Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4260 E. 2024/6906 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi haklara dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddetme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/899 E., 2024/931 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şenkaya Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/56 E., 2024/2 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; kadastro tespiti yapılırken taşınmazının mera vasfı ile 116 ada 41 parsel sayılı taşınmaza katılıp yazıldığını, taşınmazının mera ile her ne kadar sınır gözükmekte ise de sınırları sabit mera ile uzaktan yakından bir alakası olmadığını, dava konusu taşınmazın taksim neticesinde kendine düştüğünü, o günden bu güne kadar tarla vasfı ile kullandığını, taşınmazın mevkisinin .... .... mevkisi olduğunu ancak Yürekli Mahallesi sınırlarında kaldığını, doğusu .... Doğu tarlası, batısı .... tarlası, güneyi yol, kuzeyi ... tarlaları ile çevrili 5 dönümlü sabit sınırlarında bulunduğunu, taşınmazın keşifte belirlenecek sabit sınırlar içerisindeki yer hakkında yapılan tescilin iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu ve Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğunu, dava konusu taşınmazın tespitinin 2009 yılında yapılmış olup tutanakların 08.09.2009 tarihinde kesinleştuğini, dava tarihi olan 02.08.2022 tarihi ile tespitin kesinleştiği tarih arasında 10 yıla aşkın süre geçtiğini, dava konusu taşınmazda hak düşürücü sürenin geçtiği ve kanun gereği hakkın ortadan kalktığı açık olup davacının davada taraf sıfatı dahi mevcut olmadığını, ilgili duruma ilişkin olarak ret kararının verilmesi gerektiğine ilişkin çeşitli Yargıtay kararları da mevcut olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı incelendiğinde, 07.08.2009- 07.09.2009 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı, tutanağın dava açılmadığından 08.09.2009 tarihinde kesinleştiği, kamu orta malı olarak mera vasfı ile tapuya kayıt ve tescil edildiği, eldeki davanın ise 02.08.2022 tarihinde açıldığı, davacının dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarının incelenmesinden kadastro öncesi hukuki sebeplere dayandığı, bu nedenle davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldan fazla sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından 02.08.2022 tarihinde kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasının dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka ve kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; yolsuz tescil nedeni ile açılan tapu iptali ve tescil davalarında zamanaşımı ya da hak düşürücü süre bulunmadığını, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan tapu kaydının davalıya mülkiyet hakkı kazandırmayacağını, bu nedenle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 1937 sayılı tahrir kaydından da görüleceği üzere dava konusu taşınmazın dedesinden intikal ettiğini ve eklemeli olarak 200 yılı aşkın bir süredir taşınmaza zilyet olduklarını, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucu; Erzurum ili, .... ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 116 ada 41 parsel sayılı taşınmaz 10.04.1989 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında 108.629,03 m² yüz ölçümü ve "mera" vasfı ile kamu orta malı olarak tespit edilmiş, askı ilanı 07.08.2009- 07.09.2009 tarihleri arasında yapılmış, kadastro itiraz edilmeksizin 08.09.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki davanın ise 02.08.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.