"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2308 E., 2020/1764 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldıralarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Pınarhisar Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/218 E., 2019/368 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, davanın reddine ilişkin yeniden hüküm kurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Bulgaristan'da yaşayan Türk kökenli insanların 1989-1990 yılları arasında Bulgaristan Devleti tarafından zorunlu göçe tabi tutulduklarını ve ülkemize gelen bir çok göçmen vatandaşın ülkenin dört bir yanına dağıldıklarını, davacıların da bu zorunlu göç esnasında Kırklareli ilinin .... ilçesinin .... köyüne yerleştiklerini ve davacıların yanı sıra 5 ayrı ailenin daha zorunlu göç sebebi ile Bulgaristan'dan Sütlüce köyüne geldiğini, o tarih aralığında göçmen vatandaşlara ev yapabilmeleri için arsa ve ev yapımı için gerekli olan malzemeler konusunda para yardımında bulunulduğunu, Kırklareli Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünün 20.10.1989 tarih ve 270 sayılı yazısı ile köy tüzel kişiliklerine, mal müdürlüklerine ve belediyelere soydaş göçmenlere ev yapımı için arsa yardımında bulunulması ve ev yapımı için gerekli olan maddi yardımın yapılması konusunda karar alındığını ve ilgili kurumlara bildirildiğini, söz konusu bu karar uyarınca da ..... Köyü İhtiyar Heyeti tarafından 10.11.1989 tarih ve 135 numaralı karar alındığını ve bu karar doğrultusunda ..... köyüne yerleşen ....,...,..., ..., ...’a 500'er m2'lik arsa verildiğini, verilmiş olan arsaların köy boşluğu vasfında olduğunu, söz konusu bu yedi kişiye aynı sırada 500'er m2 yer verildiğini, davacıların baba kız olmasına rağmen onlara iki ayrı arsa verilmesinin sebebinin ...'ın Bulgaristan'da evli olması ve ...'ın eşinin zorunlu göç sonrası Türkiye'ye gelmemiş olması, ancak ileride Türkiye'ye dönme ihtimalinin Sütlüce Köy İhtiyar Heyeti tarafından düşünülmüş olması olduğunu, davacıların ..... Köyü İhtiyar Heyeti kararı ile arsaları kendilerine vermesi üzerine arsalarının yerinin belli olması için hemen çevresini duvar ile çevirdiklerini ve Devletin ev yapımı için kendilerine maddi yardımda bulunmasını beklediklerini, ancak ödenek yokluğu ile maddi yardımın yapılmadığını, bu sebeple de davacıların kendi imkanları ile yalnızca bir adet ev yapabildiklerini, bu evin 19.04.1996 tarihinde inşa edildiğini, davacıların arsalarını duvar ile çevreleyerek ve üzerine bir adet ev yaparak 20 yılı aşkın süredir arsaları zilyetliklerinde bulundurduklarını, Sütlüce Köyü İhtiyar Heyeti kararının Kaymakamlık tarafından da onaylandığını, Kaymakamlık kararının iptali için Edirne İdare Mahkemesine başvurulduğunu ancak Edirne İdare Mahkemesinin söz konusu başvuruyu reddettiğini ve böylelikle Kaymakamlık onaylı Sütlüce Köyü İhtiyar Heyetinin 10.11.1989 tarih ve 135 numaralı kararının kesinlik kazandığını açıklayarak Pınarhisar ilçesi Sütlüce köyünde bulunan 7636 parsel sayılı ve köy boşluğu vasfında bulunan taşınmazın tepe altı sokağına cephe iki adet 500'er m2 arsanın ayrı ayrı ifraz edilerek bu iki 500'er m2 arsaya ait tapu kaydının iptali ile yeni parsel numarası verilerek müvekkilleri adına ayrı ayrı tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı temsilcisi; tapulu taşınmazın her ne şekilde olursa olsun zilyetlik ile kazanılamayacağını, arsa tahsisinin davacının iddiasının aksine 7 kişiye değil 6 kişiye yapıldığını, ...'a arsa tahsisinin yapılmadığını, tahsisi yapılan yerlerin Köy İhtiyar Heyeti tarafından oy birliği ile tapusunun verilmesine muvafakat gösterilmediğinden ve Pınarhisar Kaymakamlığı oluru olmadığından tasarrufun tahsisle kaldığı ve tapunun devredilemediğini, davacılar dışındaki diğer 4 göçmen ailenin TMK’nın 724. maddesi uyarınca dava açtığını ve tapularını aldığını, davacıların da bu mahiyette bir dava ikame etmesi halinde tapularını alabileceklerini, davacı ...'ın babası ...'ın bitişiğindeki Köy Hükmi Şahsına ait olan 7636 parsel sayılı taşınmazı işgal ettiğinden dolayı 3091 sayılı Kanun gereğince şikayette bulunulduğunu ve müdahalesinin men edildiğini, göçmen vatandaşlara yapılan tahsislerin yer göstermeden öteye gitmediğini, Sütlüce Köy İhtiyar Heyetinin oy birliği ile aldığı bir kararın olmadığını ve bu doğrultuda Kaymakamlığın da bir onayının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, davacı yanın kendilerine tahsis edilen taşınmazlarda 1989 yılından beri zilyetlikleri bulunduğu, dava konusu taşınmazın köy boşluğu olmasının zilyetlikle edinime mani olmayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, bilirkişi raporuna (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin ifrazı ile bu kısımların tapu kayıtlarının iptaline, (A) ile gösterilen bölümün davacı ..., (B) ile gösterilen bölümün davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı temsilcisi istinaf dilekçesinde; Köy Tüzel Kişiliğine ait tapulu taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı halde davanın kabulüne karar verildiğini, komşu köylerden mahalli bilirkişi dinlenilmesi gerektiğini, davacılardan ... hakkında 3091 sayılı Yasa kapsamında dosyaya ibraz edilen men'i müdahale kararları bulunduğu halde bu kararların dikkate alınmadığını, cevap dilekçelerinde delil olarak belirtilen dosyalar içinde bulunan Kırklareli Valiliğinin tahsis evraklarında davacı ...'a bir tahsis yapılmadığı halde adına tescil kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların, nizalı parselde uyuşmazlık konusu kısımlarda bedelsiz tahsis, hibe ve zilyetlikle malik olduklarını ileri sürerek iptal ve tescil isteminde bulundukları, uyuşmazlık konusu yerlerin davalı Köy Tüzel Kişiliği adına kayıtlı parsel içerisinde bulunduğu, ev yapılması için gösterilen yerlerin davacılara tahsis edildiği veya bağışlandığının ispat edilemediği, davacıların temliken tescil talebinin de bulunmadığı gerekçesi ile Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgı ile kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davalı tarafın istinaf talebinin kabulü ile HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince karar kaldırılmış, davanın reddine ilişkin yeniden hüküm kurumuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesini tekrar etmiş, tanık beyanları ile davacıların dava konusu taşınmazda zilyet olduklarının ve taşınmazların tahsis edildiği hususlarının sabit olduğunu, Köy Tüzel Kişiliği temsilcisinin beyanlarının kendi içerisinde çeliştiğini, taşınmazların Devlet tarafından davacıların da içinde bulunduğu göçmen vatandaşlara hibe edildiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Kırklareli ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz köy boşluğu vasfı ile .... Köyü Tüzel Kişiliği adına 1992 yılında tescil edilmiştir.
2.Davacı yan, 1989 yılında alınan kararlarla taşınmaz üzerinde bulunan 500’er metrekarelik taşınmaz bölümlerinin Bulgaristan’dan göç etmeleri nedeniyle kendilerine hibe edildiği ve taşınmazların o tarihten beri zilyetliklerinde bulunduğu iddiası ile dava açmış, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini talep etmişlerdir.
3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Dava konusu taşınmaz 1992 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Köy Tüzel Kişiliği adına kayıtlanmış, tespit 1992 yılında kesinleşmiştir. Davacılar; dava konusu taşınmazların 1989 yılında kendilerine hibe edildiği iddiasıyla dava açtıklarına göre taleplerinin kadastrodan önceki hakka dayalı olduğunun kabulü gerekir. 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesine göre; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
Somut olayda; dava konusu taşınmaz bölümlerinin kadastro tespitinin kesinleştiği 1992 yılı ile davanın açıldığı 2017 yılı arasında Kadastro Kanunu’nda düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Davacı yanın temliken tescil istemi de bulunmadığına göre Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlık konusu yerlerin davalı Köy Tüzel Kişiliği adına kayıtlı parsel içerisinde bulunduğu, ev yapılması için gösterilen yerlerin davacılara tahsis edildiği veya bağışlandığının ispat edilemediği, davacıların temliken tescil talebinin de bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmiş olması bozmayı gerekmiştir.
Ne var ki, anılan hususun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370. maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın Pınarhisar Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
14.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.