"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1638 E., 2023/2228 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/534 E., 2022/237 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma istemi değerden reddedildi, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası ...'in 14.03.2013 tarihine, anneleri ...'in ise 19.04.2016 tarihinde öldüğünü, geride mirasçı olarak müvekkili ile davalı ...'ı bıraktıklarını, müvekkilinin babasının ölümünden sonra annesinin sağ olması nedeniyle mirasla ilgili hiçbir girişimde bulunmadığını, davalının tüm taşınmazı ele geçirmek amacıyla yıllar önce müvekkiline karşılıksız olarak verdiği parayı babalarının ölümünden sonra istemesi üzerine müvekkilinin annesiyle birlikte şeriki olduğu 70 m²'lik kısmın yarı hissesini 2016 yılı Temmuz ayında davalıya devrettiğini, ancak annesi Asiye'nin de 19.04.2016 tarihinde vefatından bir süre sonra kiralarla ve miras paylaşımıyla ilgili olarak davalıya müracaat ettiğinde davalının, babasının vefatından sadece bir hafta sonra noterden çıkardığı veraset ilamı ve tapuyu göstererek "babamız burayı yıllar evvel bana ve eşime sattı, senin hiç bir hakkın kalmadı" şeklinde azarladığını, müvekkilinin kira gelirlerine ilişkin talebini de geri çevirdiğini, davalıların muris ...'i ''Sana biz bakıyoruz, zaten ...'a parasını verdik" diyerek hem aldatıp hem de zorlayarak, dava konusu içinde iki katlı bina bulunan arsayı kendilerine satması hususunda ikna ettiklerini, bir süre sonra davalıların bu ortak binanın üzerine müvekkilin onayını almaksızın dubleks bir daire yaptıklarını, taşınmazın cadde üzerinde oldukça kıymetli bir yer olduğunu, satışın yapıldığı tarihte dava konusu gayrimenkulün piyasa rayiciyle satış bedeli arasındaki fahiş farkın da, işlemin müvekkilinin miras payını bertaraf etmeye matuf muvazaalı bir satış olduğunu açıkça gösterdiğini, davalı ...'ın eşi olan diğer davalı ...'in de muvazaalı satıştaki "alıcı rolünü ifa etmek" dışında hiç bir fonksiyonu olmayıp tüm binayı arsası ile birlikte ele geçirme planının parçası olmaktan ibaret olduğunu, muvazaalı satışın gerçekleştiği tarihte, üzerindeki iki katlı bina ile birlikte dava konusu taşınmazın piyasa rayici ile tapudaki satış miktarı incelendiğinde iddialarının doğruluğunun ispatlanacağını ileri sürerek satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle iptaline ve ecrimisile karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 26.09.2019 tarihli beyan dilekçesinde özetle; ecrimisil talebinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte fazlaya ilişkin talep ve dava hakları baki kalmak ve yapılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre ikmal edilmek üzerek aylık 200,00 TL olduğu belirtilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, ayrıca davacıya hangi tarihler arasında ve hangi aylara ilişkin olarak ne kadar ecrimisil talep ettiğinin açıklattırılması ve bu talep yönünden de harcın tamamlattırılması gerektiğini, müvekkilleri ... ve ...'in karı-koca olup ...'in ise davacının erkek kardeşi olduğunu, muris ...'in müvekkillerine yaptığı satışın muvazaalı olmadığını, davaya konu satış işlemin muris muvazaası tanımına uymadığını, müvekkilleri tarafından davacıya alınan daire sebebi ile davacının davaya konu taşınmaz hissesini müvekkiline devrettiğini ve miras hissesinden de vazgeçtiğini, murisin mal kaçırma düşüncesi ile hareket etmediğini, müvekkillerinin Almanya'da çalışmakta olduğunu, davacının evinin olmaması sebebiyle davacıya Şişli ilçesinde (Kuştepe) 1991 yılında bir daire satın aldıklarını, satın alınan evin parasının müvekkilleri tarafından ödendiğini, bu evin davacıya satın alınması karşılığında davacının da Bahçeköy'deki davaya konu taşınmaz hissesinden vazgeçtiğini, müvekkillerinin davacıya alınan evin parasını Almanya'da banka kredisi çekerek gönderdiğini, gönderilen para miktarının 25.000,00 Alman Markı olduğunu, satış işleminin sebebi muris muvazaası olmayıp davacıya alınan daire karşılığı olarak dava konusu taşınmaz hissesinin müvekkillerine bırakılmış olması olduğunu, bu hususun davacının dahi bilgisi dahilinde olduğunu, müvekkilleri tarafından davacıya ev alındıktan sonra davaya konu taşınmazda restorasyon yapıldığını, müvekkillerinin kendilerine ait olduğunu düşündükleri taşınmaz için yüksek miktarda masraflar yaparak taşınmazı oturulabilir bir bina şekline çevirdiklerini, bu hususun bile davacının kendisine daire satın alınması karşılığında hissesini müvekkillerine verdiğinin ispatı olduğunu, davaya konu 234 m² miktarlı taşınmaz üzerinde 55 m² miktarında oturuma sahip bir bina bulunduğunu, binanın balkonsuz, merdivensiz, dıştan tahta merdiven ile üst kata çıkılan, çerçeveleri ahşap, sobalı, çatısız halde bir bina iken, müvekkilleri tarafından genişletildiğini, üst katı ve çatısı ile merdiveninin yapıldığını, doğalgaz (kombi) yaptırıldığını ve iki kez dış cephesinin yenilendiğini, davacının dava dilekçesindeki "... Davalı ...'ın yıllar evvel karşılıksız olarak verdiği ve ödenmesi teklif edildiği halde kabul etmeyip, bunu ağabey olarak görev telakki edip yaptığını belirtmesine karşılık,..." şeklindeki beyanın da davacıya müvekkili tarafından ev parası gönderildiğine dair savunmalarını desteklediğini, müvekkilinin davacıya karşılıksız olarak bir para vermediğini, bir daire satın alacak kadar bir paranın karşılıksız olarak verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının almış olduğu bu daireyi daha sonra sattığını öğrendiklerini, davacının müvekkilleri tarafından yapılan tadilatlardan sonra kötü niyetli olarak taşınmaz üzerinde hak iddia etmeye başladığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, tarafların murisi sağ iken taşınmazdaki hissesinden vazgeçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dinlenen tüm tanık anlatımları ile davacıya ev alınmasından ötürü davacının dava konusu taşınmazdaki bütün hisselerinden vazgeçtiğinin ispatlanamadığı, kaldı ki davacı tarafından hissesinin davalı müteveffa kardeşi ...'e devredilmesi dikkate alındığında tarafların murisleri tarafından yapılan devrin bedel karşılığı olduğunun davalı tarafça ispat edilemediği ve devrin muvazaalı olduğu, davaya konu hisse devrinin 164/234 pay olduğu, davalı müteveffa ...'in taşınmazda dava konusu olmayan 70/234 hissesinin de bulunduğu, dava konusu devirlerde davalı müteveffa ...'e devredilen hissenin 82/234 pay, davalı ...'e devredilen hissenin 82/234 pay olduğu, davacı ile davalı müteveffa ...'in murislerinden miras hisselerinin 1/2 pay olduğu, devredilen hisseler üzerinden 1/2 oranında tapunu iptali ile davacı adına kaydedilmesi gerektiği, davalı ...'e devredilen 82/234 paydan davacının miras payı doğrultusunda 41/234 payın davacı adına kaydedilmesi gerektiği, davalı müteveffa ...'e devredilen 82/234 payda ise davacının miras payı doğrultusunda 41/234 payın davacı adına kaydedilmesi gerektiği, davalı ...'in dava sürecinde öldüğü ve dava konusu hisseler ile dava konusu olmayan hisselerin mirasçılar adına devrinin yapıldığı gerekçesiyle davalılar adına İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, Bahçeköy Mahallesi, 8 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 656/1872 payın davacı adına 550/1872 payın davalı Havva adına, 333/1872 payın davalı ... adına, 333/1872 payın davalı ... adına kayıt ve tesciline, ecrimisil talebi bakımından ise davalıların iptale konu hisseler yönünden haksız işgalci oldukları, davacı tarafça talep edilen ecrimisilin 200,00 TL olduğu dikkate alındığında taleple bağlı kalınarak 200,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince muris tarafından davalılara yapılan temlikin bedelsiz, muvazaalı ve mal kaçırmak amacıyla yapıldığı kabul edilerek yazılı olduğu şekilde iptal - tescile ve taleple bağlı kalınarak ecrimisile karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı ancak Mahkemece kurulan hükmün HMK'nın 297. maddesine uygun olduğunun söylenemeyeceği, zira davacının miras payı oranında iptal ve tescile, kalan payın ise davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi ve yine tapunun güncel kaydına göre davalıların her birinin payından ne miktarda iptal - tesciline karar verilmesi gerekirken tapu kaydının tümden iptaline karar verilmesi, yine her bir davalının taşınmazdaki payından ne kadarlık miktarının iptal - tescil edildiğinin ve üzerlerinde kalan pay oranının ayrı ayrı gösterilmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulüne, tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın kabulü ile dava konusu İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, Bahçeköy Mahallesi, 8 ada, 8 parsel sayılı taşınmazın, davalı Havva adına kayıtlı 82/234 paydan 41/234 payın iptali ile davacı adına tapuya tesciline; kalan payın davalı Havva üzerinde bırakılmasına, davalı ... mirasçısı Havva adına kayıtlı 19/117 payın artırılarak 304/1872 pay oranında kabulü ile işbu paydan 82/1872 payın iptali ile davacı adına tesciline; kalan payın davalı ... mirasçısı Havva üzerinde bırakılmasına, davalı ... mirasçısı ... adına kayıtlı 19/78 payın artırılarak 456/1872 pay oranında kabulü ile işbu paydan 123/1872 payın iptali ile davacı adına tapuya tesciline; kalan payın davalı ... mirasçısı ... üzerinde bırakılmasına, davalı ... mirasçısı ... adına kayıtlı 19/78 payın artırılarak 456/1872 pay oranında kabulü ile işbu paydan 123/1872 payın iptali ile davacı adına tapuya tesciline; kalan payın davalı ... mirasçısı ... üzerinde bırakılmasına, ecrimisil talebi yönünden davanın kabulü ile 200,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Havva ve davalı ... mirasçılarından eşit olarak alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararı ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kendisine ev alacak kadar para gönderen kardeşi ... lehine dava konusu taşınmazdaki hakkından feragat ettiğini, hatta davacının, hisselerinin bir kısmını yakın tarihte ...'e satış yoluyla temlik ettiğini, dinlenilen tüm tanık beyanlarından bu hususun sabit olduğunu, davacının ...'den aldığı para karşılığında taşınmazdaki hissesinden vazgeçtiği için önce muris ...'in 31.03.1995 tarihinde, daha sonra ise davacının 01.07.2016 tarihinde geri kalan hissesini müvekkiline satıp temlik ettiğini, davacı hissesinden vazgeçmemiş olsaydı, murisin satış işleminden sonra kendi hissesini satmayacağını, yine tanıkları ...'ın beyanından murisin hissesini devretmesinin ...'in kendilerine bakıcı tutması ve bakılması ile ilgili hizmetleri nedeniyle olduğunu, Yargıtay uygulamalarına göre kendisi ile ilgilenen çocuğuna taşınmazını satan murisin satış işleminin geçerli olduğunun kabul edildiğini, murise bakım ve gözetme görevini layıkıyla ifâ eden müvekkiline taşınmazın temlik edilmiş olmasının muvazaa hukuki sebebine vücut vermediğini, murisin hissesini devrettiğini bile bile davacının kendi uhdesindeki hisseyi kardeşine devretmesinin davacının tüm hissesinden vazgeçtiğini gösteren yazılı resmi delil niteliğinde olduğunu, müvekkillerinin dava konusu taşınmazda restorasyon yaptığını, bunu gören davalının kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını, davacının ecrimisil talebinde bulunma hakkının olmadığını, müvekkilinin taşınmazı malik sıfatıyla kullanmakta olduğunu, bu hususta müvekkiline tebliğ edilmiş intifaden men talepli bir ihtarnamede bulunmadığını, ecrimisile hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, müvekkiline ait muhdesat için davacının ecrimisil talep etmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi kurulunun ecrimisil hesabının fahiş olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali - tescil ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...'in 14.03.2013 tarihinde ölümü ile geriye çocukları davacı ... (...) ve davalı ...''ın mirasçı olarak kaldığı, dava konusu İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, Bahçeköy köyünde kain 8 ada 8 parsel sayılı 234,00 m² miktarlı "arsa" vasıflı taşınmazın tamamı muris ... adına kayıtlı iken, murisin 70/234 payını uhdesinde bırakarak 164/234 payını 66.000.000,00 TL bedelle yarı yarıya oğlu ... ve gelini ...'e (oğlu ...'ın eşi) 31.03.1995 tarih ve 1018 yevmiye numaralı resmi akitle satış suretiyle temlik ettiği, murisin uhdesinde bıraktığı 70/234 payın ölümünden sonra 01.07.2016 tarih ve 6893 yevmiye numaralı işlem ile 35/234'er pay oranı ile mirasçıları ... ve ...'a intikal ettiği, davacı ...'ın taşınmazdaki 35/234 payını 01.07.2016 tarih ve 6943 yevmiye numaralı resmi akitle davalı ...'a satış suretiyle devrettiği, böylece anılan temliklerden sonra taşınmazın 152/234 payının ..., 82/234 payının ise ... adına kayıtlı olduğu, ...'ın da 02.11.2021 tarihinde ölümü ile mirasının 8 pay kabul edilerek 2 payının eşi ..., 3'er payının ise çocukları ... ve ...e'e ait olduğunun tespitine karar verildiği, ...'ın taşınmazdaki payının mirasçıları olan eşi ... ile çocukları ... ve ...'e mirasen intikal ettiği, böylece taşınmazın 82/234 payının ..., 19/117 payının ..., (...'in taşınmazdaki toplam payı 120/234 pay) 19/78 payının ..., 19/78 payının ise ... ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, TMK’nın 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190/1 hükmü ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” düzenlemelerini içermektedir.
Somut olayda; davalı tanıklarının davalılar tarafından davacıya ev alması için para gönderildiğini, karşılığında dava konusu taşınmazın ve üzerindeki evin davalılara bırakılması konusunda anlaştıklarını, murisin dava konusu taşınmazdaki hisselerini davalılara devretmesinin, davacının bu borca karşılık dava konusu taşınmazdaki hisselerinden vazgeçmesinden kaynaklandığını belirttikleri, yine UYAP üzerinde murise ait pasif malvarlığının incelenmesinde Giresun ili, Görele ilçesi, ... köyünde bulunan; 132 ada 4 parsel (Fındık Bahçesi- 115,68 m²) sayılı taşınmazın muris adına kayıtlı iken ölümü ile mirasçıları davacı ... ve müteveffa davalı ... ...'e intikal ettiği, 16.10.2019 tarihinde ise taksim neticesinde taşınmazın davacı ... adına kaydedildiği, yine 130 ada 4 parsel sayılı (Fındık Bahçesi- 1.485,19 m²) sayılı taşınmazın muris adına kayıtlı iken ölümü ile mirasçıları davacı ... ve müteveffa davalı ... ...'e intikal ettiği, 16.10.2019 tarihinde ise taksim neticesinde davacı ... adına kaydedildiği, 114 ada 67 parsel sayılı (kargir 1 katlı ev ve fındık bahçesi- 1.505,65 m2) yüz ölçümlü taşınmazın ise muris adına kayıtlı iken ölümü ile mirasçıları davacı ... ve müteveffa davalı ... ...'e intikal ettiği, 16.10.2019 tarihinde ise taksim neticesinde müteveffa davalı ... adına kaydedildiği, dinlenen davacı tanıklarının da murisin mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut olgular ortaya koymadıkları, dinlenen davalı tanıklarının beyanları ile savunmanın desteklendiği, davalılara yapılan temliklerin mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davacının iddiasını ispat edemediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre davalıların ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
30.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.