Logo

1. Hukuk Dairesi2024/2793 E. 2024/4452 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazın köy boşluğu vasfında olup olmadığı ve köy tüzel kişiliğinin dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın niteliğinin tespiti için gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadan, taşınmazın köy boşluğu olup olmadığı ve davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarında eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1847 E., 2024/459 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret-Direnme

İLK DERECE MAHKEMESİ : Araç Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/132 E., 2021/65 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairemizin 21.09.2023 tarihli, 2021/9505 Esas, 2023/4696 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilerek davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... Tüzel Kişiliği vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 191 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazın köy boşluğu vasfında olduğunu, tespit öncesinde ve sonrasında köy halkı tarafından gelip geçilen yol olarak da kullanıldığını, köy boşluklarının mülkiyeti Hazineye ait olup davanın Hazineye de ihbar edilmesi gerektiğini, kaldı ki davalının taşınmazda zilyetliğinin de bulunmadığını, zilyetlikle iktisap koşullarının davalı lehine oluşmadığını ileri sürerek taşınmazın köy boşluğu olarak bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın yıllardır ailesi ve kendisi tarafından zilyet edildiğini, ayrıca 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Kendisine davada ihbar olunan Hazine tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.04.2021 tarihli, 2020/132 Esas, 2021/65 Karar sayılı kararıyla; davanın kadastro öncesi nedene dayalı olarak açıldığı ve dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz köy boşluğu vasfında olup zilyetlikle iktisap edilebilen bu yerde davalı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, dava Hazineye ihbar edildiği halde Hazinenin katılımının bulunmadığını, mahallinde keşif yapılarak delillerinin toplanmadığını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli, 2021/755 Esas, 2021/1099 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından, dava konusu taşınmazın tüm köylünün kullandığı köy boşluğu vasfında olduğu iddiası ile dava açılmış olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süre dolmuşsa da, 5841 sayılı Kanun’un 2 nci maddesiyle 3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresinin Anayasa Mahkemesi'nin 12.05.2011 tarih ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edildiği, dolayısıyla artık kamu malı iddiasıyla açılan davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı, bu nedenle davacının açtığı davada hak düşürücü

sürenin uygulanması mümkün değil ise de 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18 inci maddesi hükmü karşısında köy boşluklarının mülkiyetinin Hazineye ait olacağı hususunda kuşku bulunmadığı, her ne kadar anılan Kanun’un 16/A maddesinde de «boşluklar» sözcüğüne yer verilmiş ise de, bu hükümdeki boşluklar sözcüğü ile vurgulanmak istenenin genel olarak hizmet malları olduğu, Hazineye ait köy boşlukları ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A maddesinde sayılan boşlukların aidiyet, kullanım, mahiyet ve nitelik bakımından birbirlerinden farklı olduğu, kural olarak mülkiyeti Hazineye ait olan taşınmazın hizmet malı olmaması nedeniyle zilyetlikle iktisabı olanaklı bulunduğundan, bu tür bir yer için Köy Tüzel Kişiliğinin değil, ancak Hazinenin dava açmasının mümkün olduğu, başka bir ifadeyle Hazineye ait olan ve zilyetlikle kazanılma olanağı bulunan köy boşluğu ile ilgili Köy Tüzel Kişiliğinin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, hal böyle olunca Mahkemece davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b/2 nci maddesi gereğince kaldırılmasına, davacının davasının HMK'nın 114/1-d maddesi gereğince aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Dairemizin 21.09.2023 tarihli, 2021/9505 Esas, 2023/4696 Karar sayılı kararıyla; somut olayda, dava konusu yerin köy boşluğu vasfında olduğunun iddia edildiği, hukuki niteliği itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı, bu nedenle mülkiyeti Devlete ait olan yerlere ilişkin davayı Hazine açabileceği gibi bu taşınmazların sınırları içinde bulunduğu ve yararlanma hakkı olan köy tüzel kişiliklerinin de açabileceği, hal böyle olunca Mahkemece işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.03.2024 tarihli, 2023/1847 Esas, 2024/459 Karar sayılı kararıyla; somut olayda, davacı vekilinin gerek dava dilekçesinde, gerek aşamalardaki beyanlarında ve gerekse istinaf ve temyiz dilekçelerinde dava konusu taşınmazın köy boşluğu vasfında olduğunu, köy boşluklarının zilyetlikle kazanılması mümkün ise de davalı tarafın dava konusu taşınmazda nizasız ve fasılasız 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmazın Hazineye ait olan köy boşluklarından olduğunu ileri sürmüş olup, yargılamanın hiçbir aşamasında taşınmazın tüm köy halkı tarafından ortak kullanılan ve 3402 sayılı Kanun’un 16/A maddesinde sayılan hizmet malı niteliğindeki boşluklardan olduğunu ileri sürmediği, bu durumda dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun’un 18 inci maddesinde düzenlenen taşınmazlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmadığı, açıklanan nedenlerle Hazineye ait olan ve zilyetlikle kazanılma olanağı bulunan köy boşluğu ile ilgili taşınmaz için davacı Köy Tüzel Kişiliğinin aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeni ile Dairece istinaf incelemesi sonunda verilen kararın doğru olduğu gerekçesiyle, bozma kararına uyulmamasına, 6100 sayılı HMK'nun 373/3 üncü maddesi uyarınca Dairenin 16.09.2021 tarihli, 2021/755 Esas, 2021/1099 Karar sayılı kararında direnilmesine, davacının davasının HMK'nın 114/1-d maddesi gereğince aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 16/A ve 18 nci maddeleri

b) Bkz. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 11.01.2017 tarihli, 2015/17764 Esas, 2017/148 Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.03.2019 tarihli, 2016/5597 Esas, 2019/1395 Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.10.2015 tarihli, 2014/20100 Esas, 2015/11907 Karar

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda Kastamonu İli, Araç İlçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 191 ada 7 parsel sayılı 1.072,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir.

2. Davacı ... Tüzel Kişiliği, dava konusu taşınmazın köy boşluğu olduğunu, komşular ve köy halkının bu yeri gelip geçerek yol olarak da kullandığını, kaldı ki zilyetlikle iktisap koşullarının davalı taraf lehine oluşmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı ise taşınmazın kendisi ve ailesi tarafından zilyet edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Bilindiği üzere, Türk hukuk mevzuatında köy boşlukları ile ilgili bir düzenleme yoktur. Bu kavram uygulamada geliştirilmiştir. Kural olarak, hiç kimse tarafından kullanılmayan yerler 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18 inci maddesi hükmü gereğince Hazineye aittir. Fakat mülkiyeti Hazineye ait boşluklar eğer 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/A maddesindeki hizmet alanları arasında değilse, koşulların varlığı halinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinilebilir. Anılan maddede "Boşluklar" sözcüğüne yer verilmiş ise de bu hükümdeki boşluklar sözcüğü ile anlatılmak istenen genel olarak hizmet mallarıdır. Hizmet malı olmayan boşluklar ile ilgili dava ancak Hazine tarafından açılabilir. Hizmet malı olan boşluklarla ilgili olarak da köy tüzel kişiliğinin dava açma hakkı vardır. Söz konusu yerlerin hukuki durumları farklı olduğu halde Mahkemece komşu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri varsa dayanağı kayıtlarla birlikte getirtilip dava konusu taşınmazın niteliğinin ne olduğunun belirlenmesi için araştırma ve inceleme yapılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu 191 ada 7 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan 191 ada 4, 5, 6, 8, 9, 10, 90 ve kuzeyindeki yoldan sonra gelen 196 ada 1, 3, 4 ve 13 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri varsa dayanak kayıtlar (tapu kaydı, vergi kaydı gibi) ile birlikte getirtilip dosya arasına alınmalı, tespit tarihi olan 2007 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş streoskopik hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişi huzuruyla keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın öncesinin ne olduğu, kime ait olduğu, kim tarafından, ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, taşınmazın köy boşluğu niteliğinde olup olmadığı, köy boşluğu ise köy halkı tarafından ne şekilde kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmeli; teknik bilirkişiden keşfi izlemeye elverişli, krokili rapor aldırılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde dava konusu taşınmazın niteliği, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazın köy boşluğu niteliğinde olup olmadığını açıklayan, değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye, dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, taşınmaz imar-ihya faaliyetine konu olmuşsa ihyanın bitirildiği tarihi belirtir şekilde rapor alınmalı; böylece taşınmazın köy boşluğu niteliğinde olup olmadığı, köy boşluğu ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/A maddesi kapsamında hizmet mallarından mı yoksa aynı Kanunun 18 nci maddesi kapsamında kalan yerlerden mi olduğu belirlenmeli, bundan sonra davacının aktif dava ehliyetinin olup olmadığı üzerinde durulmalı ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Dairemizce, hükmün az yukarıda açıklanan şekilde araştırma ve inceleme yapılması gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmesi gerekirken eksik gerekçe ile bozulduğu ancak henüz taşınmazın niteliği belirlenmeden doğrudan davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen direnme kararının da yerinde olmadığı anlaşıldığından, hükmün ilaveli gerekçe ile bozulmak üzere Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,

27.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.