"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/431 E., 2023/481 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların muris babası ... ...'in ... plaka numaralı özel halk otobüsünü ve ticari plakasını tüm haklarıyla birlikte mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğluna devrettiğini, satış yapmaya ihtiyacı olmadığını, davalının bedel ödemediğini, alacak maddi gücü olmadığını, senetteki 31.000,00 TL bedelin gerçek değerin çok altında olduğunu, devir tarihinden itibaren davalı tarafından kazanç elde edildiğini, işlemle davacının saklı paylarının da ihlâl edildiğini ileri sürerek ticari plaka satış sözleşmesinin iptali ile trafik sicil kaydının miras payı oranında davacı adına tescilini, olmazsa miras payına düşen bedelin ticari avans faiziyle tahsilini, olmazsa tenkisini ve ayrıca kazanç kaybı nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL'nin faiziyle tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının işlemi bildiğini, davalının 1985 yılından beri otobüs işletmeciliği yaptığını, araç ve plakayı alacak maddi gücü olduğunu, kendi aracını satıp bedelini elden ödeyerek muristen taşınmazını aldığını, murisin satış bedeliyle borçlarını kapatıp çocuklarına paylaştırdığını, çiftçilik ve arıcılığa başladığını, davalının muristen aldığı aracı satıp plakasını da değiştirdiğini, dava konusu ... plaka sayılı araç ve plakanın davalının muristen aldığı araç ve plaka olmadığını, murisin mirastan mal kaçırma veya davacının saklı payını ihlâl etme kastının olmadığını, murisin davacıya da başka taşınmaz bağışladığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.04.2019 tarihli kararı ile; davacının eşi, damadı, oğlu ve dünürü olmaları sebebiyle davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmediği, davacı tanıklarının satışı bilmediklerini ancak davalının patron olarak davrandığını beyan ettikleri, davalı tanıklarının ise tarafların anneleri ve kardeşi olup tarafsız olduklarına kanaat edilen davalı tanıklarının beyanlarına itibar edildiği, satış tarihinde davalının ayrı bir ekonomik varlığı olduğu, kendi dolmuşunu murisin dolmuşunu almak için sattığı, bedelini murise ödediği, satışın mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı, davalının bedeli ödemediği düşünülse dahi murisin işlerini davalının takip ettiği, davalının murise baktığı, diğer evlatlarından fazla olan evlatlık gereğini aşan ilgi ve alaka gösterdiği, murisin bu nedenle davalıya duyduğu minnet duygusuyla devretmesi veya bedeli hizmet olarak ödemiş olması halinde dahi muvazaa iddiasına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 02.04.2019 tarihli kararına karşı süresi içerisinde davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 15.10.2019 tarihli kararıyla; murisin taşınmaz dışında yaptığı temliklerde muris muvazaası hukuki sebebine dair 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı, resmi sicile bağlı tutulan malların muvazaalı devirlerinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesindeki genel muvazaa hükümlerinin uygulanacağı, sözleşmenin tarafı olmadığından genel muvazaa iddiasını her türlü delil ile ispat edebilecek olan davacının genel muvazaa iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.EK KARAR
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.04.2019 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2019 tarihli ek kararı ile davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
VI.BOZMA KARARI VE SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2019 tarihli ek kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 29.09.2021 tarihli ve 2021/2394 Esas, 2021/4907 Karar sayılı kararıyla; sair temyiz itirazları incelenmeksizin, dava konusu araç ve ticari plaka hat bedelinin dava tarihindeki değeri belirlenmeyerek harcın ikmâl edilmediği, dava değeri belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2019 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesinin 02.04.2019 tarihli kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin tapu dışındaki temliklerinde 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı, 2918 sayılı Kanun gereğince trafik siciline tescili zorunlu araçlar dışındaki araçlar ve taşınır mallar ile tapusuz taşınmazların temlikinde gizli bağış sözleşmesinin şekle bağlı olmayıp geçerli olduğu, zilyetliğin devriyle mülkiyetin karşı tarafa geçtiği, murisin davalıya devrettiği tescile tabi aracın menkul mal hükmünde olduğu, satışın muvazaalı olduğu ispatlanamadığından tescil ve bedel isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle devir işleminin iptali ve tenkis isteminin reddine karar verilmiştir.
VII.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
Davacı vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde; muris muvazaasının ispat edildiğini, gerekçede delillerin tartışılmadığını, terditli tenkis taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan ticari plaka satış sözleşmesinin ve araca ait trafik sicil kaydının iptali, tescil, bedel, alacak, olmazsa tenkis istemine ilişkin olup uyuşmazlık, davacı asılın feragat beyanının irade bozukluğu hâline dayalı olarak iptalinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
1.UYAP ortamında yapılan incelemede; davacı asıl ...'in kendisine henüz yasal danışman atanmadan önce kimlik tespiti yapılmak suretiyle dosyaya sunduğu 03.02.2021 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği, 10.02.2021 havale tarihli dilekçesiyle davalının hile ve korkutması sonucu imzaladığını ileri sürdüğü feragat dilekçesini kabul etmediğini bildirdiği, davacı asılın kızı vasi adayı ... tarafından sunulan 05.03.2021 havale tarihli dilekçeyle davacının ehliyetsizlik nedeniyle kısıtlı adayı olduğunu, korkutma sonucu verilen feragatin yok hükmünde olduğunu belirttiği, Adana 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.07.2021 tarihli ve 2021/190 E., 2021/842 K. sayılı kararıyla davacı asıl ...'in kısıtlanması için yeterli sebep bulunmadığı gerekçesiyle vesayet altına alınması talebinin reddine, TMK'nın 429. maddesinde sayılan dava açma ve sulh olma gibi yetkilerini kullanmak üzere ...'ın yasal danışman olarak atanmasına karar verildiği, kararın 25.10.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2.Bilindiği üzere, davaya son veren taraf işlemlerinden biri feragattir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Çünkü davacı davasından feragat etmekle, yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, bilakis dava konusu yapmış olduğu haktan vazgeçmektedir. Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır. Fakat davacı, 6100 sayılı HMK'nın 311. maddesi uyarınca feragatin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilir veya feragatin feshi için ayrı bir dava açabilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesine göre de yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.
3.Yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler uyarınca, feragat eden, yanılma, aldatma ya da korkutma nedeni ile feragatin iptalini talep edebilir. Davacının feragatin geçersizliğini ileri sürerek feragat ettiği davada feragatin iptalini talep etmesi halinde, Mahkeme ön sorun olarak feragatin yanılma, aldatma ya da korkutma nedeniyle geçersiz olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. O halde, Mahkemece öncelikle hakkında kısıtlama kararı verilmeyen ve o tarihte kendisine henüz yasal danışman atanmayan davacı asılın 03.02.2021 tarihli feragatinin iptaline yönelik gösterilecek tüm deliller toplanarak 6100 sayılı Kanun'un 164. maddesi uyarınca ön sorun olarak feragatin iptali yönünden bir değerlendirilme yapılıp ve oluşacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş ve davacı vekilinin sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozmayı gerektirmiştir.
4.Kabule göre de; davacının terditli talebi olan tenkis isteminin reddine ilişkin olarak hükmün gerekçe kısmında herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da isabetsizdir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.