"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2040 E., 2022/1967 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Babaeski 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/224 E., 2021/386 K.
Taraflar arasındaki hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.09.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinden yapılmasına ve temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve önceki geri çevirme kararı ile getirtilen evrakla birlikte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile kardeş olduklarını, mirasbırakan babaları ...’dan intikal eden taşınmazları tanıdıkları ...’ın yardımı ile paylaştıklarını,dava konusu 488 parsel sayılı taşınmazın da kendisi ve davalı kardeşine ait olması konusunda anlaştıklarını, bu nedenle mirasbırakandan intikal eden taşınmazların dava dışı ...’a satış suretiyle devredildiğini, taşınmazın kanun gereği fiilen bölünmesi mümkün olmadığından, daha sonra ifraz edilerek yarısının kendisine devredilmesi şartı ile ... tarafından taşınmazın davalı ...’e satış suretiyle devredildiğini, 2020 yılı Ocak ayında taşınmazın bölünmesinin olanaksız olduğunun anlaşılması üzerine davalıdan taşınmazın yarı payının kendisine devredilmesini istediğini, ancak davalının kendisini oyaladığını ve taşınmazın yarı payını kendisine devretmediğini, davalıya yapılan temlikin hile ile olduğunu ileri sürerek tapu kaydının yarı payının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, taraflar arasında yapılan paylaşım gereğince taşınmazın dava dışı ... tarafından kendisine devredildiğini, taraflar arasında yapılan yazılı bir miras taksim sözleşmesi bulunmadığını, davacının taşınmazdaki payını kendisi ile birlikte dava dışı ...’a sattığını, kendisinin ise taşınmazın tamamını sonrasında dava dışı ...’dan satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.05.2021 tarihli ve 2020/224 E., 2021/386 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında miras taksimine ilişkin yazılı belge bulunmadığı, dava konusu taşınmazın önce dava dışı ...’e, O’ndan da davalıya satış suretiyle devredildiği, davacı ile davalı arasında herhangi bir temlik işleminin bulunmadığı, hile iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakan ... mirasçılarının mirasbırakandan intikal eden taşınmazları dava dışı ...’ın yardımları ile haricen paylaştıklarını, bu nedenle de mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazların tamamının ...’a satış suretiyle devredildiğini, ...’ın paylaşım sözleşmesi uyarınca her bir mirasçıya paylarını devir ettiğini, dava konusu taşınmazın ise davacı ile davalıya ait olmasının kararlaştırıldığını, ancak Tapu Müdürlüğünde işlem yapıldığında taşınmazın ayrı parsellere ayrılması mümkün olmadığından, taşınmazın daha sonra haricen yarısı davacıya, yarısı davalıya ait olacak şekilde ayrı parsellere ayrılmak üzere dava dışı ... tarafından davalıya devredildiğini, daha sonra yapılan araştırmada taşınmazın ayrı parsellere bölünmesinin olanaksız olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine davacının taşınmazın yarı payının kendisine devredilmesi için davalıya başvurduğunu, ancak davalının davacıyı oyaladığını ve taahhüt ettiği gibi taşınmazın yarı payını davacıya devretmediğini, davacının, aldatıldığını 2020 yılı Ocak ayında öğrendiğini ve süresi içinde eldeki davayı açtığını, 30.05.2017 tarihli tapu istem belgesinden taraflar arasında yazılı taksim olduğunun ispatlandığını, mirasbırakan Şaban’ın tüm mirasçılarına taşınmaz intikal ettiğini, sadece davacıya taşınmaz intikal etmediğini, tanık beyanları ile de davanın ispat edildiğini, davalının davacıyı aldattığını, söz vermesine rağmen taşınmazın yarı payını davacıya devretmediğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16.12.2022 tarihli ve 2021/2040 E., 2022/1967 K. sayılı kararıyla; tarafların da dahil olduğu ... mirasçıları arasında miras taksimine ilişkin sözlü anlaşma yapıldığı, dava konusu 488 parsel sayılı taşınmazın önce dava dışı ...'a, bu şahıstan da davalıya temlik edildiği, davacı ile davalı arasında herhangi bir temlik işleminin gerçekleşmediği, hile ile yapılmış bir işlem bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36 . ve 39. maddeleri
TMK'nın 6. maddesi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, tarafların mirasbırakanı ...’ın 02.05.2017 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu... ve davalı oğlu ... ile dava dışı eşi Hediye ve çocukları ... ile...'nın mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakan ...’a ait 1734, 1776, 1857, 2, 2013, 337 parsel sayılı taşınmazlar ile, 349 parsel sayılı taşınmazadaki ½ ‘pay, 547 parsel sayılı taşınmazdaki ½ pay ve dava konusu 488 parsel sayılı taşınmazın elbirliği halinde ... mirasçıları adına tescil edildiği, 04.01.2018 tarihli 99 yevmiye nolu işlemle tüm ... mirasçılarının taşınmazlardaki elbirliği halindeki paylarını bizzat dava dışı ...’a devrettiği, ...’ın da 05.01.2018 tarihli 113 yevmiye nolu işlemle 2013 parsel sayılı taşınmazı davacı ...’e, 1857, 547, 1776 parsel sayılı taşınmazlar ile 2 parsel sayılı taşınmazın ½ payını dava dışı kardeş ...’a, 337 parsel ile 349 parseldeki ½ payı dava dışı kardeş...’ya, 2 parselin kalan ½ payı ile dava konusu 488 parsel sayılı taşınmazı ise davalı ...’e, 1734 parsel sayılı taşınmazı da tarafların annesi olan dava dışı Hediye’ye satış suretiyle devrettiği, eldeki davanın 12.06.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, davacı, dava dilekçesinde 2020 yılı Ocak ayında taşınmazın bölünmesinin olanaksız olduğunun anlaşılması üzerine, davalıdan dava konusu taşınmazın yarı payının kendisine devredilmesini istediğini, ancak davalının bu talebi kabul etmemesi ile hileye uğradığını farkettiğini ileri sürmüş olup bunun aksi davalı tarafından kanıtlanmış değildir. Bu durumda hak düşürücü sürenin geçmediği, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığında kuşku yoktur.
3. Somut olaya gelince; tüm mirasçılar bir araya gelerek mirasbırakan babaları ...’dan itikal eden taşınmazları tanıdıkları ...’ın yardımı ile paylaştıklarını, işlemlerin kolay yürümesi için önce tüm mirasçılar tarafından taşınmazların dava dışı ...’a devredildiği, daha sonra da ... tarafından mirasçılar arasında yapılan taksim anlaşmasına uygun şekilde taşınmazların ilgili mirasçıya devredildiği, dava konusu 488 parsel sayılı taşınmazın da yarı payının kendisine, yarı payının ise davalı ...’e ait olduğu hususunda anlaşıldığını, ancak taşınmazın fiilen bölünmesi mümkün olmadığından, daha sonra ifraz edilerek yarısının kendisine devredilmesi şartı ile ... tarafından taşınmazın davalı ...’e devredildiğini, 2020 yılı Ocak ayında taşınmazın bölünmesinin olanaksız olduğunun anlaşılması üzerine davalıdan taşınmazın yarı payının kendisine devredilmesini istediğini, ancak davalının kendisini oyaladığını ve taşınmazın yarı payını kendisine devretmediğini, davalıya yapılan temlikin hile ile olduğunu ileri sürmüş; davalı ise taraflar arasında yapılan paylaşım gereğince taşınmazın dava dışı ... tarafından kendisine devredildiğini, taraflar arasında yapılan yazılı bir miras taksim sözleşmesi bulunmadığını, davacının taşınmazdaki payını kendisi ile birlikte dava dışı ...’a sattığını, kendisinin ise taşınmazın tamamını sonrasında dava dışı ...’dan satın aldığını belirtmiştir. Dinlenilen davacı tanığı ..., bütün mirasçıların yaklaşık 11 adet taşınmazı paylaşmak üzere anlaştıklarını, bu nedenle de 5-6 parça taşınmazın üzerine geçirildiğini, anlaşma gereği 488 parsel sayılı taşınmazın ½ payının ..., ½ payının ise...’e ait olduğunun kararlaştırıldığını, ancak daha sonra paylaşım yapılması için taşınmazın tamamının ...’e devredildiğini beyan ettiği, yine tarafların ortak tanığı dava dışı kardeş ..., tüm mirasçılar bir araya gelerek, taşınmazların ne şekilde paylaşılacağının karalaştırıldığını, 488 parselin yarı payının ... ve yarı payının da...’e ait olacağını, tapudaki işlemleri hızlandırmak için bir takım parsellerin ...'a temlik edildiğini, tapuda parselin iki kişi üzerine kayıtlanacağının, bir mirasçının seçileceğinin söylendiğini, bu nedenle taşınmazın ...’e temlik edildiğini, bir süre sonra taşınmazın bölünemeyeceğinin öğrenildiğini, ...’in, taşınmazın tamamının ...'e devredilmesine razı olmasının sebebinin taşınmazın ifraz edilerek... adına tescilinin yapılacağı olduğunu, taşınmazın yarısını 2019 yılına kadar kendisinin işlediğini ve icar parasını da davacı ...’e verdiğini, taşınmaz bölünseydi dava açılmasına gerek olmayacağını beyan etmiş, tarafların ortak tanığı dava dışı kardeş ..., babalarından kalan taşınmazların paylaşımı hususunda mirasçıların anlaştıklarını, bunun için taşınmazların ...’a devredildiğini, ...’in de anlaşmaya uygun şekilde taşınmazları ilgili mirasçıya devrettiğini, 488 parselin yarı payının davacı, yarı payının davalıya ait olması hususunda anlaşıldığını beyan etmiştir.
Dosya içeriğinden, davalının cevabında çelişkiler bulunduğu, tüm tanık beyanlarının davacının iddiasını desteklediği, tüm mirasçıların bir araya gelerek mirasbırakanları ...’dan intikal eden taşınmazların paylaşımı hususunda anlaştıkları, dava konusu 488 parselin de yarı payının davacıya, yarı payının da davalıya ait olacağının kararlaştırıldığı, paylaşımın daha kolay yapılması için tüm mirasçıların paylarını dava dışı ...’e devrettiği ve taşınmazların ...’de toplandığı, ...’in de anlaşmaya uygun şekilde taşınmazları ilgili mirasçılara devrettiği, ancak ...’in taraflar arasındaki anlaşmaya ayrıkı şekilde dava konusu taşınmazın tamamını davalı ...’e devrettiği, taşınmazın ifraz edileceği ve yarısının davacıya verileceği hususunda davacının kandırılarak hileye düşürüldüğü, geri çevirme ile gelen belgelerden taşınmazın ½ oranda ifrazının mümkün olmadığının anlaşıldığı, tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, hile iddiasının kanıtlandığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar vermek gerekirken delillerin takdirinde ve olayın değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yüzeysel ve biçimsel bir anlayışla yargıya varılıp yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Temyiz eden davacı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.