"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda duruşma istemi değerden reddedildi, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası...’in maliki olduğu Gaziantep ili, ... ilçesinde bulunan 755 ada 318 parsel sayılı taşınmazı ile Şanlıurfa ili, ... ilçesinde bulunan 656, 657, 506, 568, 571, 572, 611 parsel sayılı taşınmazlarını tek oğlu olan dava dışı ... yararına, diğer mirasçılarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalı ...’a satış suretiyle devrettiğini, ...’ın oğlu ...’in çocuklarının kirvesi olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacının olmadığını, kaldı ki davalının da alım gücünün bulunmadığını, temliklere rağmen taşınmazların muris ve oğlu ...’in zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; yetkili mahkemenin ... Mahkemeleri olduğunu, birikimleriyle ve çocuklarının katkılarıyla, tapu kaydına güvenerek dava konusu taşınmazları satın aldığını, üç tane oğlunun yurt dışında çalıştıklarını, kendisinin de hayvan ticareti ve besicilik yaptığını, kirvelik nedeniyle devir yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, Gaziantep’te bulunan dava konusu taşınmazı satın aldıktan sonra kiraya vermek suretiyle tasarruf ettiğini, buna ilişkin kira sözleşmeleri bulunduğunu, ...’de bulunan dava konusu taşınmazlara ise emek ve masraf sarfettiğini, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fark bulunmadığını belirtmiş, aşamada ise dava konusu taşınmazların satışı konusunda mirasbırakan ile 2011 yılında anlaştıklarını, satış bedellerini peyderpey ödediğini, hatta bir seferinde mirasbırakana 200.000,00 TL ödediğini, mirasbırakanın ölümünden sonra oğlu ...’e de 110.000,00 TL ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Fer’i müdahil ..., okul müdürü olduğunu, dava konusu taşınmazlarda tasarrufu bulunmadığını, mirasbırakanın mal kaçırma kastı olmadığını, mirasbırakanın gerçek iradesinin taşınmazları satmak olduğunu, mirasbırakanın daha önce kendisine 1997, 2002 ve 2008 yıllarında vekaletname verdiğini, mal kaçırma amacı olsa idi o zaman işlem yapılması gerektiğini, mirasbırakanın son yıllarda tarlalarını işleyemediğini ve ilgilenmediğini, kendisi de memur olduğu için taşınmazların satışına rıza gösterdiğini, son iki yıldır davalıya kiraya verdiği tarlaları yine davalıya sattığını, 2011 yılında davalı tarafından 75.000,00 TL kapora ödendiğini, mirasbırakanın etrafına ve yakınlarına para yardımında bulunduğunu, torunlarının eğitim masraflarını karşıladığını, davacıya da yardımda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.Dahili davalı mirasçılar ... ve ...; davaya katılma talepleri bulunmadığını, davaya konu satışların muvazaalı olmayıp gerçek bir satış olduğunu, davacının iddialarının asılsız olduğunu, mirasçıların bu satıştan haberi olduğunu, mirasbırakanın satıştan elde ettiği gelirle davacıya Adana’da iki katlı ev yaptırdığını, torunlarının eğitim masraflarını karşıladığını, kendilerinin yurt dışında yaşayabilmeleri için birçok masraf yaptığını belirterek davaya muvafakatlarının ve katılma taleplerinin olmadığını beyan etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; mirasbırakanın ölümünden yaklaşık 40 gün önce dava konusu taşınmazları 01.02.2012 ve 09.02.2012 tarihlerinde davalıya satış yoluyla temlik ettiği, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı, bedeller arasında fahiş fark olduğu, davalının 2011-2013 yıllarında yeşilkart kullandığı, dava konusu taşınmazların satışı esnasında davalının işçi olduğunun bizzat davalı tanığı ...’ın beyanlarıyla da sabit olduğu, davalının mirasbırakanın işçisi olduğunun anlaşıldığı, dava konusu taşınmazların bedelsiz şekilde davalıya devredildiği, fer’i müdahilin ise mirasbırakanın tek erkek evladı olup yörenin örf ve adetlerine göre erkek çocuklara mal bırakma isteğinin baskın olduğu, mirasbırakanın malvarlığının büyük bir kısmını fer’i müdahil oğluna verilmek üzere davalıya devrettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla fer’i müdahil ve dahili davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dahili davalılar ve fer’i müdahilin katılma yoluyla istinaflarının usul ve yasaya uygun bir istinaf talebi olmadığı, davacı tanıklarının beyanlarına göre çekişmeli taşınmazların aslında murisin tek erkek evladı olan fer’i müdahil ...’in tasarrufunda olduğu, yörede kız çocuklarına mal verilmemesi şeklinde örf ve adet bulunduğu hususu da birlikte değerlendirildiğinde davalının taşınmazları gerçek bir satış işlemiyle edinmediği, temliklerin kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davanın miras payı oranında açıldığı, bu nedenle diğer mirasçıların davaya onay vermesine veya muvafakatlarının alınmasına gerek olmadığı gibi, diğer mirasçıların davaya dahil edilmelerinin de onlara taraf sıfatı yüklemeyeceği, haklarında usulünce açılmış bir dava bulunmayan ancak Mahkemece davalı sıfatıyla davaya dahil edilen mirasçılar ..., ... ve ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken bu mirasçıların karar başlığında dahili davalı olarak gösterilmesinin ve haklarında harç ve yargılama giderlerinden sorumlu olacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, ayrıca iptal - tescile karar verilirken davacının miras payı oranının açıkça belirtilmediği gibi hükme esas alınan mirasçılık belgesine atıf da yapılmadığı, bu şekli ile hükmün infazı kabiliyetinin bulunmadığı, dava değerinin fazla hesaplandığı, bu nedenle de davalı aleyhine fazla harç ve vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle dahili davalılar ve fer’i müdahil vekilinin katılma yoluyla istinaf taleplerinin reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, dahili davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça iddianın ispat edilemediğini, temliklerin gerçek satış olduğunu, davacı tanıklarının tümünün davacının yakın akrabası olup beyanlarının taraflı olduğunu ve bu nedenle itibar edilemeyeceğini, muris tarafından davalıya yapılan satış işleminin aslında fiilen murisin ölümünden yaklaşık 2 yıl önce yapıldığını, satış bedelinin davalı tarafından kısım kısım ödenmeye başlandığını, ancak resmi devir işleminin son satış bedelinin de ödenmesinden sonra yapıldığını, davalının dava konusu taşınmazları uzun yıllar kiralayıp kullandığını, bu durumun yapılan araştırma üzerine düzenlenen tutanak ile sabit olduğunu, yörede satış bedelinin elden ödenmesinin adet olduğunu, son iki yıldır taşınmazların davalının fiili kullanımında olduğunu, davalının taşınmazları satın alabilecek maddi güce sahip olduğunu, 2004 yılından itibaren hayvancılık yaptığı, büyük miktarda arazi işlediği, iki adet minibüsünün olup ... ilçesine öğrenci taşıma işi de yaptığını, ayrıca yurt dışında çocuklarının bulunduğunu, davalının yeşil karta sahip olmasının ekonomik gücü olmadığı anlamına gelmeyeceğini, davalının murislerinden intikal etmemiş bir çok taşınmazı bulunduğunu, murisin de temlik dışı bir çok taşınmazının bulunduğunu, diğer mirasçıların da davalıya yapılan satışların gerçek satış olup muvazaalı işlem olmadığını beyan ettiklerini, ayrıca fer’i müdahil ile davalı arasında el ve işbirliği yapıldığı iddiasının da ispat edilemediğini, murisin davacıdan mal kaçırma kastının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1937 doğumlu mirasbırakan...’in 14.03.2012 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile fer’i müdahil oğlu ... ve 2011 yılında ölen kızı ...’dan olma torunları dahili davalılar ...ve ...’in kaldıkları, davalı ...’ın mirasçı sıfatının bulunmadığı, mirasbırakanın Gaziantep ili, ... ilçesinde bulunan 755 ada 318 parsel sayılı taşınmazdaki 160/4435 payını 01.02.2012 tarihinde, Şanlıurfa ili, ... ilçesinde bulunan 568 ve 572 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2’şer payları ile 506 , 571, 611, 656 ve 657 parsel sayılı taşınmazlarını 09.02.2012 tarihinde satış suretiyle davalı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 19.675,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’tan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.