"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/555 E., 2024/786 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Boyabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/92 E., 2024/92 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve sınırları dava dilekçesinde belirtilen 3 parça tapusuz taşınmazın 20 yıldan fazla süredir eklemeli zilyetlikle davacı tarafından kullanıldığını, kadastro tespitinden sonra taşınmazın yeniden büyük masrafla imar ve ihya edildiğini ileri sürerek sınırları belirtilen taşınmazların davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; görev, yetki, zamanaşımı ve husumet itirazlarında bulunmuş, taşınmazın mera olabileceğini, zilyetlikle iktisap koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığının araştırılması ve hava fotoğraflarının uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini, çekişmeli taşınmazların Hazine adına tescilini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların 1955 yılında yapılan kadastro çalışmalarında ırmak yatağı olarak tapulama harici bırakıldığı, dinlenen yerel bilirkişi beyanlarına göre taşınmazların ilk defa davacı tarafından kullanılmaya başlandığı, jeolog raporuna göre ekime uygun yapıda olduğu ve komşu taşınmazlarla aynı toprak yapısına sahip olduğu, hava fotoğraflarına göre 1990 yılından evvel imar ve ihyasının tamamlandığı ve davacının norm kısıtlamasını aşmadığı, dava dilekçesinde ikinci sırada belirtilen taşınmazın Hazine adına kayıtlı 104 ada 6 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve davacı vekili tarafından bu taşınmazla ilgili davadan vazgeçildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 11.08.2023 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.849,73 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 1.749,71 m2 yüz ölçümündeki taşınmazların davacı adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; verilen kararın dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı, davacının taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispatlaması gerektiği, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 1967 tarihli hava fotoğrafında ırmak yatağında kaldığı, jeolog bilirkişi raporunda çekişmeli bölümlerin taşkın sahası kapsamı içinde kaldığının belirlendiği, davacı lehine 3402 sayılı Kanun'un 14. ve TMK'nın 713. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin “çok ... yağar ise taşınmazı su basar ancak tarıma mani olmaz” şeklinde beyanda bulunduklarını, iddialarının dinlenen beyanlarla ve alınan raporlarla kanıtlandığını, taşınmazın tarla olarak ekonomik amaca uygun kullanıldığının sabit olduğunu, arazinin konumu, niteliği, toprak yapısı ve eğiminin diğer bitişik arazilerle uyum içerisinde olduğunu, taşınmazların sel sularına maruz kalmasının ise ancak aşırı yağmurlarda ve bir iki günlük geçici bir durum olduğunu ve her sene ekim yapılabildiğini, taşınmazların çevresinde tapulu araziler bulunup bunların da Gökırmak kenarında olduğunu, 200 metrelik taşkın saha durumunun bu saha içerisinde herhangi bir yapı yapılmaması için alınmış bir karar olup Gökırmak çevresinde bulunan köylerin tüm arazilerinin bu 200 metrelik saha içerisinde kaldığını ancak bu taşınmazların kadastro çalışmaları ile tapulu hale geldiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ırmak yatağı olarak tespit harici bırakıldığı, davanın 2023 yılında davacının müstakil zilyetliğine dayanılarak açıldığı, keşif üzerine düzenlenen jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların 1967 yılında ırmak yatağında kaldığının, jeolog mühendisi bilirkişi raporunda ise taşkın sahası kapsamı içerisinde kaldığının ve taşkın zamanlarında ırmakla etkileşim içinde olduğunun gözlemlendiğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ırmak yatağı olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan iki parça taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Dava, İlk Derece Mahkemesinde kabul edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazinenin istinaf talebi kabul edilerek jeolog bilirkişinin raporuna göre dava konusu bölümlerin taşkın sahası kapsamında kaldığı, davacı lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14. ve Medeni Kanun’un 713. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle yeniden hüküm kurularak (A) ve (B) bölümleri yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; (B) bölümü yönünden verilen kararın eksik inceleme ile verildiği kanaatindeyiz.
Şöyle ki; yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişisi raporuna ekli çaplı krokide (B) harfi ile gösterilen taşınmaz ile Gökırmak arasında sedde bulunduğu, ayrıca taşınmazın ırmak yönü dışında etrafında özel mülkiyete konu haline geldiği, parsel numarası aldığı, Gökırmak’a aynı uzaklıkta ve aynı konumda yan yana birçok taşınmaz bulunduğu ve hatta doğusundaki taşınmazın, raporu düzenleyen bilirkişi tarafından “... İnan Taşınmazı” olarak adlandırıldığı görüldüğünden, (B) bölümüne komşu, Gökırmak’ın kenarında doğu batı istikametinde yan yana bulunan 13, 166, 165, 19, 20, 21, 171, 32 ve 43 parsel sayılı taşınmazların tescil sebepleri ve varsa tescile esas dava dosyaları ya da tescil evrakı ile özellikle dosyalarındaki jeoloji raporlarının getirilip incelenmesi, DSİ’den taşkın önleyici tedbir alınıp alınmadığının sorulması, dosya kapsamının toplanacak bu delillerle birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirdi.
Hal böyle olunca, yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olmadığı, yukarıda değinilen şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının toplumdaki adalet duygusunu zedeleyebileceği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun Bölge Adliye Mahkemesinin (B) bölümü yönünden verdiği ret kararının onanması yönündeki görüşüne katılmıyoruz.