"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1222 E., 2023/996 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kumluca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/277 E., 2023/65 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili Antalya ili, Kumluca ilçesi, ... köyü 309 ada 38 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğu; ne var ki taşınmazın davacının babası tarafından ihya edildiği ve tüm vergilerinin ödendiği, ardından davacıya veraseten intikal ettiği iddiasıyla tapu kaydı ve irsen intikal eden zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve davacı adına tescilini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; tarafları, dava konusu ve sebebi aynı olan Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/215 Esas, 2014/75 Karar sayılı dava dosyasının ret kararıyla sonuçlandığını ve kesinleştiğini, 6100 sayılı HMK'nın 303.maddesi gereği bu kararın eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturduğunu, davanın bu sebeple reddinin gerektiğini, ayrıca davacının dava konusu arazi üzerindeki zilyetlik iddialarının gerçek dışı olduğunu, dava konusu parselin büyük kısmının kayalık bir tepe olup Dikmen tepesi olarak anıldığını, bu tepenin doğusu ile güneyindeki ve batısındaki imarlı zirai arazi parçalarının bilinen eski tarihlerden beri davalının babası Küçük Mehmet (Mehmet Akküçük) zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince kesin hüküm teşkil ettiği iddia olunan Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.01.2016 tarih, 2013/215 Esas, 2014/75 Karar sayılı dava dosyasının eldeki uyuşmazlık yönünden kesin hüküm oluşturmadığı, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca harç ikmali yapılması suretiyle işin esası yönünden karar verilmesi gereğine değinen kaldırma kararları uyarınca yapılan yargılama sonucunda davaya konu taşınmazın davacının dayandığı Mart 1951 tarih, 53 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, taşınmazın davacının babası olan kayıt maliki Mustafa'dan davacıya intikal ettiği, kayıt malikinin diğer mirasçılarının 01.08.2011 tarihli belge ile muris Mustafa'dan kendilerine intikal eden paylarını davacı ...'e devrettikleri gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu 309 ada 38 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptaline, davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından, babası ...'nin maliki olduğu Mart 1951 tarih, 53 sıra numaralı eski tapu kaydına dayanıldığı, bahsi geçen kaydın keşfen taşınmaz başında yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları aracılığıyla zemine uygulanması sonucunda, çekişmeli parsel dahil olmak üzere zeminde geniş bir alanı kapsadığının anlaşıldığı, kaydın sınırları sabit olduğundan miktarı dikkate alınarak dava konusu taşınmazın eski tapu kaydının kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği; kayıt maliki ...'nin davacı dışındaki mirasçılarının kendi paylarını davacıya devrettikleri gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun da esastan reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; taşınmaza zilyet olan davalının eşi ... tarafından sunulan feri müdahillik talebinin Mahkemece hukuka aykırı olarak reddedildiğini, davacının daha evvel aynı taşınmaz için açtığı tapu iptali ve tescili davasının usulden reddedilmesi üzerine temyiz yoluna başvurulduğunu, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2014/16593 Esas, 205/4238 Karar sayılı kararı ile kararın onandığını, anılan dava dosyasında ...'ün irsen intikal ve taksime dayanarak davalı yanında fer'i müdahil olarak davaya katılma hakkı kabul edilmiş ise de eldeki dosyada ...'ün davalı olarak duruşmalara ve keşfe kabul edilmediğini, eldeki dava dosyası yönünden Mahkemece yapılan keşifler sonucu üç ayrı bilirkişi raporu düzenlendiğini, raporlar ve krokiler arasında çelişkiler olduğunu, bu çelişki giderilmeden karar verildiğini; dava konusu taşınmazın davalının kayınpederi ve sülalesi tarafından Osmanlı döneminden beri tapu kaydı olan ve işlenen, 309 ada 39 parsel ile bir bütün olarak kullanılan bir taşınmaz olduğunu, ikinci keşifte davacının davasının 38 parselin tamamına yönelik olmadığı beyan edildiği halde netice-i talebin açıklattırılmadığını, davacının dayanağı tapu kayıt belgesinde taşınmazın tarla vasfında olduğunu, oysa dava konusu olan 309 ada 38 parselin yaklaşık yarıya yakın kısmının tarla vasfında değil, kayalık ve orman niteliğinde olduğunu, bu yön üzerinde durulmadığını, keşifte dinlenmesi zorunlu mahalli bilirkişilerin, kadastro tespit tutanağı tanıklarının çağrılmadığını ve dinlenilmediğini, davacı dayanağı tapu kaydının yöntemince uygulanmadığı ve tüm hudutlarının belirlenmediğini, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Kadastro sonucunda Antalya ili, Kumluca ilçesi, ... köyü 309 ada 38 parsel sayılı taşınmazın senetsizden zilyetliğe dayalı olarak davalı ... adına tespit edildiği ve aynı yıl yapılan askı ilanı içerisinde dava açılmadığından tespitin 17.06.2008 tarihinde kesinleşerek taşınmazın davalı adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı ..., Mart 1951 tarih ve 53 sıra numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Çekişmeli taşınmaz ise belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilmiştir. Şu halde, davacı dayanağı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza aidiyetinin belirlenmesi uyuşmazlığın özü yönünden öncelik teşkil etmektedir.
Ne var ki, Mahkemece bu hususta yapılan araştırma ve inceleme son derece yetersizdir. Dayanak tapu kaydının iktisap sebebi incelendiğinde, aynı tarih 46 sıra numaralı kayıtta yazılı edinme hanesine istinaden tescil edildiği, diğer yandan tapunun iktisap sebebinde idari karara atıf yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle iken dayanak tapunun oluşum nedeninin tespiti için atıf yapılan kaydın getirtilip incelenmesi ve tapu kaydının oluşumuna esas tüm kayıtlar temin edilmek suretiyle mahallinde uygulanması gerekmektedir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmamış, davacı dayanağı tapu kaydının oluşum nedeni ve oluşum nedenine göre haritası olup olmadığı araştırılmamış, kayıt uygulaması sırasında tüm komşu parsellerin tutanakları ve var ise dayanağı kayıtlardan yararlanılmamış, tapu kayıt uygulaması sırasında, kayıtta yazılı hudut yerleri hususunda yerel bilirkişilerin son derece soyut beyanlarına itibar edilmiştir.
Öte yandan davacının dayandığı tapu kaydının ''ark'', ''dere'' ve ''yol'' hudutları itibariyle gayrisabit hudutlu tapu kaydı niteliğinde olduğu ve miktarı itibariyle geçerli olduğu anlaşılmasına karşın, kayda kapsam tayin edilirken miktarından daha geniş bir alanı kapsadığı kabul edilmek suretiyle karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Doğru sonuca ulaşılabilmesi için davacının dayanağını tapu kaydının iktisap sebebi belirlenmeli, iktisap sütununda atıf yapılan aynı tarih 46 sıra numaralı tapu kaydı getirtilerek kaydın hangi sebeple oluştuğu duraksamasız tespit edilmeli, özellikle oluşum nedenine göre haritası olup olmadığı araştırılmalıdır. Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde ikamet eden yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası yoksa yahut haritanın uygulanma kabiliyeti bulunmuyorsa, tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişilerce bilinemeyen hudutlar bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye var ise kaydın haritası ile tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, komşu parsellerin önceki malikleri de sorularak geçmişte komşu taşınmazların kimin elinde olduğu tespit edilmeli, yerel bilirkişi ve tanıkların sınır yerlerine ilişkin beyanları komşu parsel tutanakları marifetiyle denetlenmeli, tapu kaydının sınırları itibariyle gayri sabit hudutlu olması nedeniyle miktarı ile geçerli olduğu düşünülmeli, böylece tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmelidir.
Yukarıda değinildiği üzere yapılacak uygulama neticesinde dava konusu taşınmazın dayanak tapunun kapsamında kalıp kalmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve uygulama ile yetinilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.