"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2727 E., 2022/2814 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/494 E., 2020/294 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 01.03.2013 tarihinde vefat eden muris ...'in torunu olan davalı ile ölünceye kadar bakma sözlesmesi yaptığını ve İzmir ili, Bornova ilçesi, ... Mahallesi, 5793 parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesini davalıya bıraktığını, yapılan tasarrufun muvazaa ile sakat olduğunu zira asıl amacın ölünceye kadar bakma değil diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu, murisin aynı evde birlikte yasadığı oğlu ...'nin yönlendirmesiyle ondan olan torunu lehine tasarrufta bulunduğunu, murisin çalıştığını, sürekli gelir getirdiğini, çocuğuna ve torununa ihtiyacı olmadığını, murisin bakım ve ihtiyaçlarının davacılar tarafından karşılandığını belirterek muris ile davalı arasında yapılan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptaline, bu sözleşmeye dayalı olarak davalı adına tescil edilen dava konusu taşınmazın 1/3 hissesine karşılık gelen 41,67 m2'lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın bu payının terekeye dahil edilmesine, talep kabul görmez ise saklı paylar oranında tenkisine karar verilmesini talep etmistir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan temlik işleminin mal kaçırmak amacıyla yapıldığını iddia eden davacının bunu ispatlaması gerektigini, mirasbırakanın sözleşmeyi yaptığında 88 yaşında olduğunu, 92 yaşında vefat ettigini, davalıya temlik edilen taşınmaz hissesinin murisin ölümünde sahip olduğu mal varlığınının mirasçılara kalan kısmına oranı hesaplandığında mal kaçırma amacının olmadığının aşikar oluğunu, murisin vefat ettigi tarihe kadar davalı ve ailesiyle birlikte yaşadığını, tüm gereksinimlerinin ve bakımının onlar tarafından karşılandığını, keza murisin 2011 yılında kalçasının kırılmasından sonra yatalak hale geldiğini ve bu süreçte de bakımının davalı tarafından yerine getirildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, 28.12.2007 tarihli ve 2016/119 Esas, 2017/552 Karar sayılı kararıyla; muris ile davalı arasında 2009 yılında ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapıldığı, murisin davalı ve onun ailesiyle birlikte yaşadığı ve bakımlarının bunlar tarafından yapıldığı, bu itibarla ölünceye kadar bakma akdinin amacının mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, bunun aksine küçük yaşlarından beri muris ile birlikte yaşayan ve muris ile aralarında özel bir ilişki olan davalının yaşlılık dönemlerinde murisin tüm ihtiyaçlarını ve bakımını ailesiyle birlikte gerçekleştirmesi nedeniyle yapılmış bir sözleşme olduğu ve gerçek iradeyi yansıttığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF VE SONRASINDAKİ SÜREÇ
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, dosya kapsamından murisin ölümünden bir yıl önce kötüleştiğinin ve bakıma muhtaç hale geldiğinin, ameliyatlarının kızının sosyal güvencesi üzerinden karşılandığının, sözleşme yapıldığı tarihte murisin bakıma ihtiyacının olmadığının ispatlandığını, murisin amacının bakımdan ziyade diğer mirasçıları mirastan yoksun bırakmak olduğunu ve yapılan işlemin açıkça muvazaalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2008 tarihli ve 2018/1334 Esas, 2018/1393 Karar sayılı kararıyla; muris ...'in terekesinin iştirak halinde olduğu, davanın da terekeye döndürme talepli açıldığı, buna karşılık eldeki davada murisin mirasçılarından ... Keskin ile daha önce vefat eden çocukları ... ve ...'nin tüm mirasçılarının yer almadığı, bu halde davanın tereke adına açıldığı kabul edildiğinden tüm ortakların birlikte dava açması ya da açılan davaya taraf olmayanların muvafakatının sağlanması gerektiği, bunun sağlanamaması halinde ise TMK'nın 640. maddesi gereğince murisin terekesine temsilci atanmak üzere davacıya süre verilmesi gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı sonrasında yapılan yargılamada, muris ...'in terekesine temsilci olarak Uğun Hunla'nın atanmasına karar verilmiş, tereke temsilcisinin katılımıyla yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla 28.12.2007 tarihli ve 2016/119 Esas, 2017/552 Karar sayılı kararında benzer gerekçelerle davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararıyla; davanın tereke temsilcisi atandıktan sonra temsilci huzurunda görülüp sonuçlandırıldığı, tereke temsilcisi atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisinin ortadan kalktığı belirtilerek davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; davada terekeye temsilci tayini sonucunda davacıların davayı takip yetkisinin bulunmadığı sonucuna varılmasının hukuka aykırı oluğunu ileri sürmüştür. Davacılar vekili, buna ek olarak, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, murisin ölümünden bir yıl önce kötüleştiğinin ve bakıma muhtaç hale geldiğinin dosya kapsamı itibariyle sabit olduğunu, murisin ölünceye kadar bakım sözleşmesi akdetmekteki amacının bakımdan ziyade diğer mirasçıları mirastan yoksun bırakmak olduğunu ve yapılan işlemin açıkça muvazaalı olduğunu beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteğine ilişkindir
2. İlgili Hukuk
01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İBK, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.