"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/651 E., 2022/2661 K.
HÜKÜM/KARAR : Usulden Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hakkari 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/294 E., 2019/335 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Hakkari ili Merkez ilçesi ... köyünde bulunan 143 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davacının zilyet olduğunu, taşınmazın mera vasfında olmadığını ileri sürüp eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kaydının iptali davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın mera olduğuna dair herhangi bir delilin bulunmadığını, 1990 yılında kadastro paftasının zemine hatalı uygulanması nedeniyle batı sınırının doğu sınırı olarak göründüğünü, hak sahibi olan mülk sahiplerinin köylerinin sınırlarının doğru yazıldığına itibar etmelerinden dolayı itirazda bulunmadıklarını, 2011 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu hatanın düzeltildiğini, ancak tek parsel olarak mera vasfıyla tespit ve tescil edilmesinin doğru olmadığını, taşınmaz üzerinde farklı kişilere ait ayrı taşınmazların bulunduğunu, kadastral çalışma alanının belirlenmesine ilişkin askı ilanlarının ve komşu köyler ile müşterek tutulan tutanakların dosyaya alınmadığını, sürenin köy sınırının düzeltildiği tarih itibarı ile başlaması gerektiğini ileri sürerek hükmün kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... köyü 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilk kadastro tespitinde ... köyü 113 ada 15 parsel sayısında mera vasfıyla tespit edildiği, 08.01.1990 ilâ 07.02.1990 tarihleri arasında ilan edilerek itirazsız kesinleştiği, ... köyü çalışma alanının 1988 yılında belirlendiği, belirlenen çalışma alanına ... Köyü Tüzel Kişiliğince itiraz edildiği, Kadastro Müdürlüğünce 05.08.1988 tarihli ve 1988/4 sayılı karar ile ... Kadastro Birliği tarafından çevrilen sınırın aynen kabulüne, sınır hattı üzerindeki gayrimenkullerin ... Köyü hudutları içinde kalmasına karar verildiği, Kadastro Müdürlüğü kararının ... Köyü Tüzel Kişiliğine 24.08.1988 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde itiraz olunmadığından çalışma alanı sınırının kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın ... köyü çalışma alanında kaldığı, çalışma alanı kesinleşen dava konusu taşınmaza ilişkin düzenlenen kadastro tutanağı, askı cetveli ve pafta örneğinin 3402 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine göre müdüriyette ve ayrıca taşınmazın çalışma yeri olan ... Köyü Muhtarının çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde 4 üncü maddenin aksine komşu köyde ilan yapılacağının düzenlenmediği, sadece çalışma yerinde ilan edileceği düzenlendiğine göre 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin de ilan edilen tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı, çalışma alanı içinde kalan taşınmaza ilişkin düzenlenen askı cetvelinin ... köyünde ilan edilmemesi halinin hak düşürücü sürenin davacılar yönünden uygulanmamasına gerekçe oluşturmayacağı, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi ile yapılan sınır değişikliği sonucunda mülki taksimata göre bağlı bulunduğu ... köyü tapu kütüklerine aktarılma işleminin davacıya yeni bir hak düşürücü süre tanınmasına imkan vermediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11 inci, 14 üncü, 16 ncı, 17 inci, 18 inci ve 41 inci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 713 üncü maddeleri,
Yargıtay HGK 21.12.2022 tarihli 2019/(16)1-714 Esas 2022/1816 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
Hakkari ili, Merkez ilçesi, ... köyünde 1990 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu 113 ada 15 parsel saylı taşınmaz 4.966.966.00 m2 yüz ölçümlü olarak kadimden beri ... köyü halkı tarafından mera olarak kullanıldığı belirtilerek mera olarak sınırlandırılmıştır. Daha sonra 12.06.2015 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesine göre talep üzerine tersimat ve sınırlandırma hatası yapıldığı kabul edilerek terkin edilip ... köyü sınırlarında kaldığı kabul edilmiş ve 143 ada 1 parsel numarası verilip aynı yüz ölçümü ile mera olarak sınırlandırılmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.