Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3800 E. 2024/5017 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, ablasına devrettiği taşınmazın güvene dayalı olarak devredildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddettiği davayı, davacının eski hale getirme talebi üzerine yeniden ele alıp esas hakkında hüküm kurmasının usule aykırı olması gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/319 E., 2014/388 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; dava dışı şahıslara borcu olduğundan ve icra takibi yapıldığından dolayı ablası olan ...'e annesinin de ısrarı üzerine İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, ... Mahallesi 56/1 Sokak, No:33/3 ... Apartmanı 1855 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 4 numaralı bağımsız bölümünü devrettiğini, ablasının eşinin ekonomik sıkıntılarının olduğunu ve bu nedenle de taşınmazın davacıya geri verilmemesi hususunda baskı yaptığını, yine davacının ablası ...'in eşinin şirketine olan hissedarlığı nedeni ile 02.05.2008 tarihinde SGK tarafından dava konusu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, ablasının haczi öğrendiği zaman kalp krizi geçirerek vefat ettiğini, ablasının sağlığında da ölümünden sonra da taşınmazın vergilerinin kendisi tarafından ödendiğini, davalıların şirketlerinin borçlarından dolayı mal varlıklarının satıldığını ve bunların arasında bulunan ve davacıya ait olan taşınmazın da satışa çıkarıldığını belirterek muris muvazaası nedeni ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının kızı olan ... üzerine tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; dava konusunun, taşınmazın aynına ilişkin taraf muvazaasına dayalı olduğunu, muris muvazaasının koşullarının oluşmadığını, davanın sağlararası muvazaaya dayalı olarak açıldığını, Yargıtay' ın sayısız içtihatında belirtildiği gibi bu iddiaların da yazılı delil ile ispatlanmasının gerektiğni, dava konusu satış işleminin her iki tarafın da gerçek bir satış iradesi taşıması ile gerçekleştiğini ve satış bedelinin devir tarihinde davacıya ödendiğini, dava konusu taşınmazın satış tarihinde davacının üzerine birden çok taşınmaz olduğu halde davacının sadece dava konusu taşınmazı elden çıkardığını, bu nedenle de bu satışın borçludan mal kaçırmak amacı ile yapılmadığının açık olduğunu, muris ...'in taşınmazı satın aldıktan sonra bir evladın bakım yükümlülüğü olarak kira gelirini annelerinin harcamasına tahsis ettiğini, davacının satıştan sonra taşınmazın giderlerine karışmadığını, ilgili giderlerin murisin sağlığında kendisi tarafından, ölümünden sonra ise kızı ... tarafından ödendiğini, delil listesi ekinde sunulan ödeme makbuzlarından ve davacının sunduğu makbuzlarda yer alan ödeyen isminden de bu hususun açıkça görüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış ise de taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava konusu Zeytinburnu ... Mah. 56/1 Sk. No:33/3 ... Apt. 1855 Ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 4 nolu bağımsız bölümünün davacı tarafından davalıların murisi olan ... üzerine güvene dayalı olarak tapu kaydını yapması nedeniyle tapu kaydının iptali ve taşınmazın davacının kızı ... üzerine tesciline ilişkin olduğu, dava dilekçesine ekli delil listesinde de yemin deliline dayanılmadığı gözetildiğinde, dinlenen ve karara dayanak alınan davalı tanıkları ... ve ...'ün yeminli beyanları da dikkate alındığında davacı tarafça dava konusu taşınmazın ablası ... üzerine güvene dayalı olarak devredildiğine ilişkin iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kararın eksik araştırma ve incelemeye dayalı ve hukuka aykırı olduğunu, davalıların taşınmazı satış bedelini ödeyerek ya da herhangi bir bedel ödeyerek aldığını ispat edemediklerini, delil sunamadıklarını, davacının ödeme almadığına ve davalıların ödeme yapmadığına dair banka hesap hareketlerinin incelenmediğini, davacının dava konusu taşınmazı kardeşine güvenerek sonra iade alacağına iananarak devrettiğini, bu süre zarfında zilyedinin davacı olduğunu, 1997 yılından satılana yani 2013 yılına kadar dava konusu taşınmazda oturan ... isimli kiracının kira bedellerini davacıya ödediğini, davalıların kira bedellerine ilişkin bir hak iddia etmediklerini, davalıların murisi ...'in vefatından sonra kiracıyı evden zor kullanarak şantaj ve tehdit ile taşınmazı satacak olduklarını belirterek çıkardıklarını, dönemin kiracısı ...'in dosyada tanık olarak ayrıca dinlendiğini, davalıların davacının taşınmazı geri almak için hukuki haklarını arayacağını öğrendikten kısa bir süre sonra taşınmazın veraset ve intikal vergisini ödeyerek kendi üstlerine intikal ettirip 18.07.2013 tarihinde ... isimli 3. kişiye dava konusu taşınmazı sattıklarını, taşınmaz satılana kadar da taşınmazın tüm vergilerini, belediye kaldırım katılım payı vs. tüm giderlerini davacının ödediğini, makbuzlarda tapu malikinin yazılmasının zaruri durum olduğunu, bir kısım evrakta ödeyen kişinin imzasının atılması öngörüldüğünden evraklardaki imzanın davacıya ait olduğunu, davacının imzasını taşımayan diğer makbuzlarda ödemelerin davacı tarafından yapıldığından elinde olduğunu, davalıların belirttikleri dava konusu olmayan taşınmazların değerlerinin dava konusu taşınmazın değerinden çok düşük olduğunu, davacının borcundan dolayı güvene dayalı olarak ablasına devir yapıldığının dosyaya sunulan icra takip belgelerinden ve dosyalarından anlaşılacağını, davacının o dönem 86 yaşındaki annesinin dahi taşınmazın davacıya ait olduğuna dair tanıklık ettiğini, ancak tüm bu hususlara rağmen Mahkeme tarafından huzurdaki davanın ispatlanamadığından reddine karar verildiğini belirterek tamyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanunu’nun "Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi

" başlıklı 294. maddesi, "Hükmün kapsamı" başlıklı 297. maddesi, “Elektronik işlemler” başlıklı 445. maddesi, "Eski Hâle Getirme" başlıklı 95. vd maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Somut olayda; davacının, borçlu olduğundan ve icra takibi başlatıldığından dolayı ablası olan davalıların murisi ...'e İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, ... Mahallesi 56/1 Sokak, No:33/3 ... Apartmanı 1855 ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 4 numaralı bağımsız bölümünü devrettiğini, ancak davalıların taşınmazı satışa çıkardıklarını belirterek tapu kaydının iptali ile davacının kızı olan ... üzerine tescili istemli davanın açıldığı, Dairenin 02.07.2024 tarihli 2023/3971 Esas, 2024/4525 Karar sayılı geri çevirme kararı ile dosyaya kazandırılan kayıt ve belgelerden taşınmazın 18.07.2013 tarihinde dava dışı ...'ye satış suretiyle devredildiği, 13.09.2013 tarihinde ise dava dışı ...'nin taşınmazı satış suretiyle dava dışı ...'a devrettiğinin görüldüğü, Mahkemece 27.03.2014 tarihinde davacı tarafından genel gider avansının yatırıldığı ancak mahkeme harcının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, ancak daha sonra 01.04.2014 tarihli ara karar ile usulden reddine ilişkin kararının sehven verildiği ve davacının eski hale getirme talebinde haklı olduğu anlaşıldığından dosyanın eski hale getirilmesine ve eski esas üzerinden yargılamanın devamına karar verildiği, yapılan yargılama sonucunda da esas yönden davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

2. Her ne kadar Mahkemece yukarıda değinildiği üzere ara karar ile dosyanın eski hale getirilmesine dair hüküm cihetine gidilmiş ise de, HMK'nın 95. vd maddelerinde düzenlenen "Eski Hâle Getirme" müessesesinin uygulanma şartlarının somut olayda gerçekleşmediği belirgindir.

3. Öte yandan; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 298.maddesi uyarınca kararlarını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Mahkemece yargılama sonunda verilen bu kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamadan sonra yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme (rücu) olanaklı olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde yer alması gerekir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 E. ve 1992/4 K. sayılı ve 10.4.1992 günlü kararı). Davadan elini çekmiş olan hakimin hükmü değiştirmesi ve ondan dönmesi mümkün değildir. Yargıtayca temyizen incelenip bozulmadan, hakimin el çektiği davaya tekrar bakması mümkün değildir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.II, İstanbul 2001, s.3004 vd. ve s.3164 vd.). Yargıtay uygulaması da bu yöndedir (HGK., 12.12.1984 gün ve 1982/7-864 E., 1984/1051 K.).

Yukarıda açıklanan nedenlerle hükme bağlanıp hakimce el çekilen davada, dosyanın eski hale getirilmesi ile yargılamaya devam edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca; mahkemelere güven ilkesini de zedeleyen bu durum karşısında anılan yasal düzenlemelere göre kararın bozulması gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının talep halinde davacıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

19.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.