"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1367 E., 2024/600 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/634 E., 2023/165 K.
Taraflar arasında kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile tapusuz taşınmazın tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Artvin ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain 465 ada 12 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan dava dilekçesine ekli krokide (A) harfiyle gösterilen kısım ile dava dilekçesine ekli krokide (D) harfiyle gösterilmiş olan, 465 ada 32 parsel ve 459 ada 1 parsel arasında kalan tespit harici bırakılmış tapusuz taşınmazı kadastro tespitinden önce 03.08.2009 tarihinde tarla olarak dava dışı...'dan satın aldığını, ...'ın taşınmazları öncesinde 30 yıl boyunca tarla olarak kullandığını, dava konusu taşınmazlar üzerindeki yapıların 2009 ve 2010 yıllarında davacı tarafından yapıldığını ileri sürerek 465 ada 12 parsel sayılı taşınmaz içerisindeki dava dilekçesine ekli krokide (A) harfli kısmın davalı Hazine adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini ve tespit harici bırakılan (D) harfli taşınmaz bölümünün davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların taşlık, kayalık ve kısmen dere yatağı olduğunu, ... taşkın alanında kaldığını, bu sebeple zilyetlikle kazanılamayacağını, dava konusu yere davacı tarafından 4 - 5 sene önce beton santrali kurulduğunu, taşınmazların imar-ihya edilmediğini, davacının zilyetlik süresinin ispatlanmadığını, ayrıca ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/483 Esas, 2018/400 Karar sayılı dava dosyasının derdest olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Hazine cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.12.2020 tarihli ve 2019/42 Esas, 2020/357 Karar sayılı kararıyla; fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harflı taşınmaz bölümünün davalı Hazine adına hali arazi vasfıyla kayıtlı 465 ada 12 parsel içinde kaldığı, (B) harfli kısmın kadastro sırasında kuru dere yatağı olarak tespit harici bırakıldığı, keşif sırasında taşınmazların hali arazi vasfının değişmediği, hava fotoğraflarında yapılan inceleme sonucu dava konusu taşınmazların hâla imar-ihya edilmediğinin bildirildiği, dava konusu taşınmazların kum ocağı olarak kullanılmasının ekonomik amacına uygun zilyetlik olarak kabul görmediği, tespit tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddelerindeki edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davalı Hazine aleyhine açılan davanın esastan reddine, (A) harfli taşınmaza malik olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. KALDIRMA KARARI VE KALDIRMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; jeoloji bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların dere yatağı olmadığının belirtildiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisaba engel bir durum tespit edilmediğini, zira zilyetlikle iktisap için tarım arazisi kullanımının da gerekmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin 10.12.2020 tarihli kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2021 tarihli ve 2021/407 Esas, 2021/376 Karar sayılı kararıyla; eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğu, tescilli taşınmazın tespit tarihinden, tescil harici taşınmazın dava tarihinden geriye 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirilerek jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından incelenerek taşınmazların geçmişteki niteliği, sınırları, kullanım şekilleri ve süresinin belirlenmesi, 1980 ve 2005 tarihleri arasındaki hava fotoğraflarının incelenmesi gerekirken harita mühendisi bilirkişi tarafından 1958, 1960 ve 1971 tarihli hava fotoğraflarının incelendiği, jeoloji bilirkişi raporunda tescil harici (B) harfli taşınmazın ne zaman aktif dere yatağından çıktığı, derenin taşkın sahası içinde olup olmadığının belirtilmediği, inşaat mühendisi bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bölümleri üzerindeki yapıların yaşları ve kadastro sırasında zeminde bulunup bulunmadıklarının belirtilmediği, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının uyuşmazlığı çözmeye elverişli ve yeterli olmadığı, dava konusu (B) harfli tapusuz taşınmazın tescili bakımından davalı ... yasal hasım olduğu hâlde Belediye aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddinin ve yargılama sırasında davalı Hazine kendisini vekille temsil ettirmediği hâlde vekâlet ücretinin davalılara ödenmesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ilgili ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/483 Esas, 2019/520 Karar sayılı dava dosyasının bulunduğu belirtildiği hâlde dosyaya getirtilmeyerek dava konusu taşınmazlara ilişkin olup olmadığının belirlenmediği ve derdestlik, birleştirme ve bekletici mesele açısından değerlendirilmediği, mahalli bilirkişi ve tanıklara taşınmazların önceki niteliklerinin ne olduğu, aktif/pasif dere yatağı olup olmadıkları, sonradan dere yatağından çıkmış ise ne zaman çıktığı, taşınmazın kimden kime ne zaman ne şekilde intikâl ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde hangi sıfatla kullanıldığı, kullanımla ilgili ihtilâf olup olmadığı, kullanım şekli ve süresi, imar ihya faaliyeti yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kim tarafından ne zaman ve ne şekilde yapıldığı, imar ihyanın ne zaman tamamlandığı, taşınmazın geri kalan bölümleri ile doğal/yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin ne şekilde gerçekleştiği, üzerindeki binaların kim tarafından ne zaman ne şekilde yapıldığı, ağaçların dikme mi kendiliğinden yetişme mi olduğu, dikme ise kim tarafından ne zaman dikildiği, satış senedinin dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, senet sınırlarının tek tek neresi olduğunun etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı açıklattırılması, varsa çelişkilerin yüzleştirme yapılarak giderilmesi, gösterilen sınırların harita bilirkişisi tarafından kroki üzerinde işaretlenerek senedin kapsadığı alanın belirlenmesi, harita, inşaat, ziraat bilirkişilerinden belirtilen hususları karşılar şekilde bilimsel veriye dayalı rapor alınması, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/4 - 5. maddesinde belirtilen ilânların yapılarak 3 aylık sürenin dolmasının beklenmesi, sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 10.12.2020 tarihli kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Ç.Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; harita ve kadastro mühendisi bilirkişinin 28.11.2022 tarihli ek raporunda 1983, 1989, 2002 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesi sonucunda dava konusu (A) ve (B) harfli taşınmaz alanlarının kültür arazisi niteliğinde olduğu ve tarımsal faaliyet yapılmadığının bildirildiği, jeoloji mühendisi bilirkişi ek raporunda 1958, 1960, 1971 tarihli hava fotoğrafları incelendiğinde (B) harfli taşınmazın aktif dere yatağı olmadığının anlaşıldığının, dere yatağı niteliğini ne zaman kaybettiğinin belirlenemediği, 1958 yılında dere yatağı olmadığının kesin olarak söylenebildiğinin, dava konusu taşınmazların olası taşkından etkilenmesinin olası olmadığının, sadece dereye bitişik olan ve suyla temas hâlindeki kısmın taşkın suyunun hızı ve basıncından etkileneceğinin bildirildiği, bilirkişi kurulunun 18.11.2022 tarihli ek raporunda dava konusu kısımlar üzerinde yer alan yapıların değeri, idari bina olarak kullanılan iki katlı yapının taban alanının 59,71 m2 ve sıvalı boyalı olduğunun, kumanda odası olarak kullanılan tek katlı yapının taban alanının 6,93 m2, basit inşaat sınıfında olduğunun, değerinin 148.654,35 TL olduğunun bildirildiği, dosya kapsamında mahalli bilirkişi, taraf tanıkları, senet tanıkları beyanlarına göre dava konusu taşınmazda imar-ihya yapılmadığı, yaklaşık 20 yıldır beton santrali ve kum ocağı olarak bulunduğu, önceki vasıflarının genel olarak bilinmediği, davacı tanığının dahi imar ihyadan haber olmadığı, tarım arazisi olarak söyleyebildiği en eski tarihin 1990 yılı olduğu, davacının taşınmazı kum ocağı yapmak ve ticari faaliyette bulunmak için satın aldığının anlaşıldığı, jeoloji raporunda (A) harfli taşınmazın dere yatağıyla ilişkisi olmadığı, (B) harfli tapusuz taşınmazın ise dere yatağı olmasına rağmen bu özelliğini kaybettiğinin bildirildiği, ancak 13.04.2022 tarihli raporda imar ihyanın yapılmadığının bildirildiği, 28.11.2022 tarihli fen bilirkişisi ek raporunda da tarım yapılmadığının bildirildiği, kaldırma kararında belirtilen 2014/483 Esas sayılı dosya incelendiğinde aynı davacı tarafından 464 ada 1 ve 459 ada 1 parsel sayılı taşınmazların dava edildiği, bir kısım alan için karar verilmesine yer olmadığına, bir kısım için davanın esastan reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 2019/520 Esas sayılı dosyada ise başka davacı tarafından 452 ada 2 ve 461 ada 1 parsel için dava açıldığı ve davanın esastan reddedildiği, dolayısıyla davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddi ile yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına, 67.824,40 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine karar verilmiştir.
V. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kaldırma kararında taşınmazın münhasıran tarım alanı olup olmadığı hususuna değinilmediğini, zilyetlikle iktisap için tarımsal kullanımının gerekmediğini, Yargıtay kararlarına göre nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla 20 yıl zilyetliğin yeterli olduğunu, dava konusu taşınmazın tarım alanı olarak kullanılmaması nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğunu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın önceki zilyet... tarafından 1980'li yıllardan beri tarımsal olarak kullanıldığını, satın aldıktan sonra davacı tarafından kum çakıl ocağı olarak kullanıldığını, Mahkemece zilyetlik süresinin kabul edildiğini ancak tarım alanı olarak kullanılmaması nedeniyle davanın reddedildiğini, bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın dere yatağı olmadığının bildirildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının kaldırılmasını istemiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kaldırma kararında taşınmazın münhasıran tarım alanı olup olmadığı hususuna değinilmediğini, zilyetlikle iktisap için tarımsal kullanımının gerekmediğini, Yargıtay kararlarına göre nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla 20 yıl zilyetliğin yeterli olduğunu, dava konusu taşınmazın tarım alanı olarak kullanılmaması nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğunu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın önceki zilyet... tarafından 1980'li yıllardan beri tarımsal olarak kullanıldığını, satın aldıktan sonra davacı tarafından kum çakıl ocağı olarak kullanıldığını, Mahkemece zilyetlik süresinin kabul edildiğini ancak tarım alanı olarak kullanılmaması nedeniyle davanın reddedildiğini, bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın dere yatağı olmadığının bildirildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının ortadan kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil ve tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/1. ile 370. ve 371. maddeleri,
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Artvin ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain olup, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle belirtilen dava konusu taşınmaz bölümünün içinde bulunduğu 465 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 28.03.2011 tarihinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu gerekçesiyle 132.764,09 m2 yüz ölçümüyle hali arazi vasfıyla davalı Hazine adına tespit edildiği, kadastro tutanağının 09.05.2011 ilâ 08.06.2011 tarihleri arasında askı ilâna çıkarılarak tespitin 09.06.2011 tarihinde kesinleştiği, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfiyle gösterilen taşınmazın ise tespit harici bırakıldığı, davacının dava konusu taşınmazları tarla olarak kullandığını iddia ettiği dava dışı ...'dan 03.08.2009 yılında haricen satın aldığını ileri sürerek (A) harfli taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescilini, (B) harfli tapusuz taşınmazın adına tescilini talep etmek suretiyle 18.02.2019 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.