Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1839 E. 2024/3989 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro harici bırakılan taşınmazlar üzerinde davacının zilyetliğe dayalı mülkiyet iddiasının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taşınmazların imar ve ihyası, zilyetliğin başlangıç tarihi ve süresi gibi hususlarda yeterli araştırma yapılmadığı ve bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğu gözetilerek, eksik incelemeyle hüküm kurulması nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/253 E., 2022/157 K.

HÜKÜM : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili talepli davanın bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili, davalı Hazine vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde kalan 468, 469, 471, 472, 473, 476 ve 856 numaralı parsellerle çevrili yaklaşık 49-50 dönüm miktarındaki arazi ile 434, 435, 436, 473, 474 ve 855 numaralı parsellerle çevrili 17-18 dönüm miktarındaki arazilerin 1970-1971 yılları arasında kadastro harici taşlık olarak bırakıldığını, taşınmazların davacı tarafından önceki zilyedinden satın alındığını, imar ve ihya edilmek suretiyle tarla niteliğiyle kullanıldığını ileri sürerek taşınmazların davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılamayacağını, kaldı ki davacının zilyetliğinin de mevcut olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2016 tarih, 2012/25 Esas -2016/8 Karar sayılı kararı ile; fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen davaya konu taşınmazın 1975 ve 1992 yıllarında çekilmiş hava fotoğraflarında boş, doğal görünümde, diğer bir ifade ile tarımsal faaliyet yapılmamış bir yer olarak gözüktüğü ve gösterilen sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olmadığının açıklandığı, (B) harfi ile gösterilen alanın ise dava dışı şahıslar adına tescil edilen parsel içerisinde kaldığı, (C) ve (D) harfleri ile gösterilen davaya konu taşınmazların davacı tarafından imar ve ihya edilmek suretiyle davasız ve aralıksız olarak eklemeli zilyetlik yoluyla 20 yıldan fazla bir süredir malik sıfatıyla kullanıldığı ve tarım arazisi vasfında olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; fen bilirkişinin 22.06.2015 tarihli rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın usulden reddine, (A) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın reddine, (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlere ilişkin davanın kabulü ile (C) harfi ile gösterilen 38.413,52 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 18.000 metrekare yüz ölçümündeki bölümlerin tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.06.2020 tarih, 2016/13682 E. 2020/2975 K. sayılı kararıyla; "Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğrafından yararlanılmadığı, tescil davalarında zorunlu olan yasal ilanların yapılmadığı, dava konusu taşınmazın imar planı içerisinde bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, yasal hasım olmasına rağmen Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile Kocasinan Belediyesinin taraf sıfatıyla davaya katılımı sağlanmadan karar verildiği" belirtilerek önceki karar bozulmuştur.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kayseri 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen temyiz incelemesine esas kararı ile; hükme esas teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen davaya konu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı, (B) harfi ile gösterilen alanın dava dışı şahıslar adına tescil edilen 473 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı ve tescil davasına konu edilmeyeceği, (C) ve (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden ise davacı yararına imar-ihya suretiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın usulden reddine, (A) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın reddine, (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlere ilişkin davanın kabulü ile (C) harfi ile gösterilen 38.413,52 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 18.000 metrekare yüz ölçümündeki bölümlerin tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

E. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların önceki zilyedinden davacılar mirasbırakanı tarafından satın alındığını, alınan bilirkişi raporları ve tanık beyanlarına göre çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tamamının tarım arazisi vasfıyla irsen intikalen davacılar tarafından kullanıldığını, nadas dönemine denk gelen süreçte alınan hava fotoğraflarında kullanım emaresine rastlanmamasının olağan olduğunu, çekişmeli tüm taşınmazlar yönünden davanın kabulünün gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davaya konu taşınmazların tamamı Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden taşlık ve kayalık vasıfta olduklarını, bu nedenle zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, davacılar yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, davacının delil olarak herhangi bir belge ve kayda dayanmadığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının soyut içerikli olduğu ve uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmadığı, ayrıca zirai bilirkişi raporunun da karar vermeye elverişli bulunmadığını belirterek hakkında davanın kabulüne hükmedilen taşınmazlar yönüyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporlarının içeriklerinin iktisap koşullarını değerlendirme hususunda yetersiz olduğunu, davacının zilyetlikle kazanım koşullarını ispat edemediğini, dava konusu taşınmaz bölümleri imar-ihyaya uygun olmadığı için kişiler adına zilyetliğe dayalı olarak edilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,

3. Değerlendirme

1.Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nin 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tescil davasıdır. Dosya kapsamında toplanan delillere göre çekişmeli taşınmaz bölümlerinden teknik bilirkişi raporunda (A), (C) ve (D) harfi ile gösterilenlerin yörede 1970 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakıldığı, (B) harfi ile gösterilen bölümün ise tapulama sonucunda dava dışı gerçek kişiler adına tapuya tescil edilen 471 parsel sayılı taşınmaza dahil olduğu anlaşılmaktadır.

2. Davacılar vekilinin, hakkında davanın reddine hükmedilen, fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleriyle gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazları incelendiğinde, (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün kadastro sonucunda dava dışı gerçek kişiler adına tapuya tescil edilen 471 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde kaldığı, tapulu taşınmazın tescil davasına konu olamayacağı, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden ise davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre bu bölümlere yönelen davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin, hakkında davanın kabulüne hükmedilen ve teknik bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğu söylenemez.

4. Temyize konu taşınmaz bölümlerinin yörede 1970 yılında yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu nitelikte yerlerin zilyetlikle kazanılabilmesi için 3402 sayılı Yasa'nın 14 üncü ve 17 nci maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Somut olayda, ziraat mühendisi bilirkişisi tarafından dosyaya sunulan raporda hakkında davanın kabulüne karar verilen (C) ve (D) bölümlerinin dava tarihi olan 2012 yılından 5-10 yıl önce kullanılmaya başlandığı, öncesinde tarım yapılmadığı, zeminde yer alan taşların toplanmaması ve zeminin yamaçlardan inen birikintilerin yatağı halini alması nedeniyle bu kanaate varıldığının rapor edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, jeodezi mühendisi bilirkişinin hava fotoğraflarının incelenmesi suretiyle sunduğu ek ve kök raporları arasında çelişki hasıl olduğu, jeodezi raporunun içeriğinin ise ziraat mühendisi bilirkişi raporunun içeriği ile çeliştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacılar yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda tereddüt oluştuğu aşikardır. Ne var ki; Mahkemece, oluşan bu tereddütleri ortadan kaldıracak biçimde araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir.

5. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve 3 kişilik fotogrametri mühendisi ile fen bilirkişisinin katılımıyla yapılacak keşifte, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaz bölümlerinin evveliyatının ne olduğu, imar-ihyalarının ne zaman tamamlandığı, ne zamandan beri kim tarafından ve ne şekilde zilyet edildikleri etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kuruluna stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski ve dava tarihine en yakın tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli ve böylelikle çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazilerin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, taşınmazın kadastro paftasındaki konumları bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazların öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyasına başlandığı, hangi tarihte tamamlandığı, üzerlerindeki zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarında somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, taşınmazların değişik yönlerinden çekilmiş renkli fotoğraflarının eklendiği ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemeleri istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; fen bilirkişisinden keşfi takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki aldırılmalı; dava konusu taşınmazın evveliyatı itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması nedeniyle bu yerlerin iktisap edilebilmesi için yoğun emek ve para sarf edilerek tarıma elverişli hale getirilmek suretiyle imar-ihyasının tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin davacı lehine aralıksız, nizasız geçmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalı; bundan sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma sonucunda hüküm kurulmuş olması nedeniyle davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin teknik bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmüştür.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacılar vekilinin teknik bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

2. Davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin teknik bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Davalı ... tarafından yatırılan peşin harcın iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere

30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.