"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/762 E., 2023/1358 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Fatsa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/373 E., 2023/27 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ... ve müvekkili ...'in kök muris ....'in oğulları olduğunu, kök muris ölmeden önce taşınmazlarını tapu kaydı dışında haricen mirasçıları arasında paylaştırdığını, bu paylaşım sonucu davaya konu Ordu ili, Çamaş ilçesi, Sakargeriş Mahallesinde bulunan 1341 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki mülkiyet hak sahipliğinin müvekkiline ait olacağının kararlaştırıldığını, ancak 12.05.2009 tarihinde gerçekleştirilen kadastro çalışmaları sırasında 1341 ada 4 parsel sayılı taşınmazın hatalı bir şekilde davalı adına tespit edildiğini, her ne kadar tapu kayıtlarında ilgili parsel müvekkili adına işlem görmemiş olsa dahi müvekkilinin muristen intikal eden hakkına dayanarak ilgili taşınmaz üzerinde mülkiyet ve zilyetliğini devam ettirdiğini, taşınmazın müvekkiline ait olduğunu bildiği için davalının bu zamana kadar müvekkilinin taşınmaz üzerindeki zilyetliğine karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını ileri sürerek dava konusu 1341 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının farklı davalar ile taraflara babalarından intikal edecek tüm parsellerin kendisine ait olduğunu ileri sürdüğünü, bunun için daha önce Ordu ili, Çamaş ilçesi, Sakargeriş Mahallesinde bulunan 1341 ada 5 parsel sayılı taşınmaz için kayıt maliki ...'e dava açtığını ve taşınmazın kendisine bağışlanmış olduğunu iddia ettiğini, Fatsa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kabulü mümkün olmayan, açıkça hukuka ve usule aykırı 20.06.2017 tarih ve 2015/226 Esas, 2017/162 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın ... adına tesciline karar verildiğini, karara karşı taraflarınca istinaf yoluna başvurulduğunu, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2017/943 Esasına kaydedilen dosyada henüz karar verilmediğini, verilecek kararın eldeki davanın sonucunu etkileyebileceğinden bekletici mesele olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacı ...'in Fatsa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/226 Esas sayılı dosyası ile 1341 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak açtığı davada, delil olarak babası Mevlut Giden'in sağlığında, belirtilen taşınmazın davacıya ait olması gerektiği halde farklı bir şahıs adına tescil edilmiş olması sebebiyle dava açmak istediğini gösteren ve babası Mevlut Giden'in imzasını taşıyan bir dava dilekçesi sunduğunu, 5 parsel sayılı taşınmaz için hukuken geçerli kabul edilemeyecek bir belge ile davanın kabulünü sağladığını, bu hukuka aykırı karardan aldığı cesaretle bu kez 1341 ada 4 parsel sayılı taşınmaz için müvekkiline karşı dava açtığını ileri sürerek öncelikle Fatsa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/226 Esas (Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2017/943 Esas) sayılı dosyasında verilecek kararın bu davanın sonucunu etkileyeceğinden bekletici mesele sayılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2021 tarih ve 2017/351 Esas, 2021/676 Karar sayılı kararıyla; dava konusu Ordu ili, Çamaş ilçesi, Sakargeriş Mahallesi, Yukarımahalle mevkiinde kain 1341 ada 4 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının murise ait olduğu, murisin taşınmazlarını sağlığında kadastro tespitinden önce mirasçılar arasında taksim ettiği, dava konusu taşınmazın da davacıya düştüğü ve uzun yıllardır onun tarafından tasarruf edildiği, davalının bu kullanıma da ses çıkarmadığı, ayrıntılı olarak tartışılan tanık ve mahalli bilirkişi beyanları, isticvap, Mahkemenin 2015/226 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının iddia ettiği olguların ispatlanmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.04.2022 tarih ve 2022/174 Esas, 2022/489 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, evveliyatı murise ait olan dava konusu taşınmazın sağlığında yaptığı taksim neticesinde davacıya kaldığı ve uzun yıllardır davacı tarafından tasarruf edildidiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, taşınmazın öncesinin ortak muris Mevlüt Giden’e ait olduğu hususu tarafların kabulünde olup bu hususun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, uyuşmazlığın çekişmeli taşınmazın murisin sağlığında davacıya bağışlanıp bağışlanmadığı, bağışlanmış ise çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği hususlarında toplandığı, somut olayda, mahallinde yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi Ali Giden'in muris tarafından yapılan paylaşımdan haberi olmadığını, diğer davacı tanıkları ... ile ...'ün beyanlarında ise çekişmeli taşınmazın muris tarafından davacıya bağışlanıp bağışlanmadığının sorulmadığı, ancak davacı tanığı ... çekişmeli taşınmazın muris tarafından davacıya bağışlandığını beyan eder iken davalı tanıkları ..., ... ve Ayşe Şahin ise paylaşımın kadastro tespitinden sonra yapıldığını, çekişmeli taşınmazın paylaşımda davalıya verildiğini beyan etmeleri karşısında, alınan beyanlar arasında oluşan çelişki giderilmediği gibi, 2013 yılında öldüğü anlaşılan murisin sağlığında yapmış olduğu belirtilen taksimin (hukuken bağış) kadastro tespit tarihinden önce mi sonra mı yapıldığı, kadastro tespit tarihinden evvel yapılmış ise çekişmeli taşınmazdaki murisin zilyetliğini davacıya devir edip etmediği belirlenmeksizin hüküm kurulmasının isabetli olmadığı, hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından belirlenecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması ve yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan murisin, sağlığında çekişmeli taşınmazı davacıya bağışlayıp bağışlamadığı, bağışlamanın hangi tarihte ve ne şekilde gerçekleştiği, taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği, bağışlama tarihinden itibaren taşınmazı kimin, ne şekilde ve hangi sıfatla kullandığı, taşınmaz üzerinde murisin bağışlama tarihinden sonra devam eden kullanımı varsa bu kullanımın niteliğinin ne olduğu, taşınmazı asli zilyet olarak mı yoksa fer'i zilyet olarak mı kullandığı hususlarında maddi olaylara dayalı somut bilgiler alınması, beyanlar arasında çelişkiler olması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesi; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmesi, akabinde toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu Ordu ili, Çamaş ilçesi, Sakargeriş Mahallesi, Yukarımahalle mevkiinde kain 1341 ada 4 parsel nolu taşınmazın kadastro tespitine bir tapu kaydı esas alınmadığı, yargılama sırasında da tarafların tapu kaydına dayanmadığı, bu halde taşınmazın tapuya kayıtlı olmayan menkul mal niteliğinde olduğu, bilindiği üzere menkul mallarda mülkiyetin nakli için zilyetliğin teslim edilmesi yeterli olup yazılı bir sözleşme aranmayacağı, murisin sağlığında yaptığı paylaştırmanın esasen bağışlama hükmünde olup murisin tek taraflı iradesi ile gerçekleştirebileceği, dava konusu 1341 ada 4 parsel nolu taşınmazın evveliyatının murise ait olduğu, murisin taşınmazlarını sağlığında kadastro tespitinden önce mirasçılar arasında taksim ettiği, dava konusu taşınmazın da davacıya düştüğü ve paylaştırma sonucunda davacının zilyetliği devraldığı ve uzun yıllardır onun tarafından tasarruf edildiği, davalının iş bu kullanıma da ses çıkarmadığı, tartışılan tanık ve mahalli bilirkişi beyanları, isticvap, Mahkemenin 2015/226 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının iddia ettiği olguların ispatlanmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; çekişmeli taşınmazın kadastro tespitine bir tapu kaydının esas alınmadığı, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Mahkemece yapılan keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları ve tüm dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın kök muris Mevlüt Giden'den kaldığı, kök murisin sağlığında yapmış olduğu paylaşımda çekişmeli taşınmazı davacıya bağışladığı ve zilyetliğini devrettiği ve özellikle alınan beyanlara göre tespit tarihinden evvel davalının çekişmeli taşınmaza zilyet olmadığı, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında belirtilen hususlara ilişkin olarak dosyaya hiçbir yeni bilgi ve belge sunulmadığı halde Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığının Bölge Adliye Mahkemesince kabul edildiğini, taşınmazın muris tarafından ölünceye kadar bizzat kullanıldığını, hiçbir şekilde davacıya teslim edilmesinin söz konusu olmadığını, taşınmaz müvekkili adına tapuya tescil edildikten ve muris öldükten sonra davacının kötüniyetle taşınmaza el koyduğunu, taşınmazın zilyetliğinin kadastro tespiti kesinleşmeden önce davacıya devredildiğine ilişkin gerçek dışı tanık beyanları dışında bir delil bulunmadığını, taşınmazın zilyetliğinin davacıya ne zaman devredildiğine ilişkin tanık beyanları arasındaki çelişkinin yüzleştirmeyle giderilmediğini, mahalli bilirkişilerin yüzleştirme için davet edilmediğini, Mahkemece davacı lehine beyanların çelişkili olup olmadığına, olayla uyumlu olup olmadıklarına bakılmaksızın doğru ve geçerli oldukları, müvekkili lehine beyanların ise her birine bir gerekçe uydurularak itibar edilemeyeceğinin kabul edildiğini, Cengiz Akdeniz ve Cafer Giden dışında hiçbir mahalli bilirkişi ya da taraf tanığının taşınmazın 2000 yılından beri davacı tarafından kullanıldığını belirtmediğini, Mahkemece beyanlarına itibar edilen ..., ... ve ...'in hiçbir beyanında mahkeme kararına gerekçe olacak cümleler bulmanın mümkün olmadığını, ancak taşınmazın yan parseldeki evin yapımından itibaren davacı tarafından kullanıldığını açıkça beyan ettiklerini, taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin 19.03.2009 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın davacıya bağışlandığının kabul edilebilmesi için zilyetliğin bu tarihten önce davacıya devredildiğinin kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, yani muris tarafından paylaşımın kadastro öncesinde yapıldığının kabulünün, bağışlamanın geçerli olduğu ve davacının malik olduğu anlamına gelmeyeceğini, Mahkemece beyanlarına itibar edilen davacı tanıkları ile mahalli bilirkişilerin büyük bölümünün dava konusu taşınmazın davacı tarafından diğer parseldeki evin inşaasından sonra kullanılmaya başlandığını belirttiklerini, bu beyanlar ortadayken tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderildiğinden ya da taşınmazın kadastro öncesinde davacıya devredildiğinden hiçbir şekilde söz edilemeyeceğini, taşınmazın yan parseldeki evin inşaası ile birlikte kullanılmaya başlandığında kuşku olmadığını, bizzat davacının isticvap yoluyla alınan beyanında evi 2009 yılında inşa ettiğini kabul ve beyan ettiğini, şu halde kadastro tesbit tutanaklarının kesinleşmesinden sonra artık taşınır bir malın varlığından söz edilemeyeceğini, zilyetliğin devri ile taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığını iddia etmenin mümkün olmadığını, murisin taşınmazları oğulları arasında paylaştırma isteğine yönelik iradesini ortaya koyduğunu, kendisi hayatta iken ve taşınmazları bizzat kullanırken, oğlu Nurittin vasıtasıyla işleyip ekip biçtiğini, yapılan kadastro tespit çalışmaları sırasında bizzat kendisi beyanda bulunarak 5 nolu parselin ..., 4 nolu parselin de ... adına kaydedilmesini sağladığını, bu tesbitin kesinleşmesinden sonra artık bir tapusuz taşınmazdan söz edilemeyeceğini, daha sonra davacının kullanımına izin vermiş olsa dahi bu iznin hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağını, davacı ve tanıkları murisin taşınmazları oğulları arasında paylaştırdığını beyan etmişken, torunu ... ve diğer oğlu ...'e neden bir taşınmaz verilmediğini de açıklamaları gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Ordu ili, Çamaş ilçesi, Sakargeriş Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 1341 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 478,23 metrekare yüz ölçümü ve "fındık bahçesi" vasfıyla hibe ve zilyetlik nedeniyle senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacının, dava konusu taşınmazın ortak muris Mevlüt Giden'in sağlığında yaptığı paylaştırma neticesinde kendisine kaldığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, evveliyatı murise ait olan dava konusu taşınmazın sağlığında yaptığı taksim neticesinde davacıya kaldığı, paylaştırma sonucunda davacının zilyetliği devraldığı ve uzun yıllardır davacı tarafından kullanıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Taşınmazın öncesinin ortak muris Mevlüt Giden'e ait olduğu hususunda taraflar arasında bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın murisin sağlığında paylaştırma yapılarak davacıya bağışlanıp bağışlanmadığı, bağışlanmış ise çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği hususlarında toplanmaktadır. İlk Derece Mahkemesince icra edilen keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları kök murisin taşınmazı davacıya bağışlayıp bağışlamadığı, bağışlamanın hangi tarihte ve ne şekilde gerçekleştiği, taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği, devredilmiş ise ne zaman devredildiği, bağışlama tarihinden itibaren taşınmazı kimin, ne şekilde ve hangi sıfatla kullandığı hususlarında çelişkilidir.
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, önceki keşiflere katılan yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın kök muris tarafından davacıya bağışlanıp bağışlamadığı, bağışlamanın hangi tarihte ve ne şekilde gerçekleştiği, taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredilip devredilmediği, devredilmiş ise ne zaman devredildiği, bağışlama tarihinden itibaren taşınmazı kimin, ne şekilde ve hangi sıfatla kullandığı, murisin bağışlama tarihinden sonra bir kullanımı var ise bu kullanımın niteliğinin ne olduğu, taşınmazı asli zilyet olarak mı yoksa fer'i zilyet olarak mı kullandığı hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; beyanlar arasında oluşacak çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; çelişkinin giderilmemesi halinde Mahkemece hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.