Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4476 E. 2024/6058 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan ve paftasında yol olarak görünen iki ayrı taşınmazın zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı ve davacının tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazlardan birinin kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tespit edildiğinin tespit edilmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, diğer taşınmaz yönünden ise zilyetliğin oluşup oluşmadığının tespiti için eksik araştırma yapıldığı ve hava fotoğrafı incelemesi gibi delillerin toplanmadan hüküm kurulamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/141 E., 2022/335 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve önceki geri çevirme kararı ile getirtilen evrakla birlikte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; dava konusu yerin öncesinde ... ve ...'e Devlet tarafından verildiğini, ...'un onlardan satın aldığını, babası ...'in de 1963 yılında ...'dan haricen satış senediyle satın aldığını, 1976 yılındaki kadastro öncesi ve sonrasında babası ... ile birlikte ekip biçmek suretiyle tarla olarak kullandıklarını, 2007'den önce babası tarafından 8 yıl icara verildiğini, babasından 2006 yılında zilyetliğini devraldığını; cevaba cevep dilekçesinde Çanakkale ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan ve 1976 yılında mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan doğusu dere, batısı yol ve kendisine ait 912 parsel sayılı zeytinlik, kuzeyi 914 parsel sayılı taşınmaz, güneyi hali arazi ile çevrili yaklaşık 3.000 m2 yüz ölçümlü bu taşınmazın, kadastro tarihinden itibaren 39 yıldır davasız aralıksız ve malik sıfatıyla ekip biçmek, palamut ağaçlarını toplayıp kömür yapmak ve küçükbaş hayvancılığı yapmak suretiyle kullandığını, taşınmazdaki zilyetliklerini terk etmediklerini ileri sürerek keşifte belirlenecek miktarı ile taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; idari tahkikat sonucunda dava konusu yerin dava tarihinden bir yıl önce davacı tarafından tel örgüyle çevrilerek işgal edildiğini, davacının herhangi bir vergi kaydına dayanmadığını, ecrimisil ödemesine de konu edilmediğini, dava konusu yerle ilgili zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını, imar-ihya yapılmadığını, kadastro öncesi zilyetlik iddiasının dinlenmeyeceğini belirtip davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22.06.2016 tarihli ve 2015/132 Esas, 2016/141 Karar sayılı karar ile; dava konusu taşınmazın 1951 tarihli dayanak tapu kaydı içinde kaldığı, paftada gösterilen yolun zeminde bulunmayıp taşınmazın doğu sınırının dere ve patika yol olduğu, komşuları ile sınır çekişmesi bulunmayıp komşu parsel tapu kayıtlarının bir kısmnının senetsizden geldiği, ancak 913, 914 ve 915 parsel sayılı taşınmazlara ait 18.01.1965 tarhli ve 2 sıra numaralı dayanak tapu kaydının güneyinin ... tarlası okumakla, bu parselin 910, 911 ve 912 parsel sayılı taşınmazlara denk geldiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 03.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.474,56 m2'lik taşınmaz ile (B) harfi ile gösterilen 1.063,65 m2'lik yol vasfındaki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (D) harfi ile gösterilen 199,70 m2'lik kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.12.2020 tarihli ve 2020/9220 Esas, 2020/6552 Karar sayılı kararı ile; hükme esas alınan bilirkişi raporu ve krokisinde (D) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün 1976 yılında davalı Hazine adına tespiti yapılan 908 parsel içinde kaldığı, tapulu taşınmazların zilyetlikle iktisabı mümkün olmadığı, tespitin kesinleştiği 1976 yılından eldeki davanın açıldığı 28.05.2015 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin de geçmesi sebebiyle davanın (D) harfli kısım yönünden reddi gerektiği; (A) ve (B) harfleriyle gösterilen yerlere ilişkin olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişi rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilânlarının yapılmadığı gerekçesiyle Mahkemenin 22.06.2016 tarihli ve 2015/132 Esas, 2016/141 Karar sayılı kararının bozulmasına, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 19.10.2022 tarihli ve 2021/141 Esas, 2022/335 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak keşif esnasında uygulanan 18.01.1965 tarihli, cilt no:10, sayfa no:29 ve 2 sıra nolu tapu kaydı okunarak tapu kaydının 912, 914 ve 915 parsel sayılı taşınmazları kapsadığı, kaydın doğu ve batı sınırında okunan derenin zeminde mevcut olduğu, kuzeyinde okunan... taşınmazının 769 parsel sayılı taşınmaz olduğu, güneyinde okunan taşınmazın ...'ün 912 parsel sayılı taşınmazı olduğu, mahalli bilirkişi beyanlarına göre zemindeki asfalt yoldan önce doğudaki dere kenarından geçen patika yolun bulunduğu, dayanak 1951 tarihli tapu kaydına istinaden taşınmazın doğuda dereye uzandığı, tanık beyanlarına istinaden davacı ve babasının dava konusu taşınmazı 40 yıldan uzun zamandır kullandıkları, 03.03.2016 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B) harfleriyle gösterilen kısımların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayıp zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın (A) ve (B) harfleriyle gösterilen taşınmazlar yönünden kabulü ile (D) harfiyle gösterilen taşınmaz kısmının 1976 yılında davalı Hazine adına tespit ve tescil olunan 908 parsel sayılı taşınmaz içinde kalması nedeniyle zilyetlikle iktisap edilemeyeceği ve 908 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağının 1976 tarihinde kesinleşmesi, eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 28.05.2015 tarihinde açılması nedeniyle davanın (D) harfli kısım yönünden hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; idari tahkikat sonucunda dava konusu taşınmazın davacı tarafından dava tarihinden 1 yıl önce tel örgüyle çevrildiğini, imar-ihyanın yapılmadığını, taşınmaz üzerindeki ağaç yaşlarının da iddiayı ispatlamadığını, davaya konu edilen ve bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen kısmın paftasında yol olarak gösterildiğini, tescil harici bırakılmadığını, kadastro tespitinden 20 yıl sonra açılan davanın hukuki sebebi olmadığını, yolun zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek Mahkemenin 19.10.2022 tarihli ve 2021/141 Esas, 2022/335 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi,

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 ve 17. maddeleri,

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. ve 27/1. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tüm dosya kapsamı ile fen bilirkişisi raporu ve ekli krokisine göre dava konusu taşınmazların (A) 2.474,56 m2, (B) harfli 1.063,65 m2, (C) harfli 2.463,01 m2 ve (D) harfli 199,70 m2 yüz ölçümlü taşınmazlar olarak saptandığı, (C) harfli taşınmazın davacı adına kayıtlı eski 912 parsel sayılı taşınmaz dahilinde kaldığı, davaya konu edilmediği, (D) harfli taşınmazın 1976 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti sonucunda Hazine adına tescil edilen eski 908 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, (B) harfli taşınmazın 1976 yılında kesinleşen kadastro çalışması sonucunda (A) harfli taşınmaz bölümünün tescil harici bırakıldığı, (B) harfli taşınmaz bölümünün ise paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tescil harici bırakıldığı, Mahkemenin 02.06.2016 tarihli ve 2015/132 Esas, 2016/141 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, (A), (B) ve (C) harfli taşınmaz kısımlarının davacı adına tesciline karar verildiği, davalı Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.12.2020 tarihli ve 2020/9220 Esas, 2020/6552 Karar sayılı kararı ile (D) harfli taşınmaz bölümünün Hazine adına tapulu

olduğu tapulu taşınmazlar hakkında tescil davası açılamayacağı ve tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği, (A) ve (B) harfli taşınmazlar yönünden de TMK'nın 713. maddesindeki yasal ilânların yapılmadığı gerekçesiyle bozma nedenine göre sair temyiz itirazları incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verildiği, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda (D) harfli tapulu taşınmaz hakkında davanın bozma gerekçesine uygun olarak reddine, (A) ve (B) harfli taşınmazlar yönünden kabulü ile davacı adına tesciline karar verilmiş, (D) harfli kısmın reddine ilişkin davacının herhangi bir temyiz itirazı bulunmamakla, (A) ve (B) harfli taşınmaz bölümlerinin kabulüne dair karar davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

2.(A) harfli taşınmaz hakkında verilen kabul kararına dair davalı Hazinenin temyiz itirazları incelendiğinde, yargılama sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 8. maddesi kapsamında yörede yapılan kadastro çalışmaları sonucunda düzenlenen kadastro tutanağı ile (A) harfli tapusuz taşınmazın bulunduğu bölümün Hazine adına 9.383,20 m2 yüz ölçümlü tarla vasfıyla tespit edilen 217 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, 16.10.2021 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiği, kadastro tutanağı ve harita plan örneğinin gönderildiği anlaşılmıştır.

3.Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27.maddesinde Mahalli Hukuk Mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların mahkemesine re'sen devrolunacağı düzenlenmiştir. Görev kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Hal böyle olunca; (A) harfli dava konusu taşınmaz bakımından tefrik ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın (A) harfli taşınmaz bölümü yönünden re'sen Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekmektedir.

4.Kadastro paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle tescil harici bırakılan (B) harfli taşınmaz hakkında verilen kabul kararına dair davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; (B) harfli taşınmazın doğu komşusu eski 912 (yeni 122 ada 111) parsel sayılı taşınmazın Ekim 1951 tarihli, 84 sıra nolu, Kösedere, ..... mevkii 30.000 m2 miktarlı, kuzeyi ... Yedekçiler, batısı dere ve yol, doğusu dere, güneyi ..., maliki ... evlâtları ... ve ... olan tapu kaydına istinaden, 910 (yeni 122/31), 911 (yeni 122/112), 912 (yeni 122/111) parseller bütün iken tapuya istinaden ... adına kayıtlı olduğu, ölünce mirasçılarına kaldığı, mirasçıların 1973 yılında hisselerinin tamamını davacının babası ve...'a sattığı, 1978 yılında üzerinden geçen yol sonucunda taşınmazın üçe bölündüğü, davacının babası ... ve... arasındaki rızai taksimle 912 (yeni 122 ada 111) parsel sayılı taşınmazın davacının babasına isabet ettiği gerekçesiyle davacının babası ... adına 36.400 m2 yüz ölçümlü tarla vasfıyla 18.06.1974 tarihinde tespit edildiği, tespitin 24.01.1976 tarihinde kesinleşerek davacının babası adına tescil edildiği, davacının babası adına gayrisabit hudutlu tapu kaydına istinaden eski 912 parsel sayılı taşınmazın miktarından fazla şekilde tescil edilmiş olduğu, 912 parsel sayılı taşınmazın babası tarafından 11.09.2006 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile oğlu davacıya temlik edildiği, davacının babasının eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmakla beraber dava konusu taşınmazların 1963 yılında babası tarafından satın alındığı iddiasına dayandığı, bozma ilâmında da davanın, eklemeli zilyetlikle kazandırıcı zamanaşımı nedenine dayalı tescil davası olarak nitelendirildiği, dosyada bulunan ziraat bilirkişisi raporunda (B) harfli taşınmaza ilişkin olarak paftasında yol olarak göründüğü hâlde kültür-tarım arazisi olarak kullanıldığının belirtilmesiyle yetinildiği, müstakilen (B) harfli taşınmaza ilişkin olarak sürdürülen zilyetliğin şekli, süresi, eğimi, toprak ve bitki yapısı, imar-ihyasının ne suretle, ne zaman başlayıp tamamlandığına dair ayrıntılar içermediği, Mahkemece 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesine göre davacı ve babası adına aynı çalışma alanında belgesizden edinilen taşınmazların usulüne uygun araştırmasının yapılmadığı, yetersiz ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği, dava konusu (B) harfli taşınmazın sulu mu yoksa kuru tarla mı olduğu hususu kesin olarak belirlenmediği, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde hava fotoğraflarından yöntemine uygun şekilde ve yeterince yararlanılmadığı görülmektedir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamayacağı açıktır.

5.Hâl böyle olunca, (B) harfli taşınmaz bakımından doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacının ve murisinin aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edindiği sulu ve kuru arazi bulunup bulunmadığı ve miktarı Tapu, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak varsa söz konusu taşınmazların kesinleşme durumlarını gösterir şekilde kadastro tutanak örnekleri ve oluşmuş ise tapu kayıtlarının onaylı örnekleri, Harita Genel Müdürlüğünden (B) harfli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak dava tarihinden geriye 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 adet bindirmeli hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

6.Yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalıdır.

7. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan önceki tarihli zirai bilirkişi raporu da irdelenmek sureti ile taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip üzerine taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; mahkeme hakiminin taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalıdır.

8. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle ve temin edilebilecek en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (A) ve (B) harfli taşınmazlar yönünden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'nin 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

07.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.