"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/427 E., 2021/202 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 02.05.2019 tarihli 2016/8428 Esas 2019/3306 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; Mahkemece ek karar ile temyiz isteminin süreden reddine karar verilmiştir. Ek kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi .... Mahallesinde bulunan sınırları, dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 6.000 m2 lik tescil harici bırakılan bölümün davacı tarafından uzun süre zilyet edildiğini ileri sürüp imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi; yargılama sırasında davanın reddini savunmuş, aynı zamanda taşınmaz bölümünün Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Göksun Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.09.2012 tarih 2011/367 Esas 2012/325 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda yeşil renk ile taralı 3.620,25 metrekarelik kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.06.2013 tarih ve 2013/6189 Esas 2013/6551 Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirtilerek tespit dışı bırakılma tarihi olan 1975 yılından 20-30 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilmesi, taşınmazın başında 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, ziraat bilirkişi kurulundan ve hava fotoğrafları üzerinde yapılacak inceleme sonucu jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisinden taşınmazda imar ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılmasına ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, davacı lehine yasada aranan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiği” belirtilerek karar bozulmuştur.
Göksun Asliye Hukuk Mahkemesinin bozmaya uyularak verilen 12.02.2015 tarih ve 2014/81 Esas 2015/63 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne; 26.11.2014 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 911,11 m²'lik taşınmaz bölümünün mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, (C) harfi ile gösterilen 2.830,99 m2'lik taşınmaz bölümünün tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.05.2019 tarih ve 2016/8428 Esas 2019/3306 Karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, 6360 sayılı Kanun gereğince ilgili kamu tüzel kişisi olarak Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiği, taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği, sadece 1985 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinin yeterli olmadığı, bu nedenle taşınmazın başında 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az 3 adet hava fotoğrafının getirilerek incelenmesi, taşınmaz bölümünün öncesinde imar ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, muhtaç ise imar ihyasına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının tam olarak belirlenmesine çalışılması, zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, 20 yıla ulaşıp ulaşmadığının belirlenmesi gerektiği” belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu yapılan tapulama harici yerin davacı tarafından zirai amaçla kullanıldığı, davacının bu alanı eklemeli olarak 20 yıldan fazla nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığı, davacı lehine 713. maddeye göre tescil koşullarının oluştuğu, (B) harfi ile gösterilen kısmın Karayolları tarafından yol olarak belirlenip kamulaştırma sınırının içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne; 20.11.2020 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 911,11 m²'lik taşınmaz bölümünün mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, (C) harfi ile gösterilen 2.830,99 m2'lik taşınmaz bölümünün tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
Göksun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.2021 tarih 2019/427 Esas 2021/202 Karar sayılı ek kararı ile davalı Hazineye gerekçeli kararın 08.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, kararın 08.09.2021 tarihinde kesinleştirildiği, Hazinenin temyiz tarihinin 11.10.2021 olup kesinleşmeden sonra olduğu gerekçesi ile temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
D. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, davacı lehine zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini belirterek ve resen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili ek kararı temyiz dilekçesinde özetle; gerekçeli kararı tebliğ alan Yaşar Duman adlı memurun Hazine adına kararı tebliğ alma yetkisinin bulunmadığını, gerekçeli karardan daha sonra haberdar olduklarını, süresinde dilekçe verdiklerini savunarak ek kararın kaldırılmasını ve kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
E. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 16, 17 ve 18. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713. maddeleri
3. Değerlendirme
Dava konusu taşınmaz bölümü 1975 yılında Göksun ilçesi Değirmendere Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılmıştır.
Mahkemece verilen ek kararla davalı Hazinenin süresinde kararı temyiz etmediği bildirilerek temyiz isteminin süreden reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dairece yapılan geri çevirme kararı sonucunda gerekçeli kararı tebliğ alan Yaşar Duman adlı şahsın Hazine adına tebliğ almaya yetkisinin bulunmadığı bildirildiğinden ek kararın kaldırılması gerekmiştir.
Taraflar arasında görülen dava, TMK'nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkin olup dava konusu fen bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfi ile gösterilen yerlerin zilyetlikle kazanılabilmesi için öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bunun yanında 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddeleri uyarınca emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinin son fıkrasında il, ilçe ve kasabaların imar planı içerisinde kalan taşınmazların ihya yoluyla kazanılmasının yasaklandığı, bir yerin imar ve ihya yoluyla kazanılabilmesi için imar planı kapsamında olmaması veya imar planı dahiline alındığı tarihe kadar kazanma koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Dosya kapsamından; çekişmeli taşınmaz bölümünün 1992 yılında uygulama imar planı kapsamına alındığı, imar planının 04.12.1992 tarihinde onaylanarak kesinleştiği anlaşılmakla imar planının onay tarihinden önce kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşmesi gerekirken Mahkemece dava tarihi olan 2009 yılına kadar davacı taraf lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hükme esas alınan ziraat bilirkişi kurul raporunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinin dava tarihinden en az 20 yıldan daha fazla süre öncesinde imar ve ihya edilerek uzun yıllardan beri tarımsal faaliyetlerde kullanılan bir arazi olduğu, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda 1977, 1985 ve 1999 yılına ait hava fotoğraflarının incelendiği, rapora göre dava konusu bölümlerde 1980 yılında taşınmazın temizlenerek imar ihyasının başladığı ve 1985 yılında imar ihyanın tamamlandığı, bu durumda bilirkişi raporuna göre imar ihyanın tamamlandığı 1985 yılından itibaren imar planının onaylandığı 1992 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. ve 14. maddesine göre imar-ihyanın tamamlanması sonrasında geçmesi gereken en az yirmi yıl nizasız fasılasız malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin geçmediği açıktır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18. maddesi gereğince Hazinenin tescil talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkemenin 18.10.2021 tarihli ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
16.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.