satın alma nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davacıların mirasbırakan ... mirasçısı oldukları, davacılardan başka mirasçıların bulunduğu, davalının mirasbırakanın terekesine göre 3. kişi konumunda olması ve davanın miras payına yönelik açılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.

Dosya kapsamından; davacı tarafın dayanak tapu kaydında kök mirasbırakanları ...’nın 12/160 hisseli malik olduğu, kök mirasbırakanın 1976 yılında vefat ettiği geriye mirasçı olarak davacıların miras bırakanları ... ile dava dışı ...’ı bıraktığı, 1985 yılında tapuda el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrildiği, tapu kaydının intikal gördüğü, tapu kayıt malikleri adına hisseli olacak şekilde 6/160 hissenin ... ve 6/160 hissenin ... üzerine tescil edildiği görülmektedir.

O halde, ...’ın mirasçıları olan davacılar tarafından miras bırakanları ...’ın hissesi için davalı tarafa karşı dava açıldığından, tapudaki hisselerin paylı mülkiyet şeklinde olması nedeniyle davacıların dava açma ehliyetleri bulunmaktadır. Bu sebeple Mahkemece el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine yönelik tapuda yapılan intikal dikkate alınmadan açılan davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi yanlıştır.

Öte yandan; davacı tarafın dayanak tapu kaydı ile kadastro çalışmalarında uygulanan tapu kaydının aynı tapu kaydı olduğu anlaşılmış ancak Mahkemece bu tapu kaydı yöntemince uygulanıp dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiştir. Davacı tarafın tapu kaydının revizyon gördüğü başka taşınmazlara karşı da aynı hukuki sebeple dava açtığının anlaşılmasına rağmen tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazları bir arada gösterir birleşik kroki getirilmemiştir. Kayıtlarda yazılı sınır yerleri bilirkişilerce arazi üzerinde gösterilmediği gibi uygulamayı izlemeye olanak verir biçimde kroki de düzenlenmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20 inci maddesine göre kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanması halinde bu kaydın kapsamı dayanılan harita, plan ve krokiye itibar edilmek suretiyle belirlenir. Kaydın haritası yok veya uygulama imkanı bulunamıyor ise hudutlara değer verilir. Tapu kaydı dava konusu taşınmazdan başka taşınmazlara revizyon gördüğü halde bu taşınmazlar ile komşu taşınmazların tutanak ve dayanakları getirilmemiştir. Ayrıca tutanağın edinme yerinde tapu dışı taksime yer verilmesine karşın bu yön üzerinde araştırma yapılmayıp zilyetliğin süresine ve sürdürülüş biçimine nazaran davalı taraf yararına tapu kaydının hukuki değerini yitirip yitirmediği karar yerinde tartışılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için tespite esas tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası getirtilmeli, tapu kaydının revizyon gördüğü parseller ile komşu parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzurunda yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte, 3402 sayılı Yasa'nın 20 nci maddesi göz önüne alınarak varsa haritalar uygulanmak suretiyle; haritaların bulunmaması halinde ise sınırlarına göre tapu kaydının kapsamı belirlenmeli, tapu kaydının tüm sınırları tek tek okunup yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle mahallinde uygulanmaya çalışılmalı, tapu kaydının sınırlarının sabit sınır olup olmadığına bakılmalı, sınırlarında sabit sınır bulunmaması halinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C maddesi uyarınca tapu kaydına hudutlarıyla değil miktarıyla geçerli olacak şekilde kapsam tayin edilmesi gerektiği değerlendirilmeli, uygulamada komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanaklarından yararlanılmalı, keşifte gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaret ettirilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmelidir.

Uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamında kaldığının anlaşılması halinde bilirkişi ve tanıklardan tapu kapsamında kalan taşınmazların tapu malikleri ya da mirasçıları arasında tapu dışı yolla taksim edilip edilmediği, edilmiş ise taksimin hangi tarihte yapıldığı ve her bir paydaşa hangi parsellerin isabet ettiği, her bir taşınmazın kimin hangi tarihten beri zilyetliğinde olduğunun ayrı ayrı sorulup saptanması, bilirkişi ve tanık sözleri arasında ayrılık doğduğunda çelişkilerin giderilmesi, tapu malikleri arasında müşterek mülkiyet hükümlerinin geçerli olması durumunda zilyetliğin süresi ve sürdürülüş biçimine göre zilyet olmayan pay tapu maliklerinin ölüm tarihleri de gözetilerek kayıtların hukuki değerlerini yitirip yitirmedikleri karar yerinde tartışılıp değerlendirilmelidir.

Çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde yöntemince zilyetlik araştırması yapılmalı, bu bağlamda çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA,

HMK’nın 373/2 nci maddesi gereğince dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,

30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.