Logo

1. Hukuk Dairesi2024/5212 E. 2025/131 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, mirasçılardan birinin tereke adına açtığı davada tüm mirasçıların davaya dahil edilmemesi ve terekeye temsilci atanmaması nedeniyle oluşan usuli eksiklik ve davalıların bir kısmı hakkında verilen husumetten ret kararının hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye temsilci atanması suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun sağlanması ve yolsuz tescile sebebiyet veren davalı hakkında husumetten ret kararı verilmesinin hatalı olması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/245 E., 2023/340 K.

Mahkeme kararı davacı tereke temsilcisi vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ...'ün, müvekkilinin amcası olduğunu, davalının babası ...'ün terekesinde bulunan dava konusu taşınmazlar üzerinde yolsuz tescil yapması nedeniyle müvekkilinin hakkı olan mirası alamadığını, davalı ...'ün babasının müvekkilinin dedesi olan ...'ün halk arasında herkes tarafından ... olarak bilindiğini, nüfus kaydındaki isminin hiç kimse tarfından bilinmediğini, bu nedenle ... ...'e ait olan dava konusu taşınmazlar tapuya tescil edilirken ... yerine ... adına tescil edildiğini, böylece ... oğlu ... ... adına yapılması gereken tescilin sehven ... oğlu ... adına yapıldığı, bu karışıklıktan faydalanan davalı ...'ün tapuya giderek dava konusu taşınmazların aslında kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, tapuda ... olarak gözüken baba adının da 21.03.2007 tarihinde Abdülhalim olarak değiştirildiğini, davalı ...'in böylece aslında ...'e ait olan taşınmazları kendininmiş gibi tescil ettirdiğini, davalı ...'in daha sonra 2378 ve 2334 parsel sayılı taşınmazları 21.03.2007 tarihinde davalı ...'e, 1167/1 parsel nolu taşınmazı 11.03.2010 tarihinde ...'e, 1165/1 parsel sayılı taşınmazı ise 11.03.2010 davalı ...'e devrettiğini, ...'e devredilen 1167/1 parsel sayılı taşınmazın daha sonra 12.11.2014 tarihinde ...'e devredildiğini, yapılan tescil işlemlerin yolsuz olduğunu ileri sürerek davalılar adına yapılan tescil işleminin iptali ve müvekkilinin murisi adına olmadığı takdirde müvekkili adına hissesi oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacının söz konusu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, davaya konuyu yerlerin ilk tapulama işlemi yapılırken, müvekkili ... adına tapulama işleminin yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davaya konu yerlerin müvekkil adına tescil edilirken yanlışlıkla müvekkilinin baba adının Abdülhalim yerine ... yazıldığını, müvekkilinin de bu yanlışlığı 21.03.2007 tarihinde düzelttiğini, müvekkilinin babasının 1982 yılında vefat ettiğini ve bu vefat üzerine müvekkilinin kardeşlerinin bir araya gelerek miras taksim senedini imzaladıklarını, bu senedi imzalayanlarından birinin de davacının babasının ... ... olduğunu bu yerlerin yanlışlıkla ...'ün adına kayıt edilmediğinin çok açık olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinden önce davacı-davalılar ortak murisi olan ... oğlu ... ...'e ait olduğu, onun tarafından ekilip biçildiği ve halk arasında ... olarak çağrılması nedeniyle tespitte ... oğlu ... olarak taşınmazların tespit gördüğü, tanık beyanlarından muris ...'in ... olarak köyde tanındığı ve köyde başka ... oğlu ... diye bir şahsın olmadığı, her ne kadar davalı ... bazı taşınmazları babası ile ortak ekip biçtiği ve 1982 yılında bazı taşınmazların taksim nedeniyle ...'e verildiği taksim sözleşmesinde yazılı ise de kadastro tespit tarihinde ...'in babası olan ... oğlu ...'in sağ olduğu, davalı ...'in babasının ... diye hitap edilmesinden dolayı tapuda isim tashihi davası açarak kanunu dolandığı, yapılan taksimat sözleşmesinin tarihinin 1982 olduğunu, tapulama esnasında dava konusu taşınmazların muris ... oğlu ... ... adına tespit görmesinin doğru olduğu, koşulları bulunması halinde davalılar ve diğer mirasçıların taksime dayalı tapu davası açabileceği, tapuda davalı ... tarafından düzeltme yapıldıktan sonra taşınmazın düşük bir bedelle davalı ...'in yakın akrabasına devredildiği ve halen davalı tarafından kullanıldığı, davalı ... tarafından yapılan devir işlemlerinin de muvazaalı olduğu belirtilerek anılan taşınmazların muris ... oğlu ...'in diğer mirasçıları tarafından birlikte dava açılmadığından ve dava mirasçılar arasında görüldüğünden davacının murisine ait veraset ilamındaki payı nispetinde tapunun iptaline, davalı ...'in tapuda hissesi olmadığı görülerek onun hakkında açılan davanın ise husumetten reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Dairenin 16.09.2019 tarihli ve 2016/11811 Esas, 2019/4640 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakan ... ...'ün ölüm tarihi itibarıyla terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğunu, davacı tarafından tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescile karar verilmesinin istenildiği, mirasbırakan ...’in tüm mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsiz olduğu belirlenerek hükmün bozulmasına karar verilmiş ve bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazları incelenmemiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinden önce davacı ve davalıların ortak murisi olan ... oğlu ... ...'e ait olduğu, tanık beyanlarında muris ...'in ... olarak köyde tanındığı ve köyde başka ... oğlu ... diye bir şahsın olmadığı, davalı ...'in bazı taşınmazları babası ile ortak ekip biçtiği bildirildiği ve 1982 yılında bazı taşınmazları taksim nedeniyle ...'e verildiği taksim sözleşmesinde yazılı olduğu, kadastro tespit tarihinde ...'in babası olan ... oğlu ...'in sağ olduğunu ve davalı ...'in babasının ... diye hitap edilmesinden dolayı tapuda isim tashihi davası açarak kanunu dolandığı, yapılan taksimat sözleşmesinin tarihinin 1982 olduğu, tapulama esnasında dava konusu taşınmazların muris ... oğlu ... ... adına tespit görmesinin doğru olduğu, koşulları bulunması halinde davalılar ve diğer mirasçıların taksime dayalı tapu davası açabileceği, tapuda davalı ... tarafından düzeltme yapıldıktan sonra düşük bir bedelle davalı ...'in yakın akrabasına devredildiği ve halen davalı tarafından kullanıldığı , davalı ... tarafından yapılan devir işlemlerinin de muvazaalı olduğu belirlenerek davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacı tarafça ilk kararda ... yönünden verilen husumetten ret kararına karşı temyize başvurulmadığından davalı ... bakımından açılan davanın husumetten reddine, 2378 ve 2334 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı ... adına olan tapu kaydının ve aynı yer 1167 ada 1 ile 1165 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı ... adına olan tapu kaydının iptaline, dosyaya sunulan Aksaray 3. Noterliği'nin 18.12.2014 tarihli muris ... oğlu ...'e ait veraset ilamındaki hisseleri oranında taşınmazların muris ... oğlu ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı tereke temsilcisi vekili temyiz başvuru dilekçesinde; Mahkemece ... yönünden verilen usulden ret kararının hatalı olduğunu, ...' ün oğlu olan mirasçı davalı ...' ün mirasçı sıfatı ile pay sahibi olarak yer aldığını, mirasçı sıfatı ile davada yer alan , kötü niyetli olarak taşınmazın intikalini adına yapan, sonrasında çocuklarına devir yapan davalı için husumetten ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde; davacının kötüniyetli olduğunu, hak düşürücü sürenin ve zamanaşımının geçtiğini, davaya konu edilen taşınmazların ... adına tapulama işlemi yapıldığını,davacının iddia ettiği gibi müvekkilin babası (davacının dedesi ) ... ... adına herhangi bir tapulama işlemi yapılmadığını, bu işlem yapılırken müvekkil ...' 'ün baba adının tapuya sehven ... olarak yazıldığını ve bu yanlışlığın 21.03.2007 tarihinde düzelttirildiğini, müvekkil ...'ün 1978 tarihinden devir tarihlerine kadar taşınmazları aralıksız ekip biçmek sureti ile kullandığını, diğer müvekkiller ... ve ...'ün tapu siciline güvenerek hak sahibinden taşınmazları devraldıklarını,devralan müvekkillerin iyiniyetlerinin korunması gerektiğini, müvekkil ...'ün babasının 1982 yılında vefat ettiğini, müvekkilin kardeşlerinin bir araya gelerek miras taksimat senedi hazırlayıp imzaladıklarını, bu kişiler arasında davacının babası ... ...'ün de bulunduğunu, bu senette dava konusu taşınmazların ...' ün olduğunun kabul edildiğini, yine bozma kararı sonrası terekeye mümessil tayin edildikten sonra davacı dışında diğer mirasçılar tarafından harcı ödenmiş bir dava olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalılar ... ve ... adlarına oluşan tescilin yolsuz nitelik taşıdığı belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Davacı tereke temsilcisi vekilinin temyiz itirazına gelince; tapuda açtığı isim tashihi davası sonucunda yolsuz tescil oluşumuna neden olan ve davaya konu taşınmazları el ve işbirliği içerisinde bulunduğu diğer davalılar ... ve ...'e temlik eden davalı ... hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesi ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken, anılan davalı bakımından husumetten ret kararı verilmesi ve lehine vekalet ücreti tayini doğru değildir.

Diğer taraftan; tereke adına açılan davalarda mirasçıların tek başına terekeyi temsile yetkili bulunmadıkları, nitekim Mahkemenin miras payı oranında davanın kabulüne ilişkin kararının, diğer temyiz itirazları incelenmeksizin tüm mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması ya da 4721 sayılı TMK'nın 640. maddesi uyarınca terekeye atanacak temsilci vasıtasıyla davanın sürdürülmesi gereğine değinilerek Dairece bozulduğu, bozma kararı sonrasında terekeye atanan temsilci ile temsil yetkisinin sağlandığı ve böylece davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirildiği gözetildiğinde, bozma kararı öncesi davalı ... hakkında verilen husumetten ret kararının davada temsil yetkisi bulunmayan davacı mirasçı ... tarafından temyiz edilmemiş olmasının davalı yararına kazanılmış hak oluşturacağından söz etme olanağı bulunmadığı da açıktır.

Hal böyle olunca; davalı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

Davacı tereke temsilcisi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.