Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3221 E. 2024/4816 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi yapılan hibe nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin hibe ile birlikte taşınmazın zilyetliğini de davacıya devrettiğine dair tanık beyanları ve davalının taşınmazı davacıların izniyle kullandığına dair deliller değerlendirilerek direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/561 E., 2022/810 K.

SAYISI : 2017/67 E., 2018/31 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma kararına karşı Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnilmiştir.

Direnme kararı davalılardan ... vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda Dairemizce, temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş, Hukuk Genel Kurulunca direnme uygun bulunduğundan, diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

Dairemizce, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalıların murisi ...'a ait olan dava konusu taşınmazın 20.04.2005 tarihinde düzenlenen senetle ... tarafından müvekkillerine altın bedeli karşılığı devredildiğini, buna rağmen 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu taşınmazın muris ... adına tespit ve tescil edildiğini, bu nedenle müvekkillerinin haklarının zarar gördüğünü ileri sürerek dava konusu 132 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına müştereken tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ..., ... ve ... müşterek cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın ölümüne kadar murisleri, ölümünden sonra da tüm mirasçıları tarafından birlikte zilyet edildiğini, bu duruma itiraz etmeyen davacıların aile içi tartışma sonrası eldeki davayı açtıklarını, 2005 tarihli muhtar senedindeki murise ait imzanın sahte olduğunu, öte yandan hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın ölümüne kadar murisleri, ölümünden sonra da tüm mirasçıları tarafından birlikte zilyet edildiğini, bu duruma itiraz etmeyen davacıların aile içi tartışma sonrası eldeki davayı açtıklarını, 2005 tarihli muhtar senedindeki murise ait imzanın sahte olduğunu, öte yandan hak düşürücü sürenin de geçtiğini, davacıların kötüniyetli olarak eldeki davayı açtıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2018 tarihli ve 2017/67 Esas, 2018/31 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafın dosyaya sunduğu senedin içeriğinde geçen hibe terimi, altın bedeli ifadesi ve davacı tanığı ...'ın beyanlarından, senedin altın bedeli olarak davacılardan ... ile davalılardan ...'ın evlenme tarihleri ile aynı gün tanzim edilmiş bağış senedi niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden önce ve bağış tarihinde tapuya kayıtlı olmadığından menkul hükmünde olduğu, bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 762 ve 763. maddeleri gereği mülkiyetin devri için yazılı veya resmî sözleşmeye gerek olmaksızın zilyetliğin devri koşulunun gerçekleşmesi gerektiği, ancak tüm dosya kapsamı ve mahallinde gerçekleştirilen keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre dava konusu taşınmazda davacıların fiili zilyetliklerinin ispat edilemediği, muris ...'un kadastronun yapıldığı 27.07.2007 tarihinden sonra 20.06.2008 tarihinde vefat etmesi, kadastro tutanağının muris adına işlem gördüğü de dikkate alındığında kadastro tarihinde murisin zilyetliğinin devam ettiği, ayrıca tanzim edilen senedin bağış senedi niteliğinde olduğu, herhangi bir ivaz karşılığı yapılan bir işlem bulunmadığı, sebepsiz zenginleşmeye neden olacak nitelikte bir işlem söz konusu olmadığından taşınmazın değeri kadar tazminat talebinin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 19.06.2019 tarihli ve 2018/1131 Esas, 2019/555 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davalıların murisi ...'a ait iken sağlığında 2005 yılında düzenlenen senet ile altın bedeli olarak davacılara hibe ettiği, davalılar tarafından senetteki imzaya itiraz edilmiş ise de senette gerek tanık olarak gerekse muhtar olarak yer alan kişilerin senedin huzurlarında düzenlendiğini, murisin gerçek iradesini yansıttığını beyan ettikleri, senet içeriğinde murisin taşınmazın zilyetliğini devrettiğini, taşınmaz üzerinde senet tarihinden itibaren hiç bir hak ve yetkisinin bulunmadığını belirtmiş olduğu, dinlenen senet tanıklarının davacılardan ...'in babasının şehir dışında çalışması sebebiyle amcası davalı ... tarafından korunup gözetildiği gerekçesiyle vefa borcunu ödemek, ayrıca ...'nın ekonomik sıkıntı yaşıyor olması sebepleriyle kullanımına izin verdiklerini bildirdikleri, bu durumda ...'nın zilyetliğinin davacılara izafeten sürdürüldüğünün belirlendiği, buna göre taşınmazın davacılara 2005 yılında düzenlenen senetle hibe edildiği, zilyetliğin de devredilmiş olduğunun kabulü gerektiği, tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin devralan tarafından bizzat sürdürülebilmesi mümkün olduğu gibi kira vb. şekilde üçüncü kişiler eliyle de olabileceği, ayrıca davalı ...'ın dosyaya sunduğu dilekçesinde davacıların iddiasının doğru olduğunu açıklamış olması karşısında Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, dava konusu 132 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına ½ pay oranında tesciline karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Dairemizin 24.01.2022 tarihli ve 2021/3675 Esas, 2022/556 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamından taşınmazın öncesinin muris ...’a ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, ihtilafın, murisin davacılara yaptığı bağış ile zilyetliğin davacılara geçip geçmediği noktasında toplandığı, bağış tek taraflı bir işlem olup geçerli olması için zilyetliğin devrinin de zorunlu olduğu, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin, zilyetliğin devri ile intikal edeceği, dosya kapsamında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların dava konusu taşınmazın davacılara teslim edildiği hususunda bilgilerinin olmadığı, dinlenen yerel bilirkişilerden sadece ...’nin hatırladığı kadarıyla davacı ...'in davalı ...'ya maddi durumları kötü olması nedeniyle kullanması için bırakmış olabileceğine dair beyanının olduğu, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde dayandığı davalı ...’ın kabul beyanının ise taşınmazda tapu kayıt maliki ... mirasçısı olan davalıların iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olması karşısında hukuki sonuç doğurmayacağı, hal böyle olunca davacıların zilyetliği devraldığı ve tespit tarihine kadar taşınmaz üzerinde nizasız ve aralıksız kazanıma yeter sürede zilyet olduklarının ispatlanamadığı belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesince delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsizliğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.09.2022 tarihli ve 2022/561 Esas, 2022/810 Karar sayılı kararıyla; önceki gerekçeye ilaveten davalı ...'ın beyanlarının davayı kabul olarak sonuç doğurması mümkün değil ise de devir olgusunun doğrulanması bakımından bu açıklamalara itibar edilmesi gerektiği, toplanan deliller ve keşif sırasında yapılan açıklamalar ışığında zilyetliğin devrinin davacılar lehine gerçekleştiği, tapusuz taşınmazlarda hibe ve zilyetliğin devri ile mülkiyetin devralan kişiye geçtiğinin kabulü gerektiği, hibeden dönüldüğü ve zilyetliğin terk edildiği hususunda herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi taşınmazın davacılar ve davacıların kiraya verdiği kişi tarafından tasarruf edildiği, ...'nın taşınmazı davacıların izin ve rızasıyla kullandığı, zilyetliğin tereke adına sürdürülmediği, davacıların bağış ve devir olgusunu kanıtladığı, hibe ve devre ilişkin hibe senedi içeriğinin beyanlarla doğrulandığı, 4721 sayılı Kanun’un 763. maddesine uygun devir ve teslimin gerçekleştiği gerekçesiyle Dairenin 19.06.2019 tarihli ve 2018/1131 Esas, 2019/555 Karar sayılı kararında direnilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, dava konusu 132 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına ½ pay oranında tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın zilyetliğinin hiç bir zaman davacılara teslim edilmediğini, taşınmazın ölümüne kadar bizzat murisin tasarrufunda, ölümünden sonra da bizzat müvekkili ... tarafından kullanılıp kiraya verildiğini, davalı ...'un zilyetliğinin davacılara izafeten sürdürdüğüne dair hiç bir delilin dosyada mevcut olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Hukuk Genel Kuruluna Gönderme Kararı

Dairemizin 12.09.2023 tarihli ve 2023/1293 Esas, 2023/4259 Karar sayılı kararıyla; direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından incelenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulunun 29.05.2024 tarihli ve 2023/1-871 Esas, 2024/286 Karar sayılı kararıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesinin direnme kararlarının temyizini kapsamadığı, dosya kapsamı ve toplanan delillerden, muris ...'un 20.04.2005 tarihinde oğlu ... ile davacı ...'ın yeniden evlenmeleri üzerine dava konusu taşınmazı 20.04.2005 tarihli senet içeriğinden de anlaşılacağı üzere altın bedeli olarak gelini-davacı ... ile torunu-davacı ...'e eşit oranda bağışladığı ve zilyetliğini devrettiği, murisin çekişmeli yerde hiç bir hakkının kalmadığını açıkça beyan ettiği, zilyetliği devralan davacıların aile arasındaki beşeri bir ilişkiden kaynaklı olarak dava konusu taşınmazı geçici olarak bedelsiz kullanması için davalı ...'ya verdikleri, dinlenen tanık beyanları uyarınca davalı ...'nın da bu yeri gerek kendi ekerek gerekse kiraya vererek kullandığı, ancak davalı ...'nın dava konusu taşınmazı davacılara te'ban kullandığı, bir başka ifadeyle davalı ...'nın kullanımının ''malik sıfatı ile'' değil davacıların zilyetliğini kabul ederek davacıların bilgisi ve izni dahilinde gerçekleştiği, kullanımı sırasında davalı ...'nın sahiplenme amacı taşımadığı, davacıların zilyetliğinin üstün ve korunmaya değer olduğu, sonucu itibarıyla davacıların 2005 yılında düzenlenen senet ile dava konusu taşınmazı devralarak kadastro tespit tarihine kadar taşınmaz üzerinde çekişmesiz ve aralıksız kazanıma yeter sürede eklemeli zilyetliklerini ispat ettiklerinin anlaşıldığı, hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek, davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705, 713 ve 763. maddeleri; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının Hukuk Genel Kurulunca uygun bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılardan ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılardan ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 3.327,06 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'tan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.