Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1863 E. 2025/2332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, mirasçı bırakmadan ölen kişinin mülkiyetindeki taşınmazın Hazine'ye mi yoksa vakfa mı intikal edeceği konusunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın ilk tesisi ile ilgili belgelerin eksikliği, mirasçıların kimliğinin tespiti için yeterli araştırma yapılmaması ve vakıf şerhinin durumu gibi hususların tam olarak aydınlatılmadan hüküm kurulması doğru görülmeyerek, eksik inceleme ile karar verilmesi nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2551 E., 2024/493 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/29 E., 2022/333 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı İdare vekili; 1750 ada 4 ve 8 parsel, 1751 ada 6 ve 8 parsel, 1752 ada 2 parsel, 1753 ada 1 ve 17 parsel sayılı taşınmazların ... Vakfından tarla vasıflı taşınmazdan ifrazen geldiğini, malik ... karısı ...'nin mirasçı bırakmadan ölmesi nedeniyle İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/215 Esas, 761 Karar sayılı ilamıyla taşınmazların hükmen Hazine adına tescil edildiğini, Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi gereğince tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölmeleri kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyetini vakıf adına tescil edilmesi gerektiğini, vakıf taşınmazın tasarruf sahibinin gaip kişilerden olması ya da varissiz ölümü halinde taşınmaz aslının vakfına döneceğini, böylece vakıf taşınmazların Hazineye intikal yolunun kapatıldığını, vakıf şerhinin herhangi bir şekilde terkininin vakıf aidiyetine halel getirmeyeceğini, hatta taviz bedeli tahsil olunan taşınmazda dahi taşınmaz tasarruf sahibinin gaipliği halinde vakfına rücu edeceğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; taşınmazın hükmen adına tescil edildiğini, malikin Hazineden başka mirasçı bırakmadan ölümünün ispat edilmesi gerektiğini, kayyım kararının malikleri mirasçısız öldüğünün göstergesi olmayacağının, vakfın türünün belirlenmesinin önem arz ettiğini, vakıf şerhi devam etse de gayri sahih vakıf söz konusu ise taşınmazın Hazine adına tescili gerektiğini, taviz bedeline tabi olan sahih vakıflarda taviz bedelinin ödenmesi halinde mülkiyetin tasarruf sahiplerine geçeceğini sahih olmayan tahsisat kabilinden vakıf mallarının kuru mülkiyetinin devlete ait olduğunu, Arazi Kanunu’nun 2/4. maddesi gereğince gerek öşri arazi gerekse haraci arazinin sahibinin mirasçısız ölümüyle Hazineye kaldığından miri arazi hükmünü kazandığını ve miri arazinin rakabesinin Hazineye ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.03.2021 tarih 2019/755 Esas, 2021/126 Karar sayılı kararı ile sabit olmayan davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 11.01.2022 tarih 2021/1003 Esas, 2022/10 Karar sayılı kararı ile taşınmazda vakıf şerhi olduğu, daha önce aynı vakfa ilişkin sahih vakıf olduğuna ilişkin kayıtlar bulunduğu, öncelikle nispi harcın tamamlatılması konusunda usulü işlem yapılması, harcın tamamlanması halinde dava konusu taşınmazların tapu kaydı ve kadastro tespit tutanağına ilişkin tüm dayanak belgelerin getirilmesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünden dava konusu taşınmaza ilişkin belge ve bilgiler varsa celp edilmesi, bir taşınmazın sur içinde ya da kadim yerleşim yeri içinde olmamasının tek başına vakıf mülkü olmadığını göstermeyeceği ve ... Vakfının dosya içine alınan vakfiye örneği dikkate alınarak eski arazi kanunları ve vakıflar konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın aslının vakıf olduğu, Hazine adına tescile yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi şartlarının oluştuğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; vakfın gayri sahih vakıf olduğunu, vakfın mülkiyet hakkı bulunmadığını, mutasarrıfların mülkiyetine geçtiği ve ölümü ile Hazineye intikal ettiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden; 1270 parsel sayılı 7800 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın 1955 yılında yapılan kadastro çalışmalarında, 17.11.1934 tarih 59 cilt, 37 sahife, 210 sıra nolu tapu kaydı ve senetsiz 06.11.1958 tarih 250-187-32 şeklinde belirtilen belgeye dayanılarak “...iki hisse itibar edilerek bir hisse ... zevcesi ... ve kerimesi ...’nin olup diğer bir hisse kaydı aranmış ise de tapu kaydının geldisi bulunmadığından hudutlarına defterde rastlanmadığından muhtar ve bilirkişi beyanları ile senetsizden ... zevcesi ...’nin malı olduğu, ... ölmüş ise de mirasçıları tespit edilmediği, ...’nin 1933 yılında ölümü ile kocası İbrahim ve annesi ...’yi terk ettiği, İbrahim’in de 1939 yılında ölümü ile karısı ... ve evlatları ..., ... ve ...’a terk ettiği....” belirtilmek suretiyle anılan kişiler adına tespit edildiği, tespite itiraz edilmesi üzerine Bakırköy Gezici Kadastro Mahkemesi 1956/433 Esas, 1959/215 Karar sayılı kararı ile davanın reddine, tespit gibi tescile karar verildiği, 32/64 payın hükmen 25.10.1961 tarihinde ... karısı ölü ... mirasçıları adına tescil edildiği, kütük sayfasında “... Vakfı” şerhi bulunduğu, taşınmazın 05.11.1990 tarihinde hükmen ifraz ile 1750 ada 4 ve 8 parsel, 1751 ada 6 ve 8 parsel, 1752 ada 2 parsel, 1753 ada 1 ve 17 parsel sayılı taşınmazlara gittiği, tamamının ... karısı ölü ... mirasçıları adına kayıtlı iken İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.11.2014 tarih 2014/215 Esas, 761 Karar sayılı kararı gereğince Medeni Kanun'un 594 ve 501. maddeleri gereğince son mirasçı sıfatıyla taşınmazların Hazineye intikal ettiği, 28.04.2015 tarihinde hükmen intikal suretiyle Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için kayıt maliklerinin gaip olup olmadıkları, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir.

Ne var ki, Mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilmek mümkün değildir.

Şöyle ki, taşınmazın tespitine ilişkin evrakın tamamının dosya arasına alınmadığı, tescile ilişkin Kadastro Mahkemesi dosyasının UYAP üzerinden gönderildiği, sayfa kenarları tam olarak taranamadığından kısmen okunaksız olduğu, bahsi geçen dosyada ... karısı ...’nin mirasçılarının nüfus müdürlüğünden sorulduğu, gelen 14.02.1957 tarihli nüfus kaydında Bakırköy Mahmutbey köyü 1280 Kavala doğumlu olup 1343 yılında öldüğü C:1/83 hane:129 kaydında ... kızı ve ... karısı ... ile bağlantısı tam olarak tespit edilemeyen kişilere ilişkin kayıtlardan bahsedildiği, taşınmazların göçmenlere iskan suretiyle verilen yerlerden olduğu, iskan defterlerine ilişkin kayıtların da bu dosyada kısmen yer aldığı, göçmenlere verilen arazilerin hudutlarını gösterir defterin 7, 11 ve 25. sahifelerindeki kayıt örneğinde ... karısı ... ve ... zevcesi ... adına no:39 ve 41, nüfus adedi 3, harita 79’da 4 dönüm, harita 115’te 8 dönüm ve harita 311’ de 4 dönüm tarla yazıldığı, Hane tevziat defterinin 72. sahife örneğinde de no:77, cinsi:hane, no:37, terbian 15, 18/270 şeklinde hudutları belirtilen yerin şağili “Hüseyin zevcesi ... hemşiresi ...” şeklinde kayda rastlandığı, bu dosyada yer alan çaplı tasarruf vesikasında 1273 parselin de Hüseyin ağa zevcesi ... v.s adına kayıtlı olduğunun görüldüğü, kayıt malikinin mirasçı bulunup bulunmadığına ilişkin nüfus ve emniyet araştırması yapılmadığı gibi, Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/42 Esas (Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/267 Esas sayılı dosyası ile birleştirildi) sayılı dosyasında dava dışı 3. kişiler tarafından kayıt maliki ... mirasçıları oldukları iddiası ile İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.11.2014 tarih 2014/215 Esas, 2014/761 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali talepli dava açıldığı, dava konusu taşınmazların tamamının kütük sayfasında vakıf şerhi olduğu görülmekle birlikte tapu kayıtlarında sadece 1751 ada 6 ve 8 parsel sayılı taşınmazlarda vakıf şerhi bulunduğu, şerhin terkin edilip edilmediğinin araştırılarak çelişkinin giderilmediği anlaşılmaktadır.

Hâl böyle olunca, taşınmazın ilk tesisinden itibaren dayanak tüm belgelerin eksiksiz temini, ayrıca kayıt malikleri ya da mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, Bakırköy Gezici Kadastro Mahkemesinin 1956/433 Esas, 1959/215 Karar sayılı dosyasının dosya arasına alınması, yukarıda belirtilen bilgi ve belgeler ile getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanılmak suretiyle kayıt malikinin nüfus kaydının ve mirasçıları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğünden istenmesi, zabıta araştırması yapılarak ve Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/42 Esas (Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/267 Esas sayılı dosyası ile birleştirildi) dosyaları da gözetilerek 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesindeki koşulların mevcut olup olmadığının tereddütte yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

Kabule göre de; davanın kabulü halinde ... Vakfı adına tescil hükmü kurulması gerekirken tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tesciline karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.