"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/146 E., 2023/49 K.
Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesince birleştirilerek görülen ve bozmaya uyularak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından, ek karar ise davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucu Erzurum ili Aşkale ilçesi Kükürtlü Mahallesi 128 ada 75 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmaz içerisinde kalması gereken bir kısmın ise 128 ada 77 parsel sayılı Aşkale Çimento Sanayi Türk Anonim Şirketi adına kayıtlı parsel içerisinde kaldığını ileri sürerek davalı Şirket adına tapu kaydının iptali ile davacıların adına tescilini talep etmiş; birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucu Erzurum ili Aşkale ilçesi Kükürtlü Mahallesi 101 ada 5 parsel sayılı (ifrazen 101 ada 91 ve 123 parsel) taşınmazın davacılar adına tescil edildiğini, bu taşınmazın kadastro çalışmalarında eksik ölçüldüğünü, çevresi dava dışı kişiler adına kayıtlı taşınmazlarla çevrili kısmın davacılar tarafından kullanıldığını ileri sürerek taşınmazın yüz ölçümünün düzeltilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı ... Çimento Sanayi Türk Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmünde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmaz sınırlarında herhangi bir hata bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen davada dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davada taraf sıfatları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.03.2014 tarihli ve 2011/245 Esas, 2014/35 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporları ve mahallinde dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla asıl ve birleştirilen davanın kabulüne, çekişmeli 128 ada 77 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 25.10.2013 hakim havale tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.480,96 metrekarelik bölümünün davacılara ait 128 ada 75 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle payları oranında davacılar adına tesciline, davacıların elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne; tescil harici yerde kalan ve aynı fen bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleri ile gösterilen 12.485,00 metrekarelik bölüm, (F) harfi ile gösterilen 300,00 metrekarelik bölüm ve 101 ada 20 parsel sayılı taşınmazda kalan ve (E) harfiyle gösterilen 5.482 metrekarelik bölümün davacılara ait 101 ada 5 (ifrazen 101 ada 89 ve 91) parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, asıl davada davalı ... Çimento Sanayi T.A.Ş. vekili ve birleştirilen davada davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince; asıl dava yönünden davalı ... Çimento Sanayi Türk A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ancak davacı tarafın, elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olarak harcı yatırılmak suretiyle yöntemince açtığı bir davası bulunmadığı halde bu yöndeki talebin kabulüne ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden elatmanın önlenmesine yönelik bölüm yönünden hükmün bozulmasına; birleştirilen dava yönünden, Aşkale Belediye Başkanlığı ve ...'nın davaya dahil edilmesi, yasal ilanların yapılması, belgesiz araştırması ve hava fotoğrafı incelemesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davacılar vekilinin karar düzeltme talebi Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1.Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada davalı ... Çimento Şirketi aleyhine el atmanın önlenmesi talebi yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına; birleştirilen davada, davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığı gerekçesiyle 21.10.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 1.2485 m2 yüz ölçümlü tescil harici bırakılan kısım yönünden davanın reddine, aynı raporda (F) harfiyle gösterilen kısmın davacılara ait taşınmaz içerisinde kaldığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2015/9887 Esas, 2016/3918 Karar sayılı kararında bozma konusu yapılmayan hususlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2. Davacılar vekilinin fen bilirkişi raporunda 101 ada 20 parsel içerisinde kaldığı belirtilen ve (E) harfiyle gösterilen taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verildiği ve dahili davalıların temyiz etmemesi üzerine bu kısım yönünden dosyanın kesinleştirilmesine karar verildiğini, bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304. maddesi uyarınca dahili davalıların gerekçeli karardan çıkartılması yönündeki talebi Mahkemenin 07.06.2023 tarihli ek kararıyla tashih ile taraf sıfatının kaldırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 20 numaralı parsel maliklerinin ilk kararı temyiz etmemesi nedeniyle onlar yönünden davanın kesinleşmesine rağmen Mahkemenin parsel maliklerini davalı kısmından çıkarmadığını, elatmanın önlenmesi davası yönünden Mahkeme talep etmeden harcı yatırmalarının mümkün olmadığını ayrıca 22/a çalışmaları sonucu 128 ada 75 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün düzeltildiğini, davalı ... Çimento Sanayi T.A.Ş. lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu; fen bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen kısmın davacılara ait olduğunun anlaşıldığını, bu tescil harici kısmın imar-ihya gerektiren yerlerden olmadığını, çayır olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, (E) harfiyle gösterilen kısım yönünden kararın kesinleştirilmesi gerektiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davacılar vekili, Mahkemenin 07.06.2023 tarihli ek kararına karşı sunmuş olduğu temyiz dilekçesinde özetle; 101 ada 20 parsel sayılı taşınmazın maliki olan dahili davalılar yönünden kesinleşme şerhi bulunduğunu, davada taraf sıfatları kalmadığını ileri sürerek Mahkemenin 07.06.2023 tarihli ek kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın vekille takip edilmesine rağmen Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1.Asıl davada davacılar; kendilerine ait 128 ada 75 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmalarında eksik tescil edildiğinden bahisle eksik kısmın içerisinde kalmış olduğu taşınmazın kayıt malikine karşı tapu iptali ve tescil davası açmış; birleştirilen davada ise kadastro çalışmaları sonucunda tescil harici bırakılan taşınmazın kendilerine ait olduğu iddiasıyla yasal hasımlara yöneltilmiş tescil davası açmıştır.
2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 166. maddesinin birinci fıkrasında "aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir" düzenlemesine, aynı maddenin dördüncü fıkrasında "davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır." hükmüyle hangi hallerde davalar arasında bağlantı olduğuna yer verilmiştir.
3. Kanunda bahsi geçen davaların aynı sebepten doğmuş olmasından kasıt, her iki davanın da aynı maddî vakıalara dayanılarak açılmış bulunması olup maddî vakıalar aynı kalmak kaydıyla, dayanılan hukukî sebeplerin aynı ya da birbirinden farklı olmasının herhangi bir önemi yoktur. Kanunda sözü edilen benzer sebep kavramıyla kastedilen ise her iki davanın temelini oluşturan maddî vakıaların birbirleriyle benzerlik göstermesidir. Kanunda bağlantı unsurunun gerçekleştiği kabul edilen diğer bir hâl ise davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek olmasıdır. Bu unsur ise tarafların her iki davada ileri sürmüş oldukları talep sonuçları esas alınarak belirlenir. Dava sebepleri aynı veya benzer olmasa dahi her iki davada ileri sürülen talep sonuçları birbiriyle uyumlu olarak karar verilmesini gerektiriyor ise bağlantı var sayılır (TANRIVER Süha, Medeni Usul Hukuku Cilt 1, Tümüyle Gözden Geçirilmiş, Yenilenmiş ve Genişletilmiş 4. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2021, sayfa 799-800 ).
4. Bununla birlikte hâkim, HMK'nın 167. maddesi uyarınca, aralarında bağlantı bulunduğu iddiası ile birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda yargılamanın daha iyi bir şekilde yürümesini sağlamak için davanın her safhasında istek üzerine veya kendiliğinden davaların ayrılmasına karar verebilir. Ayrıca HMK'nın 30. maddesinde hâkimin yargılamanın düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlamakla yükümlü olduğu kabul edilmiştir (Hukuk Genel Kurulu'nun 14.03.2019 tarihli ve 2015/21-3511 Esas, 2019/308 Karar sayılı kararı ).
5. Mahkemesinde birleştirilerek görülen eldeki davada, asıl ve birleştirilerek görülen davalarda ortak olan tek hususun davacılar olduğu, asıl davada kadastro çalışmalarından önceki hukuki nedene dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açılmışken, birleştirilen davada kadastro çalışmalarında tescil harici bırakılan taşınmazla ilgili yani kadastrodan sonrasına ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazla ilgili tescil davası açıldığı, taşınmazların ve davalıların birbirinden farklı olduğu, davacıların zilyetliklerine bakılması gereken dönemlerin de farklılık arz ettiği anlaşılmıştır.
6. Hal böyle olunca; eldeki davada, her iki davaya konu istemlerin yasal dayanaklarının ve buna bağlı olarak yapılacak inceleme ve araştırma yöntemlerinin farklı olması, ... ilişkinin kanıtlanmasında izlenecek yöntemde farklılık bulunması, her iki davada verilecek kararların birbiriyle bağlantılı olmaması ve yargılamanın daha iyi ve sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için birleştirilen davaların ayrılarak görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
7. Davalar ayrıldıktan sonra, davacılar tarafından davalı ... Çimento Sanayi Anonim Şirketi'ne açılan davada, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.04.2016 tarihli ve 2015/9887 Esas, 2016/918 Karar sayılı bozma kararındaki hususlara ve davacılar vekilinin davalı ... Çimento Sanayi Anonim Şirketi lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının da isabetli olduğuna dikkat edilerek yeniden karar verilmelidir.
8. Davacıların yasal hasımlara yöneltmiş olduğu tapusuz taşınmazın tescili davası yönünden yapılan temyiz incelemesinde, davacılar vekili 09.01.2012 tarihli dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın sınır komşularının doğusunda 101 ada 3 parsel, batısında 101 ada 6 parsel, kuzeyinde 101 ada 20 ve 21 parsel, güneyinde 101 ada 4 parsel olduğunu ileri sürerek Hazine ve köy tüzel kişiliğine karşı tapusuz taşınmazın tescili davası açmıştır.
9. HMK'da davaya dahil edilme (dahili davalı – dahili davacı) diye bir müessese bulunmayıp ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceği genel usul kuralıdır. Bir başka anlatımla zorunlu dava arkadaşlığı hariç bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesi olanaksızdır. Davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamaz.
10. Davacıların açmış olduğu tescil davasında, dava dilekçesinde tarif edilen kısmın tescil harici bırakılan taşınmaza ilişkin olduğu açık olduğu halde, keşif sırasında taleplerini genişletmeleri sonucu 101 ada 20 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan kısmı da talep etmeleriyle bu taşınmazın kayıt maliklerinin davaya dahil edilmesi ve davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi 17.02.2022 tarihli kesinleşme şerhi de hatalıdır.
11. Eldeki davada, 21.10.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen taşınmaz parçasında davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi doğru olmakla birlikte yasal hasımlar dışında eklenen dahili davalılar ( 101 ada 20 parsel sayılı taşınmaz malikleri) çıkarılarak dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz sınırları içerisinde, diğer bir ifadeyle 21.10.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen kısım yönünden karar verilmesi gerekirken komşu taşınmaz maliklerinin davaya dahil edilerek karar verilmesi isabetsizdir.
12. Kabule göre de, davacıların davası reddedildiğine göre kendini vekille temsil ettiren ve hükmü temyiz eden davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin, davalı ... Çimento Sanayi TAŞ. lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
Birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden birleştirilen davada davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Peşin yatırılan harcın temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacılara iadesine,
Dosyanın Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
04.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.