"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/153 E., 2023/315 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tenkis istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.03.2018 tarihli ve 2016/6978 Esas, 2018/1292 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 19.09.2019 tarihli ve 2019/6 Esas, 2019/242 Karar sayılı karar ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, kararın asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairenin 07.07.2020 tarihli ve 2019/4779 Esas, 2020/3553 Karar sayılı kararıyla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 04.11.2021 tarihli ve 2020/261 Esas, 2021/314 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş; asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin temyizi üzerine, Dairenin 24.05.2022 tarihli ve 2022/555 Esas, 2022/4092 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş; asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili karar düzeltme isteğinde bulunması üzerine, Dairenin 08.12.2022 tarihli ve 2022/7351 Esas, 2022/8038 Karar sayılı kararı ile eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle onama kararının kaldırılması ile Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Dairemizin son bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 23.01.2024 tarihli ve 2023/5793 Esas, 2024/546 Karar sayılı kararı ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Dairemizin 23.01.2024 tarihli kararına karşı asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulması üzerine 1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu'nun 429 uncu maddesi gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar dava dilekçelerinde; davacıların mirasbırakanı ... ile birlikte ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.'nin ortakları olduklarını, mirasbırakan ...'un şirket adına kayıtlı 1662 parsel sayılı taşınmazın 60/66 payını şirketi temsilen davalı ...'e, 6/66 payını ise davalı ...'e satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, davalı ...'in edindiği payın 20/66'sını davalı ...e, 20/66 payı ise diğer davalı ...'a satış yolu ile devrettiğini; yine 1665 parsel sayılı taşınmazda birçok meskenin kat irtifakına ayrılan 10/92 payını davalı ...'e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, ...'in daha sonra üçer adet bağımsız bölümü davalılar Nurdane ve ...'e, bir adedini de davalı ...'a sattığını, ayrıca 1663 parsel sayılı taşınmazın 23/23 arsa payını satış göstermek sureti ile davalı ...'e temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirasbırakanları ...'nün evlilik dışı birlikteliğinden olan oğluna daha sonra devredilmek üzere ve mal kaçırmak amacı ile yapıldığını, ayrıca şirket ana sözleşmesine göre şirket adına kayıtlı taşınmazların devredilebilmesi için ortaklar genel kurulu kararı ve devir tarihinde henüz ergin olmayan şirket ortağı davacı ...'ye atanan kayyımın onayı olması gerekirken bu hususlar yerine getirilmeden yapıldığını, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 443 üncü maddesi uyarınca şirket aktifinin neredeyse tamamının devri nedeniyle ortaklar kurulundan karar alınması gerektiğini, temlik ve tescillerin yolsuz olduğunu, bedeller arasında aşırı fark olduğunu, tarafların akraba olduğunu, davalıların alım güçlerinin bulunmadığını, iki adet villa dışında tüm varlığın elden çıkarıldığını ileri sürerek 29.02.2000, 09.05.2000, 25.05.2000, 31.05.2000 ve 14.09.2000 tarihli işlemlerin yolsuz tescil ve muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespiti ile davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptaline ve şirket adına tesciline, olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle geçersizliğin tespitine ve iptali ile payları oranında davacılar adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı ... Şanlı Ünal, bedelini ödemek suretiyle dava konusu 1663 parsel sayılı taşınmazı ... İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.'den satın aldığını, mirasbırakan ... tarafından yapılan bir temlikin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/162 Esas sayılı dava dosyasında davalı ..., dava konusu taşınmazı diğer davalı ...'den bedelini ödemek sureti ile satın aldığını, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ..., usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Birleştirilen Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/162 ve 163 Esas sayılı dava dosyalarında davalı ..., dava konusu taşınmazları Şirketten satın aldığını, doğrudan mirasbırakan tarafından yapılan bir devir olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/163 Esas sayılı dava dosyasında davalı ..., dava konusu taşınmazları Şirketten satın aldığını, doğrudan mirasbırakan tarafından yapılan bir devir olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ..., dava konusu taşınmazı davacıların mirasbırakanından değil birleştirilen davanın davalısı ...'den satın aldıklarını, davalılar ... ve ...'in de dava konusu taşınmazları mirasbırakandan değil Şirketten bedelini ödemek suretiyle satın aldıklarını, dolayısıyla muvazaa iddiasının doğru olmadığını, limited şirketlerde yetkileri sınırsız olan temsilcinin taşınmazların satışı için de yetkili olduğunu, ortaklar genel kurulu kararı alınmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.05.2015 tarihli ve 2010/323 Esas, 2015/430 Karar sayılı kararıyla asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin temyizi üzerine Dairenin 01.03.2018 tarihli ve 2016/6978 Esas, 2018/1292 Karar sayılı kararıyla eksik inceleme yapıldığı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiş, Mahkemenin 19.09.2019 tarihli ve 2019/6 Esas, 2019/242 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairenin 07.07.2020 tarihli ve 2019/4779 Esas, 2020/3553 Karar sayılı kararıyla, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, Mahkemenin 04.11.2021 tarihli ve 2020/261 Esas, 2021/314 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin temyizi üzerine Dairenin 24.05.2022 tarihli ve 2022/555 Esas, 2022/4092 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin karar düzeltme isteğinde bulunması üzerine, Dairenin 08.12.2022 tarihli ve 2022/7351 Esas, 2022/8038 Karar sayılı kararı ile, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiş, Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararına karşı direnilmesine, yolsuz tescil ve muvazaa iddiaları ispatlanamadığı, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin temyizi üzerine Dairenin 23.01.2024 tarihli ve 2023/5793 Esas, 2024/546 Karar sayılı kararı ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Dairenin 23.01.2024 tarihli onama kararına karşı asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmakla Dairece yapılan incelemede;
1.Somut olayda, davacıların mirasbırakanı ...'nün, ... İşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.'nin 30.12.1998 tarihli ve 52 sayılı oy birliğiyle alınan ortaklar kurulu kararı ile 03.11.1992 tarih ve 27730 yevmiyeli numaralı şirket ana sözleşmesinin 8 inci maddesine istinaden 10 yıl süre ile münferiden tek imza ile şirketi temsile yetkili kılındığı, şirketi temsile yetkili olduğu, davacıların muris muvazaası ve tenkise yönelik iddialarının mirasbıran tarafından yapılan bir temlik ya da kazandırım olmaması, şirket varlığının devredilmiş olması nedeniyle asıl ve birleştirilen davalarda davacılar ... ve ... vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının reddine,
2. Davacılar ... ve ... vekilinin, temlikin yolsuz ve muvazaalı olduğuna yönelik diğer itirazlarının incelenmesine gelince; davacıların dava dilekçelerinde yolsuz tescil iddialarını, ortaklardan küçük olan ... için kayyım atanması ve Sulh Hukuk Mahkemesinden izin alınması gerektiği, ana sözleşmede yazılı olduğu ve şirket uygulamasında da taşınmaz satışlarının genel kurulu kararıyla yapıldığı için genel kurul kararı alınması gerektiği ve TTK'nın 443 üncü maddesi uyarınca şirket aktifinin neredeyse tamamının devri nedeniyle ortaklar kurulundan karar alınması gerektiği şeklinde temelde üç nedene dayandırdıkları görülmüştür. Şirket ana sözleşmesinde taşınmaz satışının genel kurulu kararı ile yapılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle yetkili müdürün şirket taşınmazını satması için ortaklardan ...'ye kayyım tayinin gerekmediği gibi Sulh Hukuk Mahkemesinden izin alınmasının da gerekmediği anlaşılmıştır. Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin içtihatları uyarınca şirketi temsile yetkili müdürün şirkete ait bir malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabileceğinin ilke olarak kabulü gerekirse de bu malvarlığının, şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olduğunun veya şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati önemi haiz bulunduğunun belirlenmesi halinde bu kez, anılan devir yönündeki taahhüdün geçerli olabilmesi için ortaklar kurulundan karar alınması gerekmektedir. Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2023 tarihli ve 2022/11-1004 Esas, 2023/860 Karar sayılı kararında da; "... Neticelen limited şirketin üzerinde faaliyette bulunduğu ve devredilmesi hâlinde şirketin faaliyetini sona erip fiilen tasfiye sürecine girmesine neden olacak düzeyde hayati önemi haiz bir mal varlığı değeri olan tek taşınmazının şirketin müdürü tarafından bu yönde bir ortaklar kurulu kararı olmaksızın devrine dair hukuki işlem, yukarıda sayılan emredici düzenlemeler gereğince batıldır. Bu sebeple anılan taşınmazın devri sonucunda yapılan tescil geçersiz olup taşınmazın mülkiyetinin üçüncü kişiye intikal ettiği söylenemez. Bu anlamda devralan kişinin iyiniyetli olup olmadığı hususu, devir işleminin geçersizliği ve mülkiyetin muhafazası yönünden herhangi bir önem arz etmemektedir." şeklinde vurgulandığı üzere hayati önemi haiz mal varlığı değerinin ortaklar kurulu kararı alınmaksızın devredilmesi işlemin batıl olması sonucunu doğuracağından öncelikli olarak davacıların dava dilekçelerinde ileri sürdükleri 6762 sayılı TTK'nın 443 üncü maddesi uyarınca şirket aktifinin neredeyse tamamının devri nedeniyle ortaklar kurulundan karar alınması gerektiği iddiası yönünden bilirkişi heyeti kurularak araştırma yapılması sonrasında ise 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18 inci maddesi yönünden araştırma ve değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. Ne var ki, değinilen yönlerden yeterince araştırma ve değerlendirme yapıldığı söylenemeyeceği hususu karar düzeltme başvurusu üzerine yapılan inceleme sonucunda anlaşılmıştır.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Dairenin 23.01.2024 tarihli ve 2023/5793 Esas, 2024/546 Karar sayılı kararının değinilen yön itibariyle kısmen kaldırılmasına, direnme kararının karar düzeltme ret kapsamı dışında kalan kısmı yönünden değişik gerekçeyle bozulması için incelenmek üzere HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.