"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/608 E., 2021/161 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; ... köyünde bulunan 392 parsel sayılı taşınmaza paylı malik olduklarını, söz konusu taşınmazın 18.356,46 m2'lik kısmının yol olarak tescil harici bırakıldığını, taşınmazın davacılar tarafından 1958 yılından beri davasız ve aralıksız olarak malik sıfatı ile imar-ihya edilerek tarım arazisi olarak kullanıldığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya kamunun yararlandığı veya özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olmadığını ileri sürerek davacılar adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı Köy Tüzel Kişiliği cevap vermemiştir.
3. Davaya dahil edilen ... ve ... cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.2014 tarihli ve 2012/134 E. 2014/505 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 tarihli 2015/3079 E. 2016/3645 K. sayılı kararıyla; “... tescil davalarında Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişilerinin de taraf olması zorunlu olup, mahkemece hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa'nın 1 inci maddesi uyarınca büyükşehir belediyelerinin sınırları tüm ilin mülki sınırları haline geldiği bu sınırlar içerisindeki yer alan, köy ve beldelerin tüzel kişiliklerinin kaldırıldığı nazara alınmamıştır. Bu nedenle ... ile Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığının davada taraf olması gerekir. Öte yandan Mahkemece taşınmaza ait 1954 tarihli hava fotoğrafı getirtilerek incelemesi yaptırılmış ise de 1954 tarihi davacıların taşınmaz üzerindeki zilyetlik süresinin belirlenmesi bakımından yeterli olmamış ayrıca hava fotoğrafı uzman olmayan orman bilirkişisi tarafından incelenmiştir. Bununla birlikte tescili istenen taşınmaz bölümü üzerinde davacı tarafın zilyetliğinin süresi ve sürdürülüş biçimi yönünden yapılan araştırma da hüküm vermek için yetersiz olduğu gibi yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu da birden fazla ziraatçi bilirkişi kurulundan alınan rapor değerlendirilmek suretiyle denetlenmemiştir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez... dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmak suretiyle 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir...." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabülüne, fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfiyle gösterilen 20.145,00 m2'lik kısmın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın öncesinin yol olduğunu, davacıların yolu kendi tarlalarına dahil ettiklerini, mahalli bilirkişi ...'ın da beyanında davacılara yolu kapattıkları için ihtar da bulunduklarını, köyün ortak kullanımındaki yolun zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamuya ait yerlerden olduğunu, zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olmadığını, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, ayrıca davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını, davalının yasal hasım olduğunu yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 17 inci; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... köyünde bulunan dava konusu taşınmazın 1958 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları ile yol olarak tescil harici bırakıldığı davacıların paylı olarak malik oldukları 392 parsel sayılı 29.875,00 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazın ...,...,...,... adlarına senetsizden 03.10.1957 tarihinde tespit, 25.02.1958 tarihinde kesinleşerek tescil edildiği, davacı ..., ...ve ...'nin mirasbırakanları ...’ün nüfus kaydına göre 1986 yılında öldüğü, geride davacı eşi ..., davacı çocukları ..., ... ve dava dışı çocukları ...,...,...'in kaldığı, davacı ...'nin mirasbırakan babası ...'ün 2020 yılında öldüğü, geride dava dışı eşi ..., davacı oğlu ..., dava dışı çocukları..., ... ve kendisinden sonra ölen ...'ın kaldığı, davacı ... ve ...'nin yargılama sırasında öldüğü ...'in mirasını reddetmeyen davacı ...'ın davayı sürdürdüğü, Dairemizin geri çevirme kararı ile davacı ... mirasçılarının davaya dahil edildikleri, Mahkemece zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabülüne, fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfiyle gösterilen 20.145,00 m2'lik kısmın davacılar adına tapuya tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacılar mirasbırakanlarından gelen eklemeli zilyetliğe dayanmışlar, dava konusu taşınmazın kendileri tarafından kullanıldığını iddia etmişlerdir. Mahkemece, taşınmazın davacılara mirasbırakanlarından kalıp kalmadığı, kaldı ise bunun nasıl (taksim, hibe, satış vb.) gerçekleştiği, dava dışı mirasçıların muvafakatlarının bulunup bulunmadığı, taşınmazın kim tarafından nasıl kullanıldığı hususu yöntemince araştırılmadığı gibi Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenerek Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı araştırılmamıştır.
Öte yandan; Türk Medeni Kanunu'nun 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişi rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılmadığı, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulmadığı, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekirken, yasal ilanlar yaptırılmadan hüküm kurulduğu görülmektedir.
Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın davacılara nasıl intikal ettiği açıklığa kavuşturulmalı, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tespit edilmeli, Türk Medeni Kanunu'nun 713/4 ve 5 inci fıkraları gereğince yasal ilanlar yapıldıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek halinde temyiz eden davalı Belediyeler tarafından yatırılan peşin harcın iadesine,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.