"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/249 E., 2023/644 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kiracı olarak oturduğu 6258 ada 1 parselde kayıtlı 54 numaralı bağımsız bölümü 05.06.2006 tarihinde müvekkilinin satın aldığını, satın aldığı tarihten sonra da davalının taşınmazda oturmaya devam ettiğini, davalının sadece ilk ay bedel ödediğini, ancak daha sonraki ecrimisil bedellerini ödemediğini, arkadaş oldukları için müvekkilini bugüne kadar oyaladığını, ihtarname ile ödenmeyen ecrimisil bedelleri talep edilmesine rağmen sonuç alınamayınca icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, kira alacağını alamayan müvekkilinin alacak taleplerine ilişkin olarak açtığı davaların da aralarında kira ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, haksız işgal nedeni ile davalının taşınmazdan tahliyesine ve aylık 600,00 TL olmak üzere toplam 75 aylık ecrimisil bedeli olarak 45.000,00TL'nin gecikme faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin adına kayıtlı dava konusu 6268 ada 1 parselde kayıtlı 54 numaralı bağımsız bölümü bankalardan kredi temini amacıyla önce dava dışı ... ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, ...'e kredi çıkmayınca ...'in de müvekkilinin bilgisi dahilinde taşınmazı ...'e devrettiğini, tarafların birbirlerini tanıdıklarını ve kredi temini amacıyla satış işlemlerinin yapıldığını bildiklerini, müvekkilinin kredi borcunun bir kısmını ödeyebildiğini, kalan 82.000,00 TL'lik borcu ise davalı ...'nın ödediğini, müvekkilinin talep etmesine rağmen davalı ...'nın taşınmazı iade etmediğini, aralarındaki anlaşmaya aykırı davrandığını belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, olmadığı takdirde ödediği 34.910,00 TL'nin faiziyle birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; ecrimisil alacağı yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkilinin söz konusu taşınmazda haksız olarak değil davacı ile aralarındaki anlaşmaya dayanarak oturduğunu, davacının müvekkilinden olan alacağını tahsil etmek amacıyla taraflar arasında kira sözleşmesi olduğunu belirterek hem kira bedeli hem de dairenin maliki olarak menfaat sağlamaya çalıştığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleştirilen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının muvazaa iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin tapu kaydına dayanarak ve güvenerek taşınmazı iyi niyetle iktisap ettiğini, davacının uzun yıllardan beri taşınmazı kira ya da ecrimisil vermeden kullandığını, davacı aleyhine açtıkları el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının devam ettiğini, anılan davayı sürüncemede bırakmak amacıyla davacı tarafından işbu davanın açıldığını, davacının müvekkili davalı adına kredi borcu ödediğini iddia ederek dekontlar sunduğunu, bu dekontların tetkikinden davacının davalı adına 34.911,50 TL ödeme yaptığına dair dekont olmadığını, davacının ismi geçen dekontlarda yazılı toplam miktarın 4.365,00 TL olduğunu, bu dekontların müvekkili ile ilgisi olmayan dekontlar olduğunu, bazı dekontlarda davacının ve müvekkilinin ismi geçmekle birlikte niçin ve nasıl geçtiğinin belli olmadığını bu nedenle dekontlara itiraz ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının müvekkili adına 4.365,00 TL ödediği kabul edilse bile bu ödemenin müvekkiline olan borca karşılık yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini, davacının iddiasını yazılı belge ile kanıtlaması gerektiğini, tanık dinlenmesine muvafakatları olmadığını belirterek birleştirilen davanın reddini savunmuştur. Davalı vekili 13.03.2023 tarihli ıslah dilekçesinde müvekkiline ödenmesine karar verilecek bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.06.2014 tarih ve 2013/291 Esas, 2014/195 Karar sayılı kararıyla; asıl davada davanın kısmen kabulü ile el atmanın önlenmesine ve toplam 42.471,68 TL ecrimisilin her yıl dönem sonlarından işleyen yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazla talebin reddine; birleştirilen 2013/493 Esas sayılı davada inançlı sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil talebinin ispat edilemediğinden reddine ve 4.365,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 08.03.2017 tarihli ve 2014/19701 Esas, 2017/1107 Karar sayılı kararıyla; somut olaya bakıldığında, dosyada bulunan banka dekontlarının bir kısmında davalı -davacı ...'in ödeme yaptığının kesin olduğu, bu nedenle dekontların yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiği, hal böyle olunca, Mahkemece ödemelere ve krediye ilişkin bilgilerin bankadan temin edilmesi, ödemelerin kim tarafından yapıldığının tespiti, tanık anlatımlarının değerlendirilmesi ve öncelikle inançlı işleme ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi, daha sonra asıl dava bakımından TBK'nın 97. maddesi de değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazlarının yerinde olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2019 tarih ve 2017/179 Esas, 2019/175 Karar sayılı kararıyla; birleştirilen dosyadaki davacının yapmış olduğu kredi ödemeleri ile davalının ödeme dekontları, kredi sözleşmelerinin tamamı getirtilerek uzman bankacı bilirkişiden rapor ve ek raporlar alındığı, ... hesabına kredi ödemesi açıklamasıyla yatırılan paraların 02.03.2009-17.04.2009 döneminde yedi defa da toplam 4.365,00 TL paranın ... tarafından yatırtıldığı, ayrıca yatıranın kim olduğu belirtilmeksizin 03.02.2006-03.09.2008 döneminde on bir defa da toplam 13.773,00 TL ödeme yapıldığı, yatıranın kim olduğu belirtilmeksizin 06.11.2006-20.02.2009 döneminde yirmi beş defa da toplam 23.273,33 TL para yatırtıldığı, banka dekontlarının birleştirilen davada davacı ... tarafından ibraz edilmesi sebebiyle adı geçen tarafından yatırtıldığının kabulü gerektiği, ... vekilinin bu tutardan 34.911,50 TL'lik kısmının kredi ödemesiyle ilgili olduğunu bildirdiği halde 26.11.2006 tarihindeki tazminat taleplerinin 34.911,50 TL iken 41.411,33TL'ye yükselttiklerini beyan ettiği ve dilekçesini bu miktara göre ıslah ettiği, ancak bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığından taleplerinin dikkate alınmadığı, birleştilen dosyada davalı ... vekilinin, müvekkilinin konut kredisi için yaptığı ödeme tutarının toplam 118.373,46 TL olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin yaptığı ödemeler için güncellemenin karar tarihine en yakın tarihe kadar hesaplanması gerektiğini bildirdiği, talebinde haklı olduğu gözetilerek aynı uzman bilirkişiden alınan ikinci ek raporda ...'in kredinin kapatılması amacıyla yaptığı ödeme tutarının güncellenmiş değerinin 304.564,72 TL olduğunun tespit edildiği, ... vekilinin bu bedeli mahkeme veznesine yatırmaya hazır olduklarını ve buna göre taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ettiğinden kendisine paranın yatırılması konusunda verilen süre içinde Mahkeme veznesine yatırdığı, böylelikle inançlı işleme dayalı edimin yerine getirildiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen dava yönünden ise dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile birleştirilen davada davacı adına tesciline, davacı tarafından ibraz edilen teminat mektubundaki 304.564,72 TL bedelin karar kesinleştiğinde faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı ... vekili ve katılma yoluyla asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 29.11.2021 tarihli ve 2021/2564 Esas, 2021/7342 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriği ve toplanan delillere göre birleştirilen davada inançlı işlem iddiası bakımından inceleme yapılarak tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi ve asıl davanın da reddedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik olmadığından davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine; davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, birleştirilen davada davalı ...'nın dava konusu taşınmaza ilişkin yapmış olduğu kredi ödemelerinin karar tarihine en yakın tarih itibariyle güncellenmesi amacıyla bilirkişiden rapor alındığı ve alınan raporda asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ...'nın kredi borcuna dair yaptığı ödemelerin güncellenmiş değerinin 304.564,72 TL olduğunun bildirildiği, tespit edilen bu miktarın davalı-birleştirilen davada davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesine dair karar verildiği, ne var ki bu hususun doğru olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmadığı, hal böyle olunca; dava tarihi itibariyle davacı-birleştirilen davada davalı ... tarafından yapılan kredi ödemelerinin hesaplattırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesine rağmen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, davacı lehine yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle asıl davada davalı - birleştirilen davada davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, Dairenin 27.04.2022 tarih ve 2022/1560 Esas, 2022/3587 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.09.2023 tarih ve 2022/249 Esas, 2023/644 Karar sayılı kararıyla; birleştirilen dosyadaki davacının yapmış olduğu kredi ödemeleri ile davalının ödeme dekontları, kredi sözleşmelerinin tamamı getirtilerek uzman bankacı bilirkişiden rapor ve ek raporlar alındığı, Yargıtay bozma ilamına uygun şekilde düzenlettirilen bilirkişi raporları dikkate alınarak asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... tarafından ödenen kredi toplamı olan 102.618,64 TL'nin asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı ...'den alınarak ...'ya verilmesine,
2017/179 Esas sayılı ilamıyla asıl dava yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen dava yönünden tapu iptali-tescil kararı kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle;
a. Asıl dava kesinleşmiş olup kararı temyiz etmediklerini, ayrıca birleştirilen tapu iptali ve tescil davasında davanın esası ve kabulüne ilişkin olarak kararı temyiz etmediklerini, birleştirilen tapu iptali ve tescil davasında sadece müvekkiline ödenmesine karar verilen 102.618,64 TL ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kararı temyiz ettiklerini,
b. Mahkemece inanç sözleşmesi gereğince birleştirilen davada davacının bankadan çektiği krediyi ödeyemediği, inanılan ...'in borçlu davacının kredi borcunu ödediği, dava tarihi itibariyle ödenen borç miktarının 102.618,64 TL olduğunun kabul edildiğini ve bu bedelin davacı ... tarafından davalı ...'e ödenmesine karar verildiğini, bilirkişinin davacı ...'in ödemeyip de davalı ...'in 01.06.2006 - 17.06.2009 tarihleri arasında ödemek zorunda kaldığı miktarı 102.618,64 TL olarak tespit ettiğini, Mahkemenin de bu bedele hükmettiğini, bilirkişinin bedeli, itirazlarına ve sundukları belgelere rağmen 39.208,53 TL eksik hesap ettiğini ve Mahkemenin itirazlarını nazara almadığını, bozma kararında davalı ...'in dava tarihi itibariyle ödediği miktarın belirlenmesi ve kendisine ödenmesine karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, 01.06.2006 tarihinden 17.06.2009 tarihine kadar toplam 102.618,64 TL ödendiğinin kabul edildiğini, dava tarihi olan 30.10.2013 tarihi itibariyle geriye doğru taksitler halinde 102.618,64 TL'nin dava tarihinde ulaşacağı değerin belirlenmesi ve bu bedele hükmedilmesi gerekirken dava tarihi itibariyle ödenen paranın belirlenmemiş/uyarlanmamış/güncellenmemiş olmasının uyulan bozma kararına aykırı olduğunu,
c. Mahkemenin, ıslah dilekçeleri ve faizle ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar vermediğini, sundukları ıslah dilekçesi ile 13.03.2023 tarihi itibariyle temyiz konusu birleştirilen davadaki cevaplarını ıslah ettiklerini ve bozma kararı uyarınca davalı ...'e ödenmesine karar verilecek miktarın dava tarihi olan 30.10.2013 tarihinden itibaren yasal faizle birlikte ödenmesi gerektiğini bildirdiklerini ve talep ettiklerini,
d. İnananın bankadan çektiği kredi borcunu ödemediğini, bankanın inanılana karşı icra takibi yapacağını bildirdiğini, davacının çektiği kredi borcunu ödemek zorunda kaldığını, her şeyden önce davacının öncelikli edim yükümlüsü olup borcu inanılan ...'ya ödedikten sonra tapu talep edebilir olmasına rağmen (ki, ödenen kredi dairenin gerçek değerine yakındır, dairenin bugünkü değeri asgari 5-6.000.000,00 TL'dir.) edimini yerine getirmeden TBK 97'ye aykırı olarak dairesini geri aldığını, davalı ...'e de enflasyon nedeniyle alım gücü hiç kalmamış olan 102.618,64 TL'nin ödenmesine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu,
e. Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin tamamının birleştirilen dava davalısına yükletilmesinin yanlış olduğunu, temyiz konusu karar ile Mahkemenin tüm yargılama giderlerini (20.804,81 TL harç, 1.729,45 TL yargılama gideri, 51.514,40 TL vekalet ücreti) davalıya yüklediğini, bozma kararında, her ne kadar yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasının doğru olmadığı belirtilmiş ise de bu bozma kararının tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini gerektirmeyeceğini, davalının davacı adına ödediği paraya yakın miktarda bir yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmiş olmasının adalet ve hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleştirilen dava ise, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteklerine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki; inanç sözleşmeleri tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir (Türk Borçlar Kanunu m.97). Anılan sözleşmelerde taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini, devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
TBK’nın 97. maddesinde; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Dosya içeriğinden; Dairenin 29.11.2021 tarihli bozma kararında, birleştirilen davada inançlı işlem iddiası yönünden inceleme yapılarak tapu iptali ve tescil talebi yönünden kabul kararı verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı ancak davalı ...'nın dava konusu taşınmaza ilişkin yapmış olduğu kredi ödemelerinin karar tarihine en yakın tarih itibariyle güncellenmesi amacıyla bilirkişiden rapor alındığı ve alınan raporda asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ...'nın kredi borcuna dair yaptığı ödemelerin güncellenmiş değerinin 304.564,72 TL olduğunun bildirildiği, tespit edilen bu miktarın davalı-birleştirilen davada davacı tarafından Mahkeme veznesine depo edilmesine dair karar verildiği, bu kararının doğru olduğunu söyleyebilme olanağının bulunmadığı, dava tarihi itibariyle davacı-birleştirilen davada davalı ... tarafından yapılan kredi ödemelerinin hesaplattırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Yargıtay bozma ilamına uygun şekilde alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ... tarafından ödenen kredi toplamı olan 102.618,64 TL'nin asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı ...'den alınarak ...'ya verilmesine, 2017/179 Esas sayılı ilamıyla asıl dava yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen dava yönünden tapu iptali-tescil kararı kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, bozma kararından sonra yapılan ıslaha da HMK'nın 177. maddesi uyarınca değer verilemeyeceği anlaşılmakla; birleştirilen davada davalı ... vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Somut olayda, Dairenin bozma kararında, birleştirilen davada inançlı işlem iddiasının ispatlandığı kabul edilerek tapu iptali ve tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı belirtilmiş olmakla birlikte Mahkemece verilen karar açıkça onanmamıştır. Yukarıda da açıkça belirtildiği üzere inançlı işlem sözleşmeleri her iki tarafa borç yükleyen ve aynı anda ifayı gerektiren sözleşmelerden olup tapu iptali ve tescil hükmü ile depo edilen miktarın davalıya ödenmesi kararının birlikte verilmesi gerekir. Hal böyle olunca Mahkemece tapu iptali ve tescil yönünden hüküm tekrarı yapılmadan iptal - tescil kararının doğru bulunması nedeniyle kesinleştiği gerekçesiyle sadece depo edilen miktarın davalıya ödenmesi yönünde hüküm kurularak infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi HMK 297/2. maddesine aykırılık oluşturduğundan isabetsiz olmuştur.
Öte yandan karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince birleştirilen davada davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken neye göre belirlendiği anlaşılamayan bir değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Birleştirilen davada davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ve re'sen yapılan inceleme ile, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.