"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/599 E., 2023/901 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Şırnak ili, Merkez ilçesi, Yeşilyurt Mahallesinde bulunan ve aynı yer 405 ada 29, 30 ve 406 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara komşu olan yaklaşık 3.600 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın 1997 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davacılar adına tescil edilmediğini, dava konusu taşınmaza komşu konumdaki 405 ada 29 ve 30 parsel sayılı taşınmazlar ile 406 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına tescil edilmesine karşın dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılmasının hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın çok uzun zamandır davacıların zilyetliğinde bulunduğunu ve zilyetliğin aralıksız ve nizasız şekilde sürdüğünü belirterek davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın dava konusu taşınmaza dava tarihine kadar herhangi bir ilgi göstermediğini, bu kapsamda davacının o yeri terk ettiği kanısı oluştuğunu, söz konusu taşınmazın niteliği gereği özel mülkiyete konu olmayan yerlerden olduğunu, taşınmazın imar ve ihya edilmesinin mümkün olmadığını, öte yandan 405 ada 29 nolu parselin Mahkemenin 2005/143 Esas ve 2007/49 Karar sayılı ilamıyla 14.04.2007 tarihinde Hazine adına tesil edildiğini, davacılar lehine kazanım koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.05.2014 tarih ve 2012/292 Esas, 2014/205 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın dosya kapsamında mevcut ve fen bilirkişisi tarafından hazırlanan krokide (A) harfiyle gösterilen ve tescil harici alanda kalan 3.255,32 m2 yüz ölçümündeki kısmı açısından davacılar lehine kazanım koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine, aynı krokide (B) harfiyle gösterilen 351,56 m2 yüz ölçümündeki kısmın ise 406 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı ve adı geçen taşınmaz malikinin davalı olarak gösterilmediği gerekçesiyle bu kısım yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma Kararı
Mahkemenin 06.05.2014 tarih ve 2012/292 Esas, 2014/205 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.09.2015 tarih ve 2015/11970 Esas 2015/10650 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamında mevcut fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen alanın 406 ada 1 parsel içinde kaldığı ve taşınmazın tapu kayıt malikinin davalı olarak gösterilmediği anlaşılmakla bu bölüme yönelik olarak yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına; aynı raporda (A) harfli ile gösterilen alan yönünden ise Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu ifade edilerek tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları dosya kapsamına kazandırıldıktan sonra mahallinde 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı ve harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılması, yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi, tanık ve yerel bilirkişi ifadelerinin de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarının özellikle irdelenmesi ve Türk Medeni Kanunu'nun 713/4. maddesi uyarınca yasal ilanlar yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek (A) harfiyle gösterilen kısım yönünden Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.07.2018 tarih ve 2015/740 Esas 2018/638 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tespit harici bırakılmadan önce 20 yıldan fazla süredir davacılar ve murisleri tarafından kullanıldığı, sadece 5-6 yıllık bir süreç zarfında terör olayları nedeniyle bölgenin güvenli olmaması sebebiyle dava konusu taşınmazın davacılar tarafından kullanılamadığı, davacılar lehine imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek dosya kapsamında mevcut 20.01.2014 tarihli rapor ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 3.255,32 m2 yüz ölçümündeki kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
Mahkemenin 10.07.2018 tarih ve 2015/740 Esas, 2018/638 Karar sayılı kararına karşı davalılar Hazine ve ... vekillerinin temyiz talebinde bulunması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 31.05.2021 tarih ve 2019/110 Esas 2021/4442 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunun sonuç bölümünde taşınmazın tescile karar verilen bölümü yönünden davacılar yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığı kanaati bildirilmesine ve rapor ekinde yer alan ve taraflarca itiraza uğramayan fotoğraflardan keşif tarihi itibariyle çekişmeli taşınmaz bölümünün yer yer taşlık ve büyük kayalarla kaplı olup ayrıca taşınmaz üzerinde yabani otların yer aldığının ve ham toprak görünümünde olduğunun gözlemlenmesine karşın jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından 1973 ve 1984 yıllarına ait hava fotoğraflarının incelenmesi neticesi hazırlanan raporda taşınmaz üzerinde imar-ihyanın olduğunun belirtildiği, bu haliyle ziraatçi bilirkişi kurulu raporu ile jeodezi bilirkişi raporu çeliştiği halde, bu çelişkinin giderilmesi amacıyla var olduğu iddia edilen zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, kesintiye uğrayıp uğramadığı, öncesi itibariyle taşınmazlar üzerinde imar ve ihyaya dönük, iktisaba elverişli ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunup bulunmadığı hususunda yeniden rapor alınması gerektiğinin düşünülmemesinin ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı tarafından düzenlenen ve içerik itibariyle rapor ekinde yer alan hava fotoğrafları ile çelişen bilirkişi raporuna itibar edilmesinin hatalı olduğu belirtilerek Mahkemece mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat fakültelerinden temin edilecek toprak alanında ihtisaslı 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması gereğine değinilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmazın kadastro tespiti sırasında tapulama harici olarak bırakılmış olduğu, toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik özellikleri, aynı veya komşu köyden olup dava konusu taşınmazı iyi bilen, yaşı itibariyle beyanı esas alınabilecek mahalli bilirkişilerin ve tanıkların yeminli beyanlarında dava konusu taşınmazın uzun zamandan beri davacı tarafından emek sarfıyla imar-ihyasının tamamlanarak tarım yapıldığını belirtmeleri, bilirkişi heyet raporlarına göre söz konusu taşınmazda 1970 yılında imar ve ihyanın tamamlanarak tarımsal-zirai faaliyete başlandığı ve 1991 yılındaki hava fotoğraflarına göre devam ettirildiği, bu kapsamda 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddeleri kapsamında imar ve ihyanın tamamlandığı belirtilerek zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu ve bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen taşınmazın ekili ve dikili olmadığını, imar planı kapsamında bulunan taşınmazın imar-ihya yoluyla edinilmesinin mümkün olmadığını, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın imar-ihya edildiğine dair bir emare bulunmaması nazara alındığında yalnızca hava fotoğraflarına göre karar verilmesinin doğru olmadığını, bozma ilamına aykırı şekilde yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek kararın davacı aleyhine bozulmasını ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken davalı üzerinde bırakılmasının isabetsiz olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Şırnak ili Merkez ilçesi Yeşilyurt Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmazın kadastro sırasında tespit harici bırakıldığı, eldeki davanın ise irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
2.Mahkemece, dava konusu taşınmazda davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
3.Bilindiği üzere; 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde; orman yahut kamu orta malı sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilir. Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra iktisaba elverişli ve ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.
4.Somut olayda; Mahkemece 17.01.2014 tarihinde icra edilen keşifte yapılan gözlemde dava konusu taşınmazda herhangi bir şey ekili olmadığı, üzerinde yakılmamış anız kalıntılarının bulunduğu, taşınmaz üzerinde yer yer taş parçalarının bulunduğu tespit edilmiş olup keşif sonucu alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın mevcut haliyle tarıma elverişlilik durumunun ortadan kalktığı ancak ıslah edilmesi halinde tarım yapılabileceği ifade edilmiş; Mahkemece 07.07.2017 tarihinde icra edilen keşifte yapılan gözlemde dava konusu taşınmaz üzerinde keşif tarihi itibariyle herhangi bir şeyin ekili olmadığı, üzerinde irili ufaklı kaya parçalarının ve taşların bulunduğu, arazinin eğimli olduğu, taşınmazda tarım yapıldığına ilişkin herhangi bir emarenin bulunmadığı ve taşınmaz üzerinde kurumuş otların bulunduğu tespit edilmiş; ziraat bilirkişi heyeti raporunda ise taşınmaz üzerinde büyük kaya parçalarının bulunduğu ve taşınmazın uzun yıllardır tarımsal faaliyette kullanılmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece 12.12.2022 tarihinde icra edilen üçüncü keşifte yapılan gözlemde dava konusu taşınmazın boş taşlık arazi olup eğimli bir konumda olduğu tespit edilmiş, ziraat bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda ise taşınmazın bir bölümünün taşlık-kayalık ve hafriyatla kaplı olduğu, mevcut haliyle dava konusu taşınmazın tarıma elverişli olmadığı ancak ıslah edilmesi halinde tarıma açılabileceği ifade edilmiştir. Dava dosyası içerisinde bulunan ve dava konusu taşınmaza ilişkin olup taraflarca itiraza uğramayan fotoğraflardan da dava konusu taşınmazın yer yer taşlık ve büyük kayalarla kaplı olduğu, taşınmaz üzerinde yabani otların yer aldığı ve ham toprak vasfında olduğu görülmektedir.
5. Bu açık olgular karşısında, hükme dayanak yapılan yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile dava konusu taşınmazın imar ve ihyasının 1970 yılında tamamlandığını belirten bilirkişi raporlarının somut tespitlere ve bilimsel verilere dayanmadığı, dolayısıyla dava konusu taşınmazda davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, taşınmazın imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, imar-ihyanın tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmediği, kanunda aranan imar ve ihya ile ekonomik amaca uygun zilyetlik şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır.
6. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacılar lehine zilyetlik koşullarının oluştuğundan bahisle davanın kabulüne dair hüküm tesis edilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ... Başkanlığına iadesine,
Dosyanın Şırnak 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.