"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1585 E., 2022/1370 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/ Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/506 E., 2020/95 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; dava konusu 158 parsel sayılı taşınmazın 1/6 hissesinin ..., 1/6 hissesinin ..., 1/6 hissesinin ..., 1/6 hissesinin ... 1/6 hissesinin ... ve 1/6 hissesinin ... adlarına tespit ve tescil edildiğini, tapulama tutanağı incelendiğinde, taşınmaza uygulanan tapu kaydının hudutlarının taşınmazın sınırlarına uymadığının görüldüğünü, taşınmazın batısının dere, güney, kuzey ve doğusu yol olduğu halde, ... ve efradının sunmuş olduğu tapu kaydında kuzeyin dere olduğu, güney, batı ve doğusunun ise yol olarak gösterildiğinin görüldüğünü, bahse konu taşınmaz için kaydın zemine uymadığını, taşınmazın tapu kaydına göre değil de senetsizden beyana dayalı olarak tescil edildiğini, bu tescilin geçersiz olduğunu ileri sürerek, davanın kabulü ile mirasçı davacılara kalmış olan gayrimenkullerin üzerinde yapılan her türlü imar, kamulaştırma ve düzenlemelerin iptali ile taşınmazın ilk hali olan 158 parseldeki sabit sınırların tekrar uygulanarak miras payı oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; yargı yolu itirazı bulunduğunu, 10 yıllık dava açma süresinin dolduğunu, davacıların dava açmakta hukuki yararı ve taraf sıfatlarının bulunmadığını, kesin hüküm itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili; kesin hüküm, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduğunu, müvekkillerinin iyi niyetli kazanımının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; kesin hüküm ve görev itirazında bulunarak, dava konusu taşınmazın meydan ve yolda kalan kısımlarının tescile konu edilmesinin mümkün olmadığını, Belediye sorumluluğunda kalan mezarlık, mezbaha gibi yerlerin 775 sayılı Kanuna göre Belediyeye devri gereken yerlerden olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine; hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesine göre kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı belirlenerek hak düşürücü süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu taşınmazın bölgede 1952 yılında tapulama çalışmalarında 1944 tarihli tapu ile dağıtım defterine göre dağıtımı yapılan taşınmaz arasında aynı yer olup olmadığı hususunda irtibat kurulmadan hüküm verildiğini, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden iptalinin yanlış bir karar olduğunu, kadastro tespiti sırasında taşınmazların sınırlarının tespit edilmediğini ve kadastroca uygulanamayan siciller defterine kaydedildiğini, sınırlar belirlenmemiş olduğundan hak düşürücü süre gibi bir süreninin de geçerli olmayacağını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların da taraf olduğu, konusu aynı olan Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/747 Esas, 2012/606 Karar sayılı kararının Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 2014/7451 Esas, 2014/11221 Karar sayılı kararı ile Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle düzeltilerek onandığı ve decerattan geçerek kesin hüküm oluşturduğu, davacı yanın eldeki davadaki talebinin de kadastro öncesi iskan yoluyla oluşan tapu kaydına ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istemi olduğu, İlk Derece Mahkemesince vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı belirlenerek, davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteğinin HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu; Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 158 parsel sayılı 19.150,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve paydaşları adına tespit ve 30.01.1953 tarihinde tescil edilmiş; eldeki dava ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 04.07.2018 tarihinde açılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.